Raporda, alt işverenlik uygulamasında yaşanan sorunlar, işçi ve işverenler açısından da ayrı ayrı değerlendirildi. Buna göre, taşeronda çalışan işçilerin yaşadığı sorunlar şöyle:
"-Alt işveren yanında çalışan işçi, sık işveren değişikliği nedeniyle yıllık ücretli izne hak kazanamıyor.
-İşçiler, ücretlerini tam ve düzenli alamıyor. Kamu makamlarının, alt işverene verdiği belirli işler dışında, alt işverenin işçisinin ücretini ödeyip ödemediğini kontrol etme yükümlülüğü bulunmuyor. Özel sektör işverenlerinin ise kontrol yükümlülüğü ihtiyari.
-SGK verilerine göre, Türkiye’de 2011 yılında yaklaşık 12,5 milyon ‘işten çıkış bildirgesi’ hazırlandı. İşten çıkış bildirgelerine göre, kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde işten çıkan ya da çıkarılan işçilerin oranı sadece yüzde 10.
-Bir yıldan az sürelerle sözleşme yapılması ve bir yıllık kıdem şartı sağlansa dahi kıdem tazminatları alt işveren tarafından ödenmemesi sonucunda, işçiler kıdem tazminatlarını ya hiç alamıyor ya da uzun yargı süreçleri ile alabiliyor.
-Alt işverenlik ilişkisi, işçilerin iş güvencesi hükümlerinden yararlanmasını engellemek amacıyla İş Kanunu’nda belirlenen 30 işçi sayısının altına düşmek için kullanılıyor.
-Alt işverenlik uygulaması kapsamında çalışan işçilerin örgütlenmeleri ve kendi işverenleri ile toplu iş sözleşmesi akdetmeleri önünde yasal hiçbir engel yok. Fakat alt işverenlik uygulaması yapısı gereği örgütlenmeyi ve toplu iş sözleşmesinden yararlanmayı imkansızlaştırıyor.
-Alt işverenler, ekonomik açıdan zayıf olmaları nedeniyle iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmasını asıl işverenden bekliyor, iş kazası ve meslek hastalıklarının oluşmasını önleyici tedbirlere ve eğitimlere gereken önemi vermiyor."
İşçilerin asıl işverenin emir ve talimatları doğrultusunda çalıştırılması
Rapora göre, alt işverenlik uygulamasında işverenlerin yaşadığı sorunların başında alt işverene verilecek işin belirsiz olması geliyor. İş Kanunu’na göre alt işverene verilecek asıl işin bir bölümünün ‘işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olması gerekiyor. Bu şartların birlikte aranması, belirsizliğe ve işverenlerde muvaaza endişesine neden oluyor. İşverenlerin yaşadığı diğer sıkıntılar ise şöyle sıralanıyor:
"-Aynı işyerinde çalışmasına rağmen her yıl alt işvereni değişen işçinin son alt işveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda, Yargıtay tarafından işyeri devrinden hareketle son alt işverenin, işçinin daha önceki alt işverenler nezdindeki haklarından da sorumlu olduğuna hükmedilmesi.
-Uygulamada alt işveren işçilerinin, özellikle kamu kurumlarında asıl işveren tarafından işe alınıp işten çıkarılması, tamamen asıl işverenin emir ve talimatları doğrultusunda çalıştırılması ve asıl işverenle yapılan sözleşme kapsamındaki işlerde çalıştırılması, muvaazaya sebep oluyor."
Geçici iş ilişkisi, daimi istihdam olanaklarını artırıyor
Bakanlık raporuna göre, Türkiye’de özellikle mevsimlik tarım işlerinde, aralıklı olarak görülen kısa süreli işlerde, temizlik işlerinde, evde yaşlı, hasta ve çocuk bakım hizmetlerinde kayıtdışılık fazla. Tarımda yaklaşık 4,5 milyon kişi, tarım dışında ise 5,5 milyon kişi kayıtdışı çalışıyor. Örneğin, mevsimlik gezici tarım işlerinde yaklaşık 400 bin, ev hizmetlerinde 500 bin civarında kayıtdışı çalışan bulunduğu tahmin ediliyor.
Kayıtdışı uygulamaları ortadan kaldırmak, suistimalleri engellemek, sosyal güvenceye kavuşturmak için özel istihdam bürolarını daha işlevsel hale getirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:
"Geçici iş ilişkisi, işverenler açısından, talep dalgalanmalarını, hastalık ve doğum gibi sebeplerle boşalan pozisyonları hızlı doldurma ihtiyacını karşılıyor. İşçiler açısından ise iş-yaşam dengesini sağlıyor, işgücü piyasasına entegrasyonu kolaylaştırıyor, daimi istihdam olanaklarını artırıyor, kayıtdışı uygulamaları ortadan kaldırarak suistimalleri engelliyor, istihdamda dezavantajlı gruplar işgücü piyasasına dahil olmalarını kolaylaştırıyor."
2010 yılında dünyada geçici iş ilişkisi ile tam zamanlı çalışan işçi sayısının 10 milyon 240 bin olduğu ifade edilen raporda, AB ülkelerinde geçici iş ilişkisi 3 milyon 575 kişinin tam zamanlı çalıştığına dikkat çekildi.
Rapora göre, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi ile çalışanların oranı Birleşik Krallık’ta yüzde 3, Hollanda’da yüzde 2,5, Belçika’da yüzde 2, Almanya’da yüzde 2, İsveç’te yüzde 1,3, İspanya’da yüzde 0,5 ve Yunanistan’da yüzde 0,1.
Uzaktan çalışmanın İş Kanunu’nda düzenlenmediği, ancak uygulamada yaygın olarak kullanıldığı anlatılan raporda, Almanya, Hollanda, İrlanda ve Yunanistan’da evde çalışanların yüzde 90-95’ini kadınların oluşturduğu belirtildi.