Yaşları 15-29 arasında bulunan 17.8 milyon gencin 5.7 milyonu, yani neredeyse üçte biri ne okuyor, ne çalışıyor.

Eğitimine devam etmeyen ve çalışmayan gençlerin oranı kadınlarda yüzde 43’ü buluyor. Kadınlarda 25-29 yaş arasında bu oran yüzde 56’ya ulaşıyor.  Ne eğitimde ne istihdamda olanlara ilişkin bu veriler dar tanımlı işsizlik hesaplamasına göre. Geniş tanımlı hesaplamada oran yüzde 40’ı, 45’i bulabilir.

İstihdama ve işsizliğe ilişkin hangi veriye el atsanız dramatik bir tabloyla karşılaşıyorsunuz. Üstelik bu veri setlerinde bir dizi tuhaflık olduğu halde… Düşünün, pandemiden dolayı işsizlik artmak bir yana azaldığı halde… Yani kullanmak zorunda olduğumuz veri setleri hayatın gerçeklerinden böylesine uzak olduğu halde… Mevcut verilerin tümüyle doğru olduğunu, gerçekleri yansıttığını varsaysak bile durum gerçekten vahim. Ve biliyoruz ki gerçek hiç de kağıda döküldüğü gibi değil. Ancak elimizdeki veriler bunlar ve bunları kullanmaya devam edeceğiz.

Önceki gün açıklanan kasım ayı işgücü istatistiklerinden yola çıkarak 2020’nin tümüne ilişkin verileri hesaplamış ve bunu dün sizinle paylaşmıştık. Bugün de bu veri setinin bir başka can alıcı noktasına, genç nüfusun eğitim ve istihdam durumuna bakacağız.

Üç gençten biri boşta geziyor

2020 yılı ortalamasına göre yaşları 15-29 arasında olan genç sayısı 17.8 milyon…

Bu gençlerin 5.4 milyonu yalnızca eğitim görüyor, 5.1 milyonu yalnızca çalışıyor, 1.7 milyonu da eğitimini devam ettirirken aynı zamanda çalışmayı da sürdürüyor.

Geriye kalıyor 5.7 milyon genç! Bu gençler ne yapıyor peki? Hiçbir şey! Evet, hiçbir şey!

Tam 5.7 milyon genç ne eğitimine devam ediyor, ne çalışıyor. Yani 15-29 yaş grubundaki her 100 gençten 32’si hiçbir şey yapmıyor. 5.7 milyon genç deyim yerindeyse boşta geziyor ya da aylak aylak geziyor.

Ya da diyebiliriz ki “5.7 milyon genç bir baltaya sap olabilmiş değil”. Ama bu durumdan onlar mı utanmalı, yoksa onların bu durumda kalmasına, bir iş sahibi olamamasına yol açanlar mı?

25-29 yaş arası sorun daha büyük

15-19 yaş arası nüfusta eğitim görenlerin sayısı doğal olarak yüksek. Bu yaş grubunda ne eğitimde ne istihdamda (NENİ) olanların oranı yüzde 19.7 düzeyinde.

Yaş ilerledikçe eğitim bitiyor ama iş bulunamadığı için oran büyümeye başlıyor. Ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı 20-24 yaş grubunda yüzde 37’ye, 25-29 yaş grubunda ise yüzde 39’a ulaşıyor.

KADINLARDA DURUM ÇOK VAHİM

Ne eğitimde ne istihdamda olanların oranının toplam nüfusta yüzde 32 düzeyinde bulunduğunu belirttik. Ancak bu oran kadın-erkek ayrımında çok farklı oluşuyor.

Yüzde 32’lik genel oran erkeklerde yüzde 21.3 düzeyinde. Ancak oran kadınlarda yüzde 43’ü buluyor.

Erkeklerde ne eğitimde ne istihdamda (NENİ) oranı en yüksek düzeye 20-24 yaş aralığında çıkıyor. Bu yaş grubundaki oran yüzde 26.6.

Kadınlarda ise bu oran 25-29 yaş grubunda rekor kırıyor. Yaşları 25-29 arasında bulunan 3 milyon 75 bin kadının yüzde 56.1 oranında 1 milyon 726 bini ne okuyor, ne çalışıyor. Düşünebiliyor musunuz, her 100 kadından 56’sı evinde oturuyor. Bu yaş grubundaki kadınlarda istihdamda olanların sayısı bir milyona bile ulaşmıyor.

Kadınlarda boş oturan ya da boşta gezen genç nüfus toplamda 3 milyon 777 bin. İşte bu nüfusun yarıya yakını 25-29 yaş grubunda bulunuyor.

NENİ’DE GERİLEME ARTIŞA DÖNDÜ

Ne eğitimde ne istihdamda olan genç nüfus bir ara yatay denilebilecek şekilde seyretmiş, hatta bazı yıllar az da olsa gerileme bile gözlenmişti.

Bu durumdaki nüfus 2014 yılında 5 milyon 96 bin kişiydi. Ne eğitimde ne istihdamda olanların sayısı 2015’te 5 milyon 11 bine, 2016’da 4 milyon 989 bine, 2017’de 4 milyon 941 bine, 2018’de ise 4 milyon 933 bine indi.

Sonrasında artış başladı. 2019 yılında 5 milyon 230 bine çıkan ne eğitimde ne istihdamda olan genç nüfus, geçen yıl 5 milyon 701 bine ulaştı.

Bu sayılar dar tanımlı işsizlik hesaplamasıyla bulundu. Geniş tanımlı hesaplamayla bu sayıların çok daha yukarıda oluşacağı ortada. Yani durum vahim ki ne vahim…

Oran geniş tanımlı hesaplamada belki yüzde 40’ın çok üstüne çıkacak. Bir ülke düşünün ki her 100 gencinden 40’ı, 45’i hiçbir şey yapmasın, üretmesin ve her gün yarın kaygısı yaşasın…