TGS’YE SAHİP ÇIKMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Aydın Doğan, Dinç Bilgin gibi büyük medya patronları gazete ve televizyonlarından sendikayı ve sendikalı olmada ısrar eden gazetecileri kovdular. Sonra diğer gazetelerden de kovuldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS). Arkasından daTGS, TRT´den tasfiye edildi.
Aydın Doğan, Dinç Bilgin gibi büyük medya patronları gazete ve televizyonlarından sendikayı ve sendikalı olmada ısrar eden gazetecileri kovdular. Sonra diğer gazetelerden de kovuldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS). Arkasından daTGS, TRT’den tasfiye edildi. Şimdi ise Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü ve öteki yöneticileri işi gücü bıraktı, AA’dan TGS’yi K ^ tasfiye etmek için uğraşıyor.
Bunun için önce TGS yönetimine saldırıp, yönetimi taciz etmeye yönelip, TGS yönetimi aleyhine bildin yayınlanması için girişimlerde bulundular. Böylece TGS’yi AA’dan adım adım tasfiye etmeyi planladılar. Bu amaçlarına varmak için çalışanları TGS’den istifa etmeye zorluyorlar. İstifa etmeyenleri de "Haritadan yer beğen!" ya da "Kendine iş ara!" diye tehdit ediyorlar.
Hadi özel sektörde patronların sendikaları sevmemelerini, istememelerini, emek düşmanlığı ve yasa dışı uygulamalar olarak görsek de anlayabiliyoruz!
Hadi basın patronları, öteki sanayi kollarındaki patronlar gibi, basın kuruluşlarından sendikayı tasfiyeyi, kârlarını arttırmak için yaptılar. Basın özgürlüğünü de sadece kendilerini hükümetler karşısında güçlendirmek için kullandılar. Ama devletin bir kurumunda bu "yasa tanımazlık" nasıl oluyor?
AA, Türkiye’nin en eski kurumlarından, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a bağlı, katıksız bir devlet kurumu. Bu kurumun başında da Arınç’ın atadığı bir genel müdür var. Bu genel müdür AA’da; çalışanın yasal hakkı olan sendikalı olmayı suç haline getirmiş olup, sendikalı olanları sendikadan istifaya zorluyor.
Bunu cümle alem biliyor; devletin görevlisi devletin yasalarına uymuyor, yasayı ayaklar altına alıyor. Ama Başbakan Yardımcısı Arınç başta olmak üzere tüm yetkililer, yasaları korumakla yükümlü olduğu, konusunda yemin ederek göreve gelen zevat bu yasa dişiliği seyrediyor; sadece seyretmiyor da, el altından destekliyor.
AA’da dört başı mamur bir yasa dışı, basın özgürlüğü düşmanlığı ve emek düşmanlığı oyunu oynanıyor; çalışma yasaları ayaklar altına alınıyor, gazeteciler ağır bir baskı altında sendikadan istifaya zorlanıyor; ama buna aldıran yok! Devletin memurları devletin yasalarını ayaklar altına alıyor buna da aldıran yok!
Gazeteciler için sendikaya üye olmak, sadece çalışma koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili değil. Basın özgürlüğünü savunmanın, halkın doğru haber almasının olmazsa olmazıdır. Çünkü bir sendika içinde birleşmiş gazetecinin patronlar karşısında bir gücü olması; patronların, hükümetin çıkarını gözetmeden, gazetecinin haberi doğru bildiği gibi vermesinin şartıdır. Hele de Türkiye gibi yöneticilerin; patronların güçten başka hiçbir değer tanımadıkları bir ülkede!
Bu yüzden de özel sektörde, TRT’de nasıl "doğru haber,yöneticilerin doğru gördüğü haber"e indirgenmişse, şimdi AA’da da aynı sonucu elde etmeye çalışıyorlar.(*)
Bu yüzden AA’daki baskılar ve gazetecileri sendikasızlaştırma girişimi sadece belli sayıda gazetecinin daha örgütsüz olmasının ötesinde basın özgürlüğünü ve doğru haber kaygısını yok etme amaçlı bir girişimdir. Bu yüzden de AA’da sendikanın tasfiyesi, tüm sendikacıları olduğu kadar Türkiye’nin tüm ilerici güçlerini, doğru haberciliği gerekli gören herkesi ilgilendirmektedir.
Ama en başta da TGS’nin de girişimcilerinden olduğu Sendikal Güç Birliği Platformunda (SGBP) yer alan sendikaları ve sendikacıları ilgilendirmektedir. Çünkü bugün TGS’nin AA’dan tasfiyesinin bir nedeni de başında Ercan İpekçi gibi namuslu bir gazeteci, mücadeleci bir sendikacı olmasıdır. Bunun da ötesinde SGBP, kendi bileşeni bir sendikaya ve kendi mücadele arkadaşları olan TGS yönetimine sahip çıkamazsa iddialarının arkasında nasıl duracaktır?
AA’daki mücadele çok yönlü, açıkça çalışma yasalarının çiğnendiği, basın özgürlüğüne karşı da girişilmiş yeni bir haldedir.
SGBP bu mücadeleyi sahiplenmek zorundadır, Türkiye’nin bütün ilerici demokrat güçleri, TGS’nin arkasında yer almakla yükümlüdürler. Aksi halde hem emek mücadelesi çok önemli bir darbe yiyecek hem de basın özgürlüğünün önüne bir büyük engel daha dikilecektir.
(*) AA’da, uzun zamandan beri yönetim gazetecileri büyük ölçüde sindirmiştir. Öyle ki, Başbakanın sözlerini bile düzelterek basına geçmektedir. Ancak her şeye rağmen, örgütlü gazeteciler, orada gerçek haber mücadelesi sürdürmektedir. Sendikasızlaştıklarında durum çok daha vahim hale gelecektir. Örnekleri ortadadır.