TÜRK-İŞ’İN 20 TEMMUZ 1994 GENEL EYLEMİ
20 Temmuz 1994 genel eylemi, Türk-İş’in 16 Haziran 1975 genel eyleminden sonra ülke çapında ilk kez işbaşında iş durdurma kararını uygulaması ve Türkiye’de farklı statü ve görüşlerdeki örgütlerin ilk ortak genel direnişi olması açısından son derece önemlidir.
TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ
Türk-İş’in, aşağıda ele alınan nedenlerle kararlaştırdığı genel direniş, 1993 yılı sonunda oluşturulan Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu tarafından da benimsendi ve 20 Temmuz günü (diğer örgütlerin katılımı sınırlı da kalsa) ilk kez ortak bir direniş gerçekleştirildi.
Türk-İş ve Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu’nu oluşturan diğer örgütler, siyasi iktidara karşı, memurların da bir parçasını oluşturduğu işçi sınıfının en genel ortak talepleri doğrultusunda ilk kez meşru ve demokratik bir hakkı kullandı.
Bu süreç aşağıda özetlenmektedir:
Hükümet, ekonomik sorunları ve 5 Nisan 1994 istikrar programını gerekçe göstererek, 1993 yılında kamu kesimindeki işyerleri için imzalanan toplu iş sözleşmelerinde yer alan dördüncü dilim zamlarını ödememe çabasına girdi. Mayıs ayında 4500 işçinin yüzde 60,1 oranında uygulanması gereken üçüncü dilim zamları verilmedi. 4 Haziran 1994 günü ise, Başbakanlık Konut’unda Genel Başkan Bayram Meral, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, Devlet Bakanları Bekir Sami Daçe ve Necmettin Cevheri’nin katıldığı toplantıda, Tansu Çiller ve Murat Karayalçın, toplu sözleşmelerdeki dördüncü dilim zammın ödenemeyeceğini bildirdi. Bayram Meral bu kararın uygulanamayacağını ve toplu pazarlık düzenine müdahale edecek uygulamalara karşı çıkılacağını açıkladı.
Hükümet Haziran ayında üçüncü dilim zammını alacak 32 bin işçinin ve dördüncü dilim zammını alacak 34 bin işçinin zamlarını da uygulamadı. İşçilerden ve sendikalardan yoğun bir tepkinin gelmemesi üzerine, Bekir Sami Daçe, 26 Haziran 1996 günü Genel Başkan Bayram Meral’e ilettiği teklifte, yüzde 6 oranında bir zam önerdi. Bu teklif üzerine Türk-İş Başkanlar Kurulu acil olarak 28 Haziran 1994 günü toplantıya çağrıldı.
26 Haziran 1994 günü Bekir Sami Daçe tarafından verilen teklifin ardından, Türk-İş Başkanlar Kurulu 28 Haziran 1994 günü toplandı. Türk-İş Başkanlar Kurulu, 28 Haziran 1994 günü yayınladığı bildiride, 12 Temmuz 1994 günü Başbakanlık’a yürüyüş, 20 Temmuz 1994 günü ise Genel Eylem kararını açıkladı.
Türk-İş Başkanlar Kurulu ve bağlı sendikaların yöneticileri 12 Temmuz 1994 günü Başbakanlık’a yürüdü ve daha sonra Başkanlar Kurulu Başbakanlık Konutu’nda Başbakan Tansu Çiller’le görüştü. Ancak Hükümet toplu sözleşmeleri uygulamayarak sosyal hukuk devleti anlayışına aykırı davranışını sürdürdü. 1994 yılı Temmuz ayında toplu sözleşmeleri uyarınca 4. dilim zamlarını alması gereken 250 bin işçinin zamları uygulanmadı.
Türk-İş’in 12 Temmuz 1994 günü yapılan Başkanlar Kurulu toplantısının ardından tüm işyerlerine “Niçin Genel Eylem” başlıklı bir duyuru dağıtıldı. Bu metinde, 20 Temmuz Genel Eyleminin nedenleri ve gereği anlatılıyordu.
NİÇİN GENEL EYLEM?
TÜRKİYE, TARİHİNİN EN BÜYÜK BUNALIMINI YAŞIYOR. TÜRKİYE’DE BUGÜN İŞÇİLER, MEMURLAR, EMEKLİLER VE İŞSİZLER, TARİHİMİZİN EN BÜYÜK SALDIRILARINDAN BİRİYLE KARŞI KARŞIYA.
BELİRLİ ÇEVRELER, KAMU KESİMİNDEKİ İSTİHDAMI VE ÇALIŞANLARA ÖDENEN ÜCRETİ, TÜRKİYE’NİN TÜM SORUNLARININ, BUNALIMIN VE ENFLASYONUN SEBEBİ OLARAK GÖSTERİYOR.
HERGÜN BİNLERCE İŞÇİ, MEMUR VE SÖZLEŞMELİ PERSONEL İŞTEN ATILIYOR, SÜRÜLÜYOR, HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILIYOR. BUGÜN SESİNİ YÜKSELTMEZSEN VE GÜCÜNÜ GÖSTERMEZSEN, YARIN SEN DE ATILACAKSIN VE BENZERİ SORUNLARI YAŞAYACAKSIN.
ÖZELLEŞTİRME ADI ALTINDA, ALINTERİMİZİN VE BEYİNGÜCÜMÜZÜN ÜRÜNÜ OLAN KAMU KURUM VE KURULUŞLARI YOK PAHASINA ELDEN ÇIKARILIYOR. ÖZELLEŞTİRİLEN İŞYERLERİNDEN İŞÇİ, MEMUR VE SÖZLEŞMELİ PERSONEL ATILIYOR. KALAN ÇALIŞANLAR SENDİKASIZLAŞTIRILIYOR VE KÖLELEŞTİRİLMEK İSTENİYOR. BUGÜN SESİNİ YÜKSELTMEZSEN VE GÜCÜNÜ GÖSTERMEZSEN, AYNI KADERİ PAYLAŞACAKSIN.
TAŞERONLAŞMA VE KAÇAK İŞÇİLİKLE, YASALARDAKİ HAKLARINI BİLE KULLANMAKTAN KORKAN BİR İŞÇİ KİTLESİ YARATILMAK İSTENİYOR. BUGÜN SESİNİ YÜKSELTMEZSEN VE GÜCÜNÜ GÖSTERMEZSEN, YARIN SEN DE İŞİNİ KAYBEDECEK VE BİR TAŞERONUN YANINDA İNSANLIKDIŞI ŞARTLARLA ÇALIŞMAYI KABULLENMEK ZORUNDA KALACAKSIN.
HÜKÜMET, FİYATLARIN YILDA YÜZDE 120 ARTTIĞI BİR DÖNEMDE, MEMURLARA YILDA YÜZDE 54 ZAMMI BİLE VERMEMEK İSTİYOR. HÜKÜMET, KAMU KESİMİNDE ALTINA İMZA ATTIĞI TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNİ DELMEK, ZAMLARI UYGULAMAMAK İSTİYOR. BUGÜN SUSARSAN, GÜCÜNÜ GÖSTERMEZSEN, DİĞER ÇALIŞANLARLA GÜÇBİRLİĞİ YAPMAZSAN, TOPLU SÖZLEŞMELERİ VE HUKUK DEVLETİ ANLAYIŞINI DELDİRTİRSEN, YARIN TOPLU SÖZLEŞMENİN DİĞER MADDELERİNİN VE YASALARIN DELİNMEYECEĞİNDEN NASIL EMİN OLABİLİRSİN? YARIN SANA MAAŞ VE İKRAMİYE ÖDENECEĞİNDEN NASIL EMİN OLABİLİRSİN? YARIN EMEKLİ İKRAMİYENİ VE KIDEM TAZMİNATINI ALABİLECEĞİNDEN NASIL EMİN OLABİLİRSİN?
HÜKÜMET, EMEKLİLİK HAKLARINI BUDAYAN BİR TASARI HAZIRLADI. ZAYIF ANIMIZI ELE GEÇİRDİKLERİNDE BU TASARIYI MECLİS’TEN GEÇİREREK, SOSYAL SİGORTALAR KURUMU’NDAN EMEKLİ OLMAYI HEMEN HEMEN İMKANSIZ HALE GETİRECEKLER. KABUL ETTİĞİ YASALARLA VE UYGULAMALARIYLA SOSYAL SİGORTALAR KURUMU’NU BÜYÜK SIKINTIYA SOKANLAR, BUGÜN KENDİ SAĞLIK TESİSLERİMİZDE PARAYLA MUAYENE OLABİLECEĞİMİZ BİR SİSTEMİ GÜNDEME GETİRDİLER. MEMURLAR VE SÖZLEŞMELİ PERSONEL İSE, BİR TARAFTAN DEVLET HASTANELERİNDE SAĞLANAN HİZMETİN YETERSİZLİĞİNDEN, DİĞER TARAFTAN GEREKLİ İLAÇLARI ALAMAMAKTAN ŞİKAYETÇİ. BU KONULARDA SESİMİZİ BUGÜN ÇIKARTMAZ VE GÜCÜMÜZÜ BUGÜN GÖSTERMEZSEK, SOSYAL SİGORTALAR KURUMU BATACAKTIR, DEVLET HASTANELERİNDEKİ HİZMET DAHA DA GERİLEYECEKTİR.
ÇEŞİTLİ KAMU KURULUŞLARINDA GEÇİCİ VE MEVSİMLİK İŞÇİLERİN ÇALIŞMA SÜRELERİ İYİCE KISALTILIYOR VEYA BU İŞÇİLER İŞTEN ÇIKARILIYOR. TÜRKİYE’DE İŞ GÜVENCESİ YOKTUR. BUGÜN SESİNİ ÇIKARTMAZ VE GÜCÜNÜ GÖSTERMEZSEN, KAMU KESİMİNDE GEÇİCİ VE MEVSİMLİK İŞÇİLERDEN SONRA İŞTEN ÇIKARTMA SIRASI DAİMİ VEYA KADROLU İŞÇİLERE GELECEKTİR.
BU HÜKÜMET İKRAMİYE ÖDEMELERİNDE GÜN KAYDIRARAK TRİLYONLARCA LİRAYA EL KOYDU. ZORUNLU TASARRUFTA YAPTIĞI ÇEŞİTLİ OYUNLARLA İŞÇİLERİN VE MEMURLARIN 70 TRİLYON LİRADAN FAZLA PARASINI GASPETTİ. BU HÜKÜMET, ZORUNLU TASARRUF ÖDEMELERİNİ BİLE YAPAMIYOR. BU HÜKÜMET, SENDİKALARIN RADYO VE TELEVİZYON KURMASINI YASAKLADI. YASAKLARINI KALDIRTTIKLARIMIZ, BUGÜN BİZİM YASAKLARIMIZI SÜRDÜRÜYORLAR. 12 EYLÜL DÖNEMİNİN ANTİ-DEMOKRATİK ANAYASASI VE YASALARI BUGÜN DE YÜRÜRLÜKTE. HÜKÜMET BU KONULARDAKİ VAADLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ.
İŞÇİLERDEN, MEMURLARDAN, SÖZLEŞMELİ PERSONELDEN, EMEKLİLERDEN, İŞSİZLERDEN ARTIK FEDAKARLIK İSTENMEMELİDİR. BİZ BUGÜNE KADAR FAZLASIYLA FEDAKARLIK YAPTIK.
FEDAKARLIĞI, DEVLETİMİZİN VE HALKIMIZIN SIRTINDAN TRİLYONLAR ÇALANLAR,
VURGUNCULAR YAPMALIDIR.
SORUNLARIMIZ ANCAK TÜM ÜCRETLİ ÇALIŞANLARIN GREVLİ TOPLU PAZARLIK VE SİYASİ FAALİYETTE BULUNMA HAKLARINA KAVUŞMALARIYLA VE MEŞRU VE DEMOKRATİK MÜCADELEDE BİRLİK VE BÜTÜNLÜKLERİNİ SAĞLAMALARIYLA ÇÖZÜLEBİLİR.
BUGÜN SESİNİ YÜKSELTMEZSEN VE GÜCÜNÜ GÖSTERMEZSEN, ADIM ADIM HERŞEYİNİ KAYBEDECEKSİN. ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM TOPLU SÖZLEŞME GÖRÜŞMELERİNDE HİÇBİR HAK ELDE EDEMEYECEKSİN. MAAŞ KATSAYIN VE YAN ÖDEMELERİN, ENFLASYONUN ÇOK ALTINDA ARTIRILACAK. IMF VE DÜNYA BANKASI BÖYLE İSTİYOR. TÜRKİYE’DEKİ VURGUNCULAR BÖYLE İSTİYOR. VURGUNCULARIN KONTROLUNDAKİ SİYASİ PARTİLER BÖYLE İSTİYOR.
YA SENDİKALI, ONURLU, HAKLARINI BİLEN VE KULLANAN VE İNSANCA YAŞAYABİLEN BİR İŞÇİ VEYA MEMUR OLACAKSIN; YA DA HER AN İŞTEN ATILMA KORKUSUYLA YAŞAYAN, İNSANLIKDIŞI ÇALIŞMA VE YAŞAMA ŞARTLARINI KABUL EDEN BİR KÖLE.
SİYASİ GÖRÜŞÜN, DİNİN VE MEZHEBİN, ETNİK KÖKENİN, ANADİLİN, İŞKOLUN, MESLEĞİN, İŞYERİNDEKİ POZİSYONUN, BAĞLI BULUNDUĞUN YASA, CİNSİYETİN, YAŞIN NE OLURSA OLSUN, BU VE BENZERİ SIKINTILARIMIZ ORTAK, KURTULUŞUMUZ BİRDİR.
EKMEĞİN, HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN, ONURUN, AİLEN, SINIFIN, VATANIN İÇİN, HAKLARINI
ÇİĞNETME, HAKLARINA SAHİP ÇIK. MEŞRU VE DEMOKRATİK GÜCÜNÜ GÖSTER.
GÜVENCEN, BİLİNCİNDİR, TECRÜBENDİR, BİRLİĞİNDİR, MÜCADELE KARARLILIĞINDIR, TÜM ÇALIŞANLARIN TÜRKİYE TARİHİNDE İLK DEFA ORTAKLAŞA HAREKET ETME KARARIDIR.
Halka yapılan çağrıda da genel eylemin gerekçeleri açıklandı:
HALKIMIZA:
NİÇİN GENEL EYLEM?
- HALKIMIZA İŞ VAAD EDİLDİ.
** İŞVERENLERİN ONBİNLERCE İŞÇİYİ İŞTEN ÇIKARMASIYLA, ÖZELLEŞTİRMEYLE, İŞYERİ KAPATMALARIYLA, MECBURİ İZİNLERLE, SİYASİ AMAÇLI İŞTEN ÇIKARMALARLA, İÇ GÖÇLE, TARIMDA İZLENEN POLİTİKALARLA İŞSİZLİK ARTTI, DAHA DA ARTIYOR. MEVSİMLİK VE GEÇİCİ İŞÇİLER İŞTEN ÇIKARILIYOR. YABANCI İŞÇİLERİN ÜLKEMİZDE KAÇAK OLARAK ÇALIŞMASI KENDİ VATANDAŞLARIMIZI AÇLIĞA MAHKUM EDİYOR. VATANINA CANINI VERMEYE HAZIR İNSANLARIMIZA DEVLET SAHİP ÇIKMIYOR. HÜKÜMET, VATANDAŞA İŞ İMKANI YARATMAK ZORUNDAYKEN, ÖZELLEŞTİRME VE İŞYERİ KAPATMALARIYLA İŞSİZLİĞİ DAHA DA ARTIRIYOR.
- HALKIMIZA DEMOKRASİ VAAD EDİLDİ.
** 12 EYLÜL ASKERİ DÖNEMİNİN ANTİ-DEMOKRATİK ANAYASASI, YASALARI VE DİĞER MEVZUATI AYNEN DURUYOR. DAHA DA ANTİ-DEMOKRATİK BAZI DÜZENLEMELER GETİRİLMEK İSTENDİ VE İSTENİYOR.
- HALKIMIZA UCUZLUK VAAD EDİLDİ.
** YILLIK ENFLASYON YÜZDE 120’LERE ULAŞTI. HALKIMIZ PAHALILIKTAN İNLİYOR.
- EMEKLİNİN SORUNLARININ ÇÖZÜLECEĞİ VAAD EDİLDİ.
** EMEKLİLERİN HİÇBİR SORUNU ÇÖZÜLMEDİĞİ GİBİ, EMEKLİ AYLIKLARININ ÖDENMESİNDE BÜYÜK AKSAKLIKLAR OLDU.
- SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN TANINACAĞI VAAD EDİLDİ.
** 12 EYLÜL DÖNEMİNİN ANTİ-DEMOKRATİK YASAK VE KISITLAMALARI DURUYOR. YASAKLARININ KALKMASINI SAĞLADIĞIMIZ POLİTİKACILAR, BİZİM YASAKLARIMIZI SÜRDÜRÜYOR. TAŞERONLUĞUN, KAÇAK İŞÇİLİĞİN VE BENZERİ UYGULAMALARIN
YAYGINLAŞMASIYLA, İŞÇİLERİN YASALARDAKİ HAKLARI BİLE GASPEDİLİYOR. İÇ MEVZUATIMIZDA, ONAYLANAN ILO SÖZLEŞMELERİNİN GEREKTİRDİĞİ DEĞİŞİKLİKLER YAPILMIYOR.
- VURGUNCULUĞUN, YAĞMACILIĞIN, HIRSIZLIĞIN, RÜŞVETİN ÖNLENECEĞİ VAAD EDİLDİ.
** HALKIMIZIN ALINTERİNİN ÜRÜNÜ KAMU KURULUŞLARI ÖZELLEŞTİRMEYLE BİR AVUÇ VURGUNCUYA PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR; HÜKÜMET, KORSAN BANKALARI KENDİ GÜVENCESİ ALTINA ALIYOR; KAMU BANKALARININ TRİLYONLARCA LİRASI BATIK KREDİ OLARAK BÜYÜK PATRONLARA AKTARILIYOR.
- MEMURLARA ILO STANDARTLARINA UYGUN SENDİKAL HAKLAR VAAD EDİLDİ.
** MEMURLARA GREVLİ TOPLU PAZARLIK VE SİYASİ FAALİYETTE BULUNMA HAKLARI HALA
TANINMADI.
- SSK’NIN SORUNLARINA ÇÖZÜM BULUNACAĞI VAAD EDİLDİ.
** SSK BATIRILIYOR. SSK’NIN PRİM ALACAKLARININ FAİZİ AFFEDİLDİ VE TAKSİDE BAĞLANDI. SSK HİZMETLERİ KASITLI OLARAK AKSATILARAK, SAĞLIK HİZMETLERİNDE PARASI OLANIN TEDAVİ GÖRECEĞİ BİR DÜZENE GEÇİLMEK İSTENİYOR.
- HALKIMIZIN SORUNLARINA ÇARE BULUNACAĞI VAAD EDİLDİ.
** HÜKÜMET, 5 NİSAN İSTİKRAR PROGRAMI İLE, ULUSLARARASI VE YERLİ TEKELCİ SERMAYENİN PROGRAMINI UYGULUYOR.
- HALKIMIZIN SIRTINDAKİ VERGİ YÜKÜNÜN AZALTILACAĞI VAAD EDİLDİ. ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALINMAMASI GEREKTİĞİ SÖYLENDİ.
** KATMA DEĞER VERGİSİ ORANI ARTIRILARAK HALKIMIZIN SIRTINDAKİ VERGİ YÜKÜ ARTIRILDI. ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ GELİYOR. AYLIK VERGİ İADESİ UYGULAMASI KALDIRILDI.
- İŞÇİNİN, MEMURUN, DAR GELİRLİNİN HAKLARI KORUNACAK, SOSYAL HUKUK DEVLETİ HAYATA GEÇİRİLECEK, DENDİ.
** HALK EZİLİYOR. ENFLASYONUN YÜZDE 120’LERE ULAŞTIĞI BİR DÖNEMDE MEMURLARA YILLIK YÜZDE 54 ZAMMIN VERİLMESİ BİLE TARTIŞMA KONUSU YAPILIYOR. BAŞBAKANIN İMZALADIĞI TOPLU SÖZLEŞMEYE GÖRE VERİLMESİ GEREKEN ÜCRET ZAMLARI GASPEDİLMEK İSTENİYOR. TOPLU SÖZLEŞMELER DELİNMEK İSTENİYOR.
** HALKIMIZIN ÇIKARLARI DEĞİL, ULUSLARARASI VE YERLİ TEKELCİ SERMAYENİN ÇIKARLARI KORUNUYOR. TÜM ÜCRETLİ ÇALIŞANLARIN TEMSİLCİSİ TÜRK-İŞ’İN VE DİĞER DEMOKRATİK KURULUŞLARIN SÖZÜNE DEĞİL, IMF’NİN VE DÜNYA BANKASI’NIN SÖZÜNE DEĞER VERİLİYOR. TOPLU SÖZLEŞMELERDEN KAYNAKLANAN BORCUNU ÖDEMEYEN HÜKÜMET, DEVLETE DUYULAN GÜVENİ SARSIYOR. İŞÇİLERİN ÜCRET VE İKRAMİYE ALACAKLARI ÖDENMİYOR. HUKUK DEVLETİNİ, DEVLETE GÜVENİ VE TOPLU PAZARLIK DÜZENİNİ TAHRİP EDECEK VE EN TEMEL SENDİKAL HAKLARI YOK EDECEK ADIMLAR KARŞISINDA BUGÜN SUSARSAK VE SESSİZ KALIRSAK, YARIN HİÇBİRŞEY YAPAMAYIZ.
ÜLKEMİZ İÇİN, HALKIMIZ İÇİN, TÜM ÇALIŞANLAR İÇİN, İŞÇİ SINIFIMIZ İÇİN, SENDİKALARIMIZ İÇİN
GENEL EYLEM YAPIYORUZ.
Türk-İş Dergisi Ekidir
Türk-İş’in genel eylemle ilgili olarak dağıttığı diğer bir bildiri de aşağıda sunulmaktadır:
NİÇİN EYLEM YAPIYORUZ?
DEMOKRASİYE EVET, SADAKAYA HAYIR
Halkımız ve TÜRK-İŞ,
+ Demokratik bir Anayasa,
+ Asgari ücretin 4 kişilik bir ailenin insanca yaşamasına yetecek düzeyde olmasını, 1 Ağustos tarihinde yürürlüğe girmesini, asgari ücretten vergi kesilmemesini,
+ Kamu kesimi toplu sözleşmelerinde enflasyon nedeniyle geçmiş dönemde meydana gelen kayıpları telafi edecek bir ücret zammının verilmesini,
+ Kamu çalışanlarının grevli toplu pazarlık ve siyasi faaliyette bulunma haklarını
kullanabilmesini,
+ İşten çıkarmaların ve zorunlu emekliliğin durdurulmasını, iş güvencesi yasası ve işsizlik sigortası yasasının çıkarılmasını,
+ Sendikalarımız, sendikalı işçiler ve grevci işçiler üzerindeki baskıların sona erdirilmesini, güvenlik güçlerinin tarafsız davranmasını,
+ KİT’lerin ve yerel yönetimlerin demokratik bir yapıya kavuşturulmasını, işçi alacaklarının geciktirilmeden ödenmesini,
+ Sosyal devlet anlayışının hayata geçirilmesini, mezarda emekliliğe yol açacak yasa tasarısının geri çekilmesini,
+ İşyerlerimizdeki mevsimlik işçilerin bir an önce kadroya geçirilmesini ve güvenceye kavuşturulmasını,
+ Emeklilerin sorunlarına çözüm bulunmasını, işsizler için iş imkanlarının yaratılmasını,
+ Pahalılığın sona erdirilmesini
istemektedir.
Hükümet ve Meclis’te temsil edilen siyasi partiler bu konularda halkımıza karşı olan sorumluluklarını yerine getirmemişler, Türk-İş’in yılmaz savunucusu olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve özgürlükçü parlamenter demokratik düzeni yıpratıcı bir tavır içine girmişlerdir.
Hükümet, uluslararası tekelci sermayenin, IMF’nin ve Dünya Bankası’nın istekleri doğrultusunda hareket etmektedir. Halkımıza verilen sözler değil, IMF’ye verilen sözler tutulmaktadır.
Hükümetin işçiler aleyhindeki son önemli girişimi, kamu kesimi toplu iş sözleşme görüşmelerinde bir yıl için yüzde 5 oranında bir zam önerilmesidir.
Bugün kamu sektöründe bir işçinin aldığı net aylık ücret 250-400 Dolardır. Bazı basın ve yayın organlarının abartarak haksız kazançmış gibi göstermeye çalıştığı bu miktar, büyük bir otelde bir kişinin yalnızca 2 veya 3 gece yatak parasıdır. İstanbul’un lüks semtlerindeki bir lokantada 2- 3 kişinin bir akşam yemeği için ödediği hesap, kamu sektöründeki bir işçinin bir aylık ücretidir.
Hükümet, bu ücretin yüksek olduğunu ileri sürerek, yıllık enflasyonun yüzde 100 civarında dolaştığı bir dönemde, yüzde 5 zam önermektedir.
TÜRK-İŞ böyle bir teklifi ciddiye almamaktadır. TÜRK-İŞ böyle bir teklif üzerinde görüşme yapmayı reddetmektedir.
TÜRK-İŞ, “DEMOKRASİYE EVET, SADAKAYA HAYIR” demektedir.
TÜRK-İŞ, meşru ve demokratik mücadelesini yükseltecektir.
TÜRK-İŞ huzur istemektedir. Ama bu huzurun önşartı, sendikal hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesi, demokrasi, iş olanakları, insanca yaşama ve çalışma koşulları ve iş güvencesidir.
Bugün sessiz kalırsak;
+ Hükümet ve IMF üzerimize gelmeye devam edecektir.
+ İşten çıkarmalar artacaktır, iş güvencesi ve işsizlik sigortası tasarıları bir defa daha rafa kalkacaktır.
+ İşyerlerimizde zorunlu emeklilik uygulanacaktır.
+ Mezarda emeklilik yasalaşacak, sosyal sigorta haklarımız gasp edilecektir.
+ Birçok işçi memur yapılacak ve grevli toplu pazarlık ve siyasi faaliyette bulunma haklarından mahrum bırakılacaktır.
+ Asgari ücrete düşük oranlı bir zam yapılacak, taşeronluk yaygınlaşacaktır.
+ Özelleştirme tüm hızıyla devam edecek, kamu kesimi ortadan kaldırılacaktır.
+ Yerli ve yabancı kaçak işçi çalıştırma uygulaması daha da yaygınlaşacak, ücretlerimiz düşürülecektir.
+ Mevsimlik işçilerin hiçbir sorunu çözülmeyecek, mevsimlik işçiler asgari ücrete mahkum
edilecektir.
+ 12 Eylül döneminin anti-demokratik Anayasasını ve diğer mevzuatını değiştirmek mümkün olamayacaktır.
+ Adım adım köleleştirileceğiz. Ama biz sessiz kalmayacağız.
TÜRK-İŞ yalnızca kendi Sendikalarının üyeleri için değil, ülkemizin bütünlüğü için, halkımızın huzuru ve mutluluğu için, demokrasinin ülkemizde güçlenmesi ve geliştirilmesi için, ülkemizin IMF’nin hegemonyasından kurtarılması için, insan haklarına saygılı, demokratik ve laik bir sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter devlet yapısının korunması için mücadele etmektedir.
Bu amaçla gerçekleştirilecek eylemlerimiz haklıdır ve meşrudur. Eylemlerimiz, Türkiye tarafından onaylanmış Uluslararası Çalışma Örgütü Sözleşmelerine uygundur.
DEMOKRASİYE EVET, SADAKAYA HAYIR. YAŞASIN TÜRK-İŞ.
YAŞASIN TÜM ÇALIŞANLARIN BİRLİĞİ.
TÜRK-İŞ Dergisi Ekidir. Temmuz 1995
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası da 8 Temmuz 1994 günü yaptığı açıklamada, Türk-İş’in 20 Temmuz eylemini destekleyeceğini açıkladı:
Sendikamız, hükümetin krizi öne sürerek kamu işyerlerinde geçmiş dönemlerde bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin gereklerini yerine getirmeme kararını protesto ediyor, bunu işçi ve emekçi haklarına yönelen bir saldırı olarak niteliyor.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası; Türk-İş’in, hükümetin bu kararına tepki olarak gündeme aldığı 20 Temmuz eylemini destekliyor, bu eylemin işçi konfederasyonları ve sendikalar arasında oluşmakta olan güç ve tavır birliği sürecine destek vereceğini umuyor.
Sendikamız, ekonomik krizin olumsuz etkilerinin, hükümetin aldığı dayatmacı önlemlerle değil, diyalog ve tartışmalara dayalı görüşmeler yoluyla hafifletilebileceğine inanıyor.
Sendikamız, çözümün dayatmacılıkta değil, demokratik koşullarında, tarafların görüşlerini serbestçe dile getirebilecekleri bir ortamda bulunabileceği inancındadır.
Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu
(Birleşik Metal-İş Basın Bülteni, 8 Temmuz 1994)
DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu, Türk-İş’in 20 Temmuz Genel Eylemi’ne ilişkin olarak 14 Temmuz 1994 günü aşağıdaki açıklamayı yaptı:
20 TEMMUZ’DA GENEL EYLEM
5 Nisan kararlarından üç ay geçtikten sonra krizin bütün yükünün çalışanların, işçi sınıfının, memurların üzerine yıkıldığı ortaya çıktı.
İşçi sınıfı, ülke ekonomisinin çökmekte olduğunu, üretmenin yerini rant ve faizin aldığını duyurmaya çalışırken sağır sultan kesilenler yükü işçilerin üzerine yıktı.
Kriz bahanesiyle mühendisinden müdürüne kıdemli işçisinden kapıcısına kadar her düzeydeki emekçinin kazanılmış hakları gasp edildi, maaşları indirildi. Varolan 8 milyon işsize ek olarak yüz binlerce kişi işten atılırken, bu soruna çözüm bulmaya çalışılmadı. Tersine işsiz kalanların sayısını çok küçük göstermeye yönelik matematik oyunlarına başvuruldu. Bütün dünyada işsizliğe karşı özel planlar hazırlanırken, hükümet yeniden eğitim programlarını bile akıl edemedi. İşverenlerle görüşmeler yaparken emekçilerden kaçtı.
İktidar bunalımdan çıkışı, sermayenin kurtarılması olarak gördü.
Kendi sorumluluklarını unutarak hiçbir sıkıntı duymaksızın halktan fedakarlık istediler.
Göstermelik önlemlerin ardındaki gerçek, fedakarlığı yalnızca emekçilerin yapacağıydı.
Sürekli azalan ücretlerimizle, keyfi işten çıkarmalarla emekçiler, tam bir yıkıma uğratıldı.
Emekçilerin feryatlarını kulaklarını tıkayan iktidar, sermaye çevrelerinin ricasını emir kabul eden bir tutum sergilemekten kaçınmadı.
Krizden çıkış için önerilen bir dizi önlemi bırakın tartışmak, ne olduğunu öğrenmek için dahi çalışanların temsilcileri ile görüşülmedi.
İşçi sınıfı, işini isteyenleri “kamu menfaati gereği” dövdüren, KİT’leri tefecileri zengin etmek için yüksek faizlerle borçlandıran, dış borçları kapatmak için arsa fiyatlarına halkın mallarını satan bir iktidardan bir şey beklememek gerekir.
Söz hakkını tanımayan, istemlerine sırtını dönen bir iktidar karşısında işçi sınıfına üretimden gelen gücünü kullanmaktan başka bir seçenek bırakılmadı.
Ülkemizin içinde bulunduğu olumsuz koşulların yükünün sadece işçi sınıfının üstüne yıkılmasına karşı çıkmak tüm emekçi örgütlerinin görevidir. Elbette bu karşı çıkışı sadece ücret artışlarıyla sınırlamamak gerekir.
Bir yandan 5 Nisan paketi, diğer yandan özelleştirmeler ve işten atmalar acımasızca sürüyor. Demokratikleşmeyle ilgili çalışmalarda bir arpa boyu alınmıyor. İşte bu koşullarda işçi ve emekçiler, kazanılmış bir hak olan zam istemiyle birlikte bu koşulların giderilmesi için daha aktif bir tutum almalıdır. İşçi sınıfı kendisinin ve toplumun geleceğini korumak için, tarihsel gelişimin kendisine yüklediği görevi yerine getirmelidir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi bu tür uyarıların sözlü olarak yapılması sonuç vermemektedir.
Artık kararlılığımızı ortaya koyan daha etkin uyarılar zorunludur.
Ülkeye ve topluma karşı sorumluluğumuzun gereği olarak, bugüne kadar dile getirdiğimiz görüşlerimizi yetkililere ulaştırmanın başka yolu kalmamıştır. İşçi sınıfı demokratik gelişimin kendisine “ana sütü kadar helal” kıldığı hakkını kullanmakta kararlıdır.
DİSK, sorunların aşılmasında tek tek sendikaların, konfederasyonların vereceği mücadelelerin yetersiz kalacağının bilincindedir. Kamu çalışanları ve tüm emekten, demokrasiden yana güçlerin ortak ve kararlı mücadelesi zorunludur. Bu bilinçle işçi sınıfının istemlerinin yaşam bulması, haklarımızın korunması için atılan her adımda var gücüyle mücadelenin içinde yerini alacaktır.
DİSK mücadele deneyimi ve geleneğiyle Türk-İş üyelerinin aldıkları “Genel Eylem” kararının birlikte yaşama geçirilmesi için hazırdır.
20 Temmuz eylemi Türk-İş’in de boyutunu aşarak bütün çalışanlar arasında genel kabul görmüştür. Bu eylemden vazgeçmeye yönelik tereddütler kabul edilemez.
Demokrasi Platformu’nda dile getirdiğimiz eylem önerimizin Türk-İş tarafından geç de olsa gündeme gelmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
DİSK bu kararı sadece ücret artışı talebi ise sınırlı görmemekte, ülke sorunlarının demokratik tartışmaya açılması için zorlayıcı bir adım olarak yorumlamaktadır. Bu yaklaşımımızın tüm toplum tarafından anlaşılacağına inanıyor, çalışanlara ve işçi sınıfına mücadelelerinde başarı diliyorum. (DİSK Basın Ajansı, 14 Temmuz 1994)
Hak-İş Başkanlar Kurulu da, 15 Temmuz 1994 günü yaptığı toplantı sonrasında, aşağıdaki sonuç bildirgesini yayımladı:
GENEL EYLEME KATILMA KARARI ALINDI.
SUSKUN KALMAK ÜLKEYE FAYDADAN ÇOK ZARAR VERMİŞTİR.
Hak-İş Genişletilmiş Başkanlar Kurulu gündemindeki maddeleri görüşmüş ve toplantı sonuçlarının Kamuoyuna açıklanmasına karar vermiştir.
Başkanlar Kurulu, ülkenin iyi yönetilmediğini, sorunların çoğalıp boyutlandığını ve ufukta olumlu işaretlerin gözükmediğini,
Hükümetin vaatlerinin tersi uygulamalar içinde bulunduğunu, işçi kuruluşlarını yok saydığını ve kuruluşlar arası münasebetlerde yanlı davrandığını,
Ülkenin her geçen gün ne yazık ki daha kötüye gittiğini vurgulamışlardır. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirisi Şöyle:
Konfederasyonumuz DYP-SHP Koalisyon Hükümetini baştan olumlu karşılamış, hükümetin ve programının desteklenmesi gerektiğini işin başında kamuoyuna açıklamıştır.
Ayrıca Hükümete makul bir süre avans tanınmasını da bazı kuruluşlarla birlikte savunmuştur.
Koalisyon Protokolü ve Hükümet Programı tarafsız bir gözle incelendiğinde genelde sorunların doğru tespit edildiği ve çözümler ile hedeflerin de doğru tayin edildiği görülecektir.
Ne var ki Hükümet, programı bir kenara iterek adeta rüzgara göre yelken açmış ve olayların seyrine göre uygulamalar içinde olmayı tercih etmiştir. Kadrolarda ve kararlarda istikrarı yakalayamamıştır.
Vaatlerin hiçbiri tutulmamış ve yerine getirilememiştir.
Demokratikleşme hedefinde haf üretmekten öte, kayda değer en ufak bir gelişme kaydedilememiştir.
Geçen süre içinde dikkat edilirse, çoğu kez 12 Eylül hukukundan medet umulmuş ve zaman zaman ona sığında hiçbir sakınca görülmemiştir. “12 Eylül’le hesaplaşacağız” diyenler çalışanlarla birlikte halkla hesaplaşmayı tercih ettiler. Dahası 12 Eylül Hukuku:
Antiterör Yasası,
İl İdareleri Yasası ve
Özel Dedektif Yasasında yapılmak istenen değişikliklerle ağırlaştırılmak İstenmiştir.
2821 ve 2822 sayılı Yasalarda köklü ve kalıcı değişiklik gerçekleştirilememiştir. Sendikacılara Siyaset Yasağı muhafaza edilmiş,
Grev Yasağı kapsamı daraltılmamış, Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmamıştır.
Kamu Çalışanlarına Grevli-Toplu Sözleşmeli Sendikalaşma hakkı tanınamamıştır. “Konuşan Türkiye” iddiaları yerine “Coplanan Türkiye”,
Sivilleşme ise yerini “Sivil Sıkıyönetim” uygulamalarına bırakmıştır.
Halkın ve tüm örgütlü güçlerin ısrarlı taleplerine rağmen Anayasa değişikliği; yapıldı, yapılacak beyanlarıyla uyutulmuştur.
Uygulanan ekonomik politikalar tüm iddiaların aksine fedakarlığı sadece işsizden, işçiden, memurdan, emekliden, küçük esnaftan ve köylüden beklemiş ve uygulama bu yönde olmuştur.
Memura zam verilecekse bütçe imkansızlığından söz edilmiş, ancak batık bankaların
kurtarılması söz konusu olunca kaynak bulunmakta güçlük çekilmemiştir.
Enflasyona memur ve işçilerin ezdirmeyeceği vaat edilmiş, ancak yürürlükteki toplu iş sözleşmeleri hilafına son altı aylık enflasyona bağlı zamların ödenmemesi uygulamasına geçilmiştir.
Her gün onlarca işçi haksız olarak işten atılırken, “İş Güvencesi” yasa tasarısı iki yılı aşkın
Bakanlar Kurulunda bekletilmektedir.
Bir taraftan palyatif olarak özelleştirmeye devam edilmek istenmekte, diğer taraftan İşsizlik Sigortası yürürlüğe konmamaktadır. Özelleştirmede milli ve ekonomik menfaatler gözardı edilmekte, sat, kapat, devret mantığıyla KİT sorunu çözülmeye çalışılmaktadır.
İşçi-İşveren kuruluşları çıkar paralelliğinde uzlaşmayı öngörürken ve bu yönde müşterek çalışma başlatırken, Hükümet bu avantajdan dahi yararlanmayı akıl edememekte ve “ben yaparım, olur” mantığıyla dayatmayı tercih etmektedir.
Halkımız hemen bütün kesimleriyle yarınından endişeli olarak sefilleri oynamaktadır. İşçi Sağlığı, İş Güvenliği ve Sosyal Güvenlik hizmetleri bütünüyle yüzüstüdür.
Hükümet ne yaptığının bilincinde değildir. Ne yazık ki gelişmelerin arkasından sürüklenmektedir.
Dün erken emekliliği savunanlar ve bu yönde yasal değişikliğe gidenler, bugün hemen ülke gerçeklerinde hiç kimsenin emekliliği hak edemeyeceği bir sistemi yasalaştırma istemektedir.
Türkiye yaz boz tahtası değildir. Türkiye sahipsiz değildir.
Türkiye Hükümetler bakımından seçeneksiz de değildir.
Başkanlar Kurulumuz bu acı tablo karşısında susmanın, suskun kalmanın faydadan çok ülkeye zarar verdiğini düşünmektedir. Bu itibarla;
Sonuç alıcı olmak ve sonuç alınıncaya kadar süreklilik arz edecek nitelikte olması kaydıyla her türlü eylemi uygulamayı ve çalışanların ortak hareketi ve dayanışması çerçevesinde daha önce alınmış kararlara katılmayı ve desteklemeyi kararlaştırmış bulunmaktadır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur. (Hak-İş Haber Bülteni, 15 Temmuz 1994)
Hak-İş 19 Temmuz 1994 günü kendi örgütüne gönderdiği bir yazıyla, eylemi desteklediğini ve eyleme katılacağını bildirdi. (HAK-İŞ Dergisi, Sayı 30, Ağustos 1994, s.48- 53)
Türk-İş’in 20 Temmuz 1994 genel eylemi, kamu çalışanları sendikaları tarafından da desteklendi. Kamu çalışanları sendikalarının 15 Temmuz 1994 tarihli açıklaması aşağıda sunulmaktadır:
15 Temmuz 1994
Tüm Kamu Çalışanları Olarak;
20 TEMMUZ’DA HİZMET ÜRETİMİNDEN GELEN GÜCÜMÜZÜ KULLANACAĞIZ
1989’dan bu yana kamu çalışanlarının toplu iş sözleşmeli, grevli sendikal hak ve demokrasi mücadelesini birlikte sürdürüyoruz.
Kendi yasalarımızı yapa yapa, uyarı eylemlerimizi geliştire geliştire kitleselleşiyoruz. Kitleselleştikçe bu mücadelemiz ete-kemiğe bürünüyor, kamuoyunda -haklılığın ötesinde- meşruluk kazanıyor.
İşte bu nedenle, şu anda hükümeti oluşturan iki siyasi parti de bu haklı mücadelemiz temelinde kamu çalışanlarına toplu sözleşmeli – grevli sendikal hak verileceği propagandası ile iktidara geldiler. Hükümet, bu vaadini gerçekleştirmediği gibi 5 Nisan “İstikrar Tedbirleri” ile de iktidara gelirken söylediklerinin tam aksine bu uygulamayı gündeme koydular.
Bu “istikrar tedbirleri” ile 3 ay içinde alım gücümüzü yarı yarıya düşürdükleri yetmiyormuş gibi tüm çalışanlar yanında kamu çalışanlarına yeni yeni ekonomik saldırıları dayattılar. Bu saldırıların sonucunda;
Ek ders ve fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, Yemek, kamp, kreş, lojman bedellerinin attırılması,
Servis araçlarının kaldırılması, vb. uygulamaların ardından ücretlerimizin dondurulmak ya da düşük bir zamla geçiştirilmek istenmesi ile kazanılmış haklarımız bir bir elimizden alınıyor.
Bu gidişe dur demek, toplu sözleşmeli – grevli sendikal hak mücadelemizi yükseltebilmek için,
Siyasal iktidarın, ayırt etmeksizin tüm çalışanlara, emeği ile geçinenlere yönelttiği bu saldırıya tüm çalışanların birlikte mücadelesi ile karşı koyabileceğimiz için,
Yıllardır işçi memur ayrımı ile bölünmüş olan tüm çalışanların birlikte mücadelesini sürekli ve sistemli kılabilmek için,
Ülkemizdeki tüm sorunların barış ve kardeşlik ortamında demokratik ve siyasi yöntemlerle çözülmesini istemek için,
Anti-demokratik uygulamaların son bulması, demokrasinin, adaletin, barışın, kardeşliğin gelişmesine katkı sunmak için,
20 TEMMUZ’DA HİZMET ÜRETİMİNDEN GELEN GÜCÜMÜZÜ KULLANACAĞIZ.
Kamu çalışanları sendikaları olarak iş bırakma, viziteye çıkma gibi eylemlerle 20 Temmuz’daki hizmet üretiminden gelen gücümüzün etkin bir şekilde kullanılması ve yaşama geçirilmesi için herkesi göreve çağırıyoruz ve diyoruz ki,
HAKLARINI KORUMAK VE GELİŞTİRMEK İSTİYORSAN 20 TEMMUZ’DA ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜNÜ KULLAN, MÜCADELEYE KATIL, GÜÇ VER, BİRLİKTE MÜCADELENİN ONURUNU YAŞA.
ASİM-SEN, BEM-SEN, DE-ÇEM-SEN, DEMİRYOL-SEN, EĞİT-SEN, EĞİTİM-İŞ, EMEK-SEN, ENER- SEN, GENEL SAĞLIK-İŞ, KÜLTÜR-SEN, LİM-SEN, MADEN-SEN, OR-KAM-SEN, SAĞLIK-SEN, SOSYAL HİZMET-SEN, TARIM-SEN, TURİZM-SEN, TÜM BANKA-SEN, TÜM BEL-SEN, TÜM GIDA-SEN, TÜM HABER-SEN, TÜM HAVA-SEN, TÜM MALİYE-SEN, TÜM SAĞLIK-SEN, TÜM SOSYAL-SEN, TAM TAK- SEN, YAPI YOL-SEN, TÜM YARGI-SEN
Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, Türk-İş’in bu önemli eylemde tecrit olmasını önlemek amacıyla, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve kamu çalışanları sendikaları yöneticilerini ziyaret ederek, onların bu eyleme destek vermelerini sağladı. Bayram Meral bu eylemin Demokrasi Platformu’nun gündemine alınması için de çaba gösterdi.
Bu ilişkiler ve girişimler sonucunda, kamu çalışanlarının 15 Temmuz 1994 günü yapmayı programladıkları eylem 20 Temmuz’a kaydırıldı. 19 Temmuz 1994 günü Türk-İş Genel Merkezi’nde toplanan Demokrasi Platformu yöneticileri, 20 Temmuz’da ortak uyarı eylemi yapılacağını kamuoyuna hep birlikte duyurdular. Bu basın toplantısında kamuoyuna dağıtılan bildiri şöyleydi:
ÇALIŞANLARIN ORTAK SESİ
DEMOKRASİ PLATFORMU
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, KÇSP, SENDİKALARARASI EŞGÜDÜM KOMİTESİ, TMMOB, TÜRK TABİPLER BİRLİĞİ, TÜRMOB, T.DİŞ HEKİMLERİ BİRLİĞİ, T.VETERİNER HEKİMLERİ BİRLİĞİ, İNSAN HAKLARI DERNEĞİ, HALKEVLERİ, ÖĞRETİM ÜYELERİ DERNEĞİ, ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ, ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ, T.ZİRAATÇILAR DERNEĞİ, İFMC, ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİ DERNEĞİ
19 Temmuz 1994
Demokrasi Platformunu oluşturan Örgütlerimiz;
- 12 Eylül Hukukunun tasfiye edilerek insan hakları, barış, özgürlük ve bağımsızlık temelinde ülkemizin demokratikleştirilmesi;
- Sosyal hukuk devletinin korunması ve güçlendirilmesi;
- Enflasyonun, işsizliğin, özelleştirme adı altında sürdürülen yağma ve talanın, taşeronlaşmanın, kaçak işçiliğin, işçi çıkartmalarının, geleceğe yönelik hayali enflasyon oranlarıyla toplu iş sözleşmesi imzalama dayatmasının, kamu çalışanlarına yönelik baskı ve sürgünlerin önlenmesi;
- İşçi ve memur alacaklarının ödenmesi ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinin uygulanması;
- Sendikal hak ve özgürlükler konusundaki kısıtlama ve yasaklamaların kaldırılması ve kamu çalışanlarına grevli toplu pazarlık ve siyasi faaliyette bulunma haklarının derhal verilmesi için,
güç ve eylem birliği kararı almış ve dokuz aydır bu konuda etkili bir işbirliği ve güçbirliği gerçekleştirmiştir.
Demokrasi platformu yalnızca çalışanların değil, aynı zamanda demokratikleşmenin, insan haklarının, ulusal varlıklarımızın ve halkımızın çıkarlarının da takipçisi olarak, sorumluları ve yetkilileri çeşitli zamanlarda uyarmış, onları yanlışlardan uzaklaştırmaya çaba göstermiştir.
Bütün bu girişimlerin sonuç vermemesi üzerine, Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, 23 Haziran 1994 tarihindeki toplantısında üretimden gelen gücü kullanma kararını oybirliğiyle almıştı. Bu kararı kendi kurullarında değerlendiren Örgütlerimiz, 20 Temmuz 1994 günü tüm çalışanların üretimden gelen gücünün kullanılmasını ve ortak uyarı eylemi yapılmasını kararlaştırmıştır.
Demokrasi Platformu’nu oluşturan tüm örgütler;
- Üyelerini ve diğer tüm çalışanları, 20 Temmuz 1994 Çarşamba günü bir günlük genel uyarı eylemine katılmaya çağırmaktadır;
- Emeklileri, işsizleri, tüm demokratik kuruluşları ve ülkemizin ve halkımızın geleceğini düşünen demokrasi güçlerini herkesi bu eylemimizi desteklemeye çağırmaktadır;
- Parlamento’da temsil edilen tüm siyasi partileri, vaadleri doğrultusunda ülkemizin demokratikleştirilmesi ve halkımızın ve çalışanların sorunlarının çözümü konusunda derhal birlikte harekete geçmeye çağırmaktadır;
- Hükümeti ve İşverenleri, ülkemizin ve çalışanların sorunlarını daha da artırıcı tutum ve davranışlardan kaçınmaları konusunda uyarmaktadır.
20 Temmuz Genel Uyarı Eylemimiz, taleplerimizin gerçekleşmesi doğrultusunda önemli bir güçbirliğimiz olacaktır. Örgütlerimiz, istemlerimizin hayata geçirilmesi konusunda izleyici olacak ve bunların gerçekleştirilmesi için eylemliliğimizi kararlı bir biçimde sürekli kılacaktır.
Türk-İş, 19 Temmuz 1994 günü yaptığı açıklamada, DYP ve SHP kadrolarının Türk-İş’in 3 Ocak 1991 günü gerçekleştirdiği eylemi destekleyici açıklamalarını kamuoyuna hatırlattı. Türk-İş’in bildirisi aşağıda sunulmaktadır:
19 Temmuz 1994
TÜRK-İŞ HATIRLATIYOR
DOĞRU YOL PARTİSİ VE SOSYALDEMOKRAT HALKÇI PARTİ’NİN 3 OCAK 1991 GENEL EYLEMİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARI
SHP Genel Sekreter Yardımcısı Cevdet Selvi (Cumhuriyet,14 Ekim 1990):
“Anayasadan başlayan ve yasalarla devam eden, bunların ötesinde sendikalar üzerinde sürdürülen baskılar açık seçik genel grev nedenidir. Sendikaları yok edecek, çalışanları ortaçağ anlayışıyla kullanmaya yönelik sözleşmeli personel uygulaması genel grev nedenidir. Tüm çalışanların demokratik haklarını alabilmek için genel grev zorunludur. Uyuşmazlıktaki tüm işçilerin ekonomik haklarını alabilmeleri için genel grev zorunludur. Bu kadar denendikten sonra ve bugünkü haklı direnişler ile mücadeleler karşısındaki iktidarın tutumu, bu iktidarın değişmesinin köklü çare olduğunu göstermektedir. Bunun yollarından bir tanesi de genel grevdir.”
SHP Genel Sekreter Yardımcısı Cevdet Selvi (Güneş Gazetesi, 1 Kasım 1990):
“Çözüm arayan değil, ekmek mücadelesi veren sendikaları ve işçileri suçlayanlara karşı elbette birlikte mücadelenin gereğine inanıyoruz. Böyle bir ortamda Genel Grev eylemini destekleriz ve parti olarak da üzerimize düşeni yaparız.”
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel (Cumhuriyet, 22 Aralık 1990):
“DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, dün Türk-İş’i ziyaret etti. Demirel, Türk-İş’in giriştiği hareketi, ‘demokratik ve uygar’ bulduğunu belirterek, haksızlığın olduğu yerde, hak arama yollarının kullanılması gerektiğini dile getirdi. Hak alınmadığı sürece sosyal patlamaların kaçınılmaz olacağını ifade eden Demirel, ülkeyi yönetenlerin Türk-İş’in önceki gün ortaya koyduğu tavıra çok iyi kulak vermeleri gerektiğini vurguladı. Demirel, ‘Bundan sonra olacak bir takım rahatsızlıklardan da bu hareketin manasını kavrayamayanlar sorumlu olur’ diye konuştu. Çalışan milyonları aç bırakarak bir yere varılamayacağına dikkati çeken DYP lideri, ‘Türk işçisinin bu hareketine herkesin destek olacağına inanıyoruz,’ dedi.”
SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin (Günaydın, 22 Aralık 1990):
“SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin ile Genel sekreter Yardımcıları ve Gölge Çalışma Bakanları TÜRK-İŞ’i ziyaret ederek, Genel Başkan Yılmaz’a 3 Ocak’ta yapılacak genel eylemi parti olarak desteklediklerini bildirdiler.”
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın (Güneş, 22 Aralık 1990):
“Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, A.A. muhabirinin sorusunu cevaplandırırken, bir günlük genel grev kararının demokrasinin yerleşmesi, kökleşmesi açısından çok önemli olduğunu bildirdi. Karayalçın, ‘Türk-İş’in aldığı bu kararın işçilerimizin uluslararası sözleşmelerden doğan sendikal hak ve özgürlüklerini tüm boyutlarıyla kullanması açısından da büyük önem taşıdığına inanıyor ve destekliyorum,’ dedi.”
SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin (Güneş, 27 Aralık 1990):
“Bu kadar yıldan sonra, işçiler, neden böyle bir eyleme ihtiyaç duymuşlardır? Buna eğilinmesi gerekir. 12 Eylül’den bu yana geçen 10 yılda büyük sıkıntılar çeken çalışan kesim, öyle bir noktaya geldi ki; bunu yapma ihtiyacı içine girmiş. Böyle yasadışı ilan etmekle hiçbir sorun çözümlenemez.”
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel (Güneş, 27 Aralık 1990):
“TÜRK-İŞ’in hak ararken kırıp dökmek gibi amacı yoktur. Hükümetin hak arama yollarını tıkaması tepki getirir. Eylemleri yasaklayacağına arkasındaki nedenleri araştırsınlar.”
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü (Cumhuriyet, 28 Aralık 1990):
“TÜRK-İŞ, 3 Ocak günü bütün işkollarındaki üyelerini kapsayan genel eylemi uygulamaya geçirmeye karar vermiştir… Ne yazık ki Bakanlar Kurulu, Türkiye’nin de onayladığı insan hakları bildirgesinde yer alan direnme hakkını da gözardı ederek bir suç kılıfı aramaya kalkışmış ve olayı yasadışı ilan etmek gafletinde bulunmuştur. Kendi yasadışı eylemlerini, hukuğa saygısızlığını düşünmeden böyle bir kararı kamuoyuna ilan etmek, gaflet ve delalet içinde olmakla eşanlamlıdır… Türkiye’de başta SHP olmak üzere bütün muhalefetin, demokratik güçlerin 3 Ocak 1991’de işçilerin ve çalışanların yanında olacağından hiç kuşkum yoktur.”
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel (Milliyet, 31 Aralık 1990):
“İşçiyi, haklı davasında destekliyoruz. 3 Ocak, Türkiye’nin gidişatına tepkidir… İşçinin haklı davasını destekliyoruz. Tavsiyede de bulunuyoruz. Kırmayın, dökmeyin, meşruiyetten ayrılmayın, diye. Eğer bu kafi derecede destek değilse, biz de bir türlü destek veririz. Biz, daima alınterinin, el emeğinin ve göz nurunun yanında olduk.”
SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin (Sabah, 2 Ocak 1991):
“Genel Sekreter Hikmet Çetin’in imzasıyla örgüte ve milletvekillerine gönderilen genelgelerde, direnişçi, grevci işçilerin her hal ve şart altında desteklenmesi, yanında olunması, her türlü maddi manevi desteğin verilmesi istendi.”
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün 2 Ocak 1991 tarihinde açıkladığı SHP Merkez Yürütme
Kurulu bildirisi (Milliyet, 3 Ocak 1991):
“İşçilerin bu eylemi, demokrasi kuralları içinde haklı ve yasalara saygıyı da gözardı etmeyen bir eylemdir. Bu olayı yasadışı bir genel grev olarak nitelemek ve suçlamak mümkün değildir.”
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü (Güneş, 3 Ocak 1991):
“En büyük işçi kuruluşlarımız ve bütün işçilerimiz, kamu düzeni ve sağlığını da özenle koruyarak, bir gün işbaşı yapmama kararıyla üretimden gelen gücün önemini iktidara duyurmak istiyorlar. Bu, demokrasi kuralları içinde haklı ve yasalara saygıyı da gözardı etmeyen bir eylemdir. Bu olayı yasadışı bir genel grev olarak nitelemek ve suçlamak mümkün değildir.”
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in 2 Ocak 1991 tarihinde yaptığı açıklama (Milliyet, 3
Ocak 1991):
“DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel de, ‘Kötü idareye karşı olan tepkiye destek veriyoruz,’ dedi. Demirel, dün parti genel merkezinde gazetecilerin konuya ilişkin sorusunu yanıtlarken, eylemin genel grev değil, üretimden gelen gücü ortaya koyma olduğunu belirtti ve şunları söyledi: “Yüzbinleri nasıl cezalandıracaksınız? Yüz binlerin bu çeşit harekete kalkması, fiili suç bile sayılsa, bu, kanunu işlemez hale getirir. Yöneticiler, yüz binleri cezalandırmayı düşüneceğine, işçiyi bu noktaya getiren nedenleri ortaya koysun, onlara ilgi göstersin. Çankaya sakini Sayın Özal, televizyonda dakikalarca övünüyor. Bu boş övünme yerine milyonların sıkıntısına eğilsin. İşçi eylemi, sıkıntı içindeki milyonların tepkisine tercümandır. Bu nedenle, herkes bu olaya sıcak bakıyor, tabii biz de sıcak bakıyoruz.’ ”
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel (Güneş, 3 Ocak 1991):
“Yüzbinleri nasıl cezalandıracaklar. Yüzbinlerin bu çeşit harekete kalkması, eğer fiil suç bile sayılsa, kanunu işlemez hale getirir… Halkın infialine, feryadına, tepkisine tercüman olduğu için, onu dile getirdiği için herkes sıcak bakıyor. Biz de sıcak bakıyoruz. Bu kanunların ihlali değil, kötü idareye karşı konulan tepkiye destek vermektir.”
DYP Başkanlık Divanı Açıklaması (Milliyet, 3 Ocak 1991):
“Türkiye sızlanmaktadır. Halk bunalmıştır. Milyonlar, el emeğinin karşılığını istiyorsa bunun altındaki feryada kulak verilmeli. Bize göre bu bir genel grev değil, hak arayışıdır.”
Türk-İş’in 20 Temmuz genel eyleminin çok geniş bir destek bulması ve özellikle de kamu çalışanları sendikalarının bu eyleme destek vermesi üzerine, Başbakan adına Müsteşar Vekili Ali Naci Tuncer imzasıyla yayınlanan genelgeyle memurlar uyarıldı.
“Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurların, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununa göre düzenlenecek toplantı ve gösterilere katılmasının yasak olduğu hatırlatıldı. Devlet memurlarının, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırı olarak veya Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununa göre düzenlenen toplantı ve gösterilere katılmasının söz konusu personelin hukuki statülerini belirleyen mevzuatla yasaklandığı belirtildi. Genelgenin, tüm bakanlıklar ve ilgili kuruluşlar, Başbakanlığa bağlı ve ilgili kuruluşlar, Başbakanlık merkez teşkilatına gönderildiği belirtildi.” (Zaman, 20.7.1994)
Bu arada bazı siyasi partiler de 20 Temmuz genel eylemini desteklediklerine ilişkin açıklamalar yaptılar.
Demokrat Parti Genel Başkanı Aydın Menderes, 20 Temmuz 1994 günü yaptığı açıklamada, Türk-İş’in eylemini destekledi. Aydın Menderes’in açıklamasının son bölümü şöyledir:
Türk-İş’in aldığı bu eylem kararı;
Hem işçimizin, hem de tüm halkımızın kutsal ve önlenemez karşı koyma hakkının kullanılmasıdır.
Bu hakkın kullanılması kararı demokrasimizin de yüzünü ağartacak bir eylem olacaktır. Esasen bu hükümetin halkın buyurucu ve düzeltici gücü ile tanışmanın zamanı gelmiştir.
Otomotiv sektörünün şikayetleri karşısında direnemeyip ödün veren iktidarın işçinin ve halkın istekleri karşısında boyun eğeceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Bu genel eylem kararını veren Türk-İş’i kutluyoruz.
Bu eyleme katılacak işçimizi ve halkımızı derin bir saygı ile selamlıyoruz.
En sıcak sevgilerimizi ve hayır dualarımızı sunuyoruz. (Demokrat Parti’nin 2 sayfalık açıklaması)
Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Burhan Kara’nın 19 Temmuz 1994 günlü açıklaması şöyleydi:
Türkiye’de, yani üç yıl öncesine nazaran, her şeyin daha ağırlaştığı ve zorlaştığı bir ülkede, Sayın DEMİREL’in sözü ile halkın infialine, feryadına, tepkisine tercüman olduğu için bu genel eyleme sıcak bakıyoruz. Bu, kanunların ihlali değil, kötü idareye karşı konulan tepkiye destek vermektir. Türkiye sızlanmaktadır. Halk bunalmıştır. Milyonlar el emeğinin karşılığını istiyorsa, bunun altındaki feryada kulak verilmelidir. Bize göre bu bir grev değil, hak arayışıdır. (ANAVATAN Partisi açıklaması)
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz da şunları söyledi: “Hükümet, ‘işçi ve memuru enflasyona ezdirmeyeceğiz’ dediği halde; maaşlarda, enflasyon oranının yarısı kadar dahi artış gerçekleştiremedi. Buna rağmen, işçi ve memurların yasadışı bir davranışta bulunacaklarına inanmıyorum. ANAP olarak, memur, işçi ve emeklimizin eylemini tüm gücümüzle destekliyoruz.” (Türkiye, 20.7.1994)
SHP Genel Başkan Yardımcısı ve Petrol-İş Sendikası eski genel başkanı Cevdet Selvi, 18
Temmuz 1994 günü yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Yasalara aykırı davranan işçiler ve memur değil, onların haklarını gasp eden Hükümettir. Böyle bir hükümete partimin ortak olmasından büyük üzüntü yaşıyorum. İşçiler ne istiyor? İmzalanmış olan toplu iş sözleşmelerinin uygulanmasını istiyor. Türkiye’de toplu sözleşme düzeninin başladığı 1963 yılından bu yana ilk defa hükümet tarafından hukuk zorlanıyor, düzen bozuluyor. Başbakan’ın imzaladığı toplu iş sözleşmelerini yeniden pazarlık masasına getirmek ileride telafisi mümkün olmayan yaralar açar. Öte yandan memurlara bu yıl için verileceği açıklanan yüzde 54 zam da artık hiçbir anlam ifade etmez hale geldi. SHP ücretlerin dondurulması halinde hükümetten ayrılacağını ilan etmiştir. Şimdi bu sözünü yerine getirmelidir.” (Meydan, 19.7.1994)
Türk-İş’in ve Türk-İş’e bağlı sendikaların üyesi bulunduğu uluslararası örgütler ve küresel sendika federasyonları da Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral’e gönderdikleri mesajlarda, bu eylemi desteklediklerini ifade ettiler. Ancak bu “destek”, mesajın ötesine de gitmedi.
20 Temmuz Genel Eylemi’nde önde gelen amaçlardan biri, yeni bir geleneğin yaratılmasıydı. Üç konfederasyonun ve onlara bağlı sendikalara üye işçiler ilk kez ülke çapında birlikte genel eylem yaptılar. Türkiye’de ilk kez işçiler ve memurlar ülke çapında birlikte genel eylem yaptılar. Tek tek insanların eyleme katılma gerekçeleri farklıydı, ama Demokrasi Platformu’nun ortak belgesinde yer alan talepler, yalnızca sendikaların doğrudan temsil ettikleri işçilerin kısa vadeli kesimsel çıkarları değil, sınıfın orta vadeli çıkarlarıydı. Genel Eylem başarılıdır. 20 Temmuz Genel Eylemi, Türkiye işçi sınıfının çeşitli kesimlerinin ülke çapındaki ilk ortak eylemi olarak, ülkemizde yeni bir geleneğin yaratılmasında önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.
20 Temmuz Genel Eylemi, sermayenin egemenliğinin daha da arttığı günlerde, insanlığın, dünyanın ve Türkiye’nin umudunun, her zamankinden daha fazla işçi sınıfı olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Demokrasi Platformu Başkanlar Kurulu 21 Temmuz 1994 günü toplanarak, 20 Temmuz eylemine ilişkin aşağıdaki değerlendirmeyi yaptı:
20 Temmuz Genel Uyarı Eylemi, alınan karar doğrultusunda işyerlerinde, üretimden gelen gücün kullanılması biçiminde tüm yurtta başarıyla uygulanmıştır.
Demokrasi Platformunu oluşturan örgütlerimize bağlı üyelerimize, aldığımız kararı destekleyen çalışanlar ve halkımıza teşekkür ederiz.
12 Eylül Hukuku’nun tasfiye edilerek insan hakları, barış, özgürlük ve bağımsızlık temelinde ülkemizin demokratikleşmesi amacına yönelik bu uyarı eyleminden gerekli mesajın alındığına inanıyoruz.
Ülkemiz demokrasi ve çalışma hayatında ilk örnek olan bu güç ve eylem birliği; işçilerin, memurların, tüm çalışanlar ve halkımızın sesi olmuştur. Bu tarihsel çıkış yeni bir dönemin başlangıcıdır. Yarınlarımıza olan güven ve umudumuzun ifadesidir.
Böylesi bir eylemin gerisinde yatan nedenlerin sağlıklı olarak değerlendirilmesi öncelikle Sayın Başbakan’a ve Hükümetimize düşmektedir. Çalışanlar ile işsizleri karşı karşıya getirebilecek Sayın Başbakan’ın demecini bir talihsizlik, amacını aşan sözler olarak değerlendiriyoruz.
Çalışanlar ile işsizlerin çıkarları birbirine karşıt değildir. Sorumlu bir Başbakandan beklenen, işsizleri çalışanlara karşı kışkırtmak değil, işsizliği önleyici programları ortaya koymak, bu yönde, işsizlik sigortası gibi sosyal politikaları uygulamaktır.
Demokrasi Platformu ve onu oluşturan örgütlerimiz, izlenen ekonomik ve sosyal politikaların ve Parlamentonun izleyicisi olacaktır. Haklı taleplerimizin yerine getirilmemesi durumunda eylemlerimiz, alınan karar doğrultusunda sonuç alınıncaya kadar devam edecektir.
Gösterdikleri destek ve duyarlılık için basın mensuplarına teşekkür ederiz. (Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu, 21.7.1994, bir sayfalık bildiri)
Türk-İş’e Bağlı Hava-İş Sendikası’nın 20 Temmuz Genel Eylemi Konusundaki Tavrı
Demokrasi Platformu Başkanlar Kurulu’nun 20 Temmuz Genel Uyarı Eylemi’ne destek verdiği gün, TÜRK-İŞ’in üyesi olan Hava-İş Sendikası Genel Merkez Yönetim Kurulu imzalı bir bildiriyle, Hava-İş’in bu eyleme katılmayacağı açıklandı. Hava-İş’in 19 Temmuz 1994 tarihli açıklaması şöyleydi:
Değerli Üyemiz,
Sizlere 30.06.1994 günü yayınladığımız bültenle Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun 28.06.1994 günü yaptığı toplantıda ülkemizin ve çalışanların karşı karşıya bırakıldığı sorunların genel bir değerlendirmesini yaparak, bu sorunların çözümü konusunda hükümeti uyarmak için;
Türk-İş’e bağlı tüm sendikaların Genel Merkez ve Şube Yöneticileri ile birlikte 12.07.1994 günü topluca Başbakanlığa yürümesi,
Hukuk Devleti anlayışına uygun hareket edilmemesi ve sorunların sürmesi durumunda 20.07.1994 günü Genel Eylem yapılması, kararını aldığını duyurmuştuk.
Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun oybirliği ile aldığı Genel Eylem kararını desteklediğimizi belirterek bu kararın en geniş katılımla hayata geçirilebilmesi için sizlere çağrıda bulunmuştuk. Türk-İş Başkanlar Kurulu’nda, bizimle birlikte tavır koyan birkaç sendikanın ısrarları ile alınan Genel Eylem kararının sahibiyiz. Bugün karşı karşıya bırakıldığımız sorunların çözümü konusunda en ufak bir adım atmayan hükümete, üretimden gelen gücümüzle cevap vermenin
biz çalışanlar için en doğru tavır olduğuna inanıyoruz.
Emeğe yöneltilen saldırıya karşı emeğin topyekün karşı çıkışıyla cevap vermenin biz çalışanlara yakışan ve sonuç getirici tavır olduğuna inandığımız kadar, yapılacak eylemin sınıfa yakışır hedefleri önüne koymasının gerekliliğine de inanıyoruz. Bu anlamda çok temel zorunluluklarla alınan 20 Temmuz Genel Eylem kararının Türk-İş Yönetimince bugün çekildiği nokta konusunda ciddi endişelerimiz var. bu endişelerimiz, 12 Temmuz’da Başbakanlığa yapılan yürüyüşle yaşadıklarımızla iyice pekişti.
Değerli Üyemiz,
Sizlerin de çok iyi bildiğiniz gibi; 20 Temmuz Genel Eylemi,
Hükümetin demokratikleşme konusundaki vaadlerini yerine getirmesi, 12 Eylül döneminin
anti-demokratik kalıntılarının temizlenerek, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun davranılması, Memurların grevli toplu pazarlık haklarının derhal tanınması,
KİT’lerin özelleştirme adı altında, vurgunculara peşkeş çekilmesine son verilmesi,
Zorunlu Tasarrufa ilişkin sorunların bir an önce çözülerek, emeklilik haklarımızı geriletmeye yönelik tasarıların derhal gündemden kaldırılması,
İşten atılmaların durdurulması,
Toplu sözleşmelerde hükümet yetkililerinin de altına imza attığı yükümlülüklerinin yerine getirilmesi, konularında hükümeti uyarmak için alınmıştı.
28 Haziran’da alınan bu karar gereği 12 Temmuz’da Başbakanlığa gidilerek topluca uyarıda bulunulacak, sorunların çözüme kavuşturulmaması halinde 20 Temmuz’da “Genel Eylem” uygulanacaktı.
ANCAK, BU KARARDAN SONRA, TÜRK-İŞ YÖNETİMİNİN HÜKÜMETLE YAPTIĞI GÖRÜŞMELER, TOPLU SÖZLEŞMELERİN SON ALTI AYLIK ÜCRET ZAMLARININ ÜRETİNE OTURTULDU. EYLEMİN
DİĞER HEDEFLERİ UNUTULDU. Hükümeti yasa tanımazlıkla suçlayan Türk-İş Yönetimi, toplu iş sözleşmeleri ile kazanılmış bir hakkı tekrar tartışmaya açarak, hükümetle aynı çizgiye geldi. Eylemin diğer hedefleri, yüzde rakamlarında birkaç puanlık oynamalarla çalışanlara unutturulmaya çalışıldı.
Türk-İş’in 20 Temmuz “Genel Eylem” kararının içini boşaltan bu çabaları 12 Temmuz’da iyice gün ışığına çıktı. Bazı sendikaların yürüyüşe sadece Şube Başkanlarını çağırmasına, bu konuda kendi teşkilatlarına duyuruda bulunmamasına rağmen, 12 Temmuz’da yürümeye kararlı geniş bir kitleyi gören Başkanlar Kurulu Başbakanlığa yürümek zorunda kaldı. Ancak, bir protesto niteliğinde yapılması gereken yürüyüş amacından saptırılmaya çalışıldı.
13.30’da Başbakanla görüşme yapılacak diye yola çıkıldı. Ancak çok önemli işleri olduğu gerekçesi ile Başbakanın yerinde olmadığı söylenerek, o an ürada bulunan bir iki devlet bakanı ile görüşmeye çalışıldı. Protesto amacıyla alınan yürüyüş kararı, kitlelerin kararlılığı kırılarak, teslimiyet dönüştürülmeye çalışıldı. Birkaç duyarlı sendikanın tavır koyması üzerine görüşmeden vazgeçildi. Türk-İş’e geri dönen Başkanlar Kurulu durum değerlendirmesi yapmak üzere toplandı. Daha görüşmelere başlanılmadan, Başbakanın, Kurul’u Başbakanlık Konutunda beklediği haberi geldi. Ve Başkanlar Kurulu Üyeleri apar topar kendileri ile 2 saat önce görüşmeyi reddeden, Başbakanla görüşmek üzere Konuta gittiler. Bu görüşmeye sadece 3 sendika HAVA-İŞ, TÜMTİS ve KRİSTAL-İŞ katılmadı.
Bu görüşmeye gidiş ve görüşme sonrası tekrar toplanan Başkanlar Kurulundaki Sendika Genel Başkanlarının ve Türk-İş Yöneticilerinin yaptığı konuşmalar bizlerin bu konudaki haklılığını bir kez daha perçinledi. 28 Haziran’da oybirliği ile alınan eylem kararı, Başkanlar Kurulunda tekrar tartışmaya açıldı. Daha önce eylemin yapılması doğrultusunda oy kullanan birçok Sendika Genel Başkanı, kendi katıldıkları kararı yok sayarak eyleme katılmayacaklarını, bu konuda teşkilatlarına gerekli talimatları verdiklerini açıkladılar. Eyleme sahip çıkan birkaç sendikanın ortaya çıkan gelişmelerle ilgili düşüncelerini söyleme çabaları Türk-İş Başkanı Bayram MERAL tarafından engellendi.
Üye sayısı olarak Türk-İş içerisinde çoğunluğu oluşturan sendikaların eyleme katılmayacaklarını açıklamalarına rağmen Bayram MERAL’in “Eylem 2 gün olmalı. Eylem sonrası işten atılacak işçiler için Türk-İş olarak hiçbir şey yapamayız” sözleri ve Başbakanla yapılan görüşme doğrultusunda toplu sözleşme ile kazanılmış hakkı yok sayarak son altı aylık ücret zammının hangi iş koluna hangi yüzde ile uygulanacağının tespiti için hükümetle ortaklaşa komisyon oluşturulması girişimi, başından beri duyduğumuz endişelerdeki haklılığımızı gösterdi. HAVA-İŞ olarak tavrımızı koyarak Başkanlar Kurulunu terk ettik.
Yaşadığımız bu gerçekleri basının tüm ısrarlarına rağmen bugüne kadar kimseye anlatmadık. Çünkü bu konuda söylenecek her kelimenin bizim aleyhimize kullanılacağını çok iyi biliyorduk.
Birilerinin yapılan gizli pazarlıkla ‘Genel Eylemi’ kırma çabaları, bize mal edilecekti. Bugüne kadar da sustuk. Ancak, tüm bu gelişmeleri kendi kurullarımızda değerlendirdik ve tabanın zorlaması ile alınan ancak kendisine sınıfın öncüsüyüm diyenlerce amacından saptırılan, özü boşaltılan, uygulanış biçimi olarak hükümetle ikili pazarlıklar sürdürülürken çalışanları işyerlerine hapsederek baskılarla karşı karşıya bırakan bu eylemin içinde olmamaya karar verdik.
BAŞINDA ÇOK DOĞRU HEDEFLERLE YOLA ÇIKILARAK ALINAN “GENEL EYLEM” KARARININ, BUGÜN GELİNEN NOKTADA, BU HEDEFLERE ULAŞILMASINA ARACILIK ETMEYECEĞİNİ, SINIFIN SORUMLULUĞUNU TAŞIMAYANLARLA YOLA ÇIKMANIN SINIFA YARAR DEĞİL ZARAR GETİRECEĞİNİ GÖRÜYORUZ.
Bu kararımız eylem kararı ile birlikte yaşadığımız ve bugüne kadar ısrarla gizlediğimiz gerçekleri, Türk-İş Yönetimini ve onlara destek olanları kamuoyu önünde teşhir etmek gibi tarihi bir sorumluluğu da bize yüklüyor. Bunun farkındayız. Ama bizler bu sorumluluğu taşımaya, Türk- İş’i sınıfa doğru önderlik eden insanların yönettiği Konfederasyon yapmaya kararlıyız.
Saygılarımızla,
HAVA-İŞ SENDİKASI
GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU
(Hava-İş Bülteni, No.71, 19.07.1994, 2 s.)
20 Temmuz Genel Eylemi sonrasında, Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral ve Türk-İş Genel Sekreteri Şemsi Denizer imzasıyla Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin’e yazılan 22 Temmuz 1994 ve 94.850.5/21 sayılı yazıda, Hava-İş’in tavrıyla ilgili açıklama istendi:
28 Haziran 1994 Salı günü Ankara’da toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulunca alınan ve 12 Temmuz Salı günü Başbakanlığa yürüyüş, 20 Temmuz günü de yurt çapında genel uyarı eylemi yapılması yolundaki kararlar, bu kurul üyesi olarak malumunuzdur.
12 Temmuz günü Sendikalarımızın Genel Başkanları ve merkez yöneticileriyle, profesyonel şube başkanlarından oluşan toplantı ve onu takip eden yürüyüşte bulunmanıza rağmen; 20 Temmuz’da Demokrasi Platformunu oluşturan HAK-İŞ, DİSK, Kamu Sendikaları, Meslek Odaları
ve Demokratik Kitle Örgütlerinin bize destek vererek genel eylemin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaları karşısında bazı yayın kuruluşlarına yaptığınız açıklama, Türkiye’de ilk defa uygulanan böyle bir birlikteliğe son derece zarar verici olması yanı sıra, Türk-İş’in disiplin anlayışıyla da bağdaşmaz niteliktedir.
Geçmişte çeşitli vesilelerle Türk-İş Yönetimini eleştirmenizi sendikal demokrasinin doğal sonucu olarak mümkün olsa da; yüzbinlerin bütünleştiği bir eylemin uygulandığı saatlerde “Türk-İş’i hükümetle anlaşarak işçi hareketine ihanet ettiği” için eyleme katılmama kararı aldığınızı açıklamanızı aynı sendikal demokrasi çerçevesinde değerlendirmek mümkün değildir. Şifahen yapılan bir açıklama olduğu öğrenilen ve yayınlanan bu haberle ilgili olarak, gerçeğin öğrenilmesi ihtiyacı duyulduğundan, konunun tarafınızda Yönetim Kurulumuza detaylarıyla
bildirilmesini önemli rica ederiz.
TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu da 28 Temmuz 1994 günü yaptığı toplantıda 20 Temmuz 1994 eylemini değerlendirdi. Yönetim Kurulu toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, Atilay Ayçin’in genel başkanlığını yaptığı Hava-İş’in bu eylem sürecindeki tavrıyla ilgili olarak da şu değerlendirme yapıldı:
28 Temmuz 1994
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu’nun 28 Haziran 1994 günlü toplantısında oybirliğiyle aldığı Genel Eylem kararı, 19 Temmuz 1994 günü HAK-İŞ, DİSK, Kamu Çalışanları Sendikaları, Türk Tabipleri Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Demokrasi Platformunu oluşturan diğer demokratik kuruluşların da katılmalarıyla, büyük bir başarıyla gerçekleştirildi.
TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu, başta Başkanlar Kurulumuz olmak üzere, 12 Temmuz 1994 günü Ankara’da Başbakanlık’a yapılan yürüyüşe katılan Genel Merkez ve Şube Yöneticilerimize ve 20 Temmuz Genel Eylemi’nin başarıyla gerçekleşmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan Sendikalarımızın Genel Merkez ve Şube Yönetimlerine, işyeri sendika temsilcilerine ve üyelerine şükranlarını sunmaktadır.
12 Temmuz Yürüyüşü ve 20 Temmuz Genel Eylemi, öncelikle 12 Eylül Hukukun kaldırılması, ülkemizin demokratikleştirilmesi, kamu çalışanlarına grevli toplu pazarlık ve siyasi faaliyette bulunma haklarının verilmesi, Hükümetin ülkemiz ve halkımızın çıkarlarına uymayan tavırlarının değiştirilmesi, işten atılmalara ve özelleştirme adı altında sürdürülen yağma ve talana müsaade edilmemesi, emeklilerin sorunlarının çözülmesi, işçi alacaklarının ödenmesi ve hukuk devleti anlayışının gereği olan toplu sözleşme zamlarının uygulanması amacıyla yapıldı.
20 Temmuz Genel Eylemi ülkemiz sendikacılık tarihine başarılı bir sayfa olarak geçmiştir. Başkanlar Kurulumuzun 28 Haziran’da oybirliğiyle aldığı karara uymayan ve 19 Temmuz
1994 günü yayınladığı bildiriyle eylem kırıcılığı yapan tek Sendikamız, Hava İş olmuştur. Hava-İş Sendikası Genel Merkez Yönetim Kurulu imzasıyla yayınlanan bildiride, TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu toplantısına ilişkin gerçekdışı iddialarda bulunulmuş, TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu kararı çiğnenmiş ve eylem kırıcılığı yapılmıştır. Üyesine güven veremeyen, üyesini arkasından greve sürükleyemeyen, üyelerinin sorunlarını çözmek için gerekli girişimlerde bulunmayan bir yönetimin eylem kırıcı tavrını normal karşılıyoruz. Hava-İş’in değerli Şube Yöneticilerinin, İşyeri Sendika Temsilcilerinin ve Üyelerinin, tabanla kopukluğunu örtmek için en keskin açıklamaları yapan ve ancak sınıf kardeşlerini en zor anlarında yalnız bırakarak kendilerini güvenceye alanları gerektiği gibi değerlendirdiğini biliyoruz.
Hava İş Sendikası Genel Merkez Yönetim Kurulu’nun yalanlara dayalı ve Hava-İş’in onurlu tarihine bir leke olarak geçecek bu açıklamasına, Hava İş Sendikamızın değerli Şube Yöneticilerinin, İşyeri Sendika Temsilcilerinin ve Üyelerinin de inanmadığına ve Genel Merkez Yönetim Kurulu’nun eylem kırıcı tavrından üzüntü ve utanç duyduklarına inanıyoruz. Hava İş Genel Başkanı Atilay Ayçin’in 28.7.1994 günlü Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan, TÜRK-İŞ
Yönetim Kurulu’nun yerlerini terk etmesi gerektiği doğrultusundaki açıklamasını da, demokrasi ve sendikal disiplinle bağdaştırmıyoruz.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu ilk toplantısında Hava-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu’nun 19 Temmuz 1994 tarihli açıklamasını ve Atilay Ayçin’in 28.7.1994 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yer alan demecini değerlendirecek ve gereğini yerine getirecektir.
TÜRK-İŞ YÖNETİM KURULU
Hava-İş Sendikası’nın 1995 yılında yapılan 22. Genel Kurulu’na sunulan 20 Ocak 1992 –
13 Ocak 1995 dönemi Çalışma Raporu’nda 20 Temmuz 1994 genel eylemi, Hava-İş’in bildirisi ve Türk-İş’in tepkisine ilişkin bir bilgi yer almamaktadır. (Hava-İş, 22. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, 20 Ocak 1992 – 13 Ocak 1995), İstanbul, 1994)
Türk-İş’in 20 Temmuz Genel Eylemi’ne Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun tepkisi
20 Temmuz genel eylemi, ağırlıklı olarak kamu sektöründe işçilerin ve kamu çalışanlarının yaşadığı sorunların çözümüne yönelikti. Bu nedenle, işverenlerin kaygısı ve tepkisi sınırlı kaldı.
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Refik Baydur ve Genel Sekreteri Kubilay Atasayar’ın bu konuda Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral’e gönderdikleri 14 Temmuz 1994 tarihli telefax notu aşağıda sunulmaktadır:
Kamu kesiminde bağıtlamış olduğunuz bazı toplu iş sözleşmelerinin uygulanmasından doğan uyuşmazlık ile Hükümetten beklentilerinizin gerçekleşmemesi nedenleriyle 20 Temmuz 1994 günü Türkiye çapında bir eylem yapacağınız çeşitli yayın organlarından öğrenilmiştir.
Hakların elde edilmesi için yasaların tanıdığı yollara başvurmanın doğal olduğu kuşkusuzdur. Yasal olmayan yollara başvurulmasının ise çok yönlü zararlara sebebiyet vereceği ve olumsuz sonuçlarla karşılaşılacağı gözden uzak tutulmalıdır.
Böyle bir eylemin, içinde bulunduğumuz ekonomik kriz ortamında iş barışı ve üretim açısından yapacağı tahribatın sonuçlarına işletmelerimizin katlanması beklenemeyeceğinden yasal yolları devreye sokarak gerekli tedbirlere başvurabileceklerine dikkatlerinizi çekmek isteriz.
Öte yandan böyle bir eylemin Ülkemizin modern endüstriyel ilişkilere geçişinden otuzbir yıl sonra oluşturmaya başarabildiğimiz ve devamı konusunda ittifak ettiğimiz çalışma hayatının sorunlarına birlikte çözüm arama ve işbirliği yapma gayretlerimize de uygun düşmeyeceğine işaret etmekte yarar görmekteyiz.
Konuyu bir kere daha inceleyerek yasal olmayan yollardan vazgeçilmesini ve çalışma barışının her şeye rağmen karşılıklı görüşmelerle sürdürülmesi için gerekli gayretin gösterilmesini Konfederasyonumuzun görüş ve düşüncesi olarak bilginize sunarız.
Saygılarımızla.
Aynı yazı, Hak-İş Genel Başkanı Necati Çelik’e de gönderildi. (Günaydın, 15.7.1994)
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Refik Baydur, ANKA’ya yaptığı açıklamada şunları söyledi: “KİT’lerde anlaşmazlık varken eyleme özel sektörün de dahil edilmesi yanlış. Özel sektör işvereni hiç suçu olmadığı halde bir eylemle karşı karşıya kalıyor.” (Cumhuriyet, 15.7.1994)
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası Genel Sekreteri Ercüment Rona, 15.7.1994 günü işverenlere şöyle bir yazı gönderdi:
Sayın Üyemiz,
Türk-İş’in kamu kesiminde bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar ağırlık taşımak üzere Hükümetten çeşitli beklentilerinin gerçekleşmediği gerekçelerine dayanarak 20 Temmuz 1994 Çarşamba günü Türkiye çapında eylem yapacağı çeşitli yayın organlarında açıklanmıştır.
Bu eylemi Disk ve Hak-İş’in de yanı sıra kamu çalışanları platformunun da destekleme kararı aldığı öğrenilmiştir.
Sendikamızın, hakların yasal yollardan aranması ve çalışma hayatına ilişkin sorunların görüşmeler ve uzlaşma yoluyla çözülmesi görüşünü taşıdığı, yasadışı davranışların daima karşısında olduğu malumunuzdur.
Yapılacak eylem türü kesin bir şekilde açıklanmamış olmakla birlikte işçilerin işe geleceği fakat çalışmayacağı istihbar edilmiştir ki, bu da yasadışı bir davranış olacaktır.
İşletmelerimizin içinde bulunduğu ekonomik kriz ortamında iş barışının bozulmasına yol açacak ve üretimi olumsuz yönde etkileyecek böyle bir eylemi tasvip etmemiz mümkün değildir.
Eylemin vukuu halinde yasal işlemlerin yapılacağı ve gerekli tedbirlerin alınacağı tabiidir.
Bu durum karşısında, camiamızda daha önceleri de yaşanan bu tür eylemlere karşı alınacak tedbirler ve uygulamalar bilinmekle birlikte aşağıda yazılı hususların bir kere daha hatırlatılmasında yarar görülmüştür.
- Kamu kesiminde çalışanları ilgilendiren sebepler yüzünden yapılacak bu yasadışı eyleme katılmaları halinde haklarında yasal yollara başvurulacağı hususu ilan yolu ile işçilerinize duyurulmalıdır.
- Eylemin yasadışı olduğu ilan tahtalarına asılacak yazılarla işçilere hatırlatıldıktan sonra, yasaların işverenlere tanıdığı hakkın kullanılabilmesi için gerekli tespitler zamanında yaptırılmalıdır.
- Eyleme maruz kalan işyerlerimiz, bu eyleme katılan işçi sayısını ve gerekli diğer bilgileri en seri şekilde Sendikamıza ulaştırmalıdırlar.
Durumu bilgilerinize sunar, gereğini rica ederiz. Saygılarımızla. (1 sayfalık yazı)
TİSK Genel Sekreteri Kubilay Atasayar, TİSK’in İşveren Dergisi’nde 20 Temmuz eylemini şu şekilde değerlendirdi:
Özel sektör açısından değerlendirdiğimiz takdirde 20 Temmuz eylemi hiçbir etkili sonuç yaratmamıştır. Ancak, biz bu eylemin başarılı veya başarısız olduğu yolundaki tartışmaların bir tarafa bırakılması ve vermek istediği mesajın doğru algılanması gerektiği görüşündeyiz. Bu hareketin hedefi, siyasi iktidarı çalışma sorunlarının çözümü için işbirliği davet etmektedir. (…)
20 Temmuz eylemine tekrar dönersek, bu eylemin kamu sektörü açısından belli ölçüde etkili olduğunu söylemek mümkündür. Ne var ki, kamu sektörü yönüyle tespitimiz, uygulamanın, eylemin bir işçi eylemi olmaktan çıkarılıp, bir memur gösterisi haline dönüştürülmek istenmesidir. Bu açıdan bakıldığı takdirde, ister işyerlerinde ister sokakta işçi hakları için yapılan eylemin, amacından saptırılması ve istenmeyen yönlere kanalize edilmesi gibi bir tehlikenin de her zaman mevcut olduğunun, yöneticiler için akılda tutulması gereken hassas bir nokta teşkil ettiği söylenebilir.
Bu eylemde tespit ettiğimiz diğer bir önemli nokta da, özellikle sanayi işçisinin konuya büyük bir olgunluk ve anlayışla yaklaştığıdır. Gerçek o dur ki, Türk işçisi çalışmasına müdahale edecek bir eylem biçimini benimsememektedir. Onun için özel sektörde eylem çok etkili olmamıştır. Bu davranışıyla Türk işçisi, Avrupalı işçi kadar olgun, hem kendi menfaatini, hem çalıştığı işyerinin menfaatini kollamayı bilir ve ülkesinin çıkarlarını savunur olduğunu göstermiştir. Hatta bazı işyerlerinde işçi, hem sendikasına hem işverenine zarar vermemek için, 20 Temmuz gününde ücretli izinli sayılmasını istemiş, hatta 20 Temmuz günü çalışmama halinde, hafta sonunda
çalışarak bu boşluğu kapatmaya hazır olduğunu bildiren işçilerin bulunduğu işyeri olmuştur. (İşveren Dergisi, Temmuz 1994;12)
20 Temmuz Genel Eylemi’nin Gelişimi
Cumhuriyet’in 20 Temmuz 1994 Genel Eylemi’ne ilişkin ayrıntılı haberi aşağıda sunulmaktadır (Cumhuriyet,21.7.1994)
Yüzbinler Uyardı
Emekçiler Alanlara Sığmadı
İşçi ve memurdan hükümete büyük uyarı. Ortak bir eylemde dün ilk kez buluşan onbinlerce işçi ve memur koalisyon hükümetini protesto etti.
Yurdun birçok yerinde belediye otobüsleri sefere çıkmadı, vapur seferleri yapılmadı. Belediye memurları işi bıraktı. PTT hizmetleri aksadı.
İSTANBUL
İş yaşamı durdu, polis yine vurdu.
Türk-İş, DİSK, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu öncülüğünde ‘Çalışanların Ortak Sesi Demokrasi Platformu’nun hükümeti protesto kararı uyarınca İstanbul’da dün çalışma hayatı durdu. Onbinlerce işçi ve memurun birlikte gerçekleştirdiği ‘bir günlük iş bırakma eylemi’ nedeniyle fabrikalarda üretim büyük oranda dururken, ulaşımdan sağlığa, haberleşmeden belediyelere kadar pek çok işkolunda hizmet verilmedi. Vergi dairelerinin çalışmaması nedeniyle de stopaj ve geçici vergi karşılığı olan 500 milyar lira, son ödeme tarihi olan dün toplanamadı.
Genel eylem nedeniyle sabahın erken saatlerinden itibaren çalışanlar işyerlerinde toplanarak Demokrasi Platformu’nun ortak bildirilerini okudular. Bazı işyerlerinde yürüyüş ve mitinglere katılım tam olarak sağlanırken, bazı işyerlerinde ise çalışanlar işi durdurdu, ancak miting alanlarına gitmediler. Postacısından belediye çalışanına, hemşiresinden avukatlara, öğretmenlerden yol işçilerine kadar alanlarda toplanan emekçiler, ‘işsizlere iş, işçilere güvenlik,” “İşçi memur kıyımına son,” “Hükümet istifa, Tansu Amerika’ya,” “Sadaka değil, toplu sözleşme” şeklinde sloganlar atarak ekonomik ve demokratik taleplerini dile getirdiler. Yürüyüş ve mitinglerde en çok atılan sloganların “geliyor, geliyor, genel grev geliyor,” “yaşasın halkların kardeşliği,” “zam zulüm işkence, işte faşizm,” “kirli savaşa hayır” olması dikkat çekti.
İstanbul’da dün Türkiye Denizcilik Hizmetleri çalışanları eyleme katılınca, sabah saat 09.00’dan sonra vapur seferleri yapılmadı. İki yaka arasında ulaşım yolcu motorlarıyla sağlandı. Öğle saatlerine kadar çalışmayan İETT otobüsleri yerine İstanbullular, özel halk otobüsleri ve minibüsleri kullanarak işlerine gitmeye çalıştılar. TCDD çalışanların toplu vizitesi nedeniyle banliyö tren seferleri de aksadı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı tüm işletmelerinde de iş durduruldu. Kartal Halk Ekmek Fabrikası’nın 350 işçisi de iş bırakınca, İstanbullular boş yere ucuz ekmek kuyruklarında bekledi.
Tüm Sağlık-Sen ve Sağlık-Sen üyesi çalışanlar da “genel eylem”e katılırken, hastanelerde acil servisler ve yoğun bakım üniteleri dışındaki birimlerde sağlık hizmeti sunulmadı.
İstanbul’un Avrupa yakasındaki emekçiler, Aksaray Metro binası önünde toplanmak üzere beş koldan yürüyüşe geçerken Anadolu yakasında Kartal Meydanı’nda toplanmak isteyen emekçiler de beş koldan yürüdüler.
Samatya, Cerrahpaşa ve Haseki hastanelerinde iş bırakan sağlık çalışanları, önce Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi bahçesinde konuşmalar yaparak yürüyüş düzenlediler. Sağlık çalışanları daha sonra Millet Caddesi’ne çıkarak Tümtis’te örgütlü işçilerle buluştular ve Aksaray’a kadar yürüdüler.
Maliye çalışanları, belediye işçi ve memurları, PTT çalışanlarıyla eğitimcilerden oluşan bir grup ise saat 10.30’dan itibaren Saraçhane Parkı’nda toplanarak burada oluşturdukları kortejle Aksaray’a yürüyüşe geçtiler.
Sümerbank işçileri ile bir grup sağlık ve eğitim çalışanı da önce Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda toplandı. Araçlarla Topkapı’ya gelen işçiler, sloganlar eşliğinde Aksaray’a yürüdüler.
Vatan Caddesi’nin Topkapı girişinde toplanan yaklaşık 5 bin işçi ve memur ise cadde boyunca yürüyerek Aksaray’da toplanan çalışanlara katıldı. Ayrıca Beyazıt ve Yenikapı’da iki yürüyüş kolu oluşturuldu.
Aksaray’da toplanan yaklaşık 15 bin çalışana hitaben işçi ve memur sendikaları platformu adına Güven Gerçek bir konuşma yaptı. Daha sonra konuşan DİSK Genel Sekreteri Süleyman Çelebi, “Bugün asıl sorunumuz demokratikleşmedir. 20 Temmuz, bu mücadelede bir dönüm noktası olacaktır” dedi. Çelebi, konuşması sırasında işçilerle birlikte “kahrolsun sendika ağaları” sloganını da attı. Kamu çalışanları sendikaları adına ise platform dönem sözcüsü Günay Kubilay’ın konuşmasından sonra miting olaysız dağıldı.
Kartal
Kartal Meydanı’na gitmek üzere Cevizli Tekel Fabrikası önünde ve Gülsuyu’nda toplanan emekçilere polisler, copla saldırdı. Gülsuyu’da eylemi desteklemek amacıyla kepenkleri kapatan esnaf ve mahalleli, önce Gülsuyu içinde yürüdüler. Daha sonra Kartal’a gitmek için ana yola çıkmak isteyen kalabalık, köprü çıkışında Kadıköy, Kartal ve Maltepe’den gelen çevik kuvvetin oluşturduğu barikatla durduruldu. Dağılmak istemeyen kalabalık polislerce coplanarak dağıtıldı. Bu arada gruptan bazı kişiler, polise taş atarken bazı gazeteciler tartaklandı ve filmlerine el konuldu. Kalabalıktan 10 kişi, polisçe gözaltına alındı.
Kartal Meydanı’ndaki mitinge katılmak isteyen emekçiler saat 11.00’den itibaren toplanarak beş koldan yürüyüşe geçtiler. Pendik Belediyesi çalışanları, minibüs yolundan yürüyerek Kartal’a ulaşırken, Çamlık civarındaki fabrikalarda çalışan yaklaşık bin emekçi de ana caddeden meydana geldi. Gebze Belediyesi işçileri de Kartal girişinde toplanarak meydana kadar yürüdüler. Kartal çevresindeki fabrikaların işçileri ile demokratik kitle örgütlerinin üyeleri de saat 11.00’den itibaren meydanda toplandılar.
Cevizli Tekel Fabrikası önünde toplanan ve Kartal’a minibüs yolundan gitmek isteyen yaklaşık biş bin emekçiye ise polis müdahale etti. Polisin, emekçileri yan yoldan göndermek istemesi üzerine tartışma büyüdü ve kalabalık coplandı. Bazı emekçilerin yaralandığı saldırı sonrasında kalabalık yan yoldan yürümeyi kabul etti. Davul-zurna ile pankartlarını açarak ve slogan atarak yürüyüşe geçen emekçiler, bir süre sonra minibüs yoluna geçerek Kartal Meydanı’na ulaştılar.
Kartal Meydanı’ndan toplanan yaklaşık 10 bin kişi, slogan atarak ve davul-zurna eşliğinde halay çekerek eylemlerini sürdürdüler. İstanbul Sendika Şubeleri Platform Dönem Sözcüsü ve Yol-İş Sendikası 1 No.lu Şube Başkanı Ercan Atmaca, burada yaptığı konuşmada, emekçilerin üretimden gelen gücünü kullandığını belirtti. Miting olaysız son buldu.
Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi bir grup avukat, İstanbul Adliyesi’nde “genel eylemi” desteklediklerini açıklayan bir bildiri okudular. Emekçi eylemini desteklemek için Sağmalcılar Cezaevi’ndeki Devrimci Sol davası tutukluları sayım vermezken, Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi esnafı da kepenk kapattı.
Çiller ve Karayalçın’a Dokundurmalı Protesto
Turizm, enerji ve basın işkollarının “muaf” tutulduğu iş bırakma eyleminde, emekçiler “üretimden gelen güçlerini fabrikalarda ve sokaklarda kullanarak” hükümeti uyardı. Türk-İş’in “işe gidip, üretimi durdurma” kararına büyük ölçüde uyan çalışanlar, bununla yetinmediler ve taleplerini dile getirmek için sokaklara çıktılar.
Sabahın erken saatlerinden itibaren polis, emekçileri yakından izledi. Görev başındaki polisi, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, telsiz talimatlarıyla yönetti. Menzir, emniyet görevlilerini sık sık uyararak işçiyle muhatap olmamalarını, sorun çıkması halinde ise “sendika
yöneticileriyle muhatap olmalarını” istedi. Ancak bazı işgüzar emniyet görevlilerinin çabasıyla, işçi ve memurla polisin karşı karşıya geldiği bütün olaylardaki gibi dün de emekçiler coplandı.
Bazı polisler ise eylemcilerden yanaydı. Kartal Meydanı’nda görevli bir polis, arkadaşlarını “coplarınızı elinize almışsınız. İnsanları tehdit mi ediyorsunuz?” diye azarlıyordu. Bu görevli, emekçilerin istemlerinin haklı olduğunu söyleyerek copların polis arabasına konmasını istedi. Bu istem, bazı polislerce kabul görürken bazı polislerce “duyulmadı.”
5 Nisan ekonomik kararlarının olumsuz sonuçları omuzlarına yüklenen işçi ve memurlar, ekonomik istemlerin yanı sıra “ülkenin demokratikleştirilmesi” istemlerini de “yaşasın demokrasi mücadelemiz,” “yaşasın halkların kardeşliği,” “kirli savaşa son,” “PTT özelleştirilemez,” “KİT’ler bizimdir, bizim kalacak” sloganlarıyla dile getirdiler.
Bir yandan “hükümet istifa” sloganı atan işçiler, öte yandan, “ABD’de villaları, Türkiye’de arsaları, denizlerde kotraları, şehirlerde yalıları, bankaları dolarları: Kız hepsi senin mi?” yazılı pankartlarıyla “ilgilisine” mesaj ilettiler.
Saraçhane’den Aksaray’a yürüyen kortej içinde yerini alan Yıldız Teknik Üniversitesi çalışanları da “sen de müderris idin, medresede okuyup yazanı tıktın kodese” yazılı dövizleriyle “düşünce suçlularını” savundular. Emekçiler Başbakan Yardımcısı’na ise şu dövizle seslendiler: “Kırat’a binmiş de Kara Murat, anca gidersin iki tur daha at.”
Türk-İş yönetiminin desteği olmamasına rağmen, sokağa çıkarak istemlerini dile getiren işçi ve memurlar, sendika yönetimlerini de eleştirdiler. Aksaray Meydanı’nda sık sık “kahrolsun sendika ağaları” sloganı atıldı.
Kartal Cevizli Tekel Fabrikası önünde kalabalığı dağıtmayı kafasına koymuş bir görevli, çevredeki vatandaşları uzaklaştırıyordu. Gençten biri, “ben memurum” yanıtını verince, resmi polis, “buradaki herkes memur, çıkar kimliğini” diye ısrar etti. Resmi görevlinin “şüphelendiği genç” kimliğini çıkardı. O, bir sivil polisti.
Aynı yerdeki kalabalık, polisin gösterdiği güzergahtan yürümek istemeyince coplandı. Kalabalık, daha sonra mitinge geç kalmamak için, polisin güzergahından yürümeye başladı. Bir süre yan yoldan yürüyen kalabalık, bir alt geçitten kendi istedikleri güzergaha geçerken, eylem komitesinden bir görevli, polis müdürüne, “az önce coplandık, artık buradan yürüyeceğiz” diyerek emekçilerin cop sırasını savdığına dikkat çekti.
Cumhuriyet Çalışanlarından Destek
İşçi ve memurlar Türkiye’nin her yanında seslerini yükselttiler. Yüzbinlerce insan alanlara çıktı, bildiri okudu, hükümetin kendilerine reva gördüğü kötü yaşam koşullarını protesto etti. Türk-iş, DİSK, Hak-İş ve Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu tarafından gerçekleştirilen bir günlük iş bırakma eylemine destek vermek amacıyla Cumhuriyet çalışanları da bir saatlik sembolik eylem yaptılar. Gazetenin bahçesindeki eylem, Türk-İş tarafından hazırlanan bildirgenin okunmasıyla başladı. Eyleme Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ercan, Genel Sekreter Ziya Sonay ve Genel Mali Sekreter Yusuf Duyar da katıldı.
ANKARA
Çalışanların ortak uyarı eyleminde, işçi ve memur ilk kez birlikte iş bıraktı. Türk-İş, Hak-İş, DİSK ile kamu çalışanları ve demokratik kitle örgütleri, dün aynı işyerlerinde ortak uyarı eylemi gerçekleştirdiler. 3 işçi konfederasyonu, hükümeti, emekçilerin sesine kulak vermeye çağırarak “genel grev” işareti verdi. Demokrasi Platformu, bugün yeni eylem hedefini açıklayacak. Çalışanlar, TBMM’nin açılış günü olan 1 Eylül’ü yeni eylem tarihi olarak belirlemeyi hedefliyor.
Basın, turizm ve enerji işkolları ile özel sektörde çalışanlar eyleme katılmadılar. Belediye-İş Sendikası Ankara Şubesi’nin aldığı karar üzerine, Ankara’da belediye otobüsleri çalıştı. Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral, “yalnız kendi üyelerinin sorunlarını çözmek için değil, tüm çalışanlar adına” hareket ettiklerini belirterek, “bu vatanseverliği istismar ederlerse, şartlar neyi gerektiriyorsa o yapılır,” dedi. DİSK, “söz bitti, eylem var” mesajı verirken, Hak-İş yönetimi, Türkiye’nin “apoletler hükümeti” tarafından yönetildiğini ileri sürerek, “uyarı eylemleri genel greve doğru gider” görüşünü dile getirdi.
Bayram Meral, Hilton’da yaptığı konuşmada, işe gitmeme eylemi yapılabileceğini vurgulayarak, “3 Ocak 1991’deki gibi kimse işe gitmeyecek. Ama 1 gün olur, ama 4 gün olur” diye konuştu. Meral, RP’li Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “çalışmayanların iş akdini feshederim” demesini “zaman kollama” olarak nitelendirerek, bu kararı “işten atmalara fırsat tanımamak” için aldıklarını belirtti. Meral, “en önemli eylemimiz, bu bütünlüğümüzdür. Üç konfederasyonun bir yumruk halinde olması en büyük eylemdir,” dedi.
SSK Dışkapı Hastanesi önünde yapılan eyleme, hastane çalışanları da, üzerlerinde “grev bizim hakkımız, istersek yaparız” ve “emeğimizin karşılığını istiyoruz” yazılı yaka kokartları takarak destek verdiler. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Selim Ölçer, eylemin “hastalara daha iyi sağlık hizmeti sunmak” amacıyla yapıldığını vurgulayarak, “hekim-hasta arasındaki para ilişkisi bitinceye kadar mücadelemiz sürecektir,” dedi.
DİSK: Sıra Eylemde
DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu da, sadece “insanca yaşamak istedikleri” vurgulayarak, “sözün söylendiği gün bitti. Eylem başladı. Gücümüzü iktidara, sermayeye, parlamentoya duyurmak için buradayız. Gücümüzü eylemde birleştirdik. ‘Hayat dursun’ dediğimiz vakit hayat durur” dedi. Nebioğlu, eyleme katılan çalışanlar hakkında yasal işlem yapacağını açıklayan Kayseri Valisi Saffet Arıkan Bedük’e, “Sayın Vali, oturduğunuz sandalye, kullandığınız masa, telefon benim elimden çıktı. İstersem durdururum. Haberin olsun” karşılığını verdi. Hükümetin uyanmaması durumunda “onları silkeleyeceklerini” kaydeden Nebioğlu, “milletvekillerinin, şortlarını çıkartıp Meclis kürsülerini işgal etmeleri, çare üretmeleri lazım. Bugün Meclis’ten bunu bekliyoruz,” dedi.
Hükümete, “genel greve gidersek yerinizde oturamazsınız, uyuyamazsınız” diye seslenen Nebioğlu, “çünkü bu memleketin sahibi biziz. Hiçbir tehdit, emekçilerin genel greve gitmesini engelleyemez. Bir yere takip olan, o talip olduğunun hakkını yerine getirmelidir. Henüz, dürtmeye başlamadık. Lütfen ona müsaade etmesinler,” diye konuştu.
Apoletsizler Hükümeti
Hak-İş Genel Başkanı Necati Çelik de, ülkede yaşanan sorunları siyasetçilerin yarattığına dikkat çekerek, “hiç de Türkiye sahipsiz değildir,” dedi. Memur maaşlarına yapılan artış oranını “skandal” olarak nitelendiren Çelik, hükümeti “şaşkın ve ne yaptığının farkında olmamakla” suçladı. “Hepimiz, sükut-u hayal içinde yaşıyoruz. ANAP dönemini dahi arıyoruz. Gelen, gideni aratmıştır. Konuşan Türkiye’nin yerini coplanan Türkiye almıştır” diye konuşan Çelik, ülkeyi “apoletsizler hükümeti” olarak nitelendirdi ve “Yüce Divan’lık olduklarını” söyledi.
Memur Alanlarda
Çalışanlar daha sonra, saat 12.30’da Sakarya Caddesi’nde bir araya geldiler. Sakarya Caddesi’nde yapılan gösteriye katılım 2 bin kişi civarında oldu.
Muhalefetten Destek
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli, SHP Grup Başkanvekili Ercan Karakaş, SHP İstanbul milletvekili İbrahim Gürsoy, DSP lideri Bülent Ecevit ile CHP ve DP de eyleme destek verdiklerini bildirdiler.
İZMİR
İş Yavaşlatıldı, Otobüsler Çalıştı
İşçiler ve memurlar, hükümete uyarılarını dün bütün yurtta birleşerek gösterdi. İşçiler, ödenmeyen toplu sözleşme farkları ve zamlar, memurlar da dün gazetelerde yer alan 220 bin liralık ücret artışı haberlerine tepki gösterdi.
İzmir Cumhuriyet Ege Bürosu’nun haberine göre, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu’na üye sendikalarda örgütlü sağlık, eğitim, tarım, adalet, enerji, ulaşım, haberleşme işkollarındaki memurlar, dün iş bırakarak işyerlerinin önünde toplanıp basın açıklaması yaptılar.
5 Nisan istikrar paketinin tüm yükünü emekçilerin çektiğini belirten kamu çalışanları, şu görüşlere yer verdiler: “Tüm yük yoksul halk kesimlerine bindirildi. 15 Temmuzda yapılması gereken zamlar hâlâ belirlenmiş değil. Bütün bunlar ülkemizde özellikle 24 Ocak 1980’den
itibaren 12 Eylül sayesinde emekçi sınıf ve katmanlara zorla dayatılan ekonomik politikaların devamıdır. Buna dur deme zamanı gelmiştir.”
Türk-İş, DİSK ve Hak-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler de işyerlerinde iş bırakarak ya da yavaşlatarak eyleme katılırken, ESHOT eylemlere katılmadı. Otobüsler gün boyu çalıştı. Şoförler, çalışmamalarıyla ilgili bilgi almadıklarını belirttiler.
Sendika yetkilileri, sabah saatlerinde otobüslerin garaja çekileceğini belirttiler. Ancak şoförlerin çalışmayı sürdürmesi karşısında sendikacılar, “işverenden büyük baskı geldi, bu nedenle işçiler çalıştı,” dedi.
Türk-İş 3. Bölge Temsilciliği önünde işçilerin toplanması gerekirken daha çok memur toplandı. Memurlar işçilerin daha az olması karşısında, “memurlar burada, işçiler nerede?”, “sendika ağaları istifa” sloganları atmaya başladılar.
Adana Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu’nun haberine göre Demiryol-Sen ve Demiryol-İş üyesi memur ve işçiler, dün sabah bir süre vizite eylemine çıkarken, bir bölümü de Gar önünde toplanıp davul-zurna eşliğinde halay çektiler.
Öte yandan, Mersin, Gaziantep, Trabzon, Kütahya ve Edirne’de eyleme katılım büyük oldu.
Milliyet’in 20 Temmuz 1994 Genel Eylemi’ne ilişkin ayrıntılı haberi aşağıda sunulmaktadır (Milliyet, 21.7.1994)
Dün Çalışanların Günüydü
Hükümetin kamuda çalışan işçilerin toplu sözleşmeden kaynaklanan ücret artışlarını vermemesi ve memur maaşlarının düşük tutulmasını protesto eden işçi ve memurlar, Türkiye’nin dört bir yanında, işe gidip çalışmayarak ya da toplu viziteyle adı konmamış genel grevi gerçekleştirdiler.
Ankara
Genelde sakin geçen eylemlerde olay çıkmazken, Ankara polisinin bu kez olaylara müdahale etmediği görüldü. İşçi ve memurlar dün sabahın erken saatlerinde çalıştıkları yerlerin bahçelerinde toplanmaya başladı. Halay çekerek çeşitli bildiriler okuyan çalışanlar buradaki eylemlerini öğle tatiline kadar sürdürdüler.
İstanbul
İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi ve tüm ilçe belediyeleri çalışanlarının katıldığı eylemde hayat felce uğradı. Vatandaşlar taksi, dolmuş, minibüs ve halk otobüsleriyle işlerine gitmeye çalıştı. Banliyö tren seferleri ise sabah saatlerinde gecikmeli olarak yapıldı. Öğle saatlerine doğru seferler normale döndü. Şehir Hatları İşletmesi vapurları ve deniz otobüsleri saat 9’a kadar yolcu taşıdı. Eyleme pasif olarak katılan TEK çalışanları da yer yer elektrikleri bir süre kesti. Cibali Tekel Fabrikası işçileri sendikanın eylemi iki saatle sınırlandırmasını protesto etmek için eyleme katılmadı. Hava-İş Sendikası çalışanları işyerlerine hapsettiği gerekçesiyle eyleme katılmadı ve Atatürk Havalimanı’nda hizmet aksamadı.
İzmir
Genel eyleme katılım yarı yarıya oldu. Belediyelere bağlı kimi birimlerde iş bırakma eylemine tam uyulurken özellikle ESHOT’ta katılımın yüzde 50 düzeyinde kaldığı ve otobüslerin çalıştığı görüldü. Ege’de özellikle Aliağa’da Petkim ve Tüpraş’ın gündüz vardiyası ve Soma’da da kömür işletmelerinde çalışan işçilerin işbaşı yapmadığı ve üretimi durdurduğu bildirildi.
Adana
Eylem, Adana’da halkın günlük yaşamını etkileyecek bir boyut kazanmadı. Kentiçi ulaşım ağırlıklı olarak özel halk otobüsleri ile yapıldığı için bu alanda da bir aksaklık olmadı.
Marmara
Kocaeli, Sakarya ve Bolu’da memurlar, toplu viziteye çıktı. RP’li belediyelerde işçilerin eyleme katılımı az oldu.
Doğu Anadolu
Batman, Tunceli, Şanlıurfa, Siirt, Mardin, Elazığ, Şırnak ve Diyarbakır illerinde yüzde yüz katılım olurken, özellikle Diyarbakır’da belediye hizmetleri durdu. Gaziantep’te belediye otobüsleri öğleye kadar seferlere çıkmadı. Malatya’da belediye otobüsleri çalıştı, kamu işyerlerinde 7 bin işçi işi yavaşlattı.
Diğer
Antakya ve Kahramanmaraş’ta eylem fazla etkili olmadı. İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nda üretim aksadı. Mersin’de demiryolu işçilerinin eylemi nedeniyle banliyö seferleri zaman zaman aksadı. Samsun’da Karadeniz Bakır İşletmeleri ve Tügsaş Gübre Tesisleri’nde çalışan işçiler saat 10.00 – 11.00 arasında üretimi en düşük seviyeye indirdi. Kastamonu’da Köy Hizmetleri, Karayolları ve Devlet Su İşleri’nde çalışan memur ve işçiler de uyarı niteliğinde işi yavaşlattı. Tokat Sigara Fabrikası’nda bir saat süreyle iş bırakıldı. Antalya’da turizm sektörü çalışanları sendikanın eyleme katılmama kararı nedeniyle çalıştı. Bursa’da Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının eyleme katılmaması nedeniyle belediye hizmetleri aksamadı. Eskişehir’de belediye otobüsleri sefere çıkmadı.
Genel Eylemden İzlenimler
Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu, gösterdiği duyarlılıktan dolayı Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar’ı kutladı.
Başkent’in SHP’li belediyelerinde çalışanlar uyarı eylemine katılırken, RP’li ve MHP’li olan belediyeler eyleme uymayıp memur ve işçilerini çalıştırdı.
İstanbul’da yüzde 90 oranında zam alan İETT Şoförleri, destek amacıyla saat 11’e kadar direksiyona geçmediler.
Kartal, Gülsuyu’nda 150 kişilik bir gruba polis müdahale etti. 9 kişinin gözaltına alındığı eylemde, polis copla göstericileri dağıttı.
İşçiler şu sloganları attılar: Ekmek yoksa çalışma yok. Hükümet istifa. Yaşasın direnişimiz. Kahrolsun IMF. İşçiyiz haklıyız kazanacağız. İşçilerin katili patronlar. Yaşasın işçilerin birliği. Kahrolsun sendika ağaları.
Eylemdeki pankartlar: ABD’de villalar, Türkiye’de arsalar, denizlerde kotralar, Boğazlar’da yayılar, bankalarda dolarlar, fabrikalar, arsalar, kız hepsi senin mi? Kırat’a binmiş de Karamurat, anca gidersin iki tur daha at. Kahrolsun ücretli kölelik düzeni. Tasarruf haklarımız gasp edilemez, nemalar ödensin.
Kayseri Valisi Saffet Arıkan Bedük işyerlerine doktor gönderdi. Eyleme katılan işçi ve memurlar, Hastalığın ne? Sorusuna, açlıktan, parasızlıktan bunalımdayım, verimli çalışamıyorum, dediler.
Adana’da Türk-İş Bölge Temsilcisi Hüseyin Elbek, kendi üyelerinin yüzde 95 oranında eyleme katıldığını açıklayarak, “memur sendikaları üyeleri 20-25 kişilik gruplarla şov yaptı,” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı genel eylem hakkında dava açılı açılmaması konusundaki kararın Ankara DGM tarafından verileceğini bildirdi.
Gerçek Dergisi’nin 20 Temmuz 1994 Genel Eylemi’ne ilişkin ayrıntılı haberi aşağıda sunulmaktadır (Haberde Yorumda GERÇEK, 23 Temmuz 1994, Sayı 17; 6-17). Dergide geniş biçimde yer alan 20 Temmuz genel eylemi haberinin başlığı “Sendika Ağalarına Rağmen Eylem” idi:
İSTANBUL
Genel eylemin kalbi, İstanbul’da attı. Hem eylem çeşitliliği ve sokağa dökülme bakımından hem de nicel katılım ve eylemin yaşamı etkilemesi bakımından İstanbul, 20 Temmuz gene bir eylem kenti olarak göründü.
İşçi ve memur kitleleri, İstanbul Sendika Şubeleri Platformu’nun öngördüğü biçimde, üç değişik gösteri alanına yürüyerek ya da araçlarla gelecekti. Belirlenen üç bölge ise; Kartal, Aksaray ve Bakırköy’dü.
Kartal
Sabahtan itibaren, iş bırakarak, Organize Sanayi Bölgesi’nde toplanmaya başlayan Tuzla deri işçileri harekete geçtiğinde, saat 9.30’du. Eyleme, bölgedeki deri fabrikalarında
Çalışan sendikalı işçilerin tümü ile birkaç sendikasız işyerinin işçileri de katılmıştı. İşçiler, bir buçuk saatlik bir yürüyüşle; sloganlar haykırarak, türküler, marşlar söyleyerek Aydınlı köyüne vardılar. 400 kişilik bir grup olarak yürüyüşe başlayan işçiler, Aydınlı’ya geldiklerinde 500 kişi olmuşlardı. Buradan, araçlarla Kartal’a doğru yola çıkan deri işçileri, Set Beton Çimento işçileriyle birleştiler. İş elbiseleri ve başlarındaki kasklarla eyleme katılan çimento işçileri, eyleme ayrı bir renk kattı. Miting alanına, 700-800 metre kala araçlardan inerek kortej oluşturan işçiler, DİSK Genel-İş üyesi bazı belediye işçilerinin de katılımıyla, alana, 800 kişilik bir kitle ile girdiler.
Karayolları çalışanları da sabahın erken saatlerinden itibaren işyerlerinde toplanmışlardı. Saat 11.00’e geldiğinde, Karayolları’nın Küçükyalı’daki 1. Bölgesi’nde, çeşitli bölgelerden gelen 600 kadar işçi toplanmıştı. Burada halaylar çekilip, şapka ve kokartlar dağıtıldı. Diğer yerlerden gelen işçi ve memurlarla buluşma yeri olan Cevizli Tekel Sigara Fabrikası’na doğru yola çıkıldı.
Cevizli Tekel Sigara Fabrikası önüne çok sayıda işçi ve memur toplanmıştı. Ama Tekel işçileri, Tekgıda-İş Sendikası’nın aldığı karar doğrultusunda, sadece iki saatlik iş bırakma eylemi yapıyor, fabrika bahçesinden dışarı çıkmıyorlardı.
Cevizli’de oldukça kalabalık bir işçi ve memur topluluğu vardı. Tüm Bel-Sen, Kadıköy Suser, iş kıyafetleriyle Tüm Sağlık-Sen, Demiryol-Sen, Ener-Sen, Anadolu yakası belediye işçileri, Ümraniye Belediyesi işçi ve memurları, Eğit-Sen, Yapı Yol-Sen, Yol-İş 1 No.lu Şube üyeleri ile 1 Mayıs Mahallesi’nden bir grup emekçi de Cevizli Tekel’in önünde toplanmışlardı.
Kitle, Kartal’a doğru yürüyüşe geçtiğinde, polis, yola barikat kurup işçi ve memurları demiryolu kenarından yürümeye zorlayınca çatışma çıktı. Burada bazı işçi ve memurlar tartaklanırken, Ylo-İş 1 No.lu Şube Başkanı ve İstanbul Sendika Şubeleri Platformu Sözcüsü Ercan Atmaca bu çatışmada başından, Tüm Bel-Sen 3 No.lu Şube Sekreteri İlyas Ulukaya bacağından yaralandı. Ama sonuçta işçi ve memurlar alana varmayı başardılar.
Gülsuyu’ndan toplu olarak gelen emekçilerle birlikte alandaki kalabalık, 5000 kişiyi geçmişti.
Atılan başlıca sloganlar; “İşçi memur el ele genel greve,” “Tansu Amerika’ya, “ “iş, ekmek özgürlük,” “faşizme ölüm halka hürriyet,” “kahrolsun faşist diktatörlük,” “zamlara hayır,” “yaşasın halkların kardeşliği,” “grevli, sözleşmeli sendika hakkı”, vb. idi.
Miting alanı, bir yandan sıcağın etkisiyle, ama asıl olarak da alana gelen gruplar arasında koordinasyonun olmaması ve kimi “sol” çevrelerin slogan merakı ve grupçu tutumları nedeniyle disiplin ve canlılıktan yoksundu. Alana giren kortejler, alanda belirli bir disiplin olmadığı için hemen dağılıyor, gölge yerlerde kümeleniliyordu. Bu durumda da kürsü çevresine toplanmış “sol” grupların slogan yarışı, daha da kontrolsüz sürüyordu. Mitingde Ercan Atmaca bir konuşma yaparak, eylemden ne amaçladıklarını açıkladı ve polisin saldırısını teşhir etti.
Aksaray
İstanbul’da belirlenen bir başka toplanma merkezi ise Aksaray’dı. Saraçhane, Topkapı ve Kasımpaşa’da toplanacak işçi ve memurlar, öğle saatlerinde Aksaray’da buluşacaklardı.
250-300 kişilik bir belediye işçi grubu, sendika pankartları arkasında sabah saatlerinde toplanarak Okmeydanı’na, oradan da Kasımpaşa’ya yönelirken, Haber-Sen ve Haber-İş üyesi 1200- 1500 kişilik bir başka grup da, son derece disiplinli olarak Kasımpaya’ya doğru yürüyorlardı.
Kasımpaşa’da eyleme katılan bir başka kol da; İstanbul Harb-İş pankartı arkasında, öğle saatlerinde yürüyüşe geçen Taşkızak, Camialtı, Haliç tersaneleri işçilerinden oluşuyordu. İstanbul Harb-İş Şube yöneticilerinin de katıldığı 2000-2500 kişilik yürüyüş günün, en coşkulu ve sloganların en gür haykırıldığı eylemiydi.
“İşçi memur ele ele genel greve,” “hükümet istifa, Çiller istifa,” “genel grev hakkımız, söke söke alırız” gibi sloganların haykırıldığı yürüyüş, Kasımpaşa Meydanı’nda Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Orhan Coştur’un yaptığı konuşmayla sona erdi ve işçiler, yine kortej halinde işlerinin başına döndürüldü. Oysa işçiler işe dönmek değil, Aksaray’a gitmek istiyorlardı. Ama sendikacılar, anlaşılmaz bir nedenle bunu engellediler.
Orhan Coştur, “20 Temmuz sınıfın tarihine damgasını vuracak bir başlangıç olacak. Bu eylemlerin, içi doldurularak taleplerimiz gerçekleşene kadar devam etmesi, hepimizin isteğidir. Eylemlerimize siyasi içerik kazandırmalıyız. ’89 Bahar eylemleri ve ’91 eylemleri siyasi bir içerikle doldurulsaydı, sermaye, haklarımızı elimizden alamaz, bugünkü saldırıyı gerçekleştiremezdi. Bu yüzden siyasi talepleri öne çıkarmalıyız” diyerek sınıf hareketinin çeşitli sorunlarına değinen bir konuşma yaptı.
Bu yürüyüşün bir ilginç özelliği ise; o gün izinli olan işçilerin bile yürüyüşe katılmak için işyeri gelmiş olmasıydı.
Bölgedeki aktif fabrikalardan birisi olan Cibali’de ise; Tekgıda-İş Sendikası merkez yönetiminin ağır baskıları yüzünden, tam gün iş bırakmak ve Aksaray’daki mitinge katılmak olanaklı olmamıştı. İşçiler, “biz Aksaray’a değil ama, bizim sendika merkezine gidip orayı basmalıyız” biçiminde ifade ediyorlardı düşüncelerini. Orhan Balta ve ekibine ateş püskürülüyordu. Bu yüzden Cibali işçileri ancak Genel Müdürlük’e kadar bir yürüyüş yaparak öfkelerini dile getirebildi.
Tüm Sağlık-Sen üyeleri, iş kıyafetleri ile yürüdü. Cerrahpaşa ve Samatya’nın sağlıkçıları birleşerek, Haseki’ye yürüdüler. Haseki’de iş bırakıldı. Bir bölüm çalışan da yürüyüşe katıldı. Buradan Çapa’ya kadar yüründükten sonra Aksaray’a gidildi.
Aksaray bölgesine gelen işyerleri içinde, yüzde 100 katılım sağlayan başlıca işyerlerinden birisi de Suser’di. İşçiler, günlerce önce başlayan hazırlıkların semeresini tam katılım sağlayarak almışlardı.
TÜMTİS üyesi işçiler ise; daha 20 Temmuz’dan birkaç gün önce iki saatlik iş bırakma eylemi yaparak genel eyleme hazır olduklarını duyurmuşlardı. 20 Temmuz’da ise; Genel Başkanları Sabri Toplu ve İstanbul Şube Başkanı Hasan Erçe başlarında olmak üzere, 1000 dolayında taşıma işçisi, mitinge disiplinli bir şekilde katıldı.
Topkapı Ambarlar’da toplanan işçilere kısa bir konuşma yapan Sabri Topçu; “bugün görevimiz; genel eylemi, genel greve genel direnişe çevirmek için elimizden geleni yapmaktır. Yürüyün gidelim” diyerek yürüyüşü başlattı. Çapa’da Tüm Sağlık-Sen üyesi memurlar ve doğalgaz işçilerinin katılımıyla daha da kalabalıklaşan kortej, “haydi genel greve,” “iş, ekmek, özgürlük” sloganları atarak Aksaray’a vardı.
Hava-İş üyesi bazı işçiler, Sunteks pankartı arkasında Merter konfeksiyon işçileri ve Emekçi Kadınlar Birliği (EKB) ile Alibeyköy’den emekçiler de Aksaray Meydanı’ndaydı.
Aksaray’a gelecek işçi ve memurların bir başka ilk toplantı merkezi ise, Saraçhane idi. Belediye işçi ve memurları, memur sendikaları burada toplanmışlardı.
Öğle saatlerinde Aksaray Meydanı’nda toplananlar 10.000’i geçmişti.
Yüzde 100 katılımın sağlantı işyerlerinden birisi ise TEK’ti. 16 işyerinde; memurlar ve işçiler tam gün iş bıraktı, vezneler çalışmadı, arızalara çıkılmadı.
Aksaray’da, işçi ve kamu sendikaları platformu adına konuşan Ener-Sen İstanbul Şube Başkanı Güven Gerçek, kamu çalışanlarının Başbakanlık Genelgesi’ne rağmen alanlara çıktığını vurguladı. “Sorun, ekonomik değildir” diyen Gerçek, “işimiz, ekmeğimiz, onurumuz için buradayız. Mücadeleyi sürdürmeliyiz” diyerek sözlerine devam etti. Kamu çalışanları adına Eğit-Sen Genel Eğitim Sekreteri ve DİSK adına da Süleyman Çelebi birer konuşma yaptılar.
Alanda atılan başlıca sloganlar Kartal’da atılanlardan çok farklı değildi. Aksaray’da dikkati çeken bir şey de “faşizme ölüm halka hürriyet” sloganının hemen tüm alana yayılan biçimde kabul gören bir slogan olmasıydı. Kendilerini sınıfın yerine koyarak, konuşmacıların ne dediğini bile dinlemeden slogan atan, çeşitli “sol” gruplar arasındaki yarış, burada da rahatsızlık yarattı, ama Kartal’daki kadar etkili olmadı.
İstanbul’da 20 Temmuz eyleminin oldukça etkili olduğu gözlendi. Özellikle kamu işyerlerinde etkili olan eyleme, memurlar geniş ölçüde katıldılar. Belediyelerde, Refah Partisi’nin baskısı ve Başbakanlık Genelgesi’nin etkili olduğu gözlendi. Bu gelişmelerden cesaret alan Türk Kamu-Sen’in de, bazı belediyelerde, yöneticilerin desteği ile panolara 20 Temmuz eylemine karşı olduğuna dair açıklamalar astığı, Haydarpaşa ve Sirkeci’de memurların eylemini kırmaya çalıştığı, bu yüzden her iki hatta da tren seferlerinin önemli ölçüde aksadığı, ancak tümüyle durdurulamadığı belirtildi. Haydarpaşa Gare memurları, tam katılım sağlayamadıkları için, ancak Gar’dan Haydarpaşa Köprüsü’ne kadar yürüdüler. Buradan araçlara binen 150 kadar memur, Yakacık’ta viziteye çıktıktan sonra Kartal’da mitinge katıldı.
1 Mayıs Mahallesi esnafı da 20 Temmuz’a, kepenk kapatarak katıldı.
Öte yandan Sarıyer’de, 130 belediye işçi, bir açıklama yaparak, 20 Temmuz’dan itibaren süresiz iş bıraktıklarını duyurdu.
Bakırköy
Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda toplanan işçi ve memur sendikaları üyeleri, koordinasyon bozukluğu yüzünden Özgürlük Meydanı’nda birleşemedi. Sümerbank işçilerinin, polis tarafından engelledikleri için ala geç gelmeleri yüzünden, Bakırköy’de miting yapılamadı. Bunun üzerine Bakırköy’de birleşecek işçi ve memur grupları da Aksaray’a geldi.
ANKARA
Saat 9.30’dan itibaren Türk-İş Başkanı Bayram Meral, Hak-İş Başkanı Necati Çelik, DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu, Eğitim-İş Genel Başkanı Niyazi Altunya, TTB Genel Başkanı Selim Ölçer ve çeşitli mesleki kuruluşlar adına temsilcilerin katıldığı bir heyet, basınla birlikte, iş bırakılan bazı birimleri gezdi. Sabah işyerlerinin önünde başlayan eylem; 12.30’a doğru Sakarya Caddesi’nde çoğunluğunu kamu emekçilerinin oluşturduğu sendikaların, pankart ve sloganlarıyla alandaki yerlerini almasıyla devam etti. Tüm Maliye-Sen, YİTED, Kültür-Sen, Ener-Sen 3 No.lu Şube alana, Ulus’tan yürüyerek geldi. Sakarya Caddesi’nde toplanan yaklaşık 7000 kişi “yaşasın iş, ekmek, özgürlük mücadelemiz,” “yaşasın demokrasi mücadelemiz,” “hükümet istifa, Tansu Amerika’ya,” “faşizme ölüm, halka hürriyet,” “20 Temmuz başlangıç, mücadele sürecek,” “işçi memur el ele genel greve” sloganlarını haykırdılar. Kamu Çalışanları Sendikalar Platformu (KÇSP) adına Eğit-Sen Ankara Şube Başkanı Kemal Ünal, TÜMTİS adına Abidin Kandemir, Tüm Bel-Sen adına Tanju Ekiz, DİSK Genel-İş adına Mustafa Kocaoğlu birer konuşma yaptı. Kocaoğlu, konuşmasını, yuhalanması üzerine, yarım bırakmak zorunda kaldı.
Ankara’da Yeğenbey, Kızılbey, Yıldırımbeyazıt, Doğanbey, Cebeci vergi dairelerinde tamamen iş bırakılırken, Kavaklıdere,Muthatpaşa vergi daireleri ile Defterdarlık’ta kısmen iş bırakıldı. Yenimahalle, Mamak, Çankaya ve Gölbaşı belediyelerinde yüzde 90 katılımla eylem gerçekleştirilirken özellikle MHP ve RP’li belediyelerde eylem engellendi. Melih Gökçek’in tehditleriyle belediye otobüslerinin çalışmasının Ankara’da yaşamın durmamasına kanıt olarak gösterilmesi, moralleri bozmaya yetmedi. Ener-Sen’in örgütlü olduğu Ankara Müessesesi’nde yüzde 70’lik bir katılımla iş bırakılırken Tes-İş’in “iş bırakma yapılmayacağı” doğrultusundaki açıklamaları nedeniyle genel müdürlükte eylem, başarılı olmadı. Tüm Haber-Sen Başmüdürlük’te basın açıklaması yaptı. İskitler’de tam katılımın sağlandığı, diğer yerlerde düşük olduğu gözlendi. Numune, Onkoloji, Dışkapı, SSK, Ulus, Yenişehir, Sami Ulus Çocuk hastanelerinde yüzde 80 katılımla iş bırakıldı. Yol-İş ve TÜMTİS örgütlü olduğu işyerlerinde yüzde 100’lük bir katılımla iş bıraktı. Yapı Yol-Sen, bağlı olduğu işyerlerinde yüzde 80 katılımla iş bıraktı.
LÜLEBURGAZ
Sasa Pet Şişe Fabrikası dışındaki Petrol-İş’e bağlı işyerlerinde yüzde 100 katılımla tam gün üretim durduruldu. Sasa Pet Şişe’de ise üretim yavaşlatıldı, ama tümüyle durdurulamadı. Agro San’da 80 işçi tam gün iş bıraktı. Karayolları ve DSİ çalışanları işyerlerine gittiler, ama gün boyu çalışmadılar.
Kristal-İş’e üye işçiler, sendika genel merkezi tarafından çağrılmadıkları gerekçesiyle eyleme katılmadılar. Tarım-Sen ve Türk Metal’in de eyleme katılmadığı bildirildi.
Petrol-İş Lüleburgaz Şube Sekreteri Hıdır Eroğlu, sendika genel merkezlerini “işçileri yolda bırakmakla” suçladı.
DİYARBAKIR
Eylem günü sabah saatlerinde Tüm Sağlık-Sen Sendikası üyelerince, Diyarbakır Devlet ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerinde iş bırakma eylemi düzenlendi. Eyleme katılanlar, polisin müdahalesi yüzünden saat 13.00 sıralarında tekrar işe döndüler. Eylem sırasında bildiri okuyan bir sağlık emekçisinin polisçe gözaltına alındığı, daha sonra serbest bırakıldığı öğrenildi. Bu arada 3 hemşire de gözaltına alındı, kimlik tespitleri yapıldıktan sonra salıverildi.
Yol-İş Sendikası’na bağlı Karayolu çalışanları, sabah saatlerinde Diyarbakır’ın Vilayet semtinde bulunan Karayolları Bölge Müdürlüğü binasının bahçesinde toplandı. Burada davul zurna eşliğinde halay çekilerek sloganlar atıldı.
Belediye çalışanı işçi memurlar iş bırakma eylemi düzenledi. Eyleme katılım, büyük oranda başarılı geçti.
Tüm Maliye-Sen Sendikası’na bağlı Maliye çalışanları, 2 saat süren iş bırakma eylemi yaptı. Eyleme katılımın yüzde 100 oranında gerçekleştiği, sendika yöneticilerince ifade edildi. Eylemden sonra durum değerlendirmesi yapan Tüm Maliye-Sen Yönetim Kurulu adına dergimize açıklama yapan Davut Balıkçı şunları dile getirdi: “5 Nisan Kararları’nın alınmasıyla; zaten yoksulluk sınırda olan memur, daha da yoksullaşarak dilenecek bir duruma gelmiştir. Kendiliğinden biriken tepki sebebiyle, işçi ve kamu sendikalarının almış olduğu karar doğrultusunda Diyarbakır’da tüm Maliye çalışanları, yüzde 100 katılımla 2 saatlik iş bırakma eyleminde başarılı oldular. Eylemimiz hükümete bir uyarıdır. Gücümüzü kullanmaya ve bundan sonra hükümetin attığı adımlara göre, karşı tavrımızı sürdürmeye kararlıyız.”
MALATYA
Malatya’da 20 Temmuz genel grev kararına Demiryol-İş, Şeker-İş, Teksif sendikalarının örgütlü olduğu işyerlerinde iş bırakılarak uyuldu. Bu işkollarında bulunan işçilerin yüzde 100’ü eyleme iştirak etti. Hak-İş’in örgütlü olduğu işyerlerinde, sendikalarının böyle bir kararı olmadığı ileri sürülerek, eyleme katılım olmadı. Yine Türk-İş’e bağlı bulunan Tekgıda-İş’e bağlı işkolunda çalışan işçiler, genel merkezlerinden kendilerine herhangi bir resmi yazı gelmediği için greve katılamadılar. İşçilerin Tekel Tütün Fabrikası’na gelerek saat 07.00’den itibaren kararın gelmesini beklemesi dikkat çekiciydi.
İZMİR
İzmir Şubeler ve Temsilciler Platformu ve bazı kamu sendikalarının çağrısına uyan yaklaşık 2 bin kişilik kitle, saat 11.30’dan itibaren Türk-İş Bölge Temsilciliği önünde toplanmaya başladı. Saat 12.00’ye kadar tepkisini ve coşkusunu halay ve sloganlarla gösteren kitle, Türk-İş Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı’nın konuşmasına izin vermedi.
Gelişen olaylar ve polisin provokasyon ve engelleme çabaları arasında kürsüye gelen TÜMTİS İzmir Şube Başkanı Şükrü Günsili, “20 Temmuz genel eylemiyle sınıfa, sınıf olarak karşı koşma kararlılığını göstermeliyiz. İşçi sınıfı üzerindeki baskıların kaldırılması için 20 Temmuz bir barikat olmalı. Türkiye genelinde işçi, memur, emekli, dul, yetim; alanlara yüzbinler akmalıydı; ancak duyarlı olanlar buraya geldi. Bu, alanlara akılması gerekliliğinin mesajıdır. Sizler, işçi sınıfı ve emekçilerin ana gövdesinin alanlara taşınacağının müjdecisisiniz. 20 Temmuz son değil, başlangıç. Özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya, Anti-Terör Yasasına, İller Yasasına, faili belli belirsiz cinayetlere, sendikasızlaştırmaya karşı saflarımızı birleştirerek mücadele bayrağını yükselteceğiz,” dedi.
SOMA VE ALİAĞA
Aliağa Petkim, Petrol Ofisi ve Tüpraş’ta, Petrol-İş’te örgütlü işçiler fabrika girişlerini, kantar ve dolum tesislerini işgal ederek satışları durdurdu. Otomasyon sistemi olması nedeni ile üretimin
durdurulamadığı işletmelerde saat 09.00’da başlayan eyleme katılımın yüzde 100 oranında olduğunu belirten sendika yönetimi, Aygaz ve İpragaz dışındaki tüm dolum tesislerinde de üretimin durdurulduğunu, ancak, Aygaz ve İpragaz’da öğleden sonra işbaşı yapıldığını bildirdi.
Soma’da 20 Temmuz eylemliliklerinin gündeme gelmesiyle “iş bırakma olmayacak” diyerek tüm işyerlerini dolaşan Maden-İş Sendikası yönetimi, işçilerden gelen tepki üzerine geri adım attı. Soma’da 5 bin 200 maden işçisi iş bıraktı. Tes-İş’in örgütlü olduğu Soma Termik Santrali’nde 1500 işçi iş yavaşlattı.
İZMİT
20 Temmuz günü İzmit’te Kamu Çalışanları Sendikalar Platformu vizite eylemi yaparken, işçiler fabrikalarda üretimi yavaşlatma eylemi gerçekleştirdiler. Saat 11.30’da İzmit Devlet Hastanesi önüne toplanan Tüm Sağlık-Sen, Maliye-Sen, Sosyal Hizmet-Sen, Tarım-Sen üyesi yaklaşık 400 civarında memur, hastane önünde yürüyerek Fethiye Caddesi’ne geldiler. Eğit-Sen, Tüm Bel-Sen yaklaşık 200 civarında katılım sağladı. Yarımca Petkim Fabrikası’ndan gelen 2 otobüs dolusu işçi, eylemi desteklediler. Çevre fabrikalardan gelen işçiler ile halkın katılımı yaklaşık 1500 kişilik bir kitle oluşturdu. Çeşitli sloganlar atıldı, davul zurna eşliğinde halaylar çekildi.
İzmit Sopol Çiftliği’nde kurulu Kocaeli SSK Hastanesi; bütün doktoru, hizmetlisi ve hemşiresiyle yüzde 100 bir katılımla hastane önünde toplanarak bir günlük grev gerçekleştirdi. Burada kitle, sık sık, “yaşasın iş, ekmek, özgürlük,” “genel grev, genel direniş” sloganlarını attı. Çeşitli işkollarından gelen işçi ve memurlar, SSK hastanesini ziyaret ederek destek sağladılar.
GÖLCÜK
Kamu çalışanlarıyla tersane işçileri ortak bir yürüyüş düzenledi. Saat 12.15’te tersaneden çıkan işçiler, çeşitli sloganların yanı sıra, “yaşasın genel eylem, genel direniş,” “hükümet istifa” sloganlarıyla Gölcük Parkı’na gelerek bir basın bildirisi okudular.
ADIYAMAN
Adıyaman Tekel Fabrikası’nda ise 1260 işçi, sabahın erken saatlerinden itibaren davul zurna eşliğinde iş bırakarak genel eyleme katıldı.
ESKİŞEHİR
Eskişehir Hava İkmal ve Şeker fabrikası işçileri tam gün iş bırakırken, kamu çalışanları öğle saatlerinde PTT önüne yürüdü. Akşam ise, işçi ve memurlar SHP ve DYP binalarına siyah çelenk koydu.
KAYSERİ
Belediye-İş Sendikası, işçileri eyleme çıkarmazken, Karayolları, DSİ, Köy Hizmetleri, Taksan, Hava İkmal, Ana Tamir, Fab Bat ve havaalanında çalışan işçi ve memurlar eyleme katıldı. Öğle saatlerinde Harb-İş üyesi işçiler kısa bir yürüyüş yaptılar. Kayseri’nin yeni valisi Saffet Arıkan Bedük’ün memur eylemlerini yasadışı ilan edeceği doğrultusundaki genelgesi, memurların eyleme katılımını etkiledi. 40-50 dolayında memur eyleme katıldı.
MERSİN
Mersin’de 20 Temmuz eylemi liman işçilerinin işyerlerinde yüzde 100 katılımla iş durdurması ile başladı. Liman işçilerine destek vermek amacıyla gelen Demiryol-İş’li işçiler destek olduklarını belirten bir basın açıklaması yaptı. Liman-İş Sendikası Genel Başkanı Hasan Biber yaptığı konuşmada sermayenin işçi sınıfına karşı topyekün bir saldırı içinde olduğunu belirtti.
Saat 10.00’da Anakent Belediyesi önünde toplanan memurlar, polisin “dağılın” müdahalesi ile karşılaştı. Memurlar, polisin müdahalesine aldırmadan yürüyüş saatini bekledi. Daha sonra kortej halinde “sadaka değil toplu sözleşme” sloganıyla yürüyüşe geçildi. Yolu trafiğe kısmen kapayan kamu çalışanları, şehrin en işlek caddelerini dolaşarak Devlet Hastanesi’ne geldi. Yol boyunca
halktan yürüyüşe katılımlar oldu. Yaklaşık 500 kişiyle başlayan yürüyüş, Devlet Hastanesi’ne gelindiğinde 2 binlere ulaşmıştı. Sağlık emekçileri, gelenleri hastane önünde karşıladı. Devlet Hastanesi önünde İçel Kamu Çalışanları Platformu adına bir basın açıklaması okundu.
BURSA
Bursa’da genel eyleme katılımın kamu işyerlerinde yüksek düzeyde gerçekleştiği, özel sektörde ise düşük olduğu gözlendi. Bursa Belediyesi’nde örgütlü Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş Sendikası, eyleme katılım yönünde hiçbir çaba göstermedi.
Karayolları, TEK, Merinos, DSİ, PTT, Köy Hizmetleri’nde eyleme katılım tam olarak gerçekleşti.
Kamu çalışanları, Maliye, belediye memurları ve öğretmenler ise Orhangazi Parkı’nda toplandılar. 800 civarında kamu çalışanı, buradan, sloganlar atarak devlet hastanesine doğru yürüyüşe geçtiler. Devlet hastanesinde yapılan konuşmalarla eylem sona erdi.
20 Temmuz eylemine en aktif katılım, Petrol-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Gemlik’teki Suni İpek ve TÜGSAŞ fabrikalarında oldu. Bu fabrikalarda çalışan 1200 civarında işçi eyleme katılırken, fabrikada gün boyu üretim yapılmadı ve işçiler bahçede toplanıp sloganlar atarak eylemi sürdürdüler. Gemlik’te ayrıca 200 civarında kamu çalışanı da yürüyüş yapıp, sloganlar atarak eyleme katıldı.
İnegöl’de de, Ağaç-İş Sendikası önünde 200 civarında işçi toplanıp, sloganlar attılar. Yaprak Tütün işçileri gün boyu eylemi sürdürdüler.
AYDIN
Aydın’da 20 Temmuz genel eylemine belediye, DSİ ve Sağlık-İş çalışanları iş bırakarak katıldılar. Memur sendikalarından Tüm Bel-Sen iş bırakma eylemi yaptı. Belediye önünde yapılan konuşmadan sonra dövizler ve pankartlar açılarak, davul zurna ile halaylar çekilip, belediyedeki
hizmet durduruldu.
Ayrıca diğer memur sendikaları belediye önünde toplanıp, belediye çalışanlarının iş bırakmasına
destek verdiler. Daha sonra Maliye-Sen lokalinde ortak basın açıklaması yapıldı.
ÇORUM
Çorum’da 20 Temmuz eylemini tam gün olarak uygulayan, bütün birimlerinde üretimi tamamen durduran tek sendika olan Yol-İş Sendikası, Samsun, Ordu, Amasya’da olduğu gibi Çorum’da da Köy Hizmetleri ve Karayolları’ndaki bütün çalışmalarını durdurarak Türk-İş’in aldığı “1 günlük eylem”e katıldı.
Çorum Merkez, Alaca-Sungurlu-Kargı-İskilip ilçelerindeki 820 işçi, Yol-İş Sendikası’nın kararıyla tam gün olarak bütün çalışmalarını durdurdu. Çorum merkezde Köy Hizmetleri Müdürü M.Ali Pekdizel’in eylemi kırma girişimlerine rağmen işçiler eylemi bırakmadılar.
İşçilerin, belediyeye ait üç işyerinde; Temizlik işleri, Fen işleri ve taş ocaklarında sadece bir buçuk saatlik iş durdurma kararıyla katıldığı eylem; kentte, kendisini hiç hissettirmedi.
Diğer taraftan KÇSP’li memurlar ise, saat 12.00’de saat kulesi etrafında toplanarak, merkezi bir bildiri okuduktan sonra, sembolik olarak “istikrar paketi” yazılı bir kutuyu ezdiler.
SAMSUN
Yol-İş Sendikası’na bağlı işyerleri ile Petrol-İş’e bağlı Samsun Gübre Sanayii’nde çalışan 700 işçi, Petrol Ofisi’nde çalışan 150-200 işçi ve Samsun Belediye-İş’e bağlı olan belediyedeki birimlerde çalışan işçiler, tam gün olarak üretimi durdurdular. Ayrıca Türk-İş’e bağlı tüm sendikalarda tam gün üretim durduruldu.
KEŞAN
Keşan’da bir günlük genel greve büyük bir katılım oldu. Tüm Bel-Sen, Belediye-İş, Karayolları, Köy Hizmetleri ve Devlet Su İşleri çalışanlarının yüzde 100 katılımıyla gerçekleşen grev esnasında itfaiye bahçesinde toplanan eylemciler; bildiriler okudular, konuşmalar yaptılar ve halaylar çektiler.
Eğit-Sen ve Tüm Maliye-Sen ise genel greve iş yavaşlatarak ve yöneticiler düzeyinde katılarak destek verdiler. Grevciler başta halkevi olmak üzere birçok kurum ve kuruluştan ve halktan geniş destek gördüler.
BANDIRMA
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Özcan 19 Temmuz günü Boraks Fabrikası’na geldi ve
24.00 – 08.00 vardiyası 07.00’de şalter indirdi. Gündüz çalışan işçiler de işyerlerine gitmediler. Topluca müdüriyetin yanındaki ağaçlığa gidildi. Burada Türk-İş’in ve temsilcilerin bildirileri okundu.
TRABZON
Saat 10.30’da başlayan eyleme, yaklaşık 150 memur katıldı. Basın açıklamasını okuyan Maden- Sen Başkanı Selçuk Şahinler’in konuşması sık sık sloganlarla kesildi. Rize’de de aynı şekilde basın açıklaması yapıldı ve buna, yaklaşık 150 kişi katıldı. Konuşmanın ardından memurlar sessizce dağıldı.
Ayrıca Trabzon’daki bütün işyerlerinde üretim tamamen durduruldu. Tüm Bel-Sen’li memurlar iş bırakma eylemi yaptılar. Eyleme katılımın yüzde 80 olduğu gözlendi.
DİVRİĞİ
Divriği cevher işçileri ve memurlar yüzde 100’lük bir katılımla tam gün iş bırakarak 20 Temmuz’a genel eylemle katıldılar. Demiryolu işçileri tam gün iş bırakırken, demiryolu memurları iki saat iş bıraktı. Kentte diğer memurların da yüzde 100’e yakın oranda iş bıraktığı bildirildi.
Türk-İş Bölge Temsilciliklerinin 20 Temmuz Genel Eylemi Konusundaki Gizli
Raporları
Türk-İş 1. Bölge Temsilciliği’nin (İstanbul) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
İstanbul. 86 şube mevcut olup Eyleme katılan sendikalar: Tarım-İş, Petrol-İş’in 4 şubesi, Tekgıda-İş’in 11 şubesi, Teksif Bakırköy şube, Deri-İş’in 3 şubesi, Ağaç-İş, Selüloz-İş, Basın-İş, BASS sendikasının 2 şubesi, Dokgemi-İş’in 3 şubesi, Yol-İş’in 3 şubesi, Tes-İş’in 4 şubesi, Tezkoop- İş’in 2 şubesi, Türk Koop-İş’in 1 şubesi, Tümtis, Demiryol-İş’in 2 şubesi (Demiryol-İş Sendikamızın örgütlü olduğu hızlı tramvay çalıştı.), T. Denizciler Sendikamızın 5 şubesi, Liman-İş Sendikamız, Haber-İş’in 2 şubesi, Sağlık-İş’in 2 şubesi, Belediye-İş’in 10 şubesi ve Orman-İş.
Eyleme katılmayanlar: Teksif’in 5 şubesi, Basisen’in 3 şubesi, Çimse-İş’in 3 şubesi, Türk Metal’in 2 şubesi, Tes-iş’in 1 şubesi, Toleyis’in 3 şubesi, Türk Harb-İş, TGS ve Hava-İş.
Edirne: 4 sendika şubesi mevcut olup, eyleme katılan sendika Tes-İş. Katılmayanlar Tekgıda- İş, Tezkoop-İş ve Teksif.
Tekirdağ: 6 sendika şubemiz olup eyleme katılan sendika Tekgıda-İş’in kamu kesimi.
Katılmayanlar Teksif’in 2 şubesi, Türk Metal, Harb-İş ve Türk Koop-İş.
Kırklareli: 6 sendika şubesi mevcut olup eyleme katılanlar: Tarım-İş, Şeker-İş, T.Çimse-İş Lalapaşa işyeri, Petrol-İş. Katılmayanlar: Ağaç-İş.
Bartın: 4 sendika şubesi mevcut olup eyleme katılanlar: Genel Maden-İş Amasra şubesi, Ağaç-İş 2 şubesi. Katılmayan: Çimse-İş.
Bolu: 9 sendika şubesi mevcut olup eyleme katılanlar Belediye-İş, Ağaç-İş Bolu şube ve Karacasu şube, Çimse-İş, Türk Metal, Orman-İş. Katılmayanlar. Ağaç-İş Düzce şube, Tekgıda-İş Bolu ve Düzce şubeleri.
Zonguldak: 19 şube mevcut olup eyleme katılan sendikalar: Selüloz-İş, Tes-İş, Sağlık-İş Zonguldak ve Karabük şubeleri, Genel Maden-İş’in 5 şubesi, Belediye-İş Zonguldak ve Karabük şubesi, Denizciler Sendikası, Tezkoop-İş. Tarım-İş’ten cevap alınmamış. Ağaç-İş Devrek şube kapalı; Yenice şube cevap alınmamış. Çimse-İş üyesi işçiler ücretsiz izinde bulunuyor. Türk Metal cevap alınmamış.
Sakarya: 10 şube mevcut olup eyleme katılan sendika sayısı 10’dur.
Kocaeli: 19 sendika şubesi mevcut olup, eyleme katılanlar ile ilgili tam bilgi alınamadı.
Türk-İş 2. Bölge Temsilciliği’nin (Eskişehir) 21 Temmuz 1994 tarihli raporu:
Eskişehir: Tarım-İş, tam katılım. T.Maden-İş, tam katılım. Tekgıda-İş KİT’ler, tam katılım. Tekgıda-İş özel sektör, katılım yok. Şeker-İş, tam katılım. Teksif Sümerbank, tam katılım. Teksif özel sektör, yüzde 80 katılım. Çimse-İş, tam katılım. Kristal-İş, katılım yok. Türk Metal, KİT’ler, tam katılım. Türk Metal, özel sektör, 1 saatlik katılım. Yol-İş, tam katılım. Tes-İş, tam katılım. Tezkoop-İş, katılım yok. Demiryol-İş, tam katılım. Sağlık-İş, iş yavaşlatma. Türk Harb-İş, iş yavaşlatma. Belediye-İş, tam katılım. Haber-İş, tam katılım. Petrol-İş, tam katılım. Orman-İş, tam katılım.
Afyon: Harb-iş, katılım yok. Diğer sendikalar, tam katılım.
Bilecik: Katılım oranı yüzde 70.
Konya: Katılım oranı yüzde 90.
Burdur: İl temsilciliğinden bilgi alınamadı. Kütahya: İl temsilciliğinden bilgi alınamadı. Isparta: İl temsilciliğinden bilgi alınamadı.
Türk-İş Kütahya İl Temsilciliği’nin 20 Temmuz 1994 tarihli raporu Şeker-İş, İşyerindeki tüm üyeleri ile katılım.
Petrol-İş, Revizyonda olan gübre sanayiindeki mesaide olan üyeleri ile katıldı.
Maden-İş, Kümaş, üretimde olan fabrikada0’ noktasına çekilerek eylem gerçekleştirilmiştir.
Maden-İş, Seyitömer, kömür üretimi durdurularak eylem gerçekleşmiştir.
Tes-İş, Seyitömer, üretimin dışındaki tüm çalışanlar. Belediye-İş, Şehir otobüsleri dışındaki tüm birimleri. Yol-İş, YSE ve Karayollarındaki tüm üyeleri ile.
Sağlık-İş, eyleme katılmadı.
Tekgıda-İş, özel sektör işyerleri katılmadı. Çimse-İş, özel sektör işyerleri katılmadı. Memurlar, katılmadı.
Türk-İş 3. Bölge Temsilciliği’nin (İzmir) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
İzmir:
Toleyis, Koop-İş, Çimse-İş, Tezkoop-İş ve Türk metal şubelerimizin örgütlü olduğu işyerlerinde çalışan üyemiz toplam 14.300 işçi eyleme katılmamıştır.
Türk Harb-İş, Basisen ve BASS şubelerimiz üyesi yaklaşık 8000 üyemiz eyleme işi yavaşlatarak katılmışlardır.
Tekgıda-İş, Teksif, Petrol-İş şubelerimizin tamamı özel sektörde çalışan 20.000 üyemiz de eyleme katılmamışlardır. Bu üç sendikamız şubelerinde kamu işyerlerinde çalışan üyeler yüzde 100 katılmışlardır (Tekgıda-İş 1.500 kamu işçisi hariç).
İlimizde diğer şubelerimizin çoğunlukla kamu ve özel sektör işyerlerinde çalışan 41.000 üyemiz işçi işe giderek çalışmamışlardır.
Körfez vapurları, belediye otobüsleri ve banliyö trenleri 09.00’dan itibaren göreve çıkmamışlardır. Hava-İş şubemiz üyesi işçiler yer hizmetlerinde eylemi ancak uygulayabilmişlerdir.
İzmir ilinde eyleme katılma oranı 36.800 / 91.800 = yaklaşık yüzde 65 civarındadır.
Türk Metal şubemizin 2.000 dolayında üyesi de işyerlerine giderek eyleme katılmışlar ve çalışmamışlardır.
Aydın:
Sendika şubelerimizin üyesi 7.000 dolayında işçi işe gidip çalışmıyorlar.
Haber-İş ve Tekgıda-İş üyesi 1000 kadar işçi de işi yavaşlatarak eyleme iştirak etmişlerdir. Teksif sendikası işyeri özel sektörde çalışan 1500 işçi ise eyleme katılmamışlardır.
Aydın ilinde eyleme yüzde 80 dolaylarında katılım olmuştur.
Uşak:
Şubelerimizin üyesi 3.000 işçi eyleme katılmışlardır. Çimse-İş üyesi 200 işçi eyleme katılmamışlardır.
Uşak ilinde yüzde 95 üzerinde üyemiz işçiler eyleme katılmışlardır.
Denizli:
Şubelerimiz üyesi 6.000 işçi eyleme katılmışlardır. Çimse-İş üyesi 950 işçi eyleme katılmamışlardır.
Tekgıda-İş üyesi 470 işçi işyerinde işi yavaşlatma eylemi yapıyorlar. Denizli ilinde eyleme katılma oranı yüzde 80 civarındadır.
Muğla:
Şubelerimiz üye işçilerinden 10.000 civarında işçi eyleme katıldılar. Toleyis üyesi 2400 işçi eyleme katılmadılar.
Muğla ilinde eyleme katılma oranı yüzde 80’in üzerindedir.
Manisa:
Şubelerimiz üyesi 9.000 civarında işçi eyleme katılmışlardır.
Türk Metal üyesi 1300 işçinin hemen hemen tamamı ücretsiz izinde olduğundan eyleme katılmamışlardır.
Çimse-İş üyesi 600 işçi eyleme katılmamışlardır. Manisa ilimizde eyleme katılım yüzde 90’ın üzerindedir.
“Bugün saat 12.00’de Türk-İş Bölge Temsilciliği önünde Tümtis, Belediye-İş işçileri ile kamu sendikaları yöneticileri ziyaret edeceklerdir. Bir konuşma yaparak günün önemi topluluğa ve basına anlatılacaktır.
“Eylem; acil sağlık, sağlıkla ilgili elektrik, su gibi önemli arızalar ve işyerlerinde yangın ekipleri ve bekçiler hariç eylem uygulanmaktadır.
“Hiçbir olumsuz olay çıkmamıştır.
“Bilgilerinize arz olunur. Saygılarımla, Mustafa Kundakçı,
Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi
Türk-İş 3. Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçı, İzmir’de bulunan şubelere gönderdiği 22 Temmuz 1994 tarihli yazıda, bazı kamu çalışanı sendikası şubelerinin 20 Temmuz eylemi sırasındaki tavırlarını eleştirdi:
20 Temmuz genel eylem günü Tümtis ve Belediye-İş 6 No.lu şube başkanlarımız Bölge Temsilciliğimizi arayarak aynı gün saat 12.00’de üyeleriyle birlikte ziyarete geleceklerini bildirmişlerdir.
Bu ziyarette İzmir şube başkanlarımız ile basın da tarafımızdan bilgilendirilerek bu etkinliğe davet edilmişlerdir.
Teksif Şubemize ses düzeni kurulmuş ve bahçemizdeki araçlar kaldırılmıştır. O gün yaşanan olaylar, şube başkanlarımızca da bilinmektedir.
Üyemiz işçilerin dışında Eğit-Sen, Demiryol-Sen, Sağlık-Sen, Sosyal-Sen vb. memur
sendikaları ile bir grup öğrenci de bölge temsilciliğimiz önüne gelerek flama açmışlardır.
Günün önemini belirtir konuşma yapmak üzere kürsüye geldiğimiz bu gruplarca yuh sesleri ile birlikte “Kahrolsun sendika ağaları,” “Kahrolsun Türk-İş,” “memurlar burada, işçiler nerede” gibi sloganlar atılarak konuşmamız engellenmiştir.
Bu tavırlarını da kamuoyu ve basın önünde sergilemişlerdir. Memur sendikaları ile Türk-İş’in ilişkilerini, o gün yaşanan Türk-İş’in hiç de müstahak olmadığı durumu değerlendirmek üzere 3
Ağustos 1994 Çarşamba günü saat 14.00’te Bölge Temsilciliğimizde Şube Başkanları toplantısı yapılacaktır.
Türk-İş’imize karşı yapılan çirkinlikleri görüşmek üzere yapacağımız bu toplantıya her türlü çalışma ve randevularınızı ayarlayarak katılmanızı önemli rica eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Saygılarımla. (Türk-İş 3. Bölge Temsilciliği’nin 22.7.1994 gün ve 94/1653-1/B sayılı yazısı)
Sözü edilen toplantı 3 Ağustos günü gerçekleştirildi. Bu toplantıda alınan karar, Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreterliği’ne şu şekilde bildirildi:
03 Ağustos 1994 günü yapılan İzmir şube başkanları toplantısında:
20 TEMMUZ genel eylem günü Bölge Temsilcilimiz önüne gelerek, Türk-İş’e hiç hakları ve hadleri olmadığı halde hasmane davranan Eğit-Sen, Demiryol-Sen, Sağlık-Sen ve Sosyal-Sen kamu sendikalarının bu davranışlarından dolayı sözlü uyarılması, ayrıca bu kamu sendikaları ile ancak Türk-İş ilkelerine uydukları sürece birliktelik kurulabileceğinin anlatılması kararlaştırılmıştır.
Bilgilerinize arz olunur. Saygılarımla, Mustafa Kundakçı
Türk-İş Bölge Temsilcisi (Türk-İş 3. Bölge Temsilciliği’nin 4.8.1994 gün ve 94-1657-1/B sayılı yazısı)
Türk-İş 4. Bölge Temsilciliği’nin (Adana) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
Adana:
Petrol-İş, Basisen ve Çimse-İş Sendika şubelerinin üyeleri eyleme iştirak etmemişlerdir.
Tekgıda-İş, Teksif, Türk Metal ve Tezkoop-İş Sendika şubelerinin özel sektörde çalışan üyeleri eyleme katılmamışlardır.
Eyleme katılan işçi sayısı ise 30 binin üzerindedir.
Antalya:
Tekgıda-İş, Ağaç-İş, Hava-İş ve Toleyis sendika şubelerinin üyeleri eyleme katılmamışlardır.
Teksif ve Tezkoop-İş sendika şubelerinin özel sektörde çalışan üyeleri eyleme iştirak etmemişlerdir.
Eyleme katılan işçi sayısı ise 20 bin civarındadır.
Gaziantep:
Teksif, Çimse-İş ve Tezkoop-İş sendika şubelerinin üyesi işçilerin çok azı eyleme iştirak etmişlerdir.
Eyleme katılan işçi sayısı ise 12 bin civarındadır.
Hatay:
T.Harb-İş sendika şubesi üyelerinin çok azı eyleme katılmışlardır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 5 bin civarındadır.
İçel:
Kristal-İş sendika şubesi üyeleri eyleme katılmamışlardır.
Petrol-İş ve Teksif sendika şubelerinin özel sektörde çalışan üyeleri eyleme iştirak etmemişlerdir.
Eyleme katılan işçi sayısı ise 15 bin civarındadır.
Kahramanmaraş:
Eyleme katılmayan sendika şubesi üyesi olmamıştır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 10 bin civarındadır.
Niğde:
Niğde il temsilciliğimizden henüz bilgi alınamamıştır. Bilgi alındığında derhal bildirilecektir.
Aksaray:
Eyleme katılmayan sendika şubesi üyesi olmamıştır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 4 bin civarındadır.
Karaman:
Eyleme katılmayan sendika şubesi üyesi olmamıştır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 3 bin civarındadır.
“Tüm illerde genel uyarı eylemi olaysız bir şekilde sona ermiştir.
“Konfederasyonumuz dışında bulunan iki Konfederasyona bağlı sendika şubelerinin eyleme katılımları çok az veya hiç katılımları olmamıştır dahi denebilir.
“Kamu çalışanları sendika şubelerinin bazıları çok ve kısa süreli katkıları olmuştur.” Hüseyin Elbek
Bölge Temsilcisi
Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Hüseyin Elbek, Türk-İş Teşkilatlandırma Sekreterliği’ne 20 Temmuz 1994 tarihinde iki ayrı yazı daha göndererek, görev alanı içindeki işyerlerinde genel eyleme katılma durumunu özetledi.
TÜRK-İŞ BAŞKANLAR KURULU kararı doğrultusunda bugün 20 TEMMUZ 1994 günü gerçekleştirilen “Genel Uyarı Eylemi” Adana ilinde oldukça hareketli ve başarılı geçmiştir. Eylem türüne ve ilkelerine uyum sağlanarak tüm gün süren eylem, olaysız sona ermiştir.
Eylem, işçilerin işe başlama saatlerinde hareketli ve duyarlı başladı, Sendika Şube Başkan ve Yöneticileri üyelerine eylem ile ilgili yeniden bilgi verdiler ve eylemin nedenlerini bir kez daha vurguladılar. Bu genel ve toplu açıklamalardan sonra işçiler işlerinin başında eyleme başladılar. Ancak bu eyleme bazı sektörlerde ve çeşitli nedenle katılmayan teşkilatlarımız da olmuştur.
Bu teşkilatlar ile eyleme katılmama nedenleri şöyledir:
(A)
- Petrol-İş Sendikası Şubesi
- Basisen Sendikası Şubesi
- Çimse-İş Sendikası Şubesi
Özel sektöre hitap ettikleri için eyleme katılamadıklarını bildirmişlerdir.
(B)
- Tekgıda-İş Sendikasının bazı Şubeleri
- Teksif Sendikasının bazı Şubeleri
- Metal Sendikasının Şubesi
- Tezkop-İş Sendikasının Şubeleri
Kamu sektöründe eyleme katıldıklarını, ancak özel sektörde eyleme katılamadıklarını beyan etmişlerdir.
(C) Tekgıda-İş Sendikası olarak eyleme katıldıkları kamu sektöründe çalışan işçiler, işi girişleri itibariyle iki saat süre ile eyleme iştirak etmişlerdir.
Yukarıda sıraladığım teşkilatlarımızın dışında kalan ve Adana’da kurulu Sendikalarımıza bağlı tüm işyerlerinde “Genel Uyarı Eylemi”, yazımın başında da belirttiğim üzere hareketli ve duyarlı başladı ve aynı şekilde devam ederek akşamüzeri olaysız sona ermiştir. (Türk-İş 4. Bölge Temsilciliği’nin 20.7.1994 gün ve 94-1/53 sayılı yazısı)
Bölge Temsilciliğimiz sınırları içerisinde bulunan illerde 20 Temmuz 1994 günü gerçekleştirilen “Genel Uyarı Eylemi”nin oldukça hareketli ve başarılı geçtiği, gerek bizzan ben ve gerekse de İl Temsilcilerimiz ile kurduğumuz sürekli haber akışına göre tespit edilmiştir.
Bu bilgilere dayanarak Bölge Temsilciliğimiz sınırları içerisinde bulunan illerde, eyleme katılımlar aşağıda çıkarılmıştır.
- ADANA
Petrol-İş, Basisen ve Çimse-İş Sendika Şubelerinin üyeleri eyleme iştirak etmemişlerdir.
Tekgıda-İş, Teksif, T.Metal ve Tezkoop-İş Senduka Şubelerinin özel sektörde çalışan üyeleri eyleme katılmamışlardır.
Eyleme katılan işçi sayısı ise 30 binin üzerindedir.
- ANTALYA
Tekgıda-iş, Ağaç-İş, Hava-İş ve Toleyis Sendika Şubelerinin üyeleri eyleme katılmamışlardır.
Teksif ve Tezkoop-İş Sendika Şubelerinin özel sektörde çalışan üyeleri eyleme iştirak etmemişlerdir.
Eyleme katılan işçi sayısı ise 20 bin civarındadır.
- GAZİANTEP
Teksif, Çimse-İş ve Tezkoop-İş Sendika Şubelerinin üyesi işçilerin çok azı eyleme iştirak etmişlerdir.
Eyleme katılan işçi sayısı ise12 bin civarındadır.
- HATAY
T.Harb-İş Sendika Şubesi üyelerinin çok azı eyleme katılmışlardır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 5 bin civarındadır.
- İÇEL
Kristal-İş Sendika Şubesi üyeleri eyleme katılmamışlardır.
Petrol-İş ve Teksif Sendika Şubelerinin özel sektörde çalışan üyeleri eyleme iştirak etmemişlerdir.
Eyleme katılan işçi s ayısı ise 15 bin civarındadır.
- KAHRAMANMARAŞ
Eyleme katılmayan Sendika Şubesi üyesi olmamıştır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 10 bin civarındadır.
- NİĞDE
Niğde İl Temsilcimizden henüz bilgi alınamamıştır. Bilgi alındığında derhal bildirilecektir.
- AKSARAY
Eyleme katılmayan Sendika Şubesi üyesi olmamıştır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 4 bin civarındadır.
- KARAMAN
Eyleme katılmayan Sendika Şubesi üyesi olmamıştır. Eyleme katılan işçi sayısı ise 3 bin civarındadır.
Bölge Temsilciliğimiz sınırları içerisinde bulunan tüm illerde genel uyarı eylemi olaysız bir şekilde sona ermiştir.
- Konfederasyonumuz dışında kalan Sendikal kuruluşlara Genel uyarı Eylemine katılımları açısından bakacak olursak:
- Konfederasyonumuz dışında bulunan iki Konfederasyona bağlı Sendika Şubelerinin eyleme katılımları çok az ve kısa süreli olmuştur. Hatta eyleme hiç katılımları olmamıştır dahi
- Kamu Çalışanları Sendika Şubelerinin bazıları eyleme çok az ve kısa süreli katkıları olmuştur. Genelde bildiri okumak suretiyle eyleme iştirak etmişlerdir.
Genel Uyarı Eylemi ile ilgili bilgileri arz ederim. Hüseyin Elbek
Bölge Temsilcisi (Türk-İş 4. Bölge Temsilciliği’nin 20.7.1994 gün ve 94-1/53 sayılı yazısı)
Türk-İş 5. Bölge Temsilciliği’nin (Sivas) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
Sivas:
Demiryol-İş, 3600 işçi, 1 gün işi bırakma.
Yol-İş 1 No.lu, 1450 işçi, 1 gün işi bırakma
Yol-İş 2 No.lu, 2094 işçi, 1 gün işi bırakma Tes-İş, 1324 işçi, 1 gün işi bırakma Maden-İş, 1650 işçi, 1 gün işi bırakma
Belediye-İş, 1500 işçi, 1 gün kısmi iş bırakma. Katılım yüzde 80 Tarım-İş, 350 işçi, 1-2 saat işi bırakma, Hafik ve Tarım İl Md. Sağlık-İş, 90 işçi, yarım gün iş bırakma
Tekgıda-İş, 100 işçi, 1 gün işi bırakma T.Harb-İş, 560 işçi, işçinin tamamı izinde Koop-İş, 40 işçi, iş yavaşlatma
Çimse-İş, 217 işçi, çalıştı.
Haber-İş Bölge Tem., 325 işçi, işi yavaşlatma Genel Maden-İş, 86 işçi, 1 gün işi bırakma Orman-İş İl Tems., 48 işçi, 1 gün işi bırakma Öz Çelik-İş, 600 işçi, fabrika çalışmıyor
Öz Gıda-İş, 80 işçi, Et Balık bir saat, SEK çalıştı.
Nevşehir:
T.Maden-İş, 650 işçi, 1 gün işi bırakma Teksif, çalıştı
Tekgıda-İş, 410 işçi, çalıştı
Kırşehir:
Tarım-İş, 55 işçi, 1 saat 30 dakika iş bırakma
Tes-İş, 300 işçi, kısmi olarak iş bırakma
Kırıkkale:
Türk Metal, 4200 işçi, 1 gün iş bırakma Petrol-İş, 2950 işçi, 1 gün iş bırakma Malatya:
Tarım-İş, 500 işçi, 1 gün iş bırakma
Tekgıda-İş, 1700 işçi, ½ gün iş bırakma, kalan süre pasif eylem Şeker-İş, 428 işçi, 1 gün iş bırakma
Teksif, 1430 işçi, 1 gün iş bırakma Yol-İş, 1356 işçi, 1 gün iş bırakma Tes-İş, 800 işçi, 1 gün iş bırakma
Demiryol-İş, 1943 işçi, 1 gün iş bırakma Belediye-İş, 300 işçi, 1 gün iş bırakma (ilçelerde) Tokat:
Tarım-İş, 150 işçi, 4 saat iş bırakma Tekgıda-İş, 700 işçi, 3 saat iş bırakma
Belediye-İş, 300 işçi, 1 gün iş bırakma (otobüs hariç) T.Çimse-İş, çalıştı
Şeker-İş, 880 işçi, 1 gün iş bırakma
Kayseri:
Teksif, 5280 işçi, 1 gün iş bırakma
Kayseri Bünyan, Teksif, 356 işçi, 1 gün iş bırakma
Yol-İş 1 No.lu, 1472 işçi, 1 gün iş bırakma
Yol-İş 2 No.lu, 3400 işçi, 1 gün iş bırakma
T.Harb-İş, 2987 işçi, iş yavaşlatma
Demiryol-İş, 530 işçi, saat 14:30’a kadar iş bırakma
Tes-İş, 1800, 1 gün iş bırakma Haber-İş, 1400 işçi, iş yavaşlatma Belediye-İş, 2361 işçi, çalıştı
Tekgıda-İş, çalıştı
Koop-İş
Sağlık-İş, 160 işçi
Şeker-İş, 490 işçi, 1 gün iş bırakma Türk Metal, 600 işçi, 1 gün iş bırakma Yozgat:
Tarım-İş, 110 işçi, 1 saat iş bırakma Tekgıda-İş, 280 işçi, 1 gün iş bırakma Çimse-İş, 225 işçi, çalıştı Yozgat/Sorgun, Maden-İş
“Konfederasyonumuzun almış olduğu 1 günlük eylem kararı Bölgemize bağlı illerde sakin bir şekilde cereyan etmiştir.”
Ümit Özşeker
Türk-İş 6. Bölge Temsilciliği’nin (Samsun) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
Sinop:
Katılmayan şube yok. Türk-İş’e bağlı işyerlerinde 2.000 işçi eyleme katıldı. İşyerlerinde huzursuzluk yok. Katılım yüzde 80.
Giresun:
Eyleme katılan işyerleri: Seka Kağıt Fabrikası (Aksu), Köy Hizmetleri il müdürlüğü, Karayolları, Belediye (Kısmen) Liman işletmesi, Tarım işyerleri katılım oranı yüksek.
Eyleme katılmayan işyerleri: T.E.K., Orman işletmesi, Fiskobirlik eyleme katılmadı. Katılım yüzde 95.
Kastamonu:
Sağlık-İş’in 70 üyesi, Belediye-İş’in 350 üyesi eyleme katılmadı. Diğer işyerleri eyleme katıldı.
Kıtılım sayısı 9.438. işyerlerinde huzursuzluk yok. Katılım oranı yüzde 95.
Çorum:
Belediye işyerlerinde bazı kısımlar çalışıyor. Otobüs işletmesi kısmen çalışıyor. Diğer işyerlerinde katılım oranı yüksek. Hiçbir huzursuzluk yok. Katılım oranı yüzde 70.
Trabzon:
Katılmayan şube yok. Huzurlu bir şekilde eyleme devam ediliyor. Katılım oranı yüzde 100.
Çankırı:
Demiryolları, Köy Hizmetleri, Tarım işyerleri, Makine Kimya, TEK, DSİ katılım oranı yüksek.
Bütün işyerlerinde katılım var. İşyerlerinde huzursuzluk yok. Katılım oranı yüzde 90.
Ordu:
Katılmayan şube yok. Tekgıda-İş Sendikasına bağlı fırınlarda katılım yok. Özel sektörlerde katılım kısmi olarak uygulanıyor. Huzursuzluk yok. Katılım oranı yüzde 80.
Rize:
Katılmayan şube yok. Katılım oranı yüksek. İşyerlerinde huzursuzluk yok. Katılım oranı yüzde
100.
Amasya:
Belediye-İş Sendikası 750 kişi, Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü Yol-İş 800 kişi, Karayolları Yol-İş 80 kişi, DSİ Tes-İş 380 kişi, Şeker-İş Sedikası 357 kişi, Eski Çeltek Maden-İş 218 kişi, Tarım-İş Sendikası 145 kişi, TEK Tes-İş Sendikası 158 kişi olarak eyleme katılmıştır.
Tekgıda-İş Sendikası Gümüşhacıköyü genel merkezleri katılmamalarını söylemiş, İşyerlerinde olay ve huzursuzluk yok.
Samsun:
Demiryol-İş Şubesi: Katılım yüzde 80 civarında. Hiçbir huzursuzluk yok.
Petrol-İş Şubesi: Katılım yüzde 100. Olay ve huzursuzluk yok.
Belediye-İş Şubesi: Katılım yüzde 100. Büyükşehir belediyesinde ve alt belediyelerde katılım tam. Huzurlu bir şekilde eylem devam ediyor.
Orman-İş Şubesi: Katılım yüzde 100.
Şeker-İş Şubesi: Katılım yüzde 100. Huzursuzluk yok.
Tes-İş Şubesi: DSİ katılım yüzde 100, enerji kolu TEK Katılım yüzde 70 civarında. Tek arızalar kısmen yapılıyor. Huzursuzluk yok.
Yol-İş 1 No.lu Şube: Katılım yüzde 100 civarında. Hiçbir işyerinde huzursuzluk yok.
Yol-İş 2 No.lu Şube: Katılım yüzde 100. Huzursuzluk yok.
Haber-İş Şubesi: Katılım yüzde 70 civarında. Huzursuzluk yok.
Sağlık-İş Şubesi: Sıtma Savaş Müdürlüğünde katılım tam yüzde 100. SSK Hastanesinde personel yetersizliğinden katılım olmadı. Huzursuzluk yok.
Liman-İş Şubesi: Katılım yüzde 100.
Toleyis Şubesi: Toleyis sendikası eyleme katılmadı.
Türk Metal Şubesi: Katılım yüzde 100. Huzursuzluk yok. Sadece Karadeniz Bakır İşletmeleri katıldılar.
Tekgıda-İş Şubesi. Katılım yüzde 90 civarında. Tokat Sigara Fabrikası 3 saat eyleme katıldı. Samsun Sigara Fabrikasında katılım karışık. Bakım işletmede katılım tam. İşyerlerinde huzursuzluk yok.
Tarım-İş Şubesi: Katılım oranı yüzde 100 civarında. İşyerlerinde huzursuzluk yok.
Türk-İş 7. Bölge Temsilciliği’nin (Diyarbakır) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
Eyleme katılmayan sendikalar ve örgütlü oldukları işyerleri:
Diyarbakır: Türk Harb-İş Sendikası Diyarbakır Şubesi’nin örgütlü olduğu işyerlerinde eyleme katılınmamıştır.
Adıyaman: Tekgıda-İş Sendikası merkezinin almış olduğu karar gereği Tekel işyerlerinde eyleme 2 saat iştirak edilmiştir.
Muş: Tekgıda-İş Şubesi ve Tarım-İş Şubesi eyleme 2 saat iştirak etmişlerdir.
Mardin: Çimse-İş Sendikası çimento fabrikası iştirak etmemişlerdir.
Bitlis: Tekgıda-İş Sendikası eyleme 2 saat iştirak etmiştir.
Bingöl: Bu ilimizle bir türlü telefon görüşmesi sağlanamamıştır.
“Diyarbakır’da Tekgıda-İş Sendikasının Tekel işyerleri için Bölge Temsilciliğimizin girişimleri sonucunda eylemin bir gün devam etmesi sağlanmıştır.
“Bunun haricinde tüm illerimizde ve Diyarbakır’da çeşitli işkollarında katılım yüzde 100 olmuştur.”
Ramazan Ulaş Yaşar Demirkol Bölge Temsilcisi Temsilci Yardımcısı
Türk-İş 7. Bölge Temsilcisi Ramazan Ulaş, 20 Temmuz 1994 günü akşamı yaptığı basın açıklamasında eylemi değerlendirdi:
5 Nisan ekonomik kararlarıyla, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük ekonomik ve siyasal bunalımını yaşamaktadır.
Sosyal dayanaktan yoksun özelleştirme ile işyerleri kapanmakta, yıllarını bu işletmelere vermiş işçi ve memurlarımız kapı dışarı edilmektedir. Doğu ve Güneydoğunun bu kapsam dışında kalacağını vaat eden hükümet bu sözlerini unutmuş, Bölgemizde Etibank Genel Müdürlüğüne ait Mazıdağı fosfat ve Maden bakır işletmelerinin kapanma kararı alınmıştır.
İşyerlerimizde taşeronlaşma hareketi alabildiğince sürmekte, Sendikasız bir toplum yaratılmak istenmektedir. Memurların toplu sözleşmeli, grevli sendikal hakları hâlâ verilmemiştir.
Enflasyonun yüzde 120’lerde seyrettiği bir dönemde memur, emekli, dul ve yetimleri ile alay edercesine komik maaş zamları verilmek istenmektedir.
Toplu iş sözleşmeleri ile alınmış haklarımız verilmek istenmemektedir.
İşçi ve memurlarımızdan kesilen tasarruf teşvik ücretlerinin akıbeti hâlâ açıklığa kavuşmamıştır.
SSK tam bir çıkmazla karşı karşıyadır. Emeklilerin maaşını ödeyemez duruma düşmüştür. İşçilerimizin kazanılmış emeklilik hakları ellerinden alınmak istenmekte, kamu kesiminde yıllarca muvakkat işçi olarak çalışan işçilerimizin çalışma süreleri kısaltıldığı için emekliliği görmeleri mümkün olmayacak, ancak ölümü halinde hak sahiplerine maaşı verilecektir.
Yukarıda sıraladığımız tüm bu olumsuzlukların ortadan kalkması için, demokrasinin tüm kesimlere eşit şekilde hemen uygulanması için, Parlamentoyu ciddi şekilde görev yapması için, hükümetin sosyal devlet anlayışını hatırlaması için, fedakarlığın her kesimden imkanları ölçüsünde, yani gelir düzeyine göre yüklenmesi için, Türkiye’nin en büyük örgütlü gücü olan Türk-İş Başkanlar Kurulunun Türkiye genelinde 20 Temmuz 1994 tarihinde bir günlük üretimden gelen gücünü kullanarak uyarı eylemini gerçekleştirmiştir. Uyarı eylemimiz tüm işkollarında tam bir örgüt disiplini içinde başarı ile gerçekleşmiştir.
Uyarı eylemimizi destekleyen tüm demokratik kitle örgütleri ve basınımıza teşekkür ederiz.
Türk-İş 8. Bölge Temsilciliği’nin (Bursa) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
“20 Temmuz 1994 tarihinde yapılan uyarı eylemi ile ilgili Bursa il ve ilçelerindeki durumu
belirtir raporumuzdur.
“20 Temmuz 1994 Çarşamba günü sabah 8.30’da Radyo ATİV’de bölge temsilcisi olarak günün anlam ve manasını belirtir hazırlanmış 45 dakikalık canlı yayın programına iştirak ettim. Programdan sonra Bursa Büyükşehir ve Merkez ilçe belediye otobüslerinin çalıştığını görünce hareket merkezlerine giderek otobüslerin tamamının servislere sokulduğunu bizzat yerinde müşahede ettim ve saat 9.30’da bu durumu genel başkanlığımızın sekreterine not bıraktım.
“İlerleyen saatlerde yaptırdığım tespitlerde DİSK Tekstil’in örgütlenme çalışmalarını tamamladığı, henüz yetki alamadığı Filament işyerinde eyleme iştirak etmediği, Santral Dikiş’te de üretimi sürdürdüğü görüldü. Yenişehir ve İznik ilçelerinde de DİSK Genel İş Sendikasının üretimini sürdürdüğü ve çalışmaların devam ettiği konusunda bilgiler alınmıştır. Gemlik belediyesinde de örgütlü olan DİSK Genel İş Bu ilçede de eyleme destek vermemiştir.
“DİSK’e bağlı Birleşik Otomobil-İş Sendikası’nın örgütlü bulunduğu Siemens Kablo işyerinde de sabah üretime başlanmış olup, aldığımız bilgilere göre öğle yemeği paydosunda işçilere bildirinin okunacağı şeklindedir.
“Hak-İş’e bağlı Maysan işyerinde de eyleme destek verilmemiş olup, üretime devam edilmektedir. Bu işyerinde de öğle paydosunda bildiri okunacağı şeklinde bilgiler alınmıştır.
“Bursa ilinde Kamu Platformunu oluşturan memur sendikalarımızın saat 12.00’de Orhangazi Meydanına toplanarak devlet hastanesi güzergahındaki yürüyüş ve vizite eylemlerinde, polis kontrolünde başlayan yürüyüş ve vizite eyleminde herhangi bir olay olmamıştır.
“Türk-İş’e bağlı Bursa sendika şube ve başkanlarıyla saat 11.00’de Bölge Temsilciliğimizde yapılan değerlendirme toplantısında alınan ilgiler ise aynen aşağıda belirttiğimiz şekildedir.
“Teksif Bursa Şubesi Şube Başkanı Mehmet Metin: İstanbul Tekstil İşverenleri Sendikası Genel Sekreteri Ercüment Rona’nın imzası ile gelen duyuru özel sektör işyerinde çalışan arkadaşlarımızı rahatsız etmişse de, biz üretimi azaltarak çalışıyoruz. Merinos ve Sagem işyerlerinde eylem Türk-İş’in kararları doğrultusunda gerçekleştiriliyor ve çalışmıyoruz.
“ASF, İpek-İş, Kortes, İnkişaf, Bağdaş, İpkaş işyerlerinde işi yavaşlatma var.
“Tarım-İş Bursa Şubesi Şube Başkanı Sabri Keskin: Türk-İş’in almış olduğu kararı örgütlü bulunduğum tüm işyerlerinde harfiyen uyguluyoruz. Tarım İl Müdürlüğü, İpek Böcekçiliği, Ziraat okulu, Veteriner Araştırma, Karacabey Tarım İşletmesi, tam iştirakle eyleme katılıyorlar. Veteriner Araştırmada çalışan memurlar eyleme tepki gösterdiler, eyleme katılan işçilere iş akdi tehdidi savurdular ama işçiler eylemlerinden dönmediler.
“Sağlık-İş Sendikası Bursa Şubesi Şube Başkanı Hasan Dervişoğlu: Türk-İş’in almış olduğu eyleme destek veriyoruz. Acil servisler ve insan sağlığını direk ilgilendiren üniteler dışında katılımımız var. hastanede oluşan Tüm Sağlık-Sen çalışıyor. Onlar eyleme iştirak etmediler. Hastane bahçesinde yürüyüş yapacaklarını belirtiyorlar. Yine hastanede örgütlü bulunan Türk Sağlık-Sen, Türk-İş’in eylemine Sağlık-İş Sendikasının doğrultusunda destek veriyorlar.
“Petrol-İş Sendikası Bursa Şubesi Başkanı İsmet Yiğit (not telefonla alınmıştır): Suniipek ve Gübre’de 19.7.1994 saat 24.00’te vardiyaya giren arkadaşlar işten ayrılmadılar, sabah vardiyaları da geldi. Yemekhanede oturuyorlar. BP’de üretim yok. Tekel kibrit üretim yok. Mudanya Petrol Ofisi üretim yok. Katılımımız tam, karara aynen uyuyoruz.
“Teksif Pilot Şube Şube Başkanı Nihat Kılıçoğlu: Örgütlü bulunduğu işyerlerine İşverenler Sendikasından gelen bildirinin tabii ki çalışanlar arasında etkisi oldu. Bu da son günlerde Bursa’da yoğun şekilde yaşanan işçi çıkışlarından kaynaklanıyor. Buna rağmen arkadaşlarımla görüşerek Nergis, Yeşim, Hateks, İpsan, Aksoylar, Polyen işyerlerinde işi yavaşlatma ile eyleme destek veriyoruz.
“Basisen: Şube yönetimi senelik izin kullanıyor. Şube memurundan alınan bilgilere göre Türk- İş Bölge Temsilciliğinden gelen bildiriler ilan tahtalarına asıldı. Gazeteler dağıtıldı, ama Bankalardaki üyelerimiz çalışıyor şeklindedir.
“Türk Metal Bursa Şubesi Şube Sekreteri Sabri Özdemir: Tofaş’ta, Transtürk’te, Elbaa’da, Döktaş, Demirdöküm, İdaş, Borusan işyerlerinde ve her ünitede bantları durdurarak ve ayrı ayrı Türk-İş bildirisi özellikle de bir işyerinde ben kendim okudu, işi yavaşlatma ile üretime devam ediyor ve eyleme destek veriyor. Bizim bantları bu şekilde durdurup bildiriyi okumamız ve tartışmaya açmamız diğer vardiyada da aynın uygulanacaktır. Bu da bir günlük üretimi yüzde 50 azaltır anlamındadır.
“Türk Metal 1 No.lu Şube Başkanı Mecit Hazır: Örgütlü olduğu 16 işyerinde de üretimi yaaşlatma eylemimiz sabahtan beri devam ediyor. Bantlarda biz de bildirilerimizi okuduk, vardiyalarda da okunacak. Sabri Bey’in dediği gibi bu hareketimiz gerçekten üretimi yüzde 50 etkiler. İşyeri temsilcilerimiz ve baştemsilcilerimiz eyleme tam destek veriyorlar. Onlar üretmiyorlar. Temsilcilik odasındalar. Reno, Mako, Robert Bosch, Baykal, Bayraktarlar, Burçelikler, Coşkunözler, STK’ler ve Teknik Malzeme işyerlerinde de bildiri okuma eylemlerimiz ve işi yavaşlatma eylemlerimizle destek vermeye çalışıyoruz.
“Çimse-İş Bursa Şubesi Şube Başkanı Rafet Tuncer: Örgütlü bulunduğum çimento fabrikasında müteahite ait üniteler çoğunlukta. Biz ancak çimento değirmenlerinde eyleme geçtik ve buralarda çalışmıyoruz.
“Yol-İş Sendikası 2 No.lu Şube Başkanı Osman Ceylan: Şube olarak örgütlü bulunduğumuz Bursa, Balıkesir, Çanakkale’deki işyerlerinde, ayrıca Bilecik ve Bursa il ve bölge müdürlüklerinde üyelerimizin tamamı alınan eylem kararına harfiyen uyuyorlar. İlçelerimizdeki tasibt tesislerimizde de eyleme destek tamdır. Üretime yönelik çalışmamız yok.
“Yol-İş Sendikası 1 No.lu Şube Başkanı Erdoğan Hepyaşar: Şube olarak örgütlü bulunduğumuz TCK 14. Böl.Müd.Asfayt şantiye, Kütahya, Balıkesir, Bilecik, Çanakkale ve diğer şantiyeler toplam 42 işyerinde eyleme katılımımız tam, üretime yönelik çalışmamız yok. İşyerlerinde işçinin onayı alınarak yemek de çıkarmıyoruz. Yapı-Sen üyesi memurlar da bizimle birlikte eyleme iştirak ettiler. Kamu Platformunun vizite eylemine Emniyetten alınan bilgi üzerine katılmadılar. Bize destek verdiler şeklinde belirtmiştir.
“Belediye-İş Şube Başkanı Abdullah Levent, telefonla verdiği bilgiye göre, Gemlik Belediyesi temizlik işlerinde üretimi durdurdukları, Kayapa ilçesi ve Görüklü ilçesinde de üretime yönelik çalışmalarının olmadığı şeklinde. Eyleme destek verdiklerini belirttiler.
“Tes-İş Sendikası Bursa Şubesi Şube Başkanı Ahmet Demir: DSİ Bölge Müdürlüğü ile şube müdürlükleri, kazalardaki baş mühendislikler alınan eylem kararına harfiyen uyuldu, hiç firemiz yok. Tek işyerinde kendi isteğimizle yangına ve aksaklıklara karşı yüzde 25 işçi arkadaşımızı çalışmaya bıraktık.
“Orman-İş Sendikası Bursa Şubesi Başkanı İsmet Terzi: Yangın ekibimizi eyleme çıkarmamız zaten mümkün değildir. Orman fidanlık işçilerini topanlayarak müdürlüğün önünde oturma eylemine soktuk.
“Tekgıda-İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Mahmut Kamsal (telefonla alınmış bilgi): Kamu sektörü olan Tekel işyerleri zaten toplu izin kullanıyor. Çalışanlar için de Merkezimiz 2 saat sabahleyin geç işbaşı yapın, diye talimat verdi. Ben de şube başkanı olarak Türk-İş’in aldığı kara, ürütmeyeceğiz şeklindedir, neden bu kararı değiştiriyorsunuz, bunun adı genel eylem, olmaz, dedimse de, Merkezin kararı bu doğrultudadır, dediler. Ben de Merkez’in kararına da uymayacağımı ve bütün arkadaşlara çalışmaların söyleyeceğimi belirttiğim ve örgütlü olduğum Tekel, Aroma, Tat, Tamek ve Marmara Zeytin Birlik’te üretime yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
“Haber-İş Sendikası Şube Başkanı Mesut Varna: Balıkesir, Çanakkale, Bura, Çorlu, Tekirdağ’da örgütlü olduğumuz işyerlerinde işbaşı yaptık. Üretime yönelik çalışmamış yok. Katılımımız tamdır.
“Maden-İş Sendikası Bursa Şube Yöneticileri, Keles, Harmancık, Orhangeli, Tekirdağ Saray işyerlerine dağıldığından saat 15.30’a kadar kendilerinden bilgi alınamamıştır.
“Çanakkale: Bölge Temsilciliğimiz Türk-İş’e bağlı Çanakkale şubelerinin eyleme katılımlarını tam olduğunu telefon ile ilettiler.
“Balıkesir il temsilciliğimiz raporunu Konfederasyon Genel Başkanlığına göndereceğini aktardılar.
“Bölge Temsilciliği olarak görüşümüz: Bursa ilinde destek vereceklerin konfederasyon Başkanlarınca açıklanan Hak-İş üyesi sendikalar ve DİSK’in örgütlü bulunduğu belediye işyerlerinden bu hak arama uyarı eylemine destek görmediğimizdir.
“Memur sendikaları vizite eylemleri ile eylemimize destek vermişlerdir.
“Örgütlü olduğumuz kamu işyerlerinde eyleme iştirak tamdır, rakamla ifade ile yüzde 100. Örgütlü olduğumuz özel sektör işyerlerinde arzu edilen hedefi Bursa ili itibariyle tutturmak mümkün olmadı. Ancak üretim yavaşlatmayla destek gördüğümüzü bilgilerinize arz ederim. Allah Yönetim Kurulumuzu ve Yönetim Kurulumuza eylemleriyle destek verenleri utandırmasın.”
Mehmet Kanca
Bölge Temsilcisi
Türk-İş 9. Bölge Temsilciliği’nin (Erzurum) 20 Temmuz 1994 tarihli raporu
Sendika şubelerinin eyleme katılım yüzdeleri şöyledir:
Erzurum:
Yol-İş 1 No.lu Şube Başkanlığı, yüzde 100 Yol-İş 2 No.lu Şube Başkanlığı, yüzde 90 Maden-İş Şube Başkanlığı, yüzde 100 Sağlık-İş Şube Başkanlığı, yüzde 100
Tes-İş Şube Başkanlığı, yüzde 50
Şeker-İş Şube Başkanlığı, yüzde 100 Orman-İş Şube Başkanlığı, yüzde 100 Haber-İş Şube Başkanlığı, yüzde 75 Demiryol-İş Şube Başkanlığı, yüzde 100 Türk Metal Temsilciliği, yüzde 50
Tekgıda-İş Şube Başkanlığı, eyleme katılmadı Harb-İş Şube Başkanlığı, eyleme katılmadı Basisen Şube Başkanlığı, eyleme katılmadı
Çimse-İş Şube Başkanlığı, eyleme katılmadı
Tezkoop-İş Şube Başkanlığı, eyleme katılmadı
Belediye-İş Şube Başkanlığı, yüzde 100
Kars:
Belediye-İş ve Haber-İş kolları haricinde katılım yüzde 80
Ağrı:
Belediye-İş Şubesi haricinde katılım yüzde 80
Erzincan:
Eyleme katılım yüzde 100
Ardahan:
Eyleme katılım yüzde 100
Bayburt:
Haber-İş, TEK ve Belediye-İş haricinde eyleme katılım yüzde 60
Artvin:
Tekgıda-İş 7 No.lu Hopa Şubesi, Tekgıda-İş 6 No.lu Arhavi Şubesi haricinde eyleme katılım yüzde 75
Gümüşhane:
TEK Elektrik Kurumu, Çimse-İş ve Belediye-İş haricinde eyleme katılım yüzde 50
Iğdır:
DSİ ve Tarım-İş haricinde eyleme katılım yüzde 70




















































































