Dünya ekonomik dengeleri hızla değişiyor. Toplumlar ya da devletler iktisadi anlamda çıkmaz sokaklara girmek üzere. Kendini her daim yenilmez olarak gösteren kapitalizm, emperyalist karaktere bürünerek bir bakıma yok olma aşamasına girmiştir. Bununla beraber bugünün küresel ekonomik sistemi, liberalizmin teorisyenleri olan Adam Smith’lerin ya da David Ricardo’larm, hatta Marx’rn tahlil ettiği liberal ekonomik sistem değildir. Değişen her şey gibi, iktisadi sistem de değişmi,ş liberalizm yerini neo-liberalizme bırakmıştır. Sonuç olarak da geçmişten günümüze neoliberalizmle ilgili sayfalarca kitap yazılmış, teorik olarak defalarca tanımlanmıştır. Ancak zaman birçok şeyi bize gösterdiği gibi şuanki neoliberalizmin bizim kafamızda kalıplaştırdığımız neoliberalizmle aynı olmadığım göstermiştir. Bu durumu bazı örnekler üzerinden açıklamak daha yerinde olacaktır.
İKİ ÖRNEK
İktisatçılarımız küresel gıda devi Kraft-Heinz’ı iyi bilirler. Kraft-Heinz, ABD merkezli bir gıda devi ve sahibi ABD’nin en zengin ikinci adamı ve dolar milyarderi olan Warren Buffett. Şirket dünya ekonomik pazarında ‘köpek balığı’ olarak tanımlanmakta. Yani bünyesine aldığı bir şirketi büyütmek amacında değil, aksine onu tıpkı köpekbalıkları gibi parçalayıp, bitirmek istemektedir. Satın aldığı şirketlerde üretim azaltılmakta, fabrikalar kapanmakta ve işçiler işten çıkarılmaktadır.
Kraft-Heinz, 2010 yılında İngiltere merkezli başta dünyanın en büyük şekerleme şirketi olan Cadbury’yi 17 milyar dolar vererek satıl aldı. O dönem birçok iktisatçı bu saüşın İngiltere ekonomisine darbe vuracağı gerekçesiyle kaşı çıkmıştı ancak satış gerçekleşti.
Geçtiğimiz aylarda ise yine başka bir küresel gıda devi olan İngiltere-Hollanda ortaklığında kurulan ve Unilever şirketini 143 milyar dolar vererek satın almaya çalıştı. Bu satın alma girişiminden sonra Unilever hisseleri bir anda 35 dolardan 50 dolara çıktı. Unilever CEO’su Paul Polmann, bu girişimin mali ve stratejik bir amacının olmadığını, dolayısıyla teklifi reddettiklerini açıkladı. Bu durum küresel ekonomik camiada bir deprem etkisi yarattı. İngiltere’nin çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesiyle devreye İngiltere başbakanı Theresa May girdi ve daha önce Kraft’ın 2010 yılında İngiliz gıda üreticisi Cadbury’nin satm almasını, karşı çıktığı bu tip şirket birleşmelerine örnek olduğunu, hükümetin teklifi yakından izleyeceğini ifade etti. Nihayetinde Kraft-Heinz şirketi Unilever’e yapüğı teklifi geri çekti, ancak önemli ölçüde hisse kaybından dolayı şirket ekonomisi önemli kayıplar yaşadı.
Kraft-Heinz örneğinde görüldüğü üzere aslında neoliberalizm o kadar gözü doymaz bir noktaya geldi ki, kendi karakterinde olan şirketler birbirlerini bitirmeye çalışıyor. Küresel bir gıda şirketi gelip değerinin çok fazlasını vererek başka küresel bir şirketi satm alıp parçalayabiliyor. Önüne kim geçerse, kim engel olmaya çalışırsa silip süpürmeye çalışıyor. Buna karşın emperyalist karaktere sahip İngiltere bile kendi çıkarlarını korumak için ABD’li şirkete müdahale edebiliyor.
YEM OLMAKTAN KURTULMAK
Son tahlilde küresel ekonomi içerisinde çok ciddi savaşlar yürütülmekte ve bu savaşlarm galipleri sadece kendilerinin olduğu, üretimin olmadığı bir sistem kurmak istemektedirler. Aslına bakarsanız bu savaş uzun zamandır var, ancak savaşın ‘büyüklerinin’ birbirlerini yok etme girişimlerine yeni yeni şahit oluyoruz. Amacı üretmek olmayan ve sadece yok etme dürtüsüyle hareket eden koca koca şirketler bir birlerine saldırıyor. Bu yaşanan gelişmeler de bize iktisadi analizler konusunda yeniden düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Görünen o ki, kitaplardaki teoriler, pratiğe pek uymuyor ve kafamızdakilerin dışmda gelişmeler yaşanıyor. Bu örneklerin önümüzdeki dönemde hızla artacağını görebiliriz ve bildiklerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekebilir.