TÜFE’DE 2023’ÜN MADDE SEPETİ VE AĞIRLIKLAR NASIL DEĞİŞECEK?
TÜİK yarın ocak ayı TÜFE oranıyla birlikte 2023’ün madde ağırlıklarını da açıklayacak. Elektrik, doğalgaz ve akaryakıtın ağırlığı artacak. Buna karşılık otomobil, kira, ekmek gibi kalemlerin ağırlığı düşecek.
Türkiye İstatistik Kurumu yarın ocak ayının TÜFE oranıyla birlikte 2023’ün madde sepetini ve ağırlıklarını da açıklayacak. Ocak ayındaki artışın ne olabileceğini yazımın diğer bölümünde irdeliyorum, zaten sürpriz bir oran beklenmiyor. Her yılbaşı için daha önem taşıyan gelişme, o yılki TÜFE’de ağırlıkların ne olacağı.
Madde sepeti çok büyük değişiklik göstermeyecektir. Listeye giren ve çıkan birkaç kalem olabilir, bu gayet normal. Önemli olan vatandaşın tüketiminde önemli yer tutan maddelerin ağırlığının ne yönde değişeceği.
Madde ağırlıklarının artıp azalmasında temel etkenlerden biri o maddenin fiyatının bir önceki yıldaki değişim oranı. O kalemin fiyatı, önceki yıldaki genel fiyat artışından yüksekse TÜFE’deki ağırlığı artıyor, tersi olunca ise azalıyor.
Başlıca kalemlerde durum ne?
TÜİK madde fiyatlarını açıklamaktan vazgeçtiği için tüm maddeler bazında bir değerlendirme yapma şansımız yok. Ama 2022 yılındaki TÜFE’nin üçte birini oluşturan 14 kalem için ağırlığın nasıl değişebileceğini görmemiz mümkün.
Geçen yılki fiyat değişimleri, bu 14 kalemin 8’inde ağırlıkların düşeceğini, 6’sında ise artış olacağını ortaya koyuyor.
Ağırlığı artacak ve düşecek kalemleri tablomuzda farklı renklerde görebilirsiniz.
TÜFE’deki ağırlığı en çok artacak kalem, (bu 14 kalem mal ve hizmet içinde) doğalgaz olacak. Doğalgaza geçen yıl tam yüzde 166 zam geldi ve bu oran genel artış oranı olan yüzde 64’ün çok üstünde.
TÜFE’deki ağırlığı artacak diğer kalemler motorin, benzin, elektrik, su ve dana eti.
Bir kez daha belirtmem gerek, bu sıraladığım kalemler 14 kalem içinde yer alanlar.
Ağırlığı azalacak olanlar…
TÜFE’deki ağırlığı azalacak kalemler arasında otomobil, kira, ekmek ve tavuk eti dikkati çekiyor. Bu kalemlerde her ne kadar fiyatlar adeta uçup gidiyorsa da geçen yılki artış oranının düşük görünmesi böyle bir sonuç doğuruyor.
Bunda 2021’in aralık ayında yapılan yüklü zamlar dolayısıyla ortaya çıkan baz etkisi çok büyük etken. Benzer bir durum geçen yıl da yaşanmış; 2021’in son ayında yapılan zamlara rağmen yılın tümündeki oran düşük kaldığı için elektrik, doğalgaz ve kiranın ağırlığı azalmıştı. Bu çarpık durumu geçen yıl 4 Şubat’ta bu köşede “Bu ağırlıklar teoride doğru ama hayatın gerçeğine aykırı” başlığıyla işlemiştim.
Duruma bakar mısınız… Otomobilin ağırlığı düşecek, insanlar parası olsa da araç bulamaz haldeyken…
Kiranın ağırlığı da düşecek, neredeyse bir maaş kiraya yetmez olmuşken…
Ekmeğin ağırlığı da aşağı çekilecek, fiyatlar koşar adım çift haneye giderken…
Kiradaki çarpıklık
Kira vatandaş için en büyük sorunların başında geliyor. Bu konuya biraz yakından bakalım.
TÜİK’e göre geçen yılki kira artışı yüzde 47 düzeyinde. Hayatın gerçeğiyle hiç mi hiç uyumlu olmasa da TÜİK kira artışını bu düzeyde hesaplıyor. Şimdi kiranın 2023 yılı endeksindeki ağırlığı da artış bu düzeyde göründüğü için geçen yıla göre azalacak. Kiranın geçen yılki TÜFE’de yüzde 4.44 olan ağırlığı daha da aşağı inecek.
TÜFE’nin yumuşak karnı kiranın ağırlığı zaten. Herkes kirada oturmuyor tabii ki, dolayısıyla hiç kira harcaması olmayan bir kesim de var. Ama yine TÜİK’in 2021 yılına ilişkin verilerine göre Türkiye’de hanelerin yüzde 28’i kirada oturuyor.
TÜFE’de geçen yıl yüzde 4.44 olan, bu yıl daha da aşağı inmesi beklenen kiraya haneler gelirlerinin yüzde 4 kadarını ayırıyor olabilir mi?
Çok basit bir hesap yapalım:
Yüzde 28’lik kesim kiraya gelirlerinin dörtte birini ayırıyor olsun, kalan yüzde 72’lik kesimin ise kira gideri yok. Her hanenin de aylık gelirinin aynı olduğunu varsayalım. Bu hesaplamaya göre bile kiranın tüm haneler bazındaki ağırlığı yüzde 7’dir. Kaldı ki başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde kiranın gelire oranı dörtte birin çok çok üstüne çıkmış durumda. Ama bu gerçekler ortadayken TÜİK’e göre kiranın geçen yılki TÜFE’de yüzde 4.44 ağırlığı vardı, bu yılki ağırlık ise daha da azalacak.
TÜFE’ye ilişkin eleştiride bulunurken ayakları yere sağlam basan yaklaşımlar sergilemek ve bu tür detaylara inmek, ağırlıklar konusuna yoğunlaşmak gerekir. Yani artık eskisi kadar dile getirilmiyorsa da TÜFE’nin zincirle, takozla, pinpon topuyla hesaplandığı, başta gıda maddeleri olmak üzere temel kalemlerin kapsanmadığı safsatasından kurtulmak gerekir.
YARIN BİR “ENFLASYONU DÜŞÜRDÜK” NUTKU DAHA DİNLEYECEĞİZ
Tüketici fiyatları geçen yılın ocak ayında yüzde 11.10 artmış, yıllık artış da yüzde 49’u bulmuştu. Yıllık oran, 2021’e göre daha yüksek artışlarla ekimde yüzde 86’ya dayanmış, kasımda neredeyse yatay seyretmiş, aralıkta ise hızla gerilemişti.
Gerileyen, yıllık artış oranıydı tabii ki. Yoksa fiyatlar artmaya devam ediyordu.
İstanbul Ticaret Odası’nın ocak ayındaki artışı yüzde 5.94 olarak açıklamasından sonra gözler TÜİK’in yarın ilan edeceği orana çevrildi. TÜİK’in ne açıklayacağını tahmin etmeye çalışırken İTO’nun oranını epeyce bir iskonto etmek gerek.
Yarı yarıya mı, yoksa üçte bire çekerek mi?
Hangisi olursa olsun TÜİK’in yıllık TÜFE değişimi aralık sonundaki yüzde 64’ün çok altına inecek ve klasik hale gelen bir nutuk daha dinleyeceğiz:
“Biz enflasyon düşecek demedik mi, işte görüyorsunuz…”
Şu da söylenecektir tabii ki:
“Hem de bizde raflar dolu, alışveriş canlı. Bakın Avrupa’ya, Amerika’ya, raflar boş!”
Yüzde 50’lere inilecek
Ocak ayındaki TÜFE artışı yüzde 2 olsa yıllık artış yüzde 51, ocak ayı yüzde 3 olsa yıllık artış yüzde 52 düzeyinde oluşacak.
Yani aralık sonundaki yüzde 64’e göre belirgin bir düşüş olacak.
Yüzde 85’lerden bir ayda yüzde 64’e, sonraki ay yüzde 51-52’ye…
Bu kullanılmaz olur mu, tabii ki kullanılacak, nutuk üstüne nutuk atılacak.
Yıllık orandaki gerileme fiyatların gerilemesi demek değilmiş, ne gam!
Bu matematiksel ve kağıt üstündeki gerilemeyi gerçek gibi algılamaya hazır bir kitle olduktan sonra…