YAŞAYAMAMA STANDARDI; ASGARİ ÜCRET
Yaklaşık 40 milyon kişiyi etkileyen asgari ücret 599 lirayken, Bakanlar Kurulu´nca 2010 yılı için GSYH, küçük bir düzeltme yapılarak 15 bin 392 dolar olarak bildirildi.

Bu yüklü zenginliğin 2011 yılında da 16 bin 126 dolara çıkacağı eklendi.
Gerçekteyse asgari ücret alan bir kişi, bu şatafatlı milli gelirin üçte birine bile doğru dürüst ulaşamıyor.
Ekonomik büyüme illüzyonunun bu fantezi sayıları, toplumun; üretim, işsizlik, refah verilerini etkilemeyen balonlar olarak havada uçuşuyor.
İthalatı ihracatına göre 9 misli fazla, dış ticaret açığı dolayısıyla cari açığı dramatik büyüyen, aşırı tüketen ülkenin bu şişko milli zenginliğinin hangi mal, hizmet üretimi ve katma değere dayandığı pek konuşulmasa da asgari ücrete yansımadığı kesin.
2 Aralık’ta toplanan Asgari Ücreti Tespit Komisyonu, bugün ikinci toplantısını yaparak 31 Aralık’a kadar yeni ücreti belirleyecek ama yeni asgari ücretin TÜİK Kasım Ayı Açlık Sınırı’nın, 934 TL’nin yanına yaklaşamayacağına eminiz…
Ve yoksulluk sınırının dayandığı 2 bin 952 TL’nin yakınından bile geçemeyeceğine de…
Oysa asgari ücret çalışanların toplumda yaratılan zenginlikten adil pay almalarını, sosyal refahın yaygınlaşması ve gelir dağılımındaki eşitliği düzenleyen demokratik büyük toplum sözleşmesidir.
Ama bizim gibi ‘gelişmiş’ ülkelerde işgücü piyasalarındaki ücretlerin ne kadar aşağıya çekileceği asgari ücrete göre belirlenir. Milyonlarca ucuz, örgütsüz, güvencesiz işsiz ordusu asgari ücretin çok altına razı edilmiştir. İş yasasındaki sosyal ve ahlaki amaçlarından uzaklaşmış asgari ücretin zammı da itiş kakış ancak günlük 1 liraya denk zamlarla ‘1 Simit’e karşılık gelir.
‘Simit’e endeksli ‘insanca yaşam denklemi’ belki de tek reel ekonomik doğrumuzdur.
DİSK Genel SEKRETERİ Görgün, ülkemizde eşi çalışmayan iki çocuklu bir asgari ücretlinin gıda harcamasına günlük ‘7 TL’ ayırabildiğini söyledi. 7 simitlik günlük gıda harcaması nedense bir ülke utancı olamazken şimdi Bölgesel Asgari Ücret Uygulaması kapıda ve yeni sömürünün adı ‘Bölgesel Asgari Ücret’ olacak.
Bölgesel Asgari Ücret, bazı bölgelerde istihdamı artırmak ‘iddiasıyla’ asgari ücretin yüzde 40 oranına çekilmesi demek.
Yani iş piyasalarında zaten düşük ücretleri daha da kırmanın aşağıya indirmenin bir başka yolu açılıyor.
Açıkçası OECD’nin ısrarla sürdürdüğü Bölgesel Asgari Ücret önerisi yürürlüğe sokularak işgücü esnetilmiyor artık paramparça ediliyor.
Yakında 150 dolara çalışan Çinli işçilerden bir farkı kalmayacak emekçilerimizin.
Ayrıca anayasanın eşitlik temeline dayanan asgari ücret sistemi yıkılarak, bölgeler arası eşitsizliğe ve ayrımcılığa da katkı sunulacak. Ve işyerleri ‘Bölgesel Asgari Ücret’ uygulamasıyla bir asgari ücret bedeline bölgelerde iki işçi çalıştırabilecek.
Böylelikle esnek çalışma, taşeronlaştırma, güvencesizleştirme sürecinin geldiği en son nokta ve 250 TL’ye kadar düşen piyasa ücretleriyle kölelik demek olacak.
İnsan onurunu yok sayarak maliyet düşürme hesaplarını ‘sömürü’ üzerinden yapan ekonomik aklın ahlakını ne zaman ve nasıl sorgulayacağız…
Günlük gıda harcamasını 7 liradan 8 liraya çıkaracak asgari ücret zammıyla son çeyrekle Avrupa’nın ikinci ‘büyüyen’ ülkesi olduğumuza inanacak mıyız?
AKŞAM – NİHAL KEMALOĞLU