TÜRK-İŞ REST ÇEKEBİLİR Mİ?
Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri için bugün Türk-İş ve hükümet yeniden bir araya geliyor. Hükümetin teklifi ile Türk-İş´in talepleri arasında uçurum olmasına karşın, Türk-İş´in mevcut yapısıyla hükümetle kapışamayacak olması sıkıntı yaratıyor.
Toplu iş sözleşmesi görüşmeleri için bugün Türk-İş ve hükümet yeniden bir araya geliyor. Hükümetin teklifi ile Türk-İş’in talepleri arasında uçurum olmasına karşın, Türk-İş’in mevcut yapısıyla hükümetle kapışamayacak olması sıkıntı yaratıyor.
Türk-İş kapışmayı göze alamaz
Yaklaşık 200 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, Türk-İş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’le yarın dördüncü kez masaya oturacak. Toplantıdan önce kamuda örgütlü sendikaların genel başkanları, Türk-İş Genel Merkezi’nde bir araya gelerek, Çelik’in bir önceki görüşmede verdiği teklin değerlendirecek.
Geçen hafta yapılan son toplantıda, Faruk Çelik kamu işçilerine 2013 yılının ilk altı ayı için yüzde 4, 2013 yılının ikinci altı ayı ve 2014 yılının birinci ve ikinci altı ayları için ise yüzde 3 oranında ücret artışı önermişti. Hükümetin "sadaka" diye nitelendirilen teklifi, brüt maaşı bin 800 liranın altındaki işçilere 150 lira iyileştirme ve sosyal yardımlarda enflasyon oranında artışı da kapsıyor.
Buna karşılık çerçeve protokol için Türkİş talepleri ise işçilerine ilk altı ay için yüzde 10, ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylık dönemler için enflasyon artı iki puan zamma ek olarak, brüt ücreti bin 800 liranın altında olan işçilerin ücretinin bin 800 liraya tamamlanmasını içeriyor.
Türk-İş bugüne kadar çerçeve protokollerde yer almayan bir talebi de gündeme getirerek, işçilerin yıl boyunca ödeyecekleri gelir vergisi oranının yüzde 15’te tutulmasını, bunu aşan vergilerin işveren tarafından karşılanmasını istedi. Protokole, taşeronluk sistemine ilişkin hüküm de koyulmasını talep eden Türk-İş’in teklifinde, taşeron işçilerinin başından itibaren asıl işverenin işçisi olduğuna ilişkin yargı kararlarının derhal uygulanması düzenlemesi yer alıyor.
2003-2012 döneminde beş kez çerçeve protokol yapan Türk-İş’in bağıtladığı bu sözleşmeler, genel olarak kamu işçisinin ve kamuda örgütlü sendikaların tepkisine yol açtı. Son döneme kadar kamu işyerlerinde çerçeve protokole ek taleplerin gündeme gelemiyor oluşu eleştiri konusu olurken, son dönemde bu uygulam a değişti.
Türk-İş’in geçtiğimiz dönemlerde yüksek tekliflerle hükümetin karşısında masaya oturmasına karşın, düşük zam oranlarına imza atması ve işçileri göstermelik eylemlerle oyalaması eleştiriliyordu. 2013-2014 toplu sözleşme döneminde ise, geç başlayan görüşmelere karşın Türk-İş’in etkisizliği, kamuda örgütlü çok sayıda sendikanın, grev kararı almaları için yasal süre olan 60 günlük süreye belirsizliklerle girmesi anlamına geldi.
Türk-İş’in hükümete verdiği yüzde 10’luk ücret artışı ve diğer düzenlemeleri içeren teklifin arkasında duramayacağı yorumları sendikal çevrede ağır basıyor. Bunun en önemli nedenlerinden birini, geçmiş dönemlerde Türk-İş’in imza attığı sözleşmelerin yarattığı hoşnutsuzluk oluşturuyor. Ancak bu toplu sözleşme döneminde, zaten "AKP’nin arka bahçesi" olmakla eleştirilen Türk-İş’in elini kolunu bağlayan başka faktörler de söz konusu.
Türk-İş Genel Kurulu’nda yaşanan hukuksuzluklar ve parayla satın alınan delegeliklere ilişkin dava devam ediyor. Bir sonraki duruşmanın 10 Ekim’de yapılacağı dava sürecinin, Genel Kurul’un iptali ve Türk-İş’in kayyıma devriyle sonuçlanması bekleniyor. Bu nedenle olağanüstü genel kurul gündeminin de uzun süredir tartışıldığı Türkİş, geçen dönemlerden farklı olarak, bu dönem kamu toplu sözleşme görüşmelerine, hem kendi iç çekişmeleriyle, hem işçilerin büyük güven kaybıyla, hem de dava nedeniyle "iplerin hükümetin elinde olmasıyla" başlamış oldu.
Bu koşullar altında, mevcut Türk-İş yönetiminin hükümete rest çekmesi mümkün görünmüyor. Sendikalar ise aslında çerçeve protokole mahkum değil. Kamuda örgütlü herhangi bir sendikanın "Benim örgütlü olduğum fabrikalarda gücüm var, Türk-İş’in imza atacağı çerçeve protokolü kabul etmiyorum, kendi sözleşmemi yapacağım" demesi mümkün. Aslında yasada yer almayan ama uygulanırlık kazanmış çerçeve protokol bu açıdan bir bağlayıcılık taşımıyor. Örneğin, Tekgıda-iş Sendikası, Türk-İş içinde kamu toplu sözleşmelerine katılmayan sendikalardan biri oldu.