TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçirilen "İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi" sadece bugünün milyonlarca işçisinin ve gelecekteki milyonlarca işçinin kıdem tazminatını, sigortasını, iş güvencesini, emeklilik süresini ve hukukun verdiği işe iade olanağım yakıp yok etmiyor. Milyonlarca işçiye tamiri neredeyse imkansız başka zararlar da veriyor.
BİRLİĞE VE SINIF BİLİNCİNE DARBE
Belirli süreli sözleşme, kısa sözleşme süresi bitince otomatik olarak işten atılacak olan, sürekli mobbing altındaki işçinin, bırakalım arkadaşıyla birlikte hak talep etmesini, yan yana gelmesini bile engelleyecektir. İşçi sınıfı yalnızlar sürüsüne dönüştürülecektir.
Bu koşullar, işçinin sınıf bilincine ulaşmasını engelleyecek, var olanı bilinci de işlevsiz kılacaktır.
Dayanışma olanağı dikenli tellerle çevrilecektir.
SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYE DARBE
İşçi eylemlerine dair haberlerin neredeyse yüzde 70’i, hatta 80’i, sendikalı olmaya niyetlenen işçinin sokağa atılmasıyla ilgilidir.
Yasalar her ne kadar işçinin sendikalaşma hakkı olduğunu yazsa da bu haktan yararlanmaya kalkan işçi kendisini sokakta bulmakta, işten atılmamışsa da anasından emdiği burnundan getirilmektedir. Anayasal hakkı kullanmaya çalışan işçiye karşı işverenlerin ardı arkası gelmeyen kıyımlarını ise yetkililer sadece seyretmekteler.
Bu atmosferin üzerine bir de Meclis’te görüşülen kıyım yasasının ekleyecekleri gelecek.
Ne olacak?
Zaten belirli süre sonra işten atılacak olan belirli süreli sözleşmeyle çalışan işçiyi, sendikalar üye yapmaya kalkmayacaklar. Bu durum onlara kısır bir döngü vermektedir sadece. Zira üye yaptık, çoğunluğu sağladık, yetki başvurusu yaptık derken, bu sürede işçinin sözleşme süresi tamamlanmış ve işine son verilmiş olacak.
İşçinin kendisi de sendikaya uzanmaya niyetlenemeyecek. Diken üstünde, yalnızlaştırılmış ve süreli işçilik, sendikalaşma ve toplusözleşme hayalini, olmayacak fanteziye dönüştürecektir.
Böylece milyonlarca işçi sendikal örgütlenme süreçlerinin dışına atılmış olacak Bugün sendikalı olan milyonlarca işçi, sendikasından istifa etmek zorunda kalacak.
TBMM’deki yasa teklifi sendikalaşmayı da biçmektedir.
TOPLUSÖZLEŞME HAKKINA DARBE
İşçi için "Anayasal" ve "yasal" hak olan "toplusözleşme hakkı" da, kâğıt üzerindeki hayal olacak.
Belirli süreli sözleşme kapsamındaki işçi, diğer işçilerin gruplar halinde yaptığı ‘takını sözleşmesine" ya da sendikalar aracılığı ile yapılan toplusözleşmeye katılabilme olanağından mahrum olacak.
Toplusözleşmelerle ya da takım sözleşmeleriyle sağlanmış haklardan yararlanabilme şansı da olmayacak
MEZARDA EMEKLİLİK GERÇEK OLUYOR
1999 ve 2008 yularında SGK mevzuatında yapılan değişiklikle emeklilik için gerekli prim gün sayısı ve yıl sürelerinin artırılması, sendikal hareket için mezarda emeklilik idi.
TBMM’de görüşülen yasa teklifi ise, mezarda emeklilik kavramının üzerine tuz biber ekmektedir.
Belirsiz süreli sözleşme ile tam zamanlı çalışan işçinin sözleşme biçimi ve çalışma süreleri üzerinde yapılan oynamalar ile emeklilik işçi için tam anlamıyla hayal olacak, mezarda emeklilik kavramı ete kemiğe bürünecektir.
* Belirli süreli sözleşme
* Kısmi süreli çalışma
* Kaçak işçilik süresinin emeklilik süresinden sayılmaması
* Ayda 10 günün altında çalıştırılan genç işçinin bu sürelerinin emeklilik süresinden sayılmaması, işçinin emeklilik hayaline konulmuş mayınlardır. İşçi ölünce dahi emekli olamayacaktır artık
EYTLİLERE BİR DARBE DAHA
"Haklarımız tırpanlandı, emeklilik süremiz uzadı" diye eleştiren EYT’lerin (emeklilikte yaşa takılanlar) büyük kısmı 50 yaşın eşiğinde ya da üzerindedir. Teklif yasalaşırsa, belirli süreli sözleşme statüsüne geçirilecek olan bu kesimdeki işçilerin emeklilik süreleri, çok ama çok daha ötelere itelenmiş olacak, emeklilikleri imkansız olacak
Teklifin yıldırım hızıyla Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçmesini sağlayan milletvekilleri, dün burada aktarmaya çalıştığımız tehlikeleri düşündü mü?
Bir avuç mutlu azınlık için milletin yüzde 80’ine zarar vereceklerinin farkındalar mı?
Peki ya, bugün aktarmaya çalıştığımız tehlikelerin farkındalar mı?
İnşallah Genel Kuruldaki görüşülmesi sırasında bu gerçekleri fark ederler.