4-C’DEN ESARET SÖZLEŞMESİ’NE
TEKEL işçilerine dayatılan 4-C sözleşmesinin yanında AKP’nin çalışma yaşamındaki gerçek yüzünü ortaya koyan yeni bir gelişme daha oldu.
TEKEL işçilerine dayatılan 4-C sözleşmesinin yanında AKP’nin çalışma yaşamındaki gerçek yüzünü ortaya koyan yeni bir gelişme daha oldu. Bu gelişme şimdilik PTT çalışanlarıyla ilgili. PTT ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlandığı belirtilen yasa taslağına göre, kurum bir anonim şirket haline dönüştürülerek istihdam politikası da değiştiriliyor. PTT AŞ adını alacak bu yeni oluşum, posta hizmetlerinin özelleştirilmesinin ilk adımı.
PTT AŞ’de sözleşmeli olarak istihdam edilecek personel, yasa taslağının 13. maddesine göre, ne 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na, ne diğer kanunlardaki sözleşmeli personel hakkındaki hükümlere ne de 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olacak. Yani AKP iktidarı, tüm mevcut yasal düzenlemelerin dışında yeni bir statü icat ediyor. Yine 13. maddenin 4 ve 5. fıkralarında bu yeni statüdeki sözleşmeli personelin çalışma koşulları için aynen şöyle deniyor:
“Sözleşmeli personele ilişkin işe alma, atama, görevlendirme, terfi, disiplin, izin, görevden alma, sözleşmenin sona erdirilmesi, ödenecek sözleşme ücreti, gündelik, fazla çalışma ve diğer ücretlerle özlük haklarının belirlenmesi hususlarında yönetim kurulu yetkilidir. Yönetim kurulu, belirleyeceği usul ve esaslar dahilinde sözleşmeyi yenileyip yenilememekte serbesttir.”
Bu yeni statüdeki sözleşmeli personelin yanı sıra bir yıldan az süreli ve kısmi zamanlı personel de çalıştırılabileceği ve mevcut personelin de tabi oldukları mevzuata göre çalışmalarına devam edeceği belirtiliyor. Yeni statüdeki sözleşmeli personelin ücret, çalışma koşulları, işe devamı ve işten çıkarılması tamamen 5 kişilik PTT AŞ Yönetim Kurulu’nun keyfiyetine bağlı bulunuyor. Üstelik bir devlet kuruluşunda bu kadar keyfi ve çalışma koşulları tamamen işverenin iki dudağı arasında olan bir istihdam biçimine ilk kez rastlanıyor. Bir anlamda bir “esaret sözleşmesi” söz konusu.
4-C uygulaması bile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi bir statü, ayrıca 11 ayda 22 günlük ücretli izin söz konusu, yine yılda 30 günlük hastalık izni var, işten çıkarılma halinde iş sonu tazminatı ödenecek ve çalışanlar memur sendikalarına üye olabilecek. PTT AŞ’de çalışacak sözleşmeli personel için böyle hakların varlığı bile söz konusu değil, tamamen işverenin keyfine bırakılmış durumda. Yani yeni sözleşmeli personel istihdamı, 4-C’den bile daha beter. Kuşkusuz 4-C’deki bu son iyileştirmeler TEKEL işçilerinin mücadelesi sonucu oluştu, tabii orada da iş garantisi yok, sözleşme sadece o yıl için geçerli. Ancak yukarıda belirttiğimiz “esaret sözleşmesi” konumuna gelmiş durumda değil.
Aslında AKP’nin çalışma yaşamı ile gerçek amacı, bu yeni sözleşmeli personel statüsüyle daha net bir biçimde ortaya çıkıyor. Güvencesiz, sendika hakkı olmayan, sefalet ücretine razı bir emek kesimi yaratılmak isteniyor. Onun için TEKEL işçilerinin mücadelesi, çok, çok önemli…
ATİLLA ÖZSEVER / Cumhuriyet – atillaozsever@ttmail.com