VAHŞİ SÖMÜRÜYE RAĞMEN SANAYİ TOPARLANAMIYOR
AKP anayasa taslağı, her nedense 12 Eylül Anayasası´nın işveren kesiminin istekleri doğrultusunda tersyüz ettiği çalışma yaşamı ile ilgili alana dokunmuyor. Varsa yoksa, yüksek yargı… AKP´nin hıkdeyicileri, taslak tartışması yaparken 12 Eylül´ün budadığı sendika, toplusözleşme, grev hakkı ile ilgili tadilata hiç değinmiyorlar.
12 Eylül’den miras, öyle bir dikensiz gül bahçesi var ki, yeniden dikenleştirmenin âlemi var mı? Tabii yok. Ama, antisendikal düzen, her zaman olduğu gibi 2009 krizinin de bütün yükünü çalışan sınıfa yıktı ve reel ücretler tarihi biçimde geriledi, 300 binden fazla insan işini kaybetti.. Tarihi bir yoksullaşma!.. Reel ücretleri geriletme, tensikatla işçi azaltıp aynı işi daha az çalışana yaptırma ilkelliği, 2001 krizinde olduğu gibi, bu krizde de uygulanıyor. Ama, bugün ve yarın değineceğim bu vahşete rağmen, sanayi toparlanamıyor.
Son Merkez Bankası raporu, düşürülen ücretlere ve istihdama rağmen kapasite kullanımının yüzde 68’e ulaşamadığını gösteriyor. … Şimdi dönüp reel ücretlerde kriz öncesinin fotoğrafına bakalım. TÜİK, yani Türkiye İstatistik Kurumu, 2008 için, 10’dan fazla çalışanı olan işyerlerini temsilen 20 bin kadar işyerine ücret anketi uygulamış ve ücretlilerin eline ayda geçen brüt parayı sormuştu. TÜİK anketine göre, 2008’de ücretliler ayda ortalama yaklaşık 1.500 TL brüt ücret almışlardı. Bunun yüzde 20’si vergiye gitse, elde 1.200 TL net aylık ücret kalıyordu.. Ortalama 1.500 TL brüt ücret, toplu iş sözleşmesi olan azınlık işyerlerinde 2.700 TL, ama sendikasız yerlerde 1.300 TL’ye düşüyordu.
Toplusözleşme, 12 Eylül Anayasası cenderesi sayesinde, toplamı 13 milyonu bulmuş işçi ve memurların ancak yarım milyonunun yararlandığı bir lüks. Çalışma Bakanlığı verilerine göre, 2005-2009 döneminde, adına toplusözleşme akdedilen işçi sayısının yıllık ortalaması sadece 416 bin kişi!.. Peki bu ücret perişanlığının başına kriz yılı 2009’da ne geldi ? … TÜlK’e göre, 2009’da yüzde 6.5 oranında tüketici enflasyonu yaşandı. Ama, ücretler, TÜFE enflasyonu kadar zam da alamadı. 2005 yılı baz(=100) alındığında, sanayide reel ücretlerin 2008’e kadar yüzde 10 arttığı, kriz yılı 2009’da ise yüzde 9’un üstünde gerilediği görülüyor. Sayıları 4 milyonun üstünde olan sanayi işçilerinin reel gelirinin yüzde 9 daralmasında, sanayide yaşanan küçülme önemli bir rol oynadı. Reel Ücretlerde Gerileme: 2006 – 2009, % Kaynak; TÜİK, Hazine Müsteşarlığı. Yoğun tensikatların yaşandığı sanayide, işverenler krizi de fırsat bilerek nominal ücretleri bile geri çektiler. Çalışanlar, "ya tenzilat-ya tensikat" cenderesine sıkıştırıldılar. Sonuçta, 2009 reel ücretleri, 2008’e göre tarihi bir gerileme yaşadı ve yüzde 9.2 oranında düştü. Sanayi işçisi, 2005-2008 döneminde sağlamış göründüğü reel gelir artışını bir yılda, krizde kaybetti. Önemli bir daralma yaşayan inşaat sektöründe de TÜİK verilerine göre, 2009’da reel ücretler yüzde 12.9 geriledi. İnşaat sektöründe ücretler, sektörün patlama yaptığı 2005 sonrası yıllarda toplam yüzde 18 dolayında artmıştı. Ancak krizle birlikte yaklaşık 1.3 milyon ücretliyi istihdam eden inşaat sektöründe iş hacmi düştü, projeler askıya alındı. Bu durum, ücretlere de yansıtıldı ve reel ücretler yüzde 13’e yakın kayba uğradı.
Ticaret, bankacılık, ulaştırma-haberleşme, turizm gibi alt sektörleri içeren hizmetler sektörü, (kamu dışında) 4 milyon dolayında ücretli istihdam ediyor. Hizmetler sektörünün tamamında 2005’ten 2008’e kadar reel ücretler yüzde 20 artmıştı. Ama 2009’da ulaşılan reel ücret, ticaret-hizmet sektöründe de artmadı, tersine yüzde 1’e yakın azaldı. Yeniden büyüme ivmesi yakalamak için başvurulan reel ücretleri geriletmeye, istihdamı düşürme operasyonu eşlik ediyor. Yarın da bu önleme ve sonuçlarına değineceğim.
Mustafa SÖNMEZ – CUMHURİYET