TAŞERON İŞÇİLERE KADRO BALONU VE SAF İŞÇİLER
Bilerek boş umut pompaladıklarına ihtimal vermiyorum. Ama saflar ve bilgisizler. İnandıkları ya da zannettiklerinin tersine açıklamalardan da öğrenmeye yanaşmıyorlar. Saplantıları gözlerini puslandırmış.
Bilerek boş umut pompaladıklarına ihtimal vermiyorum. Ama saflar ve bilgisizler. İnandıkları ya da zannettiklerinin tersine açıklamalardan da öğrenmeye yanaşmıyorlar. Saplantıları gözlerini puslandırmış. Konumuz hükümetin taşeron işçilere kadro vereceğine dair umutlar. Kimi taşeron işçi dernekleri dua eylemi yaptılar. Hükümetin kadro vermesi içindi dualar…
Hükümet yetkilileriyle özel görüşmeler yaparak hangi kötü koşullarda çalıştıklarını onlar bilmiyormuş ve onların rızası dışında oluyormuş sanarak- anlatmaya çalıştılar. Zaman zaman yapılan gösterilerde ricalarda bulundular. Hep rica, hep dua idi gayretler. Ama taşeron işçiliğin nasıl ve neden yayıldığım, hükümetin taşeron sistemindeki rolünü öğrenmeye çalışmadılar. Gerçeğe gözlerini kapattılar. Kapitalizmin en acımasızlığını yaşıyor olmalarına rağmen, işverenlerden ve hükümetlerden, işçi sınıfının lehine işler beklediler. Hem emperyalizmi ve işvereni, hem de işçiyi savunan hükümet olamayacağım, birini savunmanın diğerine karşı olmak olduğunu anlamadılar. Yaşananlar da öğretici olmadı.
Eskiden kamuda kadrolu ve geçici işçilik vardı. On çeşit çalışma biçiminin niye ve nasıl hortladığını düşünmediler. Kadrolu işçilik, geçici işçilik, geçici personel, belirli süreli çalışma, sözleşmeli çalışma, taşeron işçilik, uzaktan çalışma, yarı zamanlı çalışma, kiralanarak çalışma, ek ücretliler, denetimli serbest çalışma vs. İşten atmanın, kıdem tazminatı vermemenin, daimi çalıştırma yükümlülüğünden sıyrılmanın, hatta sigortalı yapmadan çalıştırmanın, daha da ötesi, tamamen ücretsiz, yemek parası, yol parası bile vermeden çalıştırmalım mümkün olduğu bu çalışma biçimlerini üreten hükümetlerin, taşeron işçilere kadro vereceğini, kadrolu işçi sayısını artıracağını sanmak, saflık değil de nedir?
Hükümetin, kadrolu işçiliği seviyorsa, neden sürekli kadrolu işçiliği azalttığım, kadro dışı çalıştırmayı çeşitlendirdiğini ve sürekli arttığını düşünmediler. Ya taşeron işçilik? Neden bütün kurumları saran ahtapot gibi büyütüldü? Genelkurmay’ı, askerlik şubelerinin güvenlik işlerini ve Başbakanlık’ı bile taşeron işçilik ile işgal ettiren hükümetin, taşeron sistemine olan bu aşkı ile kadrolu çalıştırma arasındaki tezattık nasıl görülmez? Meselenin bu tarafını görmeyenler, rakamlara da bakmadılar.
Kamuda ve özel sektördeki taşeron işçi sayısı 4 milyona dayandı. Kamuda 600 binden fazla olduğundan söz ediliyor. Kamuda kadrolu işçi ne durumda peki? 1999 yılında Türk-lş, kamuda 613 bin işçi için hükümette masaya otururken, 2013 yılında 231 bin işçi ile masaya oturabiliyor ancak. 14 yılda kamudaki kadrolu işçi sayısını üçte birin de altına indiren hükümet, taşeron işçiye ya da diğerlerine kadro verir mi? Ya belediyeler? ÇSGB Faruk Çelik’e göre belediyelerdeki taşeron işçi sayısı 1,5 milyon. Kadrolu işçi sayısı ise 200 bine düşmüş. Taşeron işçi sayısı, kadrolu işçinin 8 katından fazla. Belediye başkanı koltuğuna oturanlar, belediye başkanı, kamu yöneticisi değil, şirketler ve taşeronlar genel müdürü oldular artık. Ya kanun kitap?
Hükümet, kadrolu işçiliği azaltmada o kadar istekli ki, mahkeme kararını bile tanımıyor. Karayollarında son günlerde eylemler patladı. "Kadro istiyoruz" diyor taşeron işçileri. Dilenme değil bu. İstedikleri mahkeme kararıyla kazandıkları haklarının verilmesi… Haftalardır yandaş gazetelerde, kamudaki taşeron işçilerine kadro verilecek diye balonlar uçuruluyor. Nihayet balon patladı. Kadro talepleri ile sıkışan hükümet temsilcileri, gerçeğin bir kısmını söylemek zorunda kaldılar. "Taşeron işçilere kadro yok", "600 bin kişiye kadro verilecek diye bir planımız yok" "4-C’lilere kadro verilmesi söz konusu değil." "Mahkeme karan çıkartana kadro verirsek, herkes ister" Böylece, AKP yalakalığında şişirilen yalan balonlar patladı. Taşeron işçiler, umarım artık gerçeği görmüşlerdir. Kadro gerçeğinin diğer kısmını sonraki yazıda ele alacağım.