Ülkemizde kıdem tazminatı, ilk kez yürürlüğe girdiği 1936 yılından sonra işsizlik
sigortası ve iş güvencesi fonksiyonlarını da üstlenerek zaman içerisinde ekonomi ve
işletmeler için ağır bir yük haline gelmiştir.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Kıdem Tazminatı konusunda yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Ülkemizde kıdem tazminatı, ilk kez yürürlüğe girdiği 1936 yılından sonra işsizlik sigortası ve iş güvencesi fonksiyonlarını da üstlenerek zaman içerisinde ekonomi ve işletmeler için ağır bir yük haline gelmiştir.
Dünya Bankası verilerine göre Türkiye ekonomisi, kıdem tazminatı yükünün ağırlığı bakımından ilk sıradadır. Bu seviye, uluslararası piyasalarla rekabet eden işletmelerimizin gücünü zayıflatmakta, yerli ve yabancı yatırım kararlarında olumsuz bir girdi olarak yer almaktadır.
Mevcut durum bu olmakla birlikte, kıdem tazminatı için fon kurulması konusunda devam eden değerlendirmeler, iş aleminin ve kamuoyunun gündemini yoğun şekilde meşgul etmektedir.
Kamuoyunda ve yazılı basında genellikle Fonun parasal yönü tartışılmaktadır. Fonun parasal yönü büyük önem taşımakla birlikte, kıdem tazminatının çalışma barışı, işçi ve işveren arasındaki sosyal dengelerin korunması, işyeri disiplini ve işyeri etiğinin oluşturulması gibi düzenleyici unsurları da bulunmaktadır. Bütün bunlar dikkate alınmadan yapılacak düzenleme işyerlerinde sosyal sorunlara yol açabilecektir.
Türkiye’de kıdem tazminatı uygulanırken işsizlik sigortası sistemi benimsenmiş ve iş güvencesi kabul edilmiş ama bu üç müessesenin birbirleri ile olan etkileşimi ve işletmeler üzerinde yaratılan toplam yük gözardı edilmiştir. Kıdem tazminatının, işsizlik sigortası ve iş güvencesi ile bir bütün olarak ele alınması gerektiğine inanmakla birlikte, bu koşullarda önceliklerimizin farklı olması gerektiği görüşündeyiz.
Türkiye’nin küresel rekabet yarışında kaybedecek zamanı bulunmamaktadır. TİSK olarak beklentimiz, kıdem tazminatı konusunun gündemden çıkarılarak, bir an önce Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştirecek, istihdam yaratma kararlarını cesaretlendirecek ve çalışma barışını güçlendirecek düzenlemelere odaklanılmasıdır.