Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
01 Eylül 2022
TÜİK “BÜYÜDÜK” DİYOR, VATANDAŞ “BİZ Mİ” DİYE SORUYOR

İlk çeyrekteki yüzde 7.5’ten sonra ikinci çeyrekte de yüzde 7.6’lık büyüme… Yıllık büyüme yüzde 8.2 düzeyinde. Yıllık kişi başına gelir de 9.763 dolar…

TÜİK “BÜYÜDÜK” DİYOR, VATANDAŞ “BİZ Mİ” DİYE SORUYOR

İyi büyüyoruz; tamam. Peki ya paylaşım nasıl? İşgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı yüzde 25’e, mevsim etkilerinden arındırılmış halde ise yüzde 21’e inmiş!

Sayılar gerçekçidir ve bu özelliği, ne kadar çekip sündürseniz de sonuçta bir şekilde doğruyu göstermesinden kaynaklanır. Duran saatin bile günde iki kez doğru zamana işaret etmesi gibi sayılar da mutlaka gerçeği ortaya koyar. Böyle bir yönü vardır…

Sayıların bu özelliğine durup dururken vurgu yapmıyorum. Detaylara eğileceğim; ama önce gelin dün açıklanan büyümeye ilişkin verilere özet olarak bir göz atalım…

TÜİK’in dün yaptığı açıklamaya göre Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte tahminlerle uyumlu bir şekilde yüzde 7.6 büyüdü. Bu arada ilk çeyreğin daha önce yüzde 7.3 olarak açıklanan büyümesi yüzde 7.5’e revize edildi.

İkinci çeyrek sonu itibarıyla son bir yıldaki büyüme yüzde 8.2 oldu. Önceki bir yıldaki büyüme ise yüzde 10.2 düzeyindeydi.

Bu arada son bir yıldaki GSYH 827.7 milyar dolar, kişi başına gelir 9.763 dolar; önceki bir yıldaki GSYH 767.8 milyar dolar, kişi başına gelir ise 9.169 dolar oldu.

Büyüyen kim?

Bir ekonominin iki çeyrek üst üste yüzde 7.5 ve yüzde 7.6 büyümesi elbette olumludur. Aynı şekilde son bir yılda yüzde 8.2 büyüme kaydedilmiş olması da…

Ama şöyle düşünün; bir aile var ve anne-baba çocukları arasında ayrım yapıyor. Ailenin geliri artıyor; yeme içme, kılık kıyafet, seyahat, eğitim; her konuda istenilene ulaşmak mümkün. Ama o ayrım yok mu o ayrım!

Anne-baba tutuyor, bazı ailelerin yaptığı gibi küçük çocuklarını daha fazla önemsiyor, büyük çocuk kendini ikinci plana itilmiş hissediyor, bunu da her alanda yaşıyor.

Büyük çocuk devlet okuluna gitmiş, küçük olan özel okullara gönderiliyor.

Büyük çocuğa “Hele sonra” denilen kıyafetler küçüğe ikiletmeden alınıyor.

Anne-baba küçüğün adeta ağzına bakıyor, ne isterse hemen yapalım dercesine.

Büyük de buna fena halde içerliyor ama yapabileceği bir şey de yok ki. Hala anne-babasının eline bakmak durumunda, o da hala çocuk.

Baba giderek daha iyi para kazanıyor; anne bu sayede daha iyi giyiniyor, küçük çocuk ne dese anında karşılanıyor, büyük olanın istekleri ise kerhen yerine getiriliyor. Küçüğe üç harcanıyorsa, büyük bire razı oluyor.

Büyük çocuğun kafası karışık; “Babam daha zengin artık, evimizi değiştirdik, arabamızı değiştirdik; ama benim durumum neredeyse aynı, yeni evin en küçük odası yine benim, beni niye sevmiyorlar ki” diye düşünüp duruyor.

Aileden ülkeye…

Bir ailede bile böyle gelir paylaşımı bozukluğu olabiliyor. Ya koskoca bir ülkede?

Hem de nasıl olur! Oluyor zaten…

Oturup hiç hesap yapmaya gerek yok. TÜİK zaten açıkladı:

“İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değer içindeki payı geçen yılın ikinci çeyreğinden yüzde 32.6 iken bu oran 2022 yılında yüzde 25.4 oldu.”

Söz konusu oran 2020’nin ikinci çeyreğinde yüzde 36.8 ile daha da yüksekti.

İşgücü ödemelerinin GSYH içindeki payı mevsim etkilerinden arındırılmış hesaplamaya göre ise yalnızca yüzde 21.4. Şimdiye kadarki en düşük paydan söz ediyoruz.

Aile zenginleşmiş; büyük çocuğa verilen cep harçlığı da artmış ama bu artış ailenin zenginliği ölçüsünde olmamış.

Ülke zenginleşmiş; ama işgücü için yapılan ödemeler bu zenginlik ölçüsünde artmamış. Çalışanın cebine giren para artmış artmaya da bu artış ülkenin zenginleşmesiyle kıyaslandığında çok küçük kalmış.

Fazla irdelemeye gerek yok!

İşte o yüzden diyorum ya; TÜİK “Büyüdük” dedikçe vatandaş hayretler içinde “Hadi canım, biz mi büyüdük, ben mi büyüdüm” diye soruyor.

Ama “haklarını” yemeyelim, bunu sormayan büyük bir kesim hala var. Onlar ceplerine giren paraya bakıyor, tek yönlü bir değerlendirme yapıp “Gelirim arttı” diyor ama harcamasına bakmayı bir türlü akıl edemiyor.

Akıl edemeyenler yine iyi; aslında giderine de bakması gerektiğini bilen ve bakan ama buna rağmen sorunu; “kimin yarattığına bakarak” değerlendiren bir kesim de bulunuyor.

Sorunu, o soruna yol açana bakarak değerlendiren ve ona göre tutum alanlar… Bunlar sorunu kabul ediyor; ister ekonomik, ister diğer konular olsun, sonra da buna yol açanın kim olduğuna bakıyor.

Sorunun nedeni olanlarla siyasi görüş örtüşüyorsa sorun adeta unutuluyor, “Canım ne var bu kadar abartacak” durumuna geliniyor. Başlanıyor sorunu yaratanların sıraladıkları gerekçeler tekrar edilerek savunmaya geçilmeye. Aslında bu durumdakiler en çok da kendilerini ikna etme peşinde ya…

Ama şu oluyor tabii ki; bunlar yaşanırken birileri içinde bulundukları durumu hak ediyor etmesine de, kurunun yanında yaş da yanıyor!

KAYNAK Alaattin AKTAŞ / Dünya
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.