TÜRK-İŞ NEREDE ?
Aydınlık, tarihi bir görev yapıyor. Sendikal hareketin perişan halde olduğunu, Türk-İş´in kayıplara kanştığını tespit ediyor ve Türk-İş nerede diye tartışma başlatıyor. Peki, kim bulacak Türk-İş´i?
Aydınlık, tarihi bir görev yapıyor. Sendikal hareketin perişan halde olduğunu, Türk-İş’in kayıplara kanştığını tespit ediyor ve "Türk-İş nerede" diye tartışma başlatıyor. Peki, kim bulacak Türk-İş’i?
İşçi sınıfı, topyekûn arayacak işçi sınıfının Türk-İş’ini. Evet, topyekûn aramayı mecbur kılacak kadar vahimdir durum. Herkes seferber olmadan, Genel Başkan’dan işçiye kadar eldeki bütün fenerler yakılmadan, ‘işçinin Türk-İş’i’ bulunamayacak. İlle de işçinin feneri. Delege, temsilci, baştemsilci ve üye işçinin feneri, şart olmuştur. İşçi sınıfı neden sürekli kaybediyor? Haklan neden sürekli gasp ediliyor? Kelimenin gerçek anlamıyla, kanun yoluyla gasp yaşanıyor. işçi sınıfı ki, toplumun lideri… Ayağa kalktığı zaman bütün milletin desteğini alan. Memurun, esnafın, köylünün, öğrencinin, ev kadınının desteğini alan nadir sınıf… 15-16 Haziranlar, 89 Bahar Eylemleri, Zonguldak yürüyüşü, Tekel direnişi ve daha niceleri.
İşçi sınıfına destanlar yakıştı hep. Destanlar yazan ve yazacak olan sınıftır. Oysa bu sınıfın örgütü, bırakalım işçiye ve millete önderlik etmeyi, nakavt olmuş kötü boksör gibi. Yerlerde sürünüyor boksör. Hakem, sayıyor, 1, 2, … 5, … 8 … İşçiler haykınyor, "ayağa kalk!". Millet feryatlarda, "Ey Türk-İş, şimdi değilse ne zaman!" Nafile. Meğer boksör şike yapmış. Hükümete karşı, işçi adına ringe çıkan Türkİş, meğer Hükümetin avucuna düşmüş. Bırakalım işçiyi ve milleti, kendini savunmak için bile kaldırmıyor yumruklannı. Yüzü gözü kanlar içinde.
Beyin kanamasından gidecek nerdeyse. Son öldürücü darbe ise gelmek üzere… Taşeron cehennemini her yere yaymak, esnek çalışma, kiralık işçi bürolan… Kıdem tazminatını kaldırma çabası… Ser kuvvetlerin işçi sınıfını etnik ve dini temelde parçalama gayretleri… Millet dağılıyor; ülke bölünmek isteniyor. Atatürk devrimlerinin başına Amerikan çuvalı geçirmek, bölücü Anayasa… Bakıyorlar, Türk-İş’ten hayır yok. Onur ditiliyor, ülkenin parçalanmasına, milletin dağılmasına, Atatürk’ün öldürülmesine karşı, çelikten barikat kuruyorlar. Türk-İş için, al kanlar içindeki boksör için, tarihi fırsat. Türk-İş’i ringde sıkıştırıp, işçinin bütün haklannı elinden alan Hükümet sallanıyor. Şikeden vazgeçse, yüzünü işçiye dönse, "ayağa kalk ey Türk-Iş" diyen milleti duysa, işçi sınıfının kör talihi birden değişecek. Ama şikeye bir kez başladın mı şike bırakmaz seni. Ringde nakavt olmak üzere olan Türk-İş, tam tersini yapıyor.
Hükümet sallanırken bile, milletin, işçinin ve kendisinin yanında yer almıyor. Ne yapıyor? TOBB, MÜSİAD, TUSKON, Hak-İş, Memur-Sen ve Bankalar Birliği ile beraber, sallanan Hükümetin imdadına yetişiyor, koltuk değneği uluyor yıkılmasın diye. Aydınlık gazetesi şimdi işçiye soruyor: "Yandaş sendikacılık işçiye sahip çıkabilir mi?" Bu tartışma tarihi önemdedir. "Bizim iç sorunumuz, biz kapalı kapılar ardında kendi sorunumuzu hallederiz" diyene söylenecek şudur:
11 yıllık AKP döneminde, işçi ve onun sendikası ringde yumruk üstüne yumruk yerken, işçiden saklayarak kapalı kapılarda yapılan kulisler, hangi yaraya derman oldu? işçi sınıfı bizzat duruma el koymadan, sorunlar topyekûn ve alenen işçi sınıfı tarafından tartışılmadan, Türk-İş’i yeniden işçinin konfederasyonu haline getirmek mümkün değildir. Tartışmanın, işçi sınıfına ve Türk-İş’e büyük yararlar getireceği açıktır. Haydi, işçi, temsilci, baştemsilci, delege ve sendika yöneticisi… Görüşünü yaz Aydınlık’a, bütün işçi sınıfı ve sendikal hareket okusun. mehmetakkaya@aydinlikgazete.com