ÜRETİM SEKTÖRÜNDE KURALSIZ SÖMÜRÜ AHLAKSIZLIĞA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA
Tekstil sektörü sömürünün en yoğun yaşandığı alanlardan birisidir. Mevcut çalışma kurallarının dahi uygulanamadığı var olan hakların sınırlandığı, çalışanların düşük ücrete mahkum edildiği bir alan olma özeliğini her geçen gün daha da tahkim etmektedir.
Tekstil sektörü sömürünün en yoğun yaşandığı alanlardan birisidir. Mevcut çalışma kurallarının dahi uygulanamadığı var olan hakların sınırlandığı, çalışanların düşük ücrete mahkum edildiği bir alan olma özeliğini her geçen gün daha da tahkim etmektedir.
Son yıllarda güvencesiz, kuralsız ve örgütsüz çalışma yönteminin hükümetin ekonomik politikası haline gelmesi, yasa ve yönetmeliklerle kamu ve özel sektör farkı gözetmeksizin sadece büyük semeye guruplarının çıkarını esas alan uygulamaların yaygınlaştırılması elbette daha insani bir sonuç doğurması beklenemezdi. Ancak ortaya çıkan kahredici durum sadece emekçilerin sömürülmeleriyle neticelenmiyor. Aynı zamanda istihdam yaratan iyi niyetli küçük ve orta boy işletmelerde aynı ölçüde bu vahşi, denetimsiz ve himaye gören büyük aracı ve ihracatçı firmaların saldırı ve sömürüsünden nasibini alıyor.
Bu aslında yeni bir durum değil, neo- liberal politikaların 90 lı yıllarda Türkiye’de hayata geçirilmesiyle hız kazanan, ancak son yıllarda tamamen pervasızlaşan bir uygulama biçimi haline gelmiştir. Dolayısıyla bu politikalarla devletle sermayenin iç içe geçtiği yeni bir yapılanmanın yanı sıra, güvencesiz, kuralsız ve örgütsüz bir çalışma yöntemiyle birlikte yeni yaratılan sermaye sınıfının kar maksimizasyonunun esas alınmasıyla ilişkilidir.
Organize sanayi sitesinde 85 emekçiyi istihdam etme gayreti ile çırpınan iyi niyetli girişimcinin sektör ile ilgili anlattıkları bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır.
Söz konusu tekstil atölyesi sahibi, İhracatçı X firması tarafından, kendilerinden her birim için 85 kuruş işçilik ücreti verilmek üzere 140.000 birim T.Shirt’ün dikilmesi istenmektedir. Ancak asgari ücretle çalıştırdığı 85 işçiyle verilen bu işi en yüksek kapasiteyle dahi zararsız üretmesinin imkansız olduğunu ifade etmektedir. Adeta 45 numara ayakkabı giyen insana 37 numara ayakkabı giymesinin dayatılması durumu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu koşullarda bırakın emeğin korunması, küçük ve orta ölçekli firmaların korunması dahi mümkün değildir.
Peki kumaşıyla birlikte yaklaşık 4-5 lira gibi çok düşük fiyatla mal edilen bu ürünün ihracatçı X firması tarafından son olarak kaç liraya pazarlandığını sorduğumda, aldığım yanıt karşısında hayretler içinde kaldım. Emeğin ve küçük işletmelerin ahlaksızca sömürülmesi sonucunda üretilen her birim ürünün 25-30 Euro’ya satıldığını, aradaki korkunç karın sadece büyük firmalar tarafından kazanıldığını, ayrıca firmalar devletten yaptıkları ihracat karşılığında % 8 oranında KDV aldıklarını ve bu durumun hiçbir şekilde sorgulanmaya tabi tutulmadığını öğrendim.
Dolayısıyla emek düşmanı politikaların, gelir dağılımındaki adaletsizliğin bir nedeni olarak karşımıza çıktığını bu örnekte açıkça görmekteyiz.
Ülkenin makro ekonomik göstergeleri kapsamında, Cumhuriyet tarihi boyunca 6 olan dolar milyarderi sayısının son 9 yılda 36 ya yükselmesinin gerisindeki amansız saldırının nedeni ve sonucu da ortaya çıkıyor.