Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
16 Temmuz 2012
YABANCIYA 10 YILDA 109 MİLYAR DOLAR…

Türkiye kapitalizmi yıllardır dış kaynakla, yani yabancı sermaye ile büyüyor. Yabancı sermaye geldikçe ekonomi genişliyor, yabancı kaynak girişi azalır ise küçülüyor, daralıyor, krize giriyor.

YABANCIYA 10 YILDA 109 MİLYAR DOLAR…

Türkiye kapitalizmi yıllardır dış kaynakla, yani yabancı sermaye ile büyüyor. Yabancı sermaye geldikçe ekonomi genişliyor, yabancı kaynak girişi azalır ise küçülüyor, daralıyor, krize giriyor. Son küresel kriz konjonktüründe de bunu yaşadık. 2008 sonu ve 2009 ortalarına kadar yabancı kaynak çekilince ekonomi daraldı, krize girdi, 2009’un ikinci yarısında yabancılar dönmeye başlayınca ekonomi üst üste iki yıl ortalama yüzde 9’a yakın büyüdü. Bu yıl da yüzde 4 büyüme hedefi için gerekli yabancı kaynak girişinde, henüz pek bir sorun yok.

Yabancı kaynak girişinde sorun yoksa, başta iktidar ve o kaynağa ihtiyacı olanlar, kendilerini pek başarılı görüyor, hatta yabancı girişini bir başarı öyküsü olarak yansıtıyorlar. İyi de yabancı "babasının hayrına" gelmiyor. İster doğrudan yabancı sermaye biçiminde, ister borsaya ve devlet borçlanma kâğıtlarına gelen sıcak para, isterse banka kredileri olarak gelen türden olsun, yabancı sermaye sonuçta, buradan bir kâr-kazanç sağlamak üzere geliyor ve kazandıklarını da ülkede bırakmayıp kendi ana firmasına götürüyor. Peki ne götürüyor? Daha doğrusu ne kazanıyor Türkiye’den?

Bu sorunun yanıtı, her ay yayımlanan ödemeler dengesinde, "Gelir dengesi" alt başlığında var ve oradan her ay, giderek her yıl yabancıların kâr, faiz, maaş-prim olarak kaç milyon, milyar dolar götürdüklerini anlayabiliyoruz.

Mesela, AKP iktidarlarında, 2002-2011 dönemine bakınca anlıyoruz ki, bu 10 yılda Türkiye’de çalışan sınıfın yarattığı değerden yabancılara 109 milyar dolar ödenmiş ve bu kaynak, ülkede kalmak, yeniden büyüme sağlamak yerine, yurtdışına, yabancı sermayenin ana firmasına, bankasına transfer edilmiş. Buna kısaca uğranılan "kan kaybı" da diyebilirsiniz…

Görünen o ki, Türkiye’den, son 10 yılda yarısı kredi faizi olmak üzere, yabancı kaynak sahipleri, yatırımcılar, 109 milyar dolar ya da yılda ortalama 11 milyar dolar götürmüşler. Dışa kanayan değerin yarısını bankalardan sağlanan kredilerin karşılığı olan "faiz gideri" oluşturuyor. Biliyoruz ki, Türkiye’nin dış borç stoku 318 milyar dolara ulaştı ve bunların üçte ikisi özel sektörün borçları, ağırlıkla da özel bankalardan sağlanmış borç. Kısa vadeli oranı yüzde 40’a doğru yaklaşıyor. Bu da faiz yükünün artması demek. Nitekim, son 10 yılda 59 milyar dolar, kredi faizi olarak yabancı finansörlere ödenmiş.

İkinci "götürücü", borsaya ve devletin borçlanma kâğıtlarına gelen sıcak para diye adlandırdığımız spekülatör, kısa vade sermaye yatırımcıları. Ödemeler dengesinden anlaşılıyor ki, sıcak para, son 10 yılda 31.3 milyar dolar transfer etmiş. Yani borsada hâkimiyet sağlayacak kadar kâğıda yatırım yapan buradan elde ettiği kârları, ayrıca devletin borçlanma kâğıtlarından elde ettiği faizi transfer etmiş. Başka bir deyişle, son 10 yılda kanayan sermayenin yüzde 53’ü kredi faizi, yüzde 29’i de sıcak para payı olarak "götürülmüş"…

Gelelim, doğrudan yabancı sermayeye… 2011 yılında 77 milyar dolara ulaşan cari açığı finanse etmek için ağırlıkla banka kredisi ve sıcak para kullanılırken, çok arzulanan doğrudan yabancı sermaye girişi istenen büyüklükte olmadı. Yabancı kaynak türleri içinde, "doğrudan yabancı sermaye" yani sanayiye, hizmet sektörüne gelen, elini taşın altına sokan yabancı kaynak girişi tercih edilir. Çünkü diğerleri, sadece kaynak getirir ama riski fazla paylaşmaz, daha baştan adı konmuş faizini alır ve canı isterse anaparasını da alır gider. Finanse ettiği yatırımın para kazanıp kazanmaması onu ilgilendirmez. Parasını kiraya vermiştir ve proje kâr etsin etmesin, kirasını (faizini) alır gider. Risk almaz, üretim yapmaz, istihdamı yoktur. Oysa doğrudan yabancı sermaye, faizcilerden farklı olarak, önce katma değer üretip büyüme sağlayıp kâr elde etmek zorundadır.

Doğrudan yabancı sermayenin yükseldiği, azaldığı dönemler var. AKP iktidarı dönemine baktığımızda, arttığı dönemler, bol kepçe özelleştirmelerin olduğu zamanlarda yabancı sermayenin gelip şirket-banka alarak yatırımlarını artırdığını görüyoruz. Telekom’a, Tekel işletmelerine, Petkim’e gelen yabancı sermaye buna örnektir. 2006-2008 döneminde ortalama 16-17 milyar doları bulan doğrudan yabancı sermaye, izleyen 3 yılda ortalama 8 milyar dolara düşmüştür. Ancak, önemli olan yabancı sermayenin kâr transferleridir. Yabancılar, elde ettikleri kârın istedikleri kısmını, patent, know-how gibi teknoloji karşılıklarını ana firmalarına aktarmaktadırlar. 2006 öncesinde yılda 1 milyar doların altındaki yabancı sermaye kâr transferleri, izleyen yıllarda yıllık 3 milyar dolara yaklaşmıştır.

Doğrudan yabancı sermayenin kâr transferleri, aynı yılın doğrudan yabancı sermaye girişlerine dönem dönem çok yaklaşırken, bazı dönemlerde azalmış, ancak AKP iktidarı olan 2002-2011 yıllarında ortalama yüzde 21’i bulmuştur. Başka bir ifadeyle, giren her 100 dolarlık yabancı sermayeye karşılık 21 dolar kâr olarak dışarı çıkarılmıştır. Bunun hiç de küçümsenecek bir oran olmadığı bilinmelidir.

DİĞER HABERLER
TARIMDA ÜRETİCİ ENFLASYONU MARTTA YÜZDE 61,87 OLDU
TARIMDA ÜRETİCİ ENFLASYONU MARTTA YÜZDE 61,87 OLDU

TÜİK verilerine göre, tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) martta yıllık yüzde 61,87, aylık yüzde 5,57 arttı.

NAS BİLANÇOSU KEŞKE YALNIZCA 818 MİLYARLIK TCMB ZARARI OLSAYDI
NAS BİLANÇOSU KEŞKE YALNIZCA 818 MİLYARLIK TCMB ZARARI OLSAYDI

Merkez Bankası’nın 2023 yılını 818 milyar lira zararla kapatması aslında sürpriz olmadı. Bilançodan hareketle yılın zaten 800-850 milyar lira arasında zararla kapatılacağı görülüyordu.

AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETE DAYANDI
AÇLIK SINIRI ASGARİ ÜCRETE DAYANDI

Martta açlık sınırı 16 bin 646 TL, yoksulluk sınırı 57 bin 578 TL Günlük maliyet 555 TL

GIDA ENFLASYONUNDA OECD’Yİ 13’E KATLADIK
GIDA ENFLASYONUNDA OECD’Yİ 13’E KATLADIK

Türkiye, şubat ayında yüzde 71.1 ‘e ulaşan gıda enflasyonuyla dünya ülkelerine fark attı.