Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
23 Kasım 2011
TGDF GIDA KONGRESİ 2011 BAŞLADI

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu tarafından Global gelecek, global iş birliği temasıyla düzenlenen TGDF Gıda Kongresi 2011, Avrupa ve Türkiye’den gıda ve içecek sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getirdi.

TGDF GIDA KONGRESİ 2011 BAŞLADI

              Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu tarafından Global gelecek, global iş birliği temasıyla düzenlenen TGDF Gıda Kongresi 2011, Avrupa ve Türkiye’den gıda ve içecek sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getirdi.

Kongre; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, FoodDrinkEurope Başkanı Jesus Serafin Perez ve TGDF Başkanı Şemsi Kopuz’un 21 Kasım Pazartesi günü gerçekleştirdikleri açış konuşmalarıyla start aldı. 

Sektörün tüm paydaşlarına iş birliği çağrısı yapan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz; “Gıda ve içecek sektörünün “sürdürülebilir geleceğine” dair kaygıları gidermek için global düzeyde bilimsel ve bütüncül ortak bir yaklaşım ortaya koymaya, politika ve regülasyonlarımızı bilimsel verilere dayandırmaya, Sanayi, karar alıcılar, bilim dünyası, medya ve tüketiciler arasında etkili bir iletişim stratejisi benimsemeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç var” dedi.

Kongre çerçevesinde 22-23 Kasım tarihlerinde düzenlenecek oturumlarda, sektörün önde gelen CEO’ları, Avrupa ve Türkiye’den akademisyenler ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Sağlık, Gümrük ve Ticaret, Ekonomi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bürokratları, Türk gıda ve içecek sektörünün önünde duran önemli sorunlara değinirken, çözüm önerilerini de paylaşacaklar.

Şemsi Kopuz: “Türkiye, bölgesinin cazibe merkezi”

Kongrenin açılış töreninde bir konuşma yapan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, Türkiye’nin Avrupa, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetlerini kapsayan coğrafyanın tam ortasında bulunduğunu kaydederek, “Bu, 1 milyara yaklaşan bir nüfus demek… 74 milyonluk Türk tüketicisine kesintisiz gıda tedariki sağlayan sektörümüz; aynı zamanda içinde bulunduğu coğrafyanın da ihtiyaçlarına kesintisiz cevap veriyor. İşte bu nedenle Türkiye, gıda sektöründeki uluslararası oyuncular için bir cazibe merkezi olurken, aynı zamanda kendi bünyesinden de lider oyuncular çıkarıyor” dedi.

Türkiye’nin bu avantajlı konumunun yanında Türk gıda ve içecek endüstrisi için sürdürülebilirlik temelinde bazı endişeleri olduğuna değinen Kopuz,  gıda ve içecek talebi artarken, global ölçekte tarımsal emtia ve gıda fiyatlarının istikrarsız bir seyir izlemesinin, gıda güvenliği ve güvenli gıdaya erişimle ilgili ciddi endişeleri beraberinde getirdiğine dikkat çekti.

       Türk Gıda ve İçecek Sanayi’nin rekabet gücünü etkileyen en önemli hususların başında mevzuat düzenlemelerinin geldiğini vurgulayan Kopuz, hem iç piyasaya hem de ihracata yönelik üretim bakımından yasal düzenlemelerin, sektör açısından son derece önem taşıdığını kaydetti.

“Bilimsellikten uzak tartışmaları, bağımsız bir Gıda Güvenliği Otoritesi önler”

Kopuz; geçtiğimiz dönemde sektörün katkıları ve üniversiteler, STK’lar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık ile Sağlık Bakanlığının destekleriyle önemli yasal düzenlemelerin çıkarıldığına işaret ederek, sektörü etkileyen en önemli hususlardan birinin de bilimsel temelden uzak yapılan tartışmalar olduğunu belirtti.

“Beslenme ve sağlık konusunda çıkan tartışmalar medyada geniş yer buluyor. Bilimsel temelden uzak tartışmaların oluşturduğu bilgi kirliliği tüketici üzerinde hasara sebep oluyor. Medyamızın gıda, beslenme ve sağlık konularında bilgi kaynağı konumundaki kişileri iyi sorgulaması gerekiyor” diyen Kopuz, bağımsız bir gıda güvenliği otoritesinin kurulmasının bu tür bilimsellikten uzak tartışmaları önleyeceğini, bu sayede tüketicilerin bilinçlenmesi anlamında önemli bir adım atılabileceğini ifade etti.

Kopuz, tüketicilerin bilgilendirilmesi için RTÜK’ün televizyon ve radyolara en az 90 dakika gıda güvenliği, bitki ve hayvan sağlığı, toprak koruma konularında yayın yapma zorunluluğu getirmesini de memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

“Etiketleme Yönetmeliği Taslağı yayınlanmalı”

TGDF olarak tüketiciyi bilgilendirme çabalarını gönüllü olarak sürdürdüklerini de kaydeden Kopuz, bu çabalarının bir sonucu olarak gıda ve içecek ürünlerinin etiketlenmesinde, başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünya genelinde kullanımı giderek yaygınlaşan Günlük Kullanım Miktarı Etiketleme Sisteminin çalışmalarının tamamlandığını ifade etti.

Kopuz, Etiketleme Yönetmeliği Taslağı’nda da yer alan Günlük Kullanım Miktarı Etiketleme Sisteminin sektör tarafından uygulanabilmesi için taslak yönetmeliğin bir an önce yayımlanmasını beklediklerini de sözlerine ekledi.

 
 
 
 “Her zamankinden daha fazla sürdürülebilir bir dünyaya ihtiyaç var”

Kongrede, Türk gıda ve içecek sanayinin global olarak daha etkin, yenilikçi ve rekabetçi olması için önünde duran fırsatlar ve risklerin ele alınacağını söyleyen Kopuz, sorunların çözümü için global iş birliğine ve her zamankinden daha fazla “sürdürülebilir bir dünyaya” ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.

Kopuz konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Gıda ve içecek sektörümüzün “sürdürülebilir geleceğine” dair kaygıları gidermek için; global düzeyde bilimsel ve bütüncül ortak bir yaklaşım ortaya koymaya, politika ve regülasyonlarımızı bilimsel verilere dayandırmaya
Sanayi, karar alıcılar, bilim dünyası, medya ve tüketiciler arasında etkili bir iletişim stratejisi benimsemeye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.”

Bakan Eker’den medyada yer alan gıda haberlerine eleştiri

Kongrenin açılışında konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de medyada yer alan gıda sektörüyle ilgili haberleri eleştirdi. Tarım ve özelde de gıda konusunun insanların en rahat ve fütursuzca
konuştuğu alan olduğunu belirten Eker, “En çok da bilmeyenler konuşuyor. Bilenler, bilmenin ağır sorumluğunu bildikleri için çok fazlakonuşmuyorlar” dedi.

Hiç gereği yokken, dünyanın her hangi bir coğrafyasında ortaya çıkan Bireysel olayların yaygın, genel sorun gibi ön plana çıkarıldığını ve sunulduğuna dikkat çekenBakan Eker, bunun topluma iyilik yapmak değil, olsa olsa yanlış enforme etme olduğunu savundu.

 İkincil mevzuat, 13 Aralık’a kadar yayınlanacak

5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nu çıkardıklarını ve bu kanunla ilgili 20 yönetmelik yayınladıklarını belirten Eker, "13 Aralık günü geldiğinde biz 30 civarında ikincil mevzuatı da yayınlamış olacağız ve kanunumuz tüm unsurlarıyla uygulamaya geçmiş olacak” dedi. 

Şeffaflık konusuna büyük önem verdiklerini, bunun 13 Aralık’ta yayınlanacak düzenlemelerle çok daha ileri bir aşamaya taşınacağını dile getiren Bakan Eker, bilinçlendirme konusunda medyada yayınlanan kamu spotlarından yararlanılmasının çok önemli olduğuna işaret etti. 

Bakanlığın yeniden yapılandırıldığını, gıda kontrol genel müdürlüğünün kurulduğunu, bağımsız risk değerlendirme dairesi kurduklarını, yeni denetim mekanizmaları devreye soktuklarını belirten Bakan Eker, "Geçen yıl 370 bin denetim yaptık. Denetim elemanı sayısı 5 bine yaklaştı" dedi. 

Agah Kafkas: “Beslenme konusundaki bilinç düzeyimiz arttırılmalı”

Açılışa katılan Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas da konuşmasında beslenmenin, kendine özgü kuralları olan başlı başına bir bilim alanı olduğuna vurgu yaptı. Kafkas, binbir çeşit gıda ve içecek ürününün doğru, zamanında ve ölçülü tüketilmesi gerektiğini, bu nedenle tüketicinin kendi bünyesine, yaşam tarzına uygun olarak nasıl beslenmesi gerektiği konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

Bilinçsiz ve aşırı tüketimin yanı sıra sosyal ve ekonomik sebeplerden kaynaklanan yetersiz beslenmenin, başta malnutrisyon olmak üzere obezite, kalp-damar hastalıkları ve diyabet gibi çeşitli hastalıkları beraberinde getirdiğine de değinen Kafkas, “Bu nedenle beslenme kaynaklı sorunlar, uzunca bir süredir dünya gündemini meşgul ediyor” dedi.

“Beslenme kaynaklı sorunlar ülkemizde de var ve bunun birkaç önemli sebebi var” diyen Sağlık Bakan Yardımcısı, bunların başında halkımızın beslenme konusundaki bilinç düzeyinin düşük olmasının geldiğini belirterek, bununla beraber hatalı besin seçimi, yanlış hazırlama, pişirme ve saklama yöntemlerinin uygulanmasını da sıkça görülen faktörler arasında olduğunu vurguladı.

Bu noktada temel olan şeyin; tüketicilerin sağlıklarını korumak için hangi besinleri, hangi miktarlarda ve hangi sıklıkla tüketeceklerinin bilincinde olmaları, besinlerle sağlık arasındaki ilişkiyi iyi bilmeleri olduğunu kaydeden Kafkas, bunun için de tüketicilerin besinleri, besin öğelerini, besin gruplarını bilmeleri, etiketi okumaları ve okuduklarını da anlayabilmeleri gerektiğini söyledi. Kafkas; “Bu da ancak eğitimle başarılabilecektir” dedi.

“Gıda sektörüyle iş birliği yapıyoruz”

Beslenme ve yaşam tarzından kaynaklanan sağlık problemlerinin çözümü için hazırladıkları ulusal politikalarda gıda sektörü ile işbirliği sağladıklarını ifade eden Kafkas, konuyla ilgili şunları kaydetti:
 
“Gıda sanayinin halkımızı yeterli ve dengeli beslenme konusunda bilgilendirmesi ve bilinçlendirmesi, Reklam ve pazarlama faaliyetlerinin, uluslararası uygulamalar dikkate alınarak tüketicilerin doğru seçim yapmalarını sağlayacak şekilde geliştirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması noktasında ortak paydayı yakalamaya çalışıyoruz.

İş birliği yaptığımız alanlar; çeşitli sosyal sorumluluk projeleri, beslenme ve fiziksel aktiviteye yönelik eğitim kampanyaları; yağ, seker, tuz vb. içeriği azaltılmış ürün yelpazesinin artırılmasının teşviki ve hazırladığımız ulusal programlara şeklini verdiğimiz Komisyonlarımızda gıda sektörümüzün temsilcilerinin bulunması şeklinde ortaya çıkıyor”.

Sağlıkta Dönüşüm Programı

Konuşmasında Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlıkta Dönüşüm Programı” doğrultusunda yeniden yapılanmasından da söz eden Bakan Yardımcısı Kafkas; yeni yapıyı şu sözlerle açıkladı:

“Özellikle Sağlıklı Yaşam Genel Müdürlüğü adı altında yeni kurulan birim, sağlıklı yaşam konusunda halkımızın farkındalığını geliştirip, davranışları değiştirebilmeyi amaçlıyor. Bu birimle, gıdayla ilgili reklamlar, mönülerde kalorinin ifade edilmesi ve başka birçok konuda çalışmalar yapacağız. Bu çalışmalar sadece beslenmeyle sınırlı da kalmayacak. Biz buna “Sağlıklı yaşam için ne gerekiyorsa” diyoruz.

Bakanlığımızın politika ve hedeflerine uygun olarak, temel sağlık hizmetlerini yürütmekle görevli, Bakanlığa bağlı bir Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kuruyoruz.

Bu kurum, halk sağlığını korumayı ve geliştirmeyi, sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmeyi amaçlıyor. Kurumun yapacağı çalışmalarla, yaşam kalitesini yükseltecek alışkanlıkları kazandırarak toplumdaki tüm bireylerin sağlığını geliştirecek; hatalı beslenme alışkanlıkları, obezite, sigara ve benzeri zararlı maddelerin yol açtığı sağlık riskleri ve tehditleri ile mücadele edeceğiz.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu aynı zamanda, bulaşıcı, bulaşıcı olmayan, kronik hastalıklar ve kanser ile anne, çocuk, ergen, yaşlı ve engelli gibi risk gruplarıyla ilgili olarak izleme, inceleme ve araştırmalar yaparak, bu konularda politika ve düzenlemelerin oluşturulması için Bakanlığa teklifte bulunacak.

Biz gıda ve içecek sanayimiz ile olan bu iş birliğini Bakanlığımızın yeni yapılanmasında da devam ettirmek istiyoruz.”

Perez: “Türkiye’nin dinamik bir gıda ve içecek sanayi var”

Global gıda ve içecek pazarının en büyük ve en önemli organizasyonu olan ve TGDF’nin 2006 yılından bu yana üyesi olduğu FoodDrinkEurope (AB Gıda ve İçecek Endüstrileri Konfederasyonu)’nun Başkanı Jesus Serafin Perez de konuşmacılar arasında yer aldı. Perez, Avrupa’nın eşi görülmemiş bir mali krizle karşı karşıya olduğunu ve ikinci bir resesyon ihtimalinin giderek arttığını kaydetti.

Perez, bu durumun Avrupalı gıda ve içecek üreticileri için durumu giderek zorlaştırdığına dikkat çekerek, özellikle KOBİ türü işletmelerin kaliteli ham maddeye, rekabetçi fiyatlarla ulaşmasının zorlaştığını belirtti.

               Türkiye’nin çok dinamik bir gıda ve içecek sanayi olduğunu söyleyen FoodDrinkEurope Başkanı Perez, Türkiye ile AB arasında 5 milyar Euro’luk bir gıda ticareti olduğunu ve bunun artarak devam etmesi gerektiğini ifade etti.
DİĞER HABERLER
GÖSTERMELİK BİR TOPLANTI
GÖSTERMELİK BİR TOPLANTI

Yıllar sonra toplanan Çalışma Meclisi’nin taslak gündemi belli oldu.

İHRACATTAN DÖNEN GIDALARI BİZE Mİ YEDİRİYORLAR?
İHRACATTAN DÖNEN GIDALARI BİZE Mİ YEDİRİYORLAR?

İhracattan dönen gıdaları bize mi yediriyorlar?

BUGÜN 23 NİSAN
BUGÜN 23 NİSAN

“Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” diyen M. Kemal Atatürk’ün yolunda, biz 23 Nisanlarla büyüyenler; koşullar ne kadar çetin, imkanlar ne kadar yetersiz olursa olsun, cumhuriyeti bütün değerleri ile koruma kararlılığından asla vazgeçmeyeceğiz. Bu kararlılığımız her 23 Nisan’da daha da güçlenecektir. Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımız kutlu olsun.

İŞÇİ SAĞLIĞI İKLİM TEHDİDİ ALTINDA
İŞÇİ SAĞLIĞI İKLİM TEHDİDİ ALTINDA

ILO’ya göre aşırı sıcaklığa bağlı yaralanmadan kaynaklı 1 yılda 18 bin 970 işçi yaşamını yitirdi.