Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
15 Ağustos 2017
TÜRKİYE KÜRESEL GIDA GÜVENCESİ ENDEKSİ’NDE 45’İNCİ SIRADA

Gelişmiş ve Gelişmekte olan ülkelerde gıda güvencesi durumunu 28 ayrı göstergeyi esas alarak ölçümle en dinamik bir kıyaslama modeli niteliğindeki endeks, bu konuda belirleyici önem taşıyan olmazsa olmazların yanında, gıda güvencesinden yoksun oluşun ne anlama geldiğini ve bu durumun arka planındaki etmenleri de irdeliyor.

TÜRKİYE KÜRESEL GIDA GÜVENCESİ ENDEKSİ’NDE 45’İNCİ SIRADA

Gelişmiş ve Gelişmekte olan ülkelerde gıda güvencesi durumunu 28 ayrı göstergeyi esas alarak ölçümle en dinamik bir kıyaslama modeli niteliğindeki endeks, bu konuda belirleyici önem taşıyan "olmazsa olmaz"ların yanında, gıda güvencesinden yoksun oluşun ne anlama geldiğini ve bu durumun arka planındaki etmenleri de irdeliyor. Endekste ülkelerin yeri beslenme düzenlerinde çeşitlilik beslenme standartları mikro besin öğelerinin erişebilirliği protein kalitesi ve gıda güvenliği gibi temel göstergelerdeki durumlarına bakılarak belirleniyor. Ekonomist araştırma biriminin göstergelerin tamamı üzerinden yaptığı değerlendirme sonucunda Türkiye’ye 100 üzerinden 63.5 puanla endeksten 45 sırada yer aldı Listenin ilk 10 sırasına yerleşen ülkeler ve ortalama puanları şöyle:

Dünya genelinde azalan açlıkla birlikte küresel gıda güvencesinin gelişmeye devam ettiğine dikkat çeken endekste Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine atıfta bulunarak dünyada yetersiz beslenen insan sayısının geçen on yıllar içinde 176 milyon dolayında düşüş gösterdiğini vurgulanıyor. Ancak Dünya nüfusunun dokuzda birinin hala açlıkla yüz yüze olduğuna işaret ederek gıda güvencesinin insanlığın geleceği taşınan en büyük küresel sorunlarından biri olmaya devam ettiğini vurgulayan The Ekonomist araştırma birimi gıda güvencesi ne sahip Ülke nedir ayırıcı özellikleri nelerdir sorusuna aydınlatıcı yanıtlar bulmaya çalışıyor. 
 
Endekse eşlik eden raporda aktarılmış önemli bulgu ve saptamaları şöyle özetlenebilir:
 
Önemli bulgular
 
Gıda güvencesi son 5 yılda dünya genelinde gelişme gösterdiğini ancak açlık ve gıda güvencesinden yoksulluk hala sürmekte hükümetler çok taraflı kuruluşlar ve özel sektörün dünya genelinde gıda güvencesi sorularına konaklamada Proaktif tavrı sürdürmeleri gerekiyor. Endekste Elena ile alınan 113 ülkenin dörtte üçünün son 5 yılda gıda güvencesi alanında gelişme gösterdiği görülmektedir. Bu olumlu gelişmelerin küresel ekonomideki genel gelişme ve birçok ülkede artan gelir düzeyi büyük ölçüde etkili olmuştur. Gıda fiyatlarındaki düşüş de gıda güvencesini olumlu yönde etkiledi. Ancak hava koşulları ve iklim değişikliği ile bağlantılı riskler ile Kürtlerin Piyasayı bozan gıda politikaları gıda fiyatları ve gıda erişebilirlik konularında Geleceğe yönelik risk oluşturmaya devam ediyor.
 
Avrupa gıda güvencesinden küresel gıda endeksinin yayınlanmaya başlandı 2012 yılından bu yana ilk kez gelişme gösterdi. Jeopolitik faktörler bir önceki yıl ortalama yıllık GSYİH’da kaydedilen yüzde 1.4 lük artış ve elverişli ürün verimini Avrupa’da bu gelişmeyi destekleyen unsurlar oldu. Petrol fiyatlarındaki düşüş de üretim girdilerinin maliyetlerindeki azalma ve gıda nakliye masraflarındaki düşüş sayesinde) tüketicilerin alım gücünü, dolayısıyla gıdaya erişimi artırdı. Öte yandan, yaşanan ekonomik gelişme de bölgede şehirleşmenin getirdiği zorlukları karşılama kapasitesini artırdı. Avrupa’nın toplam gıda güvencesi puanı, tüm bu faktörlere bağlı olarak 2015’ten sonraki bir yıllık süreçte %0.9’luk bir artış gösterdi. Düşen gıda fiyatları ve yüksek gıda stokları, gelecek birkaç yıllık süreçte Avrupa’nın gıda güvencesi açısından olumlu bir görüntü verebilmesini sağlıyor. Ancak şehirlere yönelik göçmen akışı bölgede gıda güvencesi ağlarını zorlayabilir. 
 
ULUSAL BESLENME STANDART PUANLARINDA DÜŞÜŞ 
 
» 2015 ve 2016 yılları arasında birçok ülke, ulusal beslenme standart puanlarında düşüşler yaşadı. Ulusal ölçekteki beslenme plan ve hedefleri ile bunlara ilişkin takip sistemlerini içeren "Ulusal Beslenme Standartları"; hükümetlerin ve özel sektörün "gıda kalitesi", "güvenilirliği" ve "besin değerlerini" iyileştirmeye odaklanmasını güvence altına almada kritik öneme sahip. Küresel Gıda Güvencesi Endeksi’nde yer alan 36 ülkede hâlâ, nüfuslarını dengeli, besleyici diyetleri benimsemeye teşvik edecek birer ulusal beslenme rehberi bulunmamaktadır. Buna ek olarak (Bahreyn, Burkina Faso, Malavvi, Nijer ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi) bazı ülkelerde de ulusal beslenme plan veya stratejileri 2015 yılı itibarıyla zaman aşımına uğramış ve halen güncellenmemiştir. 
 
DENİZ KIYISI ÜLKE AYRICALIĞI 
 
» 2016 yılında gıda güvencesinde başa güreşen 40 ülkenin 35’i denize kıyısı olan ülkeler… Gıda güvencesinde başı çeken 40 ülkeden 35’i denize kıyısı olan ülkeler… Zirvedeki 40 ülke içinde denize kıyısı olmayan beş ülke ise İsviçre, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya… Denize kıyısı olmayan ülkelerde, özellikle de gelişmekte olanlarında nüfus, tarım ve çiftçiliği çoğunlukla kendi geçimini sağlama, karnını doyurma etkinliği olarak görür. Ama bu ülkeler genellikle kuraklık koşullarının hüküm sürdüğü bölgelerde bulunmaktadır. Sonuç olarak, bunlar çoğunlukla sulak tarımsal alanlara daha az sahip ülkelerdir ve bu durum onları kuraklığın artan hakimiyeti ve sıcaklık artışı gibi "iklim değişikliği" etkileri karşısında daha da savunmasız kılar. Bu ülkelerin denize doğrudan erişimden yoksun olmaları ticarette de ilave maliyetler yaratmaktadır. Dünya Bankası verileri, denize kıyısı bulunmayan bir gelişmekte olan ülkenin uluslararası ticaret hacminin, kendisiyle kıyaslanabilir durumdaki bir sahil ülkesinin ancak % 60’ı kadar olduğunu ve denize erişim olmayışının taşıma maliyetlerini artırdığını gösteriyor. Kötü altyapı ve gümrük vergileri de bu ülkeler açısından ilave engeller oluşturmaktadır. 
 
DEPOLAMA VE ULAŞTIRMA ALTYAPISININ ÖNEMİ 
 
» Tarımsal depolama ve ulaştırma altyapısı yatırımlarına öncelik veren gelişmekte olan ekonomiler, artan nüfuslarını besleyecek "gıda güvencesi" şartlarını sağlama kapasitesini de artıyor. Ülkeler gelecekte yeterli miktarda gıda üretmek ve nakletmek için gerekli altyapı ve ulaşım kapasitesini geliştirmek istiyorsa, özellikle özel sektör tarafından yapılacak süreklilik halinde yatırımlar kritik öneme sahip. 
 
SİYASİ İSTİKRAR VE GIDA GÜVENCESİ 
 
» Siyasi istikrarsızlık gıda güvensizliğini şiddetlendirir. 2015 yılından bu yana gıda güvencesinde en büyük bozulmalar, silahlı çatışmaların, hükümet istikrarsızlıklarının, toplumsal huzursuzluğun egemen olduğu ülkelerde yaşanırken, işlevsel demokrasinin yürürlükte olduğu ülkelerin "Küresel Gıda Güvencesi Endeksi"nde alt sıralarda bulunmayışı özellikle dikkat çekiyor. Suriye ve Yemen’deki iç savaşlar, ilgili hükümetleri ve çok taraflı kapasiteyi gıda güvenliği ağ programlarını sağlama konusunda olumsuz etkiledi ve gıda güvencesinin altını oydu. Her iki ülke de artık gıda güvenliğini sağlayacak fonksiyonel kurumlara sahip değil. Fildişi Sahili’nde gerçekleşen son askeri darbe, kuraklık etkisindeki kakao üretimi için de ek bir darbe oldu; kakao üretimi üzerinde ağır şekilde etkili olan oynaklık ülkede gıdaya erişebilirliği de son derece olumsuz etkiledi. Ülkelerin ekonomik kalkınması ve artan kişisel gelirleri, gıdada uygun fiyatı ve erişilebilirliği desteklemek ve yönetişimi güçlendirmek için gerekli yapısal yolları geliştirir, iyileştirir. Ancak üst orta-gelirli ve yüksek gelirli ülkelerde de en kırılgan nüfus katmanlarının gıda güvencesinden yoksun durumları bir vak’a olarak varlığını sürdürmektedir. Bir ülke gelişmiş ulus statüsü eşiğini aştığında, o ülke içinde gıda güvencesine sahip olan ve olmayan nüfus katmanları arasındaki uçurum genişliyor. Gıda güvenliğinde geniş kapsamlı başarı ve gelişmeler, hükümetlerin öncelikle gıda politikalarını en yoksul insanların ihtiyaçlarını hedef alan, ülkenin genel gıda güvenliğini iyileştirmeye odaklanmış politikalarla yenilemesini gerektiriyor. 
 
GIDA KALİTESİ VE GIDA GÜVENİLİRLİĞİ 
 
Küresel Gıda Güvencesi Endeksi içinde yer alan "gıda kalitesi ve güvenilirliği" kategorisi, ülke içi ortalama diyetin besin değeri açısından kalitesini ve gıda güvenilirliği ortamını araştırıyor. 
 
Bu kategori kapsamında gıda güvenliği gerekleri ve besin değeri yüksek gıdalara erişim olanakları temelinde gıda tedarikinin toplam kalitesini inceleniyor. 
 
TÜRKİYE’NİN GIDA GÜVENİLİRLİĞİ PUANI YÜKSEK 
 
Küresel Gıda Güvencesi Endeksi incelendiğinde; yüksek gelirli, aynı zamanda iyi yönetişim performansına sahip ülkelerin Gıda Kalitesi ve Güvenilirliği kategorisinde iyi düzeyde oldukları görülüyor. Bu alanda en iyi performansa sahip 27 ülkenin tümü de yüksek gelirli ülkeler grubunda bulunuyor. Bu ülkeler "Kalite ve Güvenilirlik" kategorisini oluşturan hemen tüm göstergelerde öne çıkıyor. "Mikrobesin öğelerine erişim" göstergesinde yüksek gelirli sayılmayan iki ülke; Meksika ve Malezya da yer alıyor. Yine "yüksek gelirli ülkeler" dışından iki ülke; Belarus ve Brezilya, protein kalitesinin ölçümleyen kategoride üst dilimde yer buluyor. "Gıda güvenilirliği" göstergesinde ise yüksek gelir grubu ülkeler dışından iki ülke; Romanya ve Türkiye de yer alıyor. Bu iki ülkenin gıda güvenilirliğinde Avusturya, Almanya ve Japonya gibi yüksek gelirli ülkelerle kıyaslanabilecek puanlar elde ettiği görülüyor. Ülkelerin politik sistemleri de çok şey ifade eder görünüyor: "Gıda kalitesi ve güvenilirliği" kategorisinde olumlu görünümleriyle öne çıkan ülkelerin hepsi çok partili demokratik sistemleriyle iyi yönetişim örneği sergiliyorlar. Bu kategoride performansı en yüksek otoriter ülke, 25’inci sırada yer alan Umman… 
 
Portekiz, "Kalite ve Güvenilirlik" kategorisinde birinci sırada bulunuyor. Onu Fransa, ABD, Avustralya ve Yunanistan takip ediyor. Portekiz "diyet çeşitliliği", "beslenme standartları", "gıda güvenilirliği" ve "protein kalitesi"yle ilgili göstergelerde elde ettiği yüksek puanlarla peş peşe beş yıldır birinciliği elde bulunduruyor. Buradaki bir başka ilginç nokta da, hem Küresel Gıda Güvencesi Endeksi toplam puanlamada, hem de onun altındaki "Gıdaya erişebilirlik" ve "Satın alma gücü" kategorilerinde ilk 10’da yer almayan dört ülkenin, "gıda kalitesi ve güvenilirliği" söz konusu olduğunda "ilk 10" ülke arasında yer almaları… Bu dört ülke: Yunanistan (beşinci), İspanya (altıncı), Finlandiya (sekizinci) ve İsrail (onuncu)… Dördü de büyük balıkçılık ve su ürünleri sektörüne sahip, "yüksek gelirli" sınıfında yer alan deniz ülkeleri… 
 
SONUÇ VE ÖNERİLER 
 
"Beş yıllık bir dönem, önemli politik veya yapısal iyileştirmeleri başlatmak ve yerine getirmek için görece kısa bir zaman dilimidir. Küresel Gıda Güvencesi Endeksi’nde ifadesini bulan kazanımların çoğu, 2012 yılından bu yana küresel ekonomideki genel iyileşmeleri yansıtır. Bununla birlikte, şurası da açık ki, politika yapıcılar, hükümetler ve özel sektör son beş yılda gıda güvencesi konusuna eğilme anlamında ilerleme kaydetti. İklim değişikliği, ekonomik dalgalanma, politik istikrarsızlık ve uzlaşmazlıklar gibi artan tehditler karşısında kararlı olmaya devam etmelidirler." 
 
GIDAYA ERİŞİM VE SATIN ALMA GÜCÜNDE İYİLEŞME 
 
"Küresel ekonomi 2012’den beri güçlenmeye devam etmiş ve bu da çoğu ülkede gelir artışı sağlamıştır. İnsanlar daha yüksek kazançlarla – her ülkede aynı düzeyde olmamakla birlikte – daha besleyici gıdaları satın almaya daha fazla güç yetirebilecektir. Beş yıllık döneme ilişkin gelişmeler de gıda güvenliği ağ programlarında yaygınlaşmaya, gıda taşıma altyapısı ve diyet çeşitliliğinde genişlemeye işaret etmektedir. Bu, özellikle orta gelirli ve gelişmekte olan ülkelerde belirgindir." 
 
GELİŞMEYE RAĞMEN DÜŞÜK GELİRLİ ÜLKELER GERİDE KALIYOR 
 
"Birçok alanda ilerleme, hükümetlerin ve diğer paydaşların ilgisini gerektiren gıda güvenliği konularını gölgede bırakmamalıdır. Düşük gelirli ülkeler genelde temel altyapıdan yoksundurlar ve bu ülkelerdeki düşük gelir seviyesi, besleyici gıdaların erişilebilirliğini ve satın alabilirliğini zora sokmaktadır. Siyasi risk ve yolsuzluklar, gıda güvenliğiyle ilgili problemleri daha da yoğunlaştırmaktadır. Ayrıca değişen hava koşulları, kuraklık, artan yağış ve su baskınları uzun vadede önemli bir etkiye sahip olacak ve muhtemelen gıda fiyatlan ve üretimdeki istikrarsızlığı artıracaktır. İklim değişikliğinin gıda güvenliği üzerindeki etkisi yalnızca düşük gelirli ülkelerde hissedilmese de, bu ülkelerin iklim değişikliği etkileri ve gıda güvencesi problemleriyle başa çıkma konusunda daha az donanımlı oldukları unutulmamalıdır." 
 
GÜÇLÜKLER KARŞISINDA KARARLILIK 
 
"Tüm dünyada gıda güvencesini geliştirme konusunda yavaş ama istikrarlı ilerleme söz konusu. Ama gelecekte artacak dünya nüfusuna yeteri kadar güvenilir ve besleyici gıda sağlama güçlüğünün üstesinden gelmek için bundan daha fazlası yapılmalıdır. İklim değişikliği riski varlığını koruyor; gelecekte gıda fiyatları muhtemelen tekrar yükselmeye başlayacak. Ve üretimin taleple birlikte artması gerekiyor. Gelirlerde ve satın alma gücünde artışa yol açan ekonomik kazanımlar garanti edilemez. 
 
Economist Araştırma Servisi, ekonomik istikrarsızlığın 2016’nüfuslarının baskın ekonomik teması olarak varlığını sürdüreceğini öngörüyor. Bu zorluklann üstesinden gelmek için, politika yapıcılar, hükümetler ve özel sektör, gıda güvencesiyle bağlantılı önlemler almaya ve bu yöndeki yatırımlara öncelik vermeye devam etmelidir.
DİĞER HABERLER
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Barry Callebaut Türkiye arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

YOKSULLUK SINIRI 58.205 LİRA
YOKSULLUK SINIRI 58.205 LİRA

Açlık sınırı 19 bin 980 lira ile asgari ücreti 2.978 lira astı.

YÜKSEK FAİZ GELİR ADALETSİZLİĞİNİ BÜYÜTÜYOR
YÜKSEK FAİZ GELİR ADALETSİZLİĞİNİ BÜYÜTÜYOR

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, yüksek faize dayanan bir politikanın ‘gelir ve servet adaletsizliğini derinleştireceğine’ dikkat çekti.

İŞÇİ SINIFLARI ENTERNASYONALİST DEĞİL, MİLLİYETÇİDİR
İŞÇİ SINIFLARI ENTERNASYONALİST DEĞİL, MİLLİYETÇİDİR

1 Mayıs, “işçi sınıflarının uluslararası düzeyde birlik, dayanışma ve mücadele günü”dür.