TEKEL’İN RÖVANŞI ALINDI
Bu İş Yerinde Grev Var pankartlarının arkasında, fabrika bahçesinde boş boş dolaşan mevsimlik işçiler. Rize´de tablo bu!

Çaykur grevi için Rize’deydim. İstanbul’a dönmek üzere havaalanına giderken yol boyunca çay fabrikalarının önünde geçersiniz. Doğu Karadeniz’de yerleşim alanları büyük oranda sahil boyunca kurulmuştur. Dolayısıyla tüm kurumları da yol boyunca görürsünüz. Çaykur’da 5 yıllık sancılı sürecin sonunda işçinin hakkını almasına ramak kala grevin etkisizleştirilmesi çok can sıkıcı oldu. Trabzon’a doğru giderken gördüğüm fabrikaların kapısına asılmış ama işlevini kaybetmiş "Bu İş Yerinde Grev Var" pankartlarının arkasında, fabrika bahçesinde boş boş dolaşan mevsimlik işçiler.Rize’de tablo bu!
Bu tablonun sendikal harekete yansıması bugün belli olmasa da ilerleyen dönemde ağır olacak. Çaykur işçisi bilmeden işçi sınıfına ağır bir bedel ödettiriyor. Bu işin çok daha önceden planlandığı açık. 5 yıl boyunca sendikal yetkiyi göz göre göre gaspeden AKP iktidarı ve Çalışma Bakanlığı, hem işçiyle hem Tek Gıda-lş Sendikası ile adeta dalga geçti. Çünkü ümmet kavramının içine örgütlü bireyi sığdıramazsınız. Aklınız ümmet olmaktan öte çalışmıyorsa, karşınızdakinin haklı tepkisini ancak ve ancak cezalandırırsınız.
AKP iktidarı, Tek Gıda-lş’e karşı güttüğü TEKEL kininin acısını çıkarttı. Tek Gıda-lş ve Başkanı Mustafa Türkel’den böylece intikamını almış oldu. Çaykur işçisi AKP hükümetinin elinde sayılırdı. Hemşehricilik ve devlete bağlılık, gibi kavramlar sınıf bilinci zayıf olan Karadeniz insanı üzerinde çok iyi kullanıldı. Buna bir de yılda sadece 4 ay çalışabildiği işini kaybetme tehdidi eklenince sonuç böyle oldu. Birleşik Metal-lş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun anlattığı bir hikaye vardı. Lokantaya giden bir kişi tabağındaki zeytine bir türlü çatalını saplayamaz. Sonunda garsona çatalını değiştirmesini söyler. Garson gelir ve bir seferde çatalı zeytine saplar. Tabi bu durum müşterinin hiç hoşuna gitmez ve "Ben zeytini yormasam sen zor saplardın" der.
Bu iş biraz öyle oldu. 9 bin üyeye karşı 3 bin üyeye verilen yetki kör gözüm parmağına der gibi yıllarca bir hakkın gaspına sebep oldu. Ardından da süreçten yorulmuş, yılmış işçinin tehditle greve çıkması engellendi. Üstelik bir de rüşvet verildi. Yılda sadece 4 ay çalışan Çaykur’un mevsimlik işçisi bu yıl ilk defa bir ay erken çağı rıldı. Yani şimdilik gözüken mevsimlik işçinin beş ay çalışacağı. Bu böyle mi olacak göreceğiz. Ama her ne olur sa olsun bu grev kararını kıran da, greve çıkma cesaretini gösteremeyen de bu işt< sorumlu olandır. Yarın hak konusunda yaşanacak kayıpların da birebir sorumlusu olacaktır. AKP hükümeti bir taşla pekçok kuş vurdu.
TEKEL eyleminde kendisine Ankara’yı dar eden Tekgıda-lş Sendikası’ndan rövanşı almış oldu. Çaykur’da bir daha grevden söz etmek aynı iktidar döneminde mümkün gözükmüyor. Çaykur’da özelleştirmenin önü açıldı. Öz Gıda-lş mi özelleştirmeye karşı direnecek? 1 Mayıs geliyor. Sendika lar artık şapkalarını önlerine alıp düşünmeli. Sendikal örgütlenme siyasallaşmak zorunda. Ya kendisiyle birlikte mücadele edecek güçlerle birlişerek mücadeleyi büyütecek ya da gerçekten AKP iktidarının ayaklarının altında ezilip gidecek. Vatan Emek Cumhuriyet birlikte kurtulacak. Ayrısı gayrisi yok!