Türkiye’nin en büyük işçi örgütü Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Başkanı Ergün Atalay, konfederasyon olarak yeni yıldan beklentilerini paylaştı. Asgari ücretlinin kayıplarının telafi edilmesini isteyen Atalay, "işçinin örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılsın. Arabuluculuğun işçi aleyhine işlemesi önlensin. Kadroya geçen taşeronlara taşeron muamelesine son verilsin. İşsizlere iş bulunsun çalışanların iş güvencesi korunsun" dedi.
2020 yılı için belirlenen asgari ücretin yeterli olmadığını, asgari ücretle çalışanların yeni yıla morali bozuk girdiğini kaydeden Atalay, ‘Asgari ücretliye enflasyonun üstünde zam yapıldığı sözleri gerçeği yansıtmıyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon ile asgari ücretlinin enflasyonu çok farklı. Asgari ücretlinin temel tüketim maddelerinin enflasyonu açıklanan enflasyonun çok çok üstünde. Bu nedenle asgari ücretli kendi enflasyonunun çok altında zam aldı. Türk-İş olarak bu nedenle masayı terk ettik. Yeni yılda asgari ücretlinin kayıplarım telafi edecek bir yol bulunmalıdır. Aksi halde asgari ücretli 2020’yi çok zor geçirecek" dedi.
ÖRGÜTLENMEDE SIKINTI VAR
İşçilerin sendikal örgütlenmesinde de sorun yaşadıklarını vurgulayan Atalay, "İşyerlerinde örgütlenme çalışmaları sürdürülürken konu genellikle yargıya gidiyor. Mahkemeler yıllarca sürüyor, beş yıl süren mahkemeler var. Bu işçilerin sendikal örgütlenmesinde ciddi bir engel. Yeni yılda işçilerin örgütlenmesinin önündeki engeller kaldırılmalıdır" diye konuştu.
ZORUNLU ARABULUCULUK YARGININ TAŞERONLAŞMASI
Uygulamadaki "zorunlu arabuluculuk" sisteminin işçinin aleyhine çalıştığını yeni yılda bu durumu ortadan kaldıracak yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirten Atalay şunlan söyledi: "Zorunlu arabuluculuk iki yıldır uygulanıyor. Bu uygulamadan biz memnun olmadık. İşçi aleyhine sonuçlar doğurdu ve doğurmaya devam ediyor. Çünkü bu ilişkide taraflar eşit değil. Ağır sıklet boksör ile hafif sıklet boksörü ringe çıkarıp maç yaptırmak gibi bir durum. Hakem tarafsız olsa bile sonuç değişmiyor. İşçi hırpalanıyor. Çünkü arabulucu görüşmesinde işçi ile işveren eşit değil. Yapılan görüşmede işçinin avukatı yanında değilse zarar görmesi kaçınılmaz. Bu nedenle arabuluculuk zorunlu değil ihtiyari olmalıdır. Yıllardır taşeron uygulamasından çok çektik. Arabuluculuk uygulaması adeta adaletin taşeronlaşmasıdır. Adalet hizmeti adliyenin dışına çıkartılıyor, hukuk güvenliği sağlanamıyor. İşveren yasal asgari ücretin bile altında teklif sunuyor. İşçi ne yapacak? Borcu var, kira günü gelmiş, faturalar ödenecek, çoluk çocuğun ihtiyaçları var,… Mecbur imza atıyor. Sistem giderek daha da kötüye gidiyor. Bu yapı mutlaka gözden geçirilmeli.
Yasada değişiklik yapıldı. Bir kısım alacaklarda 10 yıl olan zamanaşımı süresi 5 yıla düşürüldü. Daha da düşürülmesi konuşuluyor. Bu da yanlış oldu. İşçinin alacağına ulaşma ihtimali zorlaştırılıyor, ortadan kalkıyor. Zaman aşımı süresinin daha da azaltılmasını kabul etmemiz mümkün değil. Tartışılmasından bile rahatsızız."
İŞ GÜVENCESİ
Atalay sıkıntı yaşadıkları bir başka konunun da taşeronluktan kadroya geçenlerin durumu olduğunu bildirdi. Taşeronluktan kadroya geçen işçilere hala taşeron muamelesinin devam ettiğini ifade eden Atalay yeni yılda bu uygulamaya son verilmesini istedi.
Türkiye’nin önündeki en büyük sorunlardan birinin "işsizlik" olduğunu vurgulayan Atalay bu konuda da şu görüşleri savundu: "İşsizlik artıyor. Özellikle genç işsizler ciddi sorun. Bu hepimizin sorunu. Bu sorunu aşmak için herkes elini taşın altına koymalı. İktidar muhalefet el ele vermeli. Aksi halde bundan herkes zarar görür. Bu arada ekonomide yaşanan sıkıntı bazı işyerlerinde işten çıkarmaları gündeme getirmektedir. Yeni yıldan beklentimiz işsizlere iş bulunması, çalışan işçilerimizin iş güvencesinin korunmasıdır. Bu ülke hepimizin. Önce Türkiye diyerek sorunların üstesinden gelebiliriz."