Bir yasa çıkarılırken “kimi sevindirir, kimi üzer” diye bakmak gerekmez mi? Sadece küçücük bir mutlu azınlığın arzusu ise bu niyet, milletin büyük çoğunluğunun da canını yakacaksa, dahası, milletimizin “düşman” diye ilan ettiklerini sevindirecekse, “sahi biz ne yapıyoruz” diye durup düşünmek gerekmez mi? Konunun tarafı olan işçi örgütlerine gösterilmeyen, duyduklarında ise şiddetle itiraz ettikleri bir girişimden söz ediyorum. Destek verecek olanların büyük veballe karşı karşıya oldukları girişimden söz ediyorum. İşçiden saklanarak TBMM’ye getirilen, yıldırım hızıyla Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul ederek TBMM Genel Kuruluna hazırlanan girişimden, “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” adlı torba yasadaki çalışma hayatı hakkındaki maddelerden söz ediyorum.
8. MADDENİN VEBALİ
Yasa teklifi kaçak işçi çalıştıran işvereni affediyor. Affetmekle de kalmıyor, büyük imkânlar sağlıyor.
Öncesinde yararlandığı maddi teşviklerin süresini uzatıyor ve yeni teşvikler getiriyor. Bütün bu teşvikler de işçiye ve işsize ait olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor.
Bu kadarla kalsa eyvallah denir.
Oysa aynı girişim, kaçak çalıştırılan işçinin, kaçak çalıştırıldığı zamanlar için SGK’ya başvurarak sosyal güvenlik primlerinin yatırılmasını talep etme hakkını yok ediyor.
İşverenin yıllar yılı kaçak çalıştırarak geleceğini kararttığı işçiye bir darbe de kanun yoluyla vurulacak.
Olacak iş midir bu sayın milletin vekilleri? Geleceği karartılmış milyonlarca kaçak işçinin ve ailesinin vebalidir bu.
16. MADDENİN VEBALİ
Yasa teklifi, tam zamanlı çalışan işçinin işveren tarafından kısmi süreli çalışmaya zorlanmasını sağlamaktadır.
Yasaya göre kıdem tazminatı hesabında son ücretin esas olması, örneğin çalışma süresi tam zamanlı çalışmanın yarısına düşürülen işçinin, 20 yıl çalışmış olsa dahi işten çıkarıldığında alması gereken kıdem tazminatının yarısının biçilmesi demektir.
Millete vekillik yapanlar, milletin kazanılmış hakkını biçecek olan bu teklife evet diyebilir mi?
Bu girişim, çalışmakta olan milyonların, gelecekteki milyonların ve on milyonları bulan ailelerinin vebalidir.
28. MADDENİN VEBALİ
Yasa Teklifi, 25 yaş altındaki ve 50 yaş ve üzerindeki her işçi için belirli süreli sözleşme biçimini uygulayabilmenin kapısını açmaktadır.
Bu girişim milyonlarca işçinin kıdem tazminatını tümüyle ortadan kaldıracaktır.
Bu girişim milyonlarca işçinin ihbar tazminatını da ortadan kaldıracaktır.
Bu girişim, milyonlarca işçinin iş güvencesi ile sahip olduğu hakları da yok etmektedir.
Bu girişim, işçinin işe iade için mahkemeye verebilme olanağını da yok etmektedir.
Milletin haklarının sayın vekilleri!
Bu girişim, çalışmakta olan milyonlarca işçinin, gelecekteki milyonlarca işçinin ve on milyonları bulan ailelerinin vebalidir.
32. MADDENİN VEBALİ
Yasa teklifi, “işe girdiği tarih itibarıyla 25 yaşından küçük olup” “ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 günden az olan” işçiler için yalnızca iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi ile genel sağlık sigortası primi ödenmesini öngörüyor.
Nedir bunun anlamı?
Bu, işçinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin ödenmesini engellemektir.
Bu şekilde çalıştırılan genç işçi için ileride yaşlılık aylığına hak kazanacağı sigorta girişinin yapılmasını engellemektir.
Bu, genç işçinin bu şekilde çalıştığı sürelerin yaşlılık aylığına hak kazanmak için gerekli olan prim gün sayısında dikkate alınmaması demektir.
Bu girişim, endüstri meslek lisesi örencilerinin stajyer işçi olarak çalıştıkları sürenin yaşlılık aylığında dikkate alınması yetmiyormuş gibi, genç işçinin sigorta haklarında yeni bir hak gaspı demektir.
Sayın vekiller bu, bugünün ve yarının milyonlarca genç işçisinin vebalidir.
İşçinin ve işsizin fonundan işverenlere teşvikler sağlamak bir yerde anlaşılabilir. Ancak, şunu unutmayalım ki, işsizliği işçi yaratmadı. Virüsü işçi yaratmadı. Ekonomik krizi de işçi yaratmadı. O halde “istihdam yaratacağım” diye işçinin bugününü ve geleceğini karatmanın nasıl bir izahı var? Dahası, vebal bu kadar da değil.