TÜRKİYE DENİNCE AKLA İKTİDAR BASKISI GELİYOR
İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunu yayımladı: İnsan Hakları İzleme Örgütü 2015 Dünya Raporu´nu yayımladı. Raporda Türkiye; yasaları ihlal eden devlet görevlilerinin ceza almamasıyla, siyasallaşan yargıyla, ifade özgürlüğüne ve basına yönelik baskıyla birlikte anıldı. Türkiye´ye yönelik eleştirilerin başında toplumsal olaylara yönelik polisin kullandığı orantısız şiddeti geliyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2015 Dünya Raporunda Türkiye; ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve etkin adli soruşturma gibi konularda sınıfta kaldı.
"AKP ve Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, geçtiğimiz 10 yıldaki kazanımlar!, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularındaki yozlaşmayla sarsıyor" ifadeleriyle başlayan raporda, Gezi Parkı eylemlerinin ardından internetin baskılanıp muhaliflerin susturulduğu, hükümetin yargıya müdahilliğininse giderek arttığı belirtildi.
Barış sürecine ve TSK ile PKK arasındaki karşılıklı eylemsizliğe karşın, Kobane eylemlerinde yaklaşık 50 sivilin yaşamlarını yitirdiği olayların etkin soruşturulmadığı da raporda yer buldu.
Raporda, "İfade özgürlüğünün kısıtlanması, toplanma özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik yaklaşım ile polis şiddetine müsamaha gösterirken eylem yapanları yargılamaya yönelik tavır, Türkiye’nin demokratik ehliyetine ve uluslararası itibarına en çok zararı veren unsurlardı" ifadelerine yer verildi.
Yolsuzluk tapelerinin internette paylaşılmasıyla Twitter ve Youtube’a yasakları, RTÜK’ün özellikle hükümet karşıtı yayın organlarına verdiği cezalar, gazeteciler aleyhine açılan davalar, gazetecilerin işlerini kaybetmeleri ve sosyal medyadaki içerik engellemeleri raporda eleştirildi.
Yasa istismar ediliyor
Gezi Parkı eylemlerinin ardından binlerce eylemcinin karşılaştığı davaların hâlâ sürdüğüne dikkati çeken raporda, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması ile tutukluluk süresinin 10 yıldan 5 yıla indirilmesiyse olumlu karşılandı.
Kürt siyasi hareketine mensup yurttaşların hâlâ terör gerekçeli davalarla karşılaştığı, terörizme ilişkin yasa maddelerinin istismarınınsa devam ettiği vurgulandı. Adalet sisteminde önemli sorunlar gözlendiği belirtilirken, azalan yargı bağımsızlığı, devlet organlarının faili olduğu olaylarda etkin soruşturma yapılmaması, uzun yargılamalar ve siyasi soruşturmalar yakıcı sorunlar arasında gösterildi.
Hem Yolsuzluk Operasyonu hem de Gülen Hareketi hakkındaki süreçler, HRW’ye göre Türkiye yargısındaki siyasallaşmayı bir kez daha ortaya koydu. yitiren yurttaşların faili devlet görevlilerinin yargılamalarında gecikıldiği, duruşmaların başka kentlere taşındığı belirtilirken, Hrant Dink Davasındaysa yeniden yargılamaya başlandığı aktarıldı.
‘Ceza verilmiyor’
Rapora göre; polis, asker ve diğer devlet görevlilerinin şiddetiyle oluşan mağduriyetler sürerken, istihbarata getirilen yargı muafiyeti sorunu derinleştirdi. 1990’lı yıllarda pek çok Kürt yurttaşın kaybedilmesi veya infazına ilişkin davalarda zamanaşımı riskine dikkati çeken HRW, Roboski Katliamındaki takipsizlik kararını da vurguladı.
Gezi Parkı eylemleri sırasında yaşamını 13 Mayıs’ta 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı’nın ardından Türkiye’nin 167 ve 176 sayılı İLO sözleşmelerini onaylandığı raporda aktarıldı.
Öte yandan Türkiye hakkında, "Madencilik ve inşaat sektörlerinde dünyadaki en çok ölümlü kazaların yaşandığı ülkelerden biri olan Türkiye, etkin gözetim noksanlığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimlerinin yetersizliğiyle dikkati çekerken, kazalar konusunda şirketleri mesul tutma konusundaysa başarısız bir görüntü çiziyor" değerlendirmesi yapıldı.