YENİ TÜRK-İŞ
Bir atasözü vardır: Dervişin fikri neyse zikri de odur diye. İşte Türk-Iş´teki değişimin ardından neler olacağını, nelerin değişeceğini bu atasözü iyi anlatıyor.
![YENİ TÜRK-İŞ](https://www.tekgida.org.tr/wp-content/uploads/2020/12/AYDINLIK_GAZETESI_20130906_7_7523.jpg)
Bir atasözü vardır: "Dervişin fikri neyse zikri de odur" diye. İşte Türk-Iş’teki değişimin ardından neler olacağını, nelerin değişeceğini bu atasözü iyi anlatıyor. Türk-Iş uzun zamandır işlevsizdi. İşçiden uzaklaştı, hükümete yaklaşü, hak kayıplarına sebep oldu demiyorum. Onlar da var, ama asıl olan bugün Türk-Iş’in yaşadığı değişimi sağlamak için uyutulmasıydı.
Mustafa Kumlu, Tes-Iş Sendikası’nm da, Türk-Iş’in başına da "hiçbir şey yapmaması" için getirildi. O da bu görevini yaptı. Onun başkanlığı döneminde Türk-Iş uzun bir uykuya yattı. Şimdi uykudan uyanıyor mu derseniz; bence evet. Ama bu uykudan uyanma Ergün Atalay’la olsa olsa hafıza kaybıyla olur. Türk-Iş ne olduğunu tamamen unutur. Kumlu’nun bile yapamadığı yandaşlaşmayı alasıyla yapar. Nasıl mı; isterseniz Türk-Iş’in yeni ama eski yönetimine bir bakalım.
Eski yeniler kim?
Ergün ATALAY: AKP’nin kurulması sürecinde etkin rol oynadı. Başkanı olduğu Demiryol-Iş Sendikası’nm kapılarını AKP’ye ardına kadar açtı. Bunu Tayyip Erdoğan da itiraf etti. Zaten Erdoğan’ın Türk-Iş içerisindeki sağ eli, pardon kolu olarak bilinir. Türk-Iş yönetiminde bulunduğu süre içerisinde sol sendikaların yönetimlerinin değişmesinde adı hep "perde arkasında olan diye anıldı. Bazı sendikaların ki; bu genellikle Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) içindekiler; direniş ve grevlerinin anlaşmayla sonuçlanması için değil, çıkmaza sürüklenmesi için kulis faaliyeti yürüttüğü konuşuldu. Hatta o sendikaların başkanlarının değişmediği takdirde grev ve direnişlerin bitiremeyeceği ifadelerini de kullandığı anlatıldı. Türk-Iş’in son genel kurulu öncesinde SGBP’dcki genel başkanları çuvalın içine atacağını söylediğine de çok kişi şahit. Her ne kadar Mustafa Kumlu, Türk-iş’in Başkanı gibi gözükmüş olsa da fiiliyatta Atalay’m Başkanlık yaptığı genel bir kanaattir. Türk iş’in Erdoğan’la yaptığı bütün görüşmeleri onun ayarladığı bilinir.
Atalay’ın fedaisi gibi
Pevrul KAVLAK: Türk-Iş’in en büyük sendikasının başkanı olmasına rağmen başkanlığı 15 bin üyeli Demiryol-Iş Sendikası’nm Genel Başkanı Atalay’a altın tepsi içinde sundu. Bunun olması için de adeta göğsünü siper etti. Bu durum kendisine sorulduğunda ise "Benim sendikamda çok işim var" yanıtını verdi. Oysa çok iş dediği, metal işkolundaki grup TISTerinde son dönem birkaç görüşmeyle iş bitirildi. Ama gerçekten mücadele edilmesi gereken BMC’de ise işçiyi ayaklandırıp yarı yolda bıraktı. Bir daha da BMC’nin adını ağzına hiç almadı. Kavlak, Türk Metal Hanedanlığı’nm başına Mustafa Özbek’in kara kutusu olduğu için geldi. Özbek’in adını sendikadan silmeyi becerdi ve tek adamlığını ilan etti. "Sendikamda işlerim çok" derken Türk-Iş içerisinde genel başkandan bile fazla mesai gerektiren Genel Sekreterlik koltuğundan da vazgeçmedi. Kavlak, abisi olarak nitelediği Atalay’m yolundan gitmeyi tercih etti. AKP hükümetiyle özellikle Erdoğan’la arasını bozmamak için yoğun çaba harcadı. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde Erdoğan’ı onur konuğu olarak ağırladı ve kürsüden azarlanmayı bile göze aldı. Atalay’dan öğrendikleri bununla sınırlı değil. Genel Sekreter olarak sendikaların içişlerini düzenlemeyi de görevleri arasına kattı. Metal işverenleriyle kurduğu şirketlerle ticarete de adım attı.
Sürü kurda mı teslim edildi?
Ramazan AĞAR: Yolsuzluk dosyalarıyla Kumlu’dan sonra adından en çok söz ettiren Genel Başkan oldu. Şimdi Türk-Iş’in kasası ona emanet. Ağar, Yol-Iş Sendikası’nm üyesi taşeron işçilerinin eyleminde protesto edildi. Bir daha da hiçbir eyleme katılmadı. Türk-Iş yönetimi içinde yaşanan tartışmalarda kendisine yönelen tehdide göre sık sık taraf değiştirdi. İşte fikirleri ve zikirleri Kumlu istifa edinceye kadar böyle olan yöneticiler sizce bundan sonra ne yapar?