ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ TASLAĞI
Ülkemizdeki işçi konfederasyonları daha fazla gecikmeden Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı´na karşı olduklarını eylemler ile, söylemleri ile ortaya koymalıdırlar. Sustukça yok olacaklan günlerin yakın olduğunu bilmelidirler.
İktidara geldiği 2002 yılından bu yana çalışma güvencesi ve sendika özgürlüğü karşıtı tutumunu açıkça sergilemekten çekinmeyen AKP, Çalışma Bakanlığının 8 Şubat’ta işçi ve işveren konfederasyonlarına gönderdiği Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı ile bu tutumunu nerelere kadar götürmek istediğini çalışma yaşamının sosyal taraflarına bildirmiştir. Özellikle işçi sendikaları bu taslağa karşı eleştirilerini ortaya koymaz ve bu taslağın içeriğinin yaşama geçirilmemesi için eylemler sergilemezse yakın bir gelecekte işçiler için kölelik düzeni ve sendikalar için yok olma süreci başlayacaktır.
Taslak temelde işverenlere iç ve dış rekabetin yolunu açmayı ve işsizliği azaltmayı amaçlamakta ama bunu işçilerin ve sendikaların sırtından yapmayı planlamaktadır. Taslağı hazırlayan Çalışma Bakanlığı işverenlerin ancak yüksek işçilik maliyetlerinden kurtulması ile iç ve dış piyasalarda rekabet edebilme becerisini kazanacakları kanısındadır. Bunu gerçekleştirmek için kısmi süreli çalışma, belirli süreli çalışma, uzaktan çalışma, çağn üzerine çalışma, evden çalışma ve iş paylaşımı gibi esnek çalışma modellerinin, özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılması, bölgesel asgari ücretin kabul edilmesini, kıdem tazminatının kaldırılmasını istemektedir.
Bakanlık işverenlere rekabet yeteneği kazandırmak için işçi maliyetlerini en aza indirmek ve işçilerin sendikalaşma özgürlüğünü yok etme çabasındadır. Örneğin İK m. 11, bir istisna olan belirli süreli sözleşmenin yapılması bazı kurallara bağlamıştır. Ancak o koşulların varlığı halinde yapılabilecek belirli süreli sözleşme esaslı bir neden olmadıkça art arda yapılamayacaktır. Bakanlık bu hükmü kaldırıp işverenlerin işçilerle yapacağı belirli sözleşmeleri yaygınlaştırmak ve kıdem-ihbar ödencesinden işverenleri kurtarmak istiyor.
Kıdem tazminatı reformu adı altında kıdem tazminatı fonu oluşturmayı ve işvereneleri bu yükten de kurtarmayı planlıyor. Fon kurulmasının dayanağı olarak İK m. 18-22 de düzenlenmiş iş güvencesi hükümleri ile İşsizlik Sigortası’nm varlığına işaret ediliyor oysa hem iş güvencesi hükümlerinin hem de İssizlik Sigortasının çok yetersiz olduğu gerçeğine hiç değinilmiyor.
Taşeronluğun yaygınlaşması işçilerin kayıt dışına kaydırılması ve sendikalaşmalarını olanaksız kılma demektir. Özel İstihdam Büroları bu büroları kuracak kimseleri işçinin sırtından zengin etme amacını taşıyor çünkü bu bürolar çok düşük ücretle ve sigortasız olarak istihdam ettikleri işçileri yüksek ücretlerle başka işverenlere kiralayarak büyük kârlar elde edeceklerdir.
Bölgesel Asgari Ücret uygulaması Anayasa Mahkemesi tarafından eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptal edilmişti şimdi yeniden kurulmak isteniyor. Bölgesel Asgari ücret hem işverenler arasında haksız bir rekabet yaratacak ve hem de işçilerin asgari ücretin daha yüksek olduğu bölgelere göçüne neden olacaktır. Bireysel ve toplu işten çıkarmalann kolaylaştırılması yolundaki Bakanlık öngörüsü işsizliği arttırmaktan, işçiyi kişiliksiz yapıp köleleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Başbakan TUSİAD’a, 4 4 4 önerisine karşı çıkmaları üzerine verdiği ve doğruluğuna asla inanmadığımız yanıtta, "Bu hükümet patronların hükümeti değil" demişti. Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı ve Toplu İş İlişkileri Yasa Taslağı bu hükümetin işçilerin de hükümeti olmadığını kanıtlamaktadır. Öyleyse bu hükümet kimin hükümetidir diye sormak zamanıdır. Ülkemizdeki işçi konfederasyonları daha fazla gecikmeden Ulusal İstihdam Stratejisi Taslağı’na karşı olduklarını eylemler ile, söylemleri ile ortaya koymalıdırlar. Sustukça yok olacaklan günlerin yakın olduğunu bilmelidirler.