19 Şubat 2020
ZEHİR YEDİRİYOR, ZEHİR İÇİRİYORLAR
Son 40 yıla birlikte gidip, “hastalığın nasıl ürediğine, ahlaksızlığın nasıl başladığına” birlikte bakalım mı?
Sağlık otoriteleri uyarıyor:
“Obezite yayılıyor.”
“Her ailede en az bir kanser vakası görülmeye başladı.”
“Kalp ve damar hastalıkları tırmanıyor.”
“SGK’nın ilaç giderleri ürkütücü boyutlara ulaştı”
“Sağlıkta şiddet yasası gerekir oldu.”
Her birinde parmakla sayılırken vakalar, ne oldu da son 40 yılda bütün bu arızalar patladı?
Nasıl oldu da özel hastaneler en çok kazanan fabrikadan bile fazla kazanır oldu; İstanbul gibi bir metropolün bile en çok vergi veren ticarethanelerinden oldu?
Anlamak için uzman olmaya gerek yok. İşte Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının son yıllardaki birkaç açıklaması:
12 Ekim 2019: “618 firmanın 1.211 ürününde taklit ya da tağşiş tespit edildi. Birçok ilde sucuk, kavurma, et döner, tavuk döner, sosis, salam ve kıymada, at eti, kanatlı hayvan eti ve domuz eti saptandı.”
14 Ocak 2020: “Gazlı içecekten bala, çaydan zeytinyağına, çikolatadan ete kadar taklit, tağşiş veya ilaç etken maddesi tespit edilen toplam 229 firmaya ait 386 parti ürün belirlendi.”
14 Şubat 2020: “74 firmanın 99 ürününde tağşiş tespit edildi.”
Şimdi de Bakanlığın, gıda ve ziraat mühendisliği örgütlerinin uyarılarına bakıp, hangi üründe nasıl sahtecilik yapıldığını görelim:
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ: Küflü ve bozuk peynir, eritme peynir yapımında kullanılıyor. Yoğurdun kıvamı artsın diye, un, nişasta ve pektin gibi maddeler katılıyor. Tulum ve eritme peynire nişasta ve bitkisel yağ karıştırılıyor. Domuzun deri ve kemiklerinin kaynatılmasıyla elde edilen jelatin, bitkisel yağ ile karıştırılarak süte kıvam veriliyor.
ET ÜRÜNLERİ: Yüzde 100 dana eti sandığınız et; tavuk, domuz, at, eşek eti ve sakatat olabiliyor. Karıştırılan sakatatın açık rengi fark edilmesin diye de kimyasal gıda boyası kullanılıyor.
ARICILIK VE BAL: Arıcılıkta hile yaygın… Doğal bal, bir süre sonra donar ve şekerlenirken, mısır ve glikoz şurubu katılarak uzun süre dayanması sağlanıyor. İnsana geçebilen antibiyotikler kullanıyor.
BAHARATLAR: Karabibere galeta unu, kanserojen boya ve hatta toprak, kırmızı toz bibere kiremit tozu katılarak kokusu ve rengi kolaylıkla taklit edilebiliyor.
ZEYTİNYAĞI: Zeytinyağına düşük kalitede yağlar karıştırılıyor, hatta sterol, tekstil boyası, tohum yağları ve yağ asitleri gibi zararlı mamuller eklenebiliyor.
KİMYASALLAR: Aspartam, yüksek fruktozlu mısır şurubu, monosodyum glutamat (MSG), sodyum sülfit, sodyum nitrat, BHA ve BHT, sülfür dioksit, potasyum bromat, suklaroz, yapay aromalar ve renklendiriciler, hidrojenize yağlar, gıda boyaları, potasyum sorbat, arızalı ürünlerdeki bazı kimyasallar.
TÜDEF Genel Başkan Vekili ve Gıda Komisyonu Başkanı Sinan Vargı’nın açıklamaları şöyle:
“Bakanlık izniyle üretim yapan yaklaşık 45 bin işletme var, ama merdiven altı gıda üretimi yapan kaçak işletme sayısı 500 bine ulaştı. Mart 2018’den bu yana gıdada hile yapan firmaların ve hile yapılan ürünlerin sayısında büyük artışlar oldu.
Margarin, sıvı yağ, bal, et ve süt ürünlerinde hile korkunç boyutlara ulaştı. 300 firma zeytinyağına hile karıştırdı. 44 firma, sucuk ve kavurma gibi ürünlerde at ve eşek eti kullandı. Süt ve süt ürünlerinde hile yapan 272 firma saptandı.
24’ü alkolsüz içecek, 17’si kahve ve bitki çayı, 31’i çikolata, 7’si enerji içeceği, biri pekmez ve 57’si bitkisel karışımlı macun olmak üzere 137 üründe vücudun doğal dengesini bozan karışımlar bulundu. Peynir, plastik bir ürün gibi yeniden eritilip kullanılıyor, eritme peynirin ne olduğunu ambalajında göremiyoruz. Tereyağına bitkisel yağ, yoğurda jelatin, tulum peynirine nişasta, eritme peynirine bitkisel yağ, süt ve süt ürünlerinde küflenmeyi önleyici natamisin adlı bir kimyasal katılıyor.”
Vargı’nın açıklaması 4 Ekim 2019 tarihinde idi. “Bu suçlar için ağır para cezaları yetmez, hapis cezası lazım” diyor. Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli de “Ticaretten men ve hapis olmalı” diyor.
Bakanlık son yıllarda denetimi artırdı, görüyoruz. Ekime ve besiciliğe destekleri de artırdı. Bunu da görüyoruz.
40 yılın birikmiş sorunlarına yeter mi?
Bunca sanayici, tüccar, nasıl oldu da ahlaksızlaştı? Toplumu zehirleyen gıdalar nasıl oldu da patladı? Bu soruların cevabını aramayacak mıyız? Belki de doğru çözüm bu sorularda.
Son 40 yıla birlikte gidip, “hastalığın nasıl ürediğine, ahlaksızlığın nasıl başladığına” birlikte bakalım mı?