26 MAYIS EYLEMİ FİYASKO OLMASIN
dört konfederasyonun altına imza attığı 26 Mayıs genel eylem kararıyla ilgili hazırlıkların çok yavaş ilerlediği belirtiliyor.
26 Mayıs Eylemi Fiyasko Olmasın! Yukarıdaki başlık biraz "sert" olabilir ancak dört konfederasyonun altına imza attığı 26 Mayıs genel eylem kararıyla ilgili hazırlıkların çok yavaş ilerlediği belirtiliyor.
22 Şubat 2010 günü Türk-İş, DİSK, Türkiye Kamu-Sen ve KESK genel başkanları, başta 4/C olmak üzere güvencesiz çalışma ile ilgili uygulamalardan vazgeçilmesi, kıdem tazminatı hakkına kesinlikle dokunulmaması, işsizlik sigortası fonunun amacı dışında kullanılmaması, sağlıkta katkı payı uygulamasına son verilmesi gibi 12 temel konuda taleplerini ortaya koymuş, bu taleplerin hükümetçe karşılanmaması halinde 26 Mayıs 2010 tarihinde üretimden gelen güçlerini kullanarak genel bir eylem yapacaklarını açıklamışlardır. O tarihten bu yana nerdeyse üç aya yakın bir zaman geçmiştir. Geçtiğimiz hafta KESK Genel Başkanı Sami Evren, 26 Mayıs eylemine vurgu yapmış, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa KUMLU ise Haber-İş Sendikası’nın genel kurulunda ve kendisine bağlı Tesis Sendikası’nın Ankara Şube kongresinde bu eylemin önemine değinen ciddi bir söylemde bulunmamıştır.
TEKEL direnişini desteklemek amacıyla yine dört konfederasyon 4 Şubat 2010’da genel eylem kararı almışlarsa da zaman darlığı nedeniyle eylem istenen etkinlikte gerçekleşmemiştir. Ancak 26 Mayıs eylemine epey bir süre vardı. Bu satırların yazıldığı sırada henüz dört konfederasyon başkanının ortak bir toplantısı yapılmamıştı. Öte yandan 1 Mayıs’ın 32 yıl aradan sonra Taksim Meydanı’nda coşkulu ve kitlesel olarak kutlanması, emek hareketine büyük bir moral kazandırmıştır. Bu moralin de etkisiyle 26 Mayıs genel eyleminin, daha doğrusu genel grevinin güçlü bir biçimde icra edilmesi hayati bir öneme haizdir.
1 Mayıs’taki bazı olaylar ileri sürülerek 26 Mayıs’ın görev ve sorumluluğundan kaçınılması düşünülemez. Yunanistan’daki emek hareketinin direnişinde görüldüğü gibi işçiler, memurlar, tüm çalışanlar, emekliler AB ve IMF’nin "acı reçetesine" karşı şiddetle muhalefet etmekte, genel grev eylemiyle hayatı durdurmaktadırlar. Hak gasplarına karşı yapılan bu mücadelede, henüz tam bir sonuç alınmamakla birlikte PASOK hükümetinin emeklilere ödenen iki ikramiyeye son verme girişiminden vazgeçtiği yönünde haberler gelmektedir. TEKEL işçisinin 78 günlük direnişi ve 1 Mayıs’ın görkemli bir şekilde kutlanması, emek kesiminin birlik, dayanışma ve mücadeleyi ön plana aldığını göstermektedir.
Bu mücadele 26 Mayıs’ta ileri bir aşamaya taşınmazsa, hükümetin ve sermayenin emeğe yönelik girişimleri daha da artacaktır. Öncelikle güvencesiz çalışma iyice yaygınlaşacak ve kıdem tazminatı hakkına dokunulmaya başlanacaktır. 26 Mayıs genel grevinin başarısız olması ya da göstermelik bir düzeyde gerçekleşmesi, emeğe yönelik saldırıları daha da arttıracağı gibi sendikal mücadeleye de sekte vurabilecektir. Bunun tüm vebali sendikal bürokrasi ve kadrolara ait olacaktır. Hem sendikal bürokrasi, hem emek hareketi 26 Mayıs’ta ciddi bir sınavdadır…