ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ ÖNEMLİ Mİ?
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1919 yılın da kuruldu. 1L0 Anayasası, I. Dünya Savaşının galip devletleriyle Almanya arasında imzalanan Versay Antlaşmasının bir bölümüdür.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 1919 yılın da kuruldu.
IL0 Anayasası, I. Dünya Savaşının galip devletleriyle Almanya arasında imzalanan Versay Antlaşmasının bir bölümüdür. Pek bilinmez ama, galip devletlerin Osmanlı ile imzaladığı Sevr Antlaşmasının bir bölümü de IL0 Anayasasıdır (Bkz. Sevr Antlaşması, Bölüm XII: Çalışma; Kesim I: Çalışmanın Örgütlenmesi; Madde 374-414).
ILO, Rus Devriminin Avrupa’da devrimci bir dalgaya yol açtığı koşullarda, 1919 Şubat sonunda toplanan Komünist Enternasyonal (Komintem, III. Enternasyonal) kuruluş kongresinden sonra oluşturuldu.
Komintem, Rus Devriminin Avrupa’da yayılmasını amaçlayan bir "dünya komünist partisi" idi; kapitalizmi yıkmayı, komünistlerin öncülüğündeki işçi sınıflannın iktidara gelmesini amaçlıyor, sınıf mücadelesini geliştirmeye çalışıyordu.
ILO ise kapitalizm çerçevesinde reformlar yoluyla sınıf mücadelesini engellemeye, sınıflar arasında diyalogu geliştirmeye, bu anlayış uya nnca temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvenceler sağlamaya çalışıyordu. ILO’nun Komintem’e alternatif olarak kurulduğu kavranılmadan, bu örgütün 2012’de yaşadığı sorunlar değerlendirilemez.
Türkiye’de ILO konusunda yazanlann hemen hemen hepsi, bu örgütün 1919 yılından günümüze kadar bir çizgiyi izlediğini zanneder.
Halbuki ILO’nun çizgisi, kapitalizme ve emperyalizme karşı güçlerin gücüyle bağlantılıdır.
1919-1921 döneminin ILO’su ile, 19211928 döneminin ILO’sunda izlenen politikalar birbirinden farklıdır.
Almanya’da faşistlerin iktidara gelmesinden önceki ILO’dan beklenenlerle, 1934 yılında Sovyetler Birliğinin ve ABD’nin ILO’ya katılması sonrasındaki ILO’nun anlayıştan farklıdır
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliğinin ILO dışında bulunduğu ve Soğuk Savaş’ın tüm şiddetiyle sürdüğü yıllarla, 1955 ve sonrasında Sovyetler Birliği’nin ve etkilediğ ülkelerin ILO’daki gücünün arttığı, bağımsızlığını yeni kazanan eski sömürgelerin Bandung Konferansı sonrasında oluşturduklan Bağlantısızlar Hareketi’nin ILO’yu kullanmasıyla yaşanan sorunlar farklıdır.
ILO, ifade edilmiş temel amaçlan zaman içinde değişmemekle birlikte, uluslararası politikada dönem dönem farklı biçimlerde kullanılmış bir yapılanmadır.
ILO, uluslararası kanun niteliğinde Sözleşmeler kabul eder. Ülkeler, onayladıklan Sözleşmeler nedeniyle ILO tarafından denetlenir ve eleştirilir. Ancak ILO’nun yaptınmı yoktur. Türkiye’de konuyu bilmeyenlerin çok önemsedikleri bazı düzenlemelerin hiçbir somut etkisi olmaz.
Nitekim 2012 yılı Haziran ayının ilk iki haftasında toplanan ILO Uluslararası Çalışma Konferansı 101. Toplantısında, onaylanmış ILO Sözleşmelerinin uygulanmasında yaşanan sorunlann küçük bir bölümünün incelemeye alındığı Standartlann Uygulanması Komitesi’nde işveren grubunun tavn, dünya dengelerindeki değişmenin ILO’ya yansımasıdır. Bu komitede sendikal hak ihlallerine ilişkin gözlemlerin incelenebilmesi için, işveren grubunun da onay vermesi gerekmektedir, işveren grubu bu yıl bu onayı vermediği için, Türkiye’nin 87 sayılı Sözleşmeyi ihlaline ilişkin gözlemler tartışma konusu yapılamadı.
Ancak ILO önemlidir.
ILO’nun önemi onun gücü ve yaptınmlanndan değil, An.ayasamızın 90. maddesine göre ILO Sözleşmelerinin doğrudan uygulanır olmasındandır. Diğer bir deyişle, ILO Sözleşmeleri ile iç mevzuatımızın çelişmesi durumunda, yargıçlar, mevzuaümızdaki çelişkili hükümleri "yok" sayarak, ILO Sözleşmesini doğrudan uygulamak zorundadır.
ILO’yu abartmayın; ancak önemini de bilin.