Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
11 Kasım 2014
YAPISAL SORUNLAR VE SÖZDE KALAN REFORMLAR

Çok uzunca bir süredir yapısal reformlarla yatıp onlarla kalkıyoruz. Özellikle geleceğe yönelik beklentilerin bozulduğu ve kısa vadeli ihtiyaçları karşılamanın zora girdiği dönemlerde bu konu gündemden düşmüyor.

YAPISAL SORUNLAR VE SÖZDE KALAN REFORMLAR

Çok uzunca bir süredir yapısal reformlarla yatıp onlarla kalkıyoruz. Özellikle geleceğe yönelik beklentilerin bozulduğu ve kısa vadeli ihtiyaçları karşılamanın zora girdiği dönemlerde bu konu gündemden düşmüyor. Durum böyle olunca sormak gerekiyor: Yapısal reformlar nedir, ne değildir? Yenir mi, içilir mi? Temcit pilavı gibi tekrarlanan bu konuda neden başarılı olamıyoruz? Toplum mu gereken ölçüde özveride bulunmuyor, ya da ülkemizi yönlendiren kesimler mi beceriksiz? Sonuçtaki olumsuzluk tasarım yanlışlarından mı yoksa hatalı uygulamalardan mı kaynaklanıyor? Küreselleşmenin bu açmazdaki rolü nedir? Ekonomi yönetimi tarafından açıklanan dokuz başlık nasıl değerlendirilmeli? Bu ve benzeri soruların hepsini bir yazıda yanıtlamak mümkün olmasa da, farkındalığı arttırmak adına bir yerden başlamak gerekiyor.

 
GEREKLİ ÖZELLİKLER
 
Herhangi bir ekonomi açısından eğilimlerin sürdürülebilir olması ve kırılganlık yaratacak sorunlar üretmeden istikrarlı bir şekilde büyümesi hayati önem taşıyan bir konudur. Müdahalesiz fiyat istikrarı bu amaca yaklaşmış olmanın sonucu niteliğindedir. Dış ve iç koşullar arasındaki denge, gelir dağılımı ve rekabet koşullarının bozulmaması, olağandışı durumlar açısından yeterli esneklik ve dirence sahip olunması, her türlü aşırılıktan kaçınılmış olması gibi konuların öncelikle gözetilmiş olması gerekir. Bu özelliklere sahip bir ülkenin yapısal olarak sorunlu olduğu söylenemez.
 
TANIMA UYMUYOR
 
Türkiye bu tanıma uyan bir ekonomiye sahip değildir, bu sebeple yapısal olarak sorunludur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında olması gereken çizgiden hızlanan bir şekilde uzaklaşmış ve kendi olanakları ile ihtiyaçlarını karşılayabilme olanağını kaybetmiştir. IMF reçeteleri bu olumsuzluğu gidermemiş, tam aksine beslemiştir. Benden sonra tufan anlayışındaki kıt kaynakları etkin kullanma içgüdüsü olmayan çok partili siyaset, yapısal sorunların ağırlaşmasında belirleyici olmuştur. Küreselleşme denilen kuralsızlığa teslim olunması ise durumun kontrolden çıkmasını ivmelendirmiştir. Eğilimler sürdürülebilir olmaktan çıkmış, sorun ve dengesizlikler geleceğe ipotek koymuş, küresel sermayeye teslim olma noktasına gelinmiştir.
 
Yapısal reform tasarım ve uygulamasında yabancı sermayeyi memnun etmek ve günü kurtarmak anlayışının ön plana çıkması engellenmemiş; bu konuya önem verenlerin dışlanması için çaba harcanmış, ülkenin kanaat önderleri sistemli bir şekilde devşirilmiştir. Durum böyle olunca geniş halk kesimleri ile finansal sermaye arasında çıkar çatışmasının ortaya çıkması ve büyümesi önlenmemiş, partiler üstü olması gereken konular siyasete meze yapılarak toplumsal farkındalık katledilmiştir. Sonuçta ortaya çıkan yapı bir bataklık niteliğindedir ve bu bataklık kurutulmadan, ne yapılırsa yapılsın bir şeylerin kalıcı olarak düzelmesini beklemek gerçekçi değildir.
 
GÖNÜLLÜ KÖLELİK
 
Bu ülkede yaşayan çoğunluğun geleceğini aydınlatacak yapısal reform seti ile finansal sermayenin desteklemeye razı olabileceği program giderek birbirine yabancılaşmaktadır. Kendi geleceğini belirleme rotası ile sömürgeleşerek gönüllü köleliği razı olmanın yolu aynı olamaz. Allah’tan başka kimseye kulluk etmeyeceğini günde en az beş kere tekrarlayanların tam aksi yöne baş koyması, hiçbir şeyin gösterildiği gibi olmadığı anlamındadır.
 
ZAMAN KAZANMAK
 
Orta Vadeli Planın ekinde sayılan 25 madde ve Başbakan tarafından açıklanan 9 başlık yapısal reform olarak sunulmaktadır. Bunlar yabancı sermayeyi memnun etmek, beklentilerdeki bozulmayı geciktirerek genel seçimlere kadar zaman kazanmak, içerideki uzlaşmazlıkları gizlemek ve gündem belirlemek üzere tasarlanmış olabilir. Bunlar eğer orta vadeli dış destek bulabilirse, sorun ve dengesizliklerin ağırlaşma hızını düşürerek kırılganlıktaki artışı geçici olarak frenleyebilir. Fakat kesinlikle yapısal reform sayılamaz, ancak onları destekleyici önlem tasarımı olduğu iddia edilebilir. Giderek olumsuzlaşan küresel koşullar dikkate alınır ise başarı şansı yok denecek kadar azdır.
 
Ülkemizde yapılabilecek en önemli yapısal reform, devleti ve sistemi oluşturan kurumsal yapıyı bataklığı büyüten kuralsızlığın ve örgütlenmiş sorumsuzluğun bir parçası olmaktan çıkartmak olmalıdır. Bu yapılmadığı sürece mevcut sorun ve dengesizliklerin kalıcı olarak çözülebilmesi olası değildir.
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.