TÜRK-İŞ YOLSUZLUK İDDİALARININ ÜZERİNE NİÇİN GİTMİYOR?
Etraf sendikalarda yolsuzluk iddialarıyla kaynıyor. Geçtiğimiz yıllarda bazı kişilerin yetkililere sunduğu şikayet dosyalan, görüş alınmak üzere Türk-İş Genel Merkezi´ne iletildi.

Etraf sendikalarda yolsuzluk iddialarıyla kaynıyor. Geçtiğimiz yıllarda bazı kişilerin yetkililere sunduğu şikayet dosyalan, görüş alınmak üzere Türk-İş Genel Merkezi’ne iletildi.
Bayram Meral, Salih Kılıç ve Mustafa Kumlu’nun genel başkanlık dönemlerinde yolsuzluk iddialan içeren bu nitelikte dosyalar konusunda ciddi bir araştırma ve soruşturma yapılmadı. Eğer bu iddialar ciddi bir biçimde ele alınsaydı ve (genel kurul delege hesaplan yapılmadan) cumhuriyet savcılığına iletilseydi, belki sendikacılık hareketinin itibarsızlaşmasında önemli bir yeri olan bu iddialara temel teşkil eden olaylar engellenebilirdi.
Bu konu gündeme getirildiğinde Türk-İş’ten verilen yanıt, Türk-İş’in böyle bir yasal yetkisinin bulunmadığı doğrultusunda. Bu iddia doğru değil. 2821 sayılı Sendikalar Yasasının ilk biçiminin 48. maddesinde de "konfederasyonlar, kendilerine üye sendikalann gelir ve giderlerini, giderlerinin sarf yerlerini ve her türlü faaliyetlerini denetlerler" hükmü vardı.
Bu hüküm de 4.4.1995 gün ve 4101 sayılı yasayla kaldınldı. Türk-İş yöneticileri, 48. maddedeki değişikliğe işaret ederek, böyle bir denetim yetkilerinin bulunmadığını ileri sürüyorlar. Halbuki kendi tüzüklerinde böyle bir yetki var. Türk-İş’e üye olan sendikalar bu tüzüğe uymak zorundadır. Bu nedenle tüzükteki hüküm çok önemlidir. Türk-İş Tüzüğünün 15. maddesi, Türk-İş Denetleme Kurulunun görev ve yetkilerini düzenlemektedir.
Bu maddenin (b) fıkrasının 3. bendi şöyledir: "Denetleme Kurulu, Yönetim Kurulunun isteği üzerine üye sendikalann her türlü gelir ve giderlerini inceleyerek, düzenleyeceği raporu Yönetim Kuruluna verir. Denetleme Kuruluna bilgi vermek, hesaplan denetlemesinde gerekli kolaylığı göstermek, uyulması mecburi tüzük hükmüdür." Alın size yetki; tabi eğer yolsuzluk iddialannı açıklığa kavuşturmak ve hırsızlarla mücadele etmek gibi bir niyetiniz varsa.
Tekrar belirteyim: Türk-İş Yönetim Kurulu, hakkında yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma iddiası olan bir sendikanın Türk-İş Denetleme Kurulu tarafından denetlenmesini isteyebilir. Türk-İş Denetleme Kurulu böyle bir çalışmaya başladığında, ilgili sendika, her türlü bilgiyi vermek, gerekli kolaylığı göstermek zorundadır. Türk-İş bu tüzük hükmünü hiç kullandı mı? Bu konuda en yetkili ve sorumlu kişi, Genel MALİ Sekreter Ergün Atalay’dır. 27 Eylül 2008 günlü Tercüman Gazetesinde Metin Özkan’ın Ergün Atalayia yaptığı bir görüşme yayımlandı. Ergün Atalay o görüşmede, "sendikada temiz eller operasyonu başlattığını" belirtti. "İçimizdeki yanlışlan temizleyeceğiz", "içimizdeki yolsuzluklan bitireceğiz" dedi.
Bu ifadelerin üzerinden 4 kocaman yıla yakın bir süre geçti. Ergün Atalay ne yaptı? Yolsuzluk iddialannın üzerine gitti mi? Türk-İş’in Aralık 2011 genel kurulunda bu konulan tartışmaya açtı mı? Yolsuzluk yaptığı belgelerle kanıtlanmış olan kişilere karşı (bırakın mücadele etmeyi) bir açıklamada bulundu mu? Türk-İş Yönetim Kurulu ne yaptı? Yoksa bu iddialar Yönetim Kurulu üyelerinden bazılannı doğrudan ilgilendirdiği için mi bu yetkinin kullanılması hiç gündeme getirilmedi? Bu kadar yolsuzluk iddiası ortada uçuşuyor.
Haksızlıklar, yolsuzluklar ve zulüm karşısında susan, dilsiz şeytandır. Niye susuyorsunuz? Kul hakkı yiyenlerle mücadelede yetkilerinizi kullanmaktan niye kaçınıyorsunuz? Yolsuzluk yapan suçludur. Peki, yolsuzluklan önleme görevi olan Türk-İş’in durumu nedir? Yolsuzluklan yazan Y.Koç mu suçludur; yolsuzluklan yapan ve ona göz yumanlar mı?