İşçinin ücretinin eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi halinde, iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek işten ayrılma ve koşulları varsa kıdem tazminatını alma hakkı var.
Birlikte inceleyelim…
İşverenin, işçisine karşı temel borcu, ücretini tam olarak zamanında ödemektir. İşçilerin çoğunlukla yaşamları için tek geçim kaynağı olan ücretlerinden yoksun kalmaları, yaşamlarını sürdürmelerini imkansız kılar.
Bu gerçeği gören kanunkoyucu, işçilerin ücretlerini korumaya yönelik bir dizi önlem almıştır. Önlemlerin yetersiz kalması, işçinin ücretinin yine de eksik ödenmesi veya hiç ödenmemesi halinde, son olarak iş sözleşmesini haklı nedenle feshederek işten ayrılma ve koşulları varsa kıdem tazminatını alma hakkı bulunmaktadır.
Ücret ödemelerinde farklı dönemler belirlenebilir. Kanuna göre ücret en erken haftada bir, en geç ise ayda bir ödenebilir. Dolayısıyla, işveren çalışanın ücretinin iki ayda bir ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yapamaz. Ücretin ayda bir ödeneceğine karar verilmesi halinde, işveren ödeme yapacağı ayda, önceki ayda ödeme yaptığı günden daha ileri bir günde ödeme yapamaz. Örneğin, bir önceki ay ücretler ayın 10’unda yatırılmışsa, bir sonraki ay en geç 10’unda ücretin ödenmesi gerekir. Yargı da taraflar sözleşme ile anlaşmışlarsa hesaplamalar gereği ücret ödeme süresinin bir hafta uzamasını kabul edebilmektedir. Burada da dikkat edilmesi gereken husus uzayan sürenin önceki ayki ödeme gününü aşmamasıdır.
Faiz için ihtar
Gününde ödenmeyen ücrete faiz talep edilebilir. Ücrete uygulanan faiz, yasal faizden daha yüksek olan mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıdır. Hatta bu ücret toplu iş sözleşmesinden kaynaklanıyorsa, bu kez daha da yüksek olan işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanacaktır. Fakat bu faizlerin istenebilmesi için işverenin temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Bu noktada ihtar gereklidir. Önceden ihtar çekilmediği takdirde faiz ancak arabuluculuk aşamasından başlamaktadır.
5 yıl içinde talep edilmeli
Çalışanların en çok karıştırdıkları konuların başında ödenmeyen ücretlerin en fazla ne kadar sürede talep edilebileceği gelmektedir. Ücretlere ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıl olarak belirlenmiştir. Ücretin ödeme zamanından itibaren 5 yıl içinde dava veya diğer takip yollarıyla talep edilmeyen ücret zamanaşımına uğrayacaktır. İşçinin o işyerinde çalışmaya devam etmesi sonucu etkilemeyecektir. Örneğin, 15 yıldır aynı işyerinde çalışan bir işçi, 10 yıldır fazla çalışma yaptığını fakat bunların ücretinin ödenmediğini iddia ediyorsa, ancak dava açtığı tarihten önceki 5 yıl içinde ödenmeyen bir fazla çalışma ücreti varsa, onu talep edebilecektir.
Kesinti onaya tabi
İşveren ancak işçinin kasten zarar verdiği ve bu durumun mahkeme kararıyla sabit olduğu durumlarda, işçinin ücretinden kesinti yapabilir. Bu oran da haciz gibi dörtte biri geçemez. Böyle bir mahkeme kararı yoksa, işverenin işçinin verdiği zararlar için kesinti yapabilmesi işçiden onay almasına bağlıdır. İşveren onay vermeyen işçiye karşı icra takibi başlatmak zorunda kalacaktır. İşçinin raporlu olduğu sürelerin ücretinin kesilmesi ise farklı esaslara tabidir. Çalışanların ücretleri ya yaptıkları işin miktarına veya süresine göre ya da belirli bir dönem esas alınarak belirlenir.
Yapılan işin süresine göre ücret belirlenmesinde işçi ayda 15 gün çalıştıysa 15 günlük ücrete hak kazanır. Belirli dönem esas alındıysa işçi fiilen yaptığı çalışma süresinden bağımsız, her ay aynı ücrete hak kazanır. İlgili ay ister 28, ister 30, isterse de 31 gün çekmiş olsun işçinin alacağı ücret tutarı değişmez. İşçinin fiili çalışmasına bakılmaksızın her ay aynı tutarda ödenen ücrete maktu ücret denir. Rapor süresine ait ücretin kesilmesi de bu iki ücret türü için farklılık göstermektedir. İlk ücret türü açısından, ücrete hak kazanmak için çalışmak gerektiğinden raporlu olunan sürenin ücreti de doğal olarak ödenmeyecektir.
Maktu ücrette durum
Fakat maktu ücret için durum biraz daha farklıdır. Maktu ücrette işveren raporlu olunan günler için çalışanın ücretinden kesinti yapamaz. Çalışan nasıl farklı çeken aylar için aynı ücreti almayı kabul ettiyse, işveren de çalışanın bazı aylarda hastalanmasına rağmen aynı ücreti almasını kabul etmiştir. İşveren ancak ilerleyen aylarda çalışana SGK tarafından geçici işgöremezlik ödeneği ödendiyse, onun kendisine verilmesini talep edebilir. Yani, işveren rapor alınan ayın ücretinden doğrudan kesinti yapma yoluna başvuramaz.
Peki ihbar tazminatı?
Ücretin ödenmemesi halinde çalışanların iş sözleşmelerini derhal feshetme hakları vardır. İşçi ücretin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini derhal feshederse kıdem tazminatına hak kazanır. Fakat fesih kendisi tarafından gerçekleştirildiği için bu durumda ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır.
Ücretin temel ücret olması, fazla çalışma ücreti olması, sosyal amaçlı verilen bir ücret olması sonucu değiştirmeyecektir. Herhangi bir ücret unsuru eksik ödendiyse işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilecektir. Hatta Yargıtay, iş sözleşmesini bu nedenle fesheden işçinin gerekçesini işverene söyleme zorunluluğu bulunmadığını, işyerini terketmesinin dahi yeterli olduğunu belirtmiştir.
Yargıtay; işçinin fazla çalışma ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının bulunduğunun tespit edildiği bir davada, haklı fesihte işçinin fesihten önce işverene feshi ihbarda bulunması gerekmediği gibi işyerini terk suretiyle eylemli fesihte bulunabileceğini açıkça belirtmiştir. Bu durumda işveren işçinin herhangi bir bildirimde bulunmadan gittiği gerekçesiyle feshin haksız olduğu iddiasında bulunamayacaktır.