Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
22 Kasım 2011
ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ II

Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS), hükümetin uzunca bir süredir gündeme getirdiği ve sendikal çevrelerde tartışılan kıdem tazminatı ve bölgesel asgari ücret konusunu yeniden ısıtıyor.

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ II
DİSK UZMANI ÖNGEL, STRATEJİDEKİ KIDEM TAZMİNATI VE BÖLGESEL ASGARİ ÜCRETİ DEĞERLENDİRDİ
 
Güvencesizlik kural haline getirilmek isteniyor 
 
       Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS), hükümetin uzunca bir süredir gündeme getirdiği ve sendikal çevrelerde tartışılan kıdem tazminatı ve bölgesel asgari ücret konusunu yeniden ısıtıyor. Söylenenler yeni değil. Ancak, strateji oldukça net. Peki bu konuda hükümetin ısrarı nedendir? Ne amaçlanıyor? Bu düzenlemelerden kim kazançlı çıkacak? Bütün bu soruları DİSK Uzmanı Serkan Öngel’e yöneltiyoruz.
 
       Ulusal İstihdam Stratejisinde çalışma yaşamının esnekleştirilmesi başta gelen gündemlerden. Bu kapsamda bir dizi düzenleme yapılması öngörülüyor. Bunlardan birisi kıdem tazminatının uygun bir düzenleme ile fona devredilmesi. Bu, aynı zamanda hükümet programında ve Orta Vadeli Programda da yer alıyor. Neden bu kadar çok gündemde kıdem tazminatının fona devredilmesi?
 
       Türkiye’de işin yoğunlaştırılmasını böylelikle daha fazla sömürüyü amaçlayan esneklik uygulamaları yeni değil. 2003 yılında dönemin AKP Hükümetinin ilk icraatlarından biri esneklik uygulamalarına olanak tamyan yasal düzenlemeleri yapmak olmuştu. 4857 sayılı İş Kanunu bu anlayışın bir ürünüdür. Yine kıdem tazminatı için bir kıdem tazminata fonu kurulması bu tarihte ilgili kanuna ilave edilen geçici bir madde ile karar altına alınmıştır. Dolayısıyla aslında AKP’nin sekiz yıllık iktidarı boyunca gündeminde olan ve oluşacak tepkiler nedeni ile hep ertelediği bir konu bu. Kendilerinin ustalık dönemi olarak adlandırdıkları 61. Hükümet döneminde, seçimlerden alınan toplumsal desteği de kullanarak bu hedefi yerine getirme arzusundalar. Hükümet programında, Orta Vadeli Programda kıdem tazminatının bir gündem maddesi haline getirilmesi, hatta Türkiye işçi sınıfının en önemli kazanımlarmdan biri için sorun tabirinin kullanılması, hükümetin sınıfsal tercihinin bir ifadesidir.
 
       Hükümet yetkilileri, sermaye örgütlerinin temsilcileri ile benzer bir ruh hali içinde hareket ederek, onların dertlerini kendilerine dert edinmekte, ağız birliği ederek kitlelere aym mesajı vermektedirler: "Kıdem tazminatı küresel rekabet ortamında bizi zora sokuyor. İşçi de zaten bu haktan faydalanamıyor".
 
       Bu durumda sormak gerekiyor, madem işçi bu haktan faydalanamıyor, sermaye sahipleri ve onların sözcülüğüne soyunan hükümet yetkilileri, neden bu hakkı üzerlerinden atmayı istedikleri bir sorun olarak değerlendiriyorlar? Bu sorunun cevabı açık, kıdem tazminatı hakkını fona devredip ortadan kaldırırlarsa, işten çıkartma maliyetleri düşecek, işçilerin ücretlerinin daha sonra ödenmek üzere ayrılmış bir kısınma koşulsuz el konulacak, sendikalı, yüksek ücretli, kıdemli, yaşlı işçi işyerlerinde barınamayacak. Sonuç olarak ücretler düşecek, maliyetler azalacak, kuralsızlık artacak. Sormak gerek bu durum kimin işine gelir. Patronların mı, yoksa işçilerin mi? Cevap açık değil mi?
 
       Stratejide kıdem tazminatı Türkiye’den daha yüksek olan ülkeler arasında Zimbabwe, Sierra Leone, Zambiya, Mozambik ve Guatemala sayılıyor. Bu ne anlama geliyor? UİS’de belirtildiği gibi kıdem tazminatı, örnek verilen gelişmemiş ülkeleri mi özgüdür?
 
       Kıdem Tazminatı, dünyanın hemen her ülkesinde var. Fransa’dan Güney Kore’ye, Hollanda’dan Hindistan’a, Arjantin’den Japonya’ya, İtalya’dan Çin’e neredeyse tüm dünya ülkelerinde kıdem tazminatı uygulanıyor. Dolayısıyla UİS’de bu hakkın az gelişmiş ülkelerle birlikte ele alınması, bu hakkı küçümsemeye yönelik bir çabayı gösteriyor. Halbuki uygulamada çalışanların çok büyük bölümünün sendikal örgütlenmeyle ilişkisinin bulunmadığı ve toplusözleşme güvencesinde olmadığı Türkiye gibi ülkelerin, sosyal koruma sistemlerinin gelişmiş bulunduğu ve çalışanların tümünün toplusözleşme kapsamında yer aldığı ülkelerle karşılaştırılması da son derece yanlış. Türkiye’deki kıdem tazminatı, dünyada işçi hakları konusunda, en en alt sıralarda yer alan biz Türkiyeli emekçilerin elle tutulur en somut kazammlarımızdan biri.
 
       Stratejide "Kıdem Tazminatı Fonu’na işverenin ödeyeceği prime geçici olarak İşsizlik Sigorta Fonu’ndan katkı yapılacaktır" deniliyor. Bu, özellikle tepki çekecek bir uygulama sanırım.
 
       Aslında, bu ifade kıdem tazminatı fonu ile neyin amaçlandığını ortaya koyan somut bir örnek. İşsizlik fonu, Türkiye’de diğer fon uygulamaları gibi hükümetler tarafından amacı dışında kullanılan bir fon. 60 milyar TL civarında elde edilen gelirin sadece 4 milyarı işsizler için kullanılmış durumda. Hükümetin yatırımlar için fondan kullandığı kaynak ise bu miktarın iki katından fazla. İşverenler de fondan, kriz sürecinde çıkartılan yasalarla yararlanır hale getirildiler. Şimdi bu fonun kıdem tazminatı fonu için kullanılması gündemde. Bunun anlamı, işçinin kendi kıdem tazminatının bir kısmını kendisinin finanse etmesidir. "Artık bu kadar da olmaz" dedirten bir düşünce. Geçtiğimiz günlerde Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "İşsizlik fonunu getirdiğimizde kıdem tazminatını kaldırmadık. Oysa kaldırmamız gerekiyordu. Hem o hem bu, ikisi birden hiçbir ülkede yok. Dolayısıyla ‘Her iki sistem de olacak, ama hepsi yüksek olacak’ diye bir şey olmaz" diyerek hükümetin niyetini ortaya koydu. Birincisi işsizlik sigortası AKP hükümetleri döneminden önce çıkartıldı. Dolayısıyla AKP’nin elinde zaten o dönem açısından fonu kaldırmak gibi bir şans yoktu. İkincisi dünyada pek çok örneği olan bir uygulama konusunda bakanın söyledikleri, kendisinin bu konuda yeterince bilgilendirilmediğini gösteriyor. Ayrıca Bakan Yılmaz, bu demeci ile temel arzularının kıdem tazminatı fonunu kaldırmak olduğunun da altını çiziyor. Mademki tepki var, o zaman daha düşük bir ödeme ile iki fondan tek fon gibi işçileri faydalandırtmakla bu sorunu çözeriz diye düşünüyorlar. Bu da fona devrin gasp demek olduğu konusunda bizim söylemimizi doğruluyor.
 
       Son olarak çalışma yaşamının esnekleştirilmesini öngören bu uygulamalarla ya da UİS’le ne hedefleniyor. Eğer uygulanırsa işçileri nasıl bir çalışma yaşamı bekliyor?
 
       UİS belgesi, sermayenin işçi sınıfına en kapsamlı saldırısını oluşturmaktadır. Amaç, sermayenin sömürü mekanizmalarını güçlendirmektedir. Bu amaçla kuralsız, esnek çalışma bir kural haline getirilmek istenmektedir. UİS gerçekleşirse, çalışma koşulları daha da ağırlaşacak, kıdem tazminatı fona devir yoluyla gasbedilecek, reel ücretler düşecek, işyerinde kıdemin bir anlamı kalmayacak böylelikle yaşlı işçi için çalışmak zorlaşacak, yüksek ücretli işçiler düşük ücretlerle çalışmaya razı olacak, gençler daha fazla sömürülecek, sendikalaşmak zorlaşacak, kısmi zamanlı çalışma hakim çalışma biçimi olacak, özel istihdam büroları ile işçinin iş gücünü satma özgürlüğü ticaret konusu haline gelecektir. Böylelikle güvenceli çalışmanın alanı daralırken, kayıtdışı sektörlerde, güvencesiz olarak çalışanlar için de, bu girdabın içinden çıkma şansı kalmayacaktır. Çalışma yaşamında herkesi en kötü çalışma biçimlerine doğru sürükleyen bu stratejiye karşı, güvenceligüvencesiz, ana firma-taşeron ayrımı yapmaksızın mücadele etmek gerekiyor. İşçiler açısından kaybedenlerin olduğu koşullarda, kaybetmişlerin kazanma umutları da olmayacaktır. Çünkü bu oyunun taraflarından biri işçiler diğeri ise patronlardır. Çalışma yaşamı yeniden yapılandırılırken bu oyunu bozmak için birlik olmaktan başka seçeneğimiz yok. Yoksa hepimiz kaybedeceğiz…
 
İUS "Bölgesel asgari ücret uygulamasının en temel amacı, ortalamada asgari ücreti aşağıya çekmektir. Bu durum UİS belgesinde de açıkça ifade edilmekte." "Bakanlar madem işçi bu haktan faydalanamıyor diyor, sermaye sahipleri ve onların sözcülüğüne soyunan hükümet yetkilileri, neden bu hakkı üzerlerinden atmayı istedikleri bir sorun olarak değerlendiriyorlar?"
 
SERMAYEYE KIYAK
 
       Stratejide "İşverenler Üzerine Ek Yük Getirilmemesi" başlığı altında "Uygulanacak yeni teşvik politikalarının maliyetleri firmalarca değil genel bütçe ve işsizlik sigortası fon kaynaklarıyla karşılanmalı, böylelikle işletmelerin rekabet gücü gözetilmelidir" deniyor. Bu ne anlama geliyor? İşverenlere "ek yük" ile kastedilen nedir?
 
       UİS belgesinin temel ruhunu bu yaklaşım oluşturuyor. Temel amaç kamu kaynaklarının sermaye için seferber edilmesi. Böylelikle sömürünün derinleştirilmesi amaçlanıyor. Bütçe, işsizlik fonu bu anlamda zaten işverenlerin kullanımına açılmış durumda, işverenlerin sigorta primlerinin bir kısmı işsizlik fonundan karşılanıyor. Bunun yanında, halkın temel gereksinimleri gündeme geldiğinde "Kaynak yok" denilirken, üç yıldır işverenlerin sigorta prim paylarının yüzde 5’i, işverenler adına hükümet tarafından, genel bütçe kullanılarak SGK’ya aktarılıyor. Hem de karşılık beklenmeksizin. Hani Sosyal Güvenlik, bütçede kara delikti. Bunun için reform şarttı. Ortada tam bir soygun düzeni var. Yoksuldan, işçiden al, zengine, patrona ver. Rekabet söylemi ile sömürü mekanizmaları nıgüçlendirmek istiyorlar. Bilindiği gibi şu an kıdem tazminatından faydalanmanın pek çok yolu var. Kadınlar için evlilik, erkekler için askerlik, emeklilik, 15 yılda 3 bin 500 gün prim ödeme vb. Fon devreye girince hem alınacak miktar üçte birden aşağıya düşecek, hem de ancak emekli olduğunuzda, o da olabilirseniz bu haktan faydalanabileceksiniz. Ama sanki herkes bundan yararlandırılacak gibi bir hava yaratılıyor. Bu doğru değil.
 
ÜCRETLER DAHA DA DÜŞER
 
       Bölgesel asgari ücret ne anlama geliyor? Bir yandan işçiler asgari ücretin düşüklüğünden, diğer yandan IMF gibi uluslararası kuruluşlar ve işverenler ‘yüksekliğinden’ yakınırken bölgesel asgari ücret hangi derde deva olacak?
 
       Bölgesel asgari ücret uygulamasının en temel amacı, ortalamada asgari ücreti aşağıya çekmektir. Bu durum UİS belgesinde de açıkça ifade edilmekte. Yapılması düşünülen düzenleme ile bölgesel asgari ücret için alt ve üst sınır belirlenecek. Buna göre Türkiye genelinde 26 alt bölgede asgari ücret farklılaşacak. Örneğin istanbul ve Kocaeli arasında uygulama farklı olacak. Asgari ücretin tespitinde yerel aktörler rol alacak. İşçi sınıfının bu denli örgütsüz olduğu koşullarda, sanayi ve ticaret odalarının inisiyatifi alacağını, bunun da her bölge için asgari ücreti rekabet söylemi altında aşağıya çekeceğini görmek mümkün. Sendikaların temsil edilmediği Kalkınma Ajanslarının da bu iş için kullanılabileceğini ön görmek mümkün.
 
BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET AYRIMCILIKTIR
 
       Dosyamızın ikinci gününde Ulusal İstihdam Stratejisinin kıdem tazminatı ve bölgesel asgari ücret konusundaki görüşlerini değerlendiriyoruz. Stratejide kıdem tazminatıyla ilgili şu değerlendirmelere yer verilmiş: "Tüm işçilerin erişebileceği, bireysel hesaba dayalı, mali açıdan sürdürülebilir bir Kıdem Tazminatı Fonu kurulacaktır." Bölgesel asgari ücretle ilgili ise "Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilecektir. Bölgesel asgari ücret uygulaması yerel aktörlere bırakılacaktır." denilmektedir.
 
 
 

ASGARİ ÜCRET ZATEN DÜŞÜK
 
       İşçilere ulusal istihdam stratejisinin dikkat çeken bu iki yönünü sorduk. Petrol-İş Gaziantep İl Temsilcisi Halil Gümüştekin, bölgesel asgari ücretle ücretlerin düşürülmek istendiğini söyleyerek "Açlık sınırının 900 lira, yoksulluk sınırının 2 bin 500 lira seviyelerinde olduğu ülkemizde, 700 lira olan asgari ücretin daha da yukarı çekilmesi gerekir ve bölgesel asgari ücret uygulamasıyla işçilerin açlığa mahkum edilmesini Petrol-İş olarak kabul etmiyoruz. Genel merkezimizin Türk-İş içerindeki diğer 9 sendika ile oluşturmuş olduğu sendikal güç birliği bu uygulama hakkında yapılacak politika ve eylemleri belirleyecektir" diye konuştu.
 
       Gaziantep’ten İşçi ibrahim Kızılyer mevcut ücretlerin geçinmeye yetmediğim belirterek şunları söyledi: "Mevcut asgari ücretle çalışan bir işçi 30 günün 10 günü mesai yapmak zorunda kalıyor. Çünkü mevcut asgari ücret işçinin geçimim sağlamaya yetmiyor ki. Birde bölgesel asgari ücret uygulaması gelirse, işçi kötü yola düşer herhalde! Hırsızlık, kaçakçılık yaparlar. Başka çaresi kalmaz ki!"
 
       Yine Gaziantep’ten işçi ibrahim Mert zaten güvencesiz çalıştıklarım ifade ederek şunlan dile getirdi: "Sigorta yok, yemek parası yok, hiçbir sosyal güvence yok. Sabah 6 akşam 6, mevcut asgari ücrete mecbur çalışıyorum. Karnımızı zor doyuyoruz. Et, bal yemiyoruz kuru ekmekle geçiniyoruz. Aldığımız asgari ücret yiyeceğimize, giyeceğimize yetmiyor. Elektrik, su faturaları mı ödemiyorum. Bölgesel asgari ücretle halimiz daha kötü olur."
 
HAKSIZLIK OLUR
 
       Adıyaman’dan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) İşçisi Özgür Duman, bölgesel asgari ücretin işçiler arasında eşitsizliği arttıracağmı belirterek uygulamanın ayrımcılığa yol açacağmı söyİüyor. Uygulamanın ücretleri daha da düşüreceğini kaydeden Duman, "Şu anda uygulanan asgari ücretle insanlar en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumdayken gündemde bölgesel asgari ücret uygulaması tartışılıyor.
 
       Bölgesel asgari ücret insanlar arasında eşitsizliğe ve haksızlığa yol açar. İşçi sınıfı  arasında ayrımcılığa sebep olur. Uygulanmak istenen bölgesel asgari ücret uygulaması bölgesel ayrımcılığa da yol açar. İşsizliğin çok olduğu yatınmlarm kısıtlı hatta yok denecek düzeyde olduğu bölgelerde insanların bir köle gibi kullanılmalarına sebep olur" diye konuştu.
 
       Adıyaman OSB’de çalışan Tekstil İşçisi Sevgi Durmuş, bölgesel asgari ücreti ilk kez duyduğunu belirterek şaşkınlığını gizleyemiyor. Çalışma koşullarından dolayı ülke gündemim takip edemediğini söyleyen Durmuş, "Günde 12 saat çalışıyorum ve asgari ücret bile alamıyorum. Zaten onu bile göremiyoruz ama napalım çalışmazsak da aç kalırız. Dediğiniz şeye gelince bence herkes hakkını alsa çok daha iyi olur. Hakkımızı versinler de başka bir şey istemiyoruz. Şu an aldığımız maaşla kıt kanaat bile geçinemiyoruz" dedi.
 
GÜVENCEMİZ KIDEM TAZMİNATI
 
       Kocaeli’den Pirelli İşçisi Süleyman Derin ise kıdem tazminatıyla ilgili oluşacak fona güvenmediğini ifade ediyor: "Devlet işsizlik fonundaki biriken paraları istediği zaman kullanıyor, peki devletin bu fonu istediği zaman kullanmayacağını kim garanti edebilir. Ne diyelim, sağ olsunlar, demek ki çocukları kıdem tazminatı alacak yaşta değiller."
 
       Yine Kocaeli’den AD Demirel İşçisi Yusuf Dinç ise kıdem tazminatının fona devredilmesinin işçilerin güvencesinin ortadan kaldırılması olduğunu belirterek "Patronlar işçileri daha kolay işten atacaklar.
 
       Bizim tek güvencemiz kıdem tazminatı. Kıdem tazminatı bugün patronlarm önünde de engel. Patron bir işçiyi işten atacaksa ve biraz kıdem tazminatı varsa atamıyor. Bizden zorunlu tasarruflar alındı. O zaman da gidip bakıyoruz. Hesabımız var ama hesapta para yok, içi boş" diye konuştu.
DİĞER HABERLER
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE

OCAK’TA açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücrette döviz kurları nedeniyle meydana gelen kayıp 1.612 TL’ye ulaştı. En düşük memur maaşı ise 3 bin 94 TL eridi. 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı ise 399 dolardan 310 dolara geriledi.

YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU
YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU

Derinleşen ekonomik kriz ve hayat pahalılığı yaşlıları yoksulluğa mahkûm etti. TÜİK verilerine göre yaşlılarda yoksulluk patlaması yaşandı. Ülkedeki yaşlılarda yoksulluk oranı 4 yılda yüzde 7,5 arttı.

İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR
İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gelecek aylarda istihdamın seyrinin, büyümedeki yavaşlamanın keskinliği ve süresine bağlı olarak şekilleneceğine dikkat çekerek, “İşsizliğin Türkiye ekonomisinde yeniden kritik sorunlardan biri olması ihtimal dahilinde” uyarısında bulundu.

ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?
ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?

Ekonomik kriz derinleştikçe toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin ücret ve yan ödemelerinin ödenmesinde giderek artan sıkıntılar yaşanacağı açıkça görülüyor.