UMUT ARAÇLARI
Bu ülkenin ciddi iktisatçılarından biridir Nazif Ekzen. Durumları, politikaları bilgince ve filozofça irdeleyip eleştirir ama genellikle yapılanın aksine, karanlık tabloları olduğu gibi bırakmaz, çizip çıkış yolları gösterip, umut ışıkları yakar.
Bu ülkenin ciddi iktisatçılarından biridir Nazif Ekzen. Durumları, politikaları bilgince ve filozofça irdeleyip eleştirir ama genellikle yapılanın aksine, karanlık tabloları olduğu gibi bırakmaz, çizip çıkış yolları gösterip, umut ışıkları yakar.
Geçen gün Ankara’da verdiği bir konferansta da öyle yaptı. Ona göre, Cumhuriyet ilanının birkaç yıl sonrasından başlayarak "hızlı kalkınma" diye özetlenebilecek bir ulusal iktisat hedefine, yaklaşık doksan yıllık uzun bir süreden sonra hâlâ tam anlamıyla erişememiş durumdayız. Erişilebilseydik, demokrasi bu kadar kırılgan, gelir dağılımı bu kadar dengesiz, eğitim, sağlık, adalet politikaları bu kadar kusurlu olmazdı.
Öte yandan, bu toplam yetersizliğin içinde bile, 1930’ların sanayi programları, 1963-1976 yatırımlarının planlı yılları gibi öyle dönemler yaşandı ki, o zamanların devletçilik ve karma ekonomi kavramları, deneyimli kadroları ortaya çıktı, o izlerden giden ve deneyimlerden ders alan yeni kuşaklar yetişti. O kavramlar ve kadrolar hızlı kalkınmanın umut araçlarıydı. Kavramları yeniden canlandırmak, benzer kadroları yeniden yetiştirmek zorundayız. İnsan malzemesini çarçur edemeyiz.
Tükenmez kaynaklar özellikle enerji alanında akıllıca kullanılıp ustaca değerlendirilirse, doğal zenginlik de pekâlâ yeterli olabilir.
Eksik olan, IMF ve Dünya Bankası’nın sözde yararlı ama aslında şaşırtıcı olan tavsiyelerine kapılmaksızın bütün bunları doğru düşünebilen ve çareleri bulup uygulayan kararlı bir siyasal iradedir. Bu irade oluşturulmadıkça, bugünkü iktidarın ve ana muhalefet ortamının ürünü olan yanlışlarla pek uzağa gidilemez.
Bu irade ise gökten hazırlop inmeyecek. Doğru siyasal iradenin oluşturulması şu önemli koşulların da yerine getirilmesine bağlıdır:
Planlama, karma ekonomi, kamu yatırımcılığı ve kamu işletmeciliği konularında köklü bir zihin değişikliğinin sağlanması.
Bilim dünyasında yabancı büyük sermaye çevrelerinin etkisi altına girmiş düşünce kuruluşlarıyla üniversitelerin özerkleştirilmesi.
Deneyim ve insan malzemesi birikimini önemsemeyen bir kamuoyunu doğru yola çekecek bilinçli bir medya ağının örülmesi.