İzmir Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, Türkiye’de ve İzmir’de yapılan kooperatifçilik çalışmaları hakkında bilgi verdi. Eskiyörük, "Hangi açıdan bakarsanız bakın Türk tarımının kurtuluşu kooperatifleşmedir" dedi.
TOPLAM ÜRETİM
Kooperatifçiliği oluşturmadan Türk tarımının kurtarılamayacağını dile getiren Mahmut Eskiyörük, "Bizler bir ürün üretilirken o ürünün toplamda ne kadar üretildiğini bilmiyoruz. Toplam üretimi bilmeden, elimizde veri olmadan da üretimi planlamamızın imkanı yok. Üretim belirlenemeyince ne yazık ki üründe fiyat istikrarını da sağlayamayız. Fiyat dalgalanmalarında da üretici, tüketici ve milli ekonomi kaybediyor. Bizim üreticimiz kazanacakken ithalat şirketleri ve yabancı çiftçiler kazanıyor. Bugün Avrupa’dan ciddi bir hayvan ithalatı yapıyoruz ve kendi çiftçimiz kazanacağına Avrupa’ daki çiftçiler bayram ediyor" dedi.
SOSYAL AÇIDAN
Türkiye’de kooperatifleşmenin derhal oluşturulması gerektiğini söyleyen Eskiyörük, "Kooperatifleşme olmadan biz gıda güvenliğini sağlayamayız. Kooperatifleşmeyi oluşturmadan üretim maliyetlerini düşüremeyiz. Sadece ekonomik açıdan değil, sosyal açıdan da baktığımızda kooperatifleşmeyi oluşturmadan köyden kente göçü önleyemeyiz. Çünkü bugünkü kapitalist sistem içerisinde küçük üreticiler eğer kooperatif olmazlarsa birer birer yok olacaklar.
Köydekiler mecburen şehirlere göç edecek ve bu durumda Türkiye yaşanmaz bir hale gelecek. Daha yaşanabilir bir Türkiye için, köyden kente göçü durdurmak istiyorsak o köylüyü kooperatifleşme çatısı altında birleştirmeli ve bunun sürdürülebilir hale getirerek bir devlet politikası haline getirmeliyiz. Hangi açıdan bakarsanız bakın Türk tarımının kurtuluşu kooperatifleşmedir" diye konuştu.
Türkiye’de kooperatifçilik olgusunun gelişmediğini dile getiren Eskiyörük, "Ne yazık ki ülkemizde kooperatifçilikle ilgili kötü bir imaj yaratıldı. Kooperatifçilik, komünistlik dediler. Ancak dünyanın en kapitalist ülkeleri bile yüzde 90 oranında tarımsal faaliyetlerini kooperatiflerle sürdürüyor. Bunu insanlara anlatmamız gerekiyor.
Çocuklarımıza ilkokulda kooperatifçilik dersleri konularak, anlatılarak öğretmemiz gerekiyor. Üreticiyi kooperatifleşme olmadan sömürüden kurtaramayız, onların emeğinin karşılığını almasını sağlayamayız. Bugün doğu bölgelerinde bütün meraların boş olmasının sebebi sadece terör değil, oradaki sömürü sisteminden dolayı üretici emeğinin karşılığını alamadığı için üretimden uzaklaşıyor" şeklinde konuştu.
İZMİR, ÖRNEKTİR
"Türkiye’de kooperatifçilik oluştuğu takdirde ne gibi olumlu sonuçlar elde edebileceğini İzmir gösterdi" diyen Eskiyörük, "İzmir’de Tire Süt Kooperatifi iş birliği ile bir marka oldu. Bademli Kooperatifi, fidancılıkta ihracat yapan bir konuma geldi. Bayındır’da çiçekçilik bir sektör haline geldi. Bayındır gelişen bir kent oldu ve olumlu sonuçlar elde edildi. Devlet kooperatifçiliği desteklerse Türkiye’nin her yerinde bir Tire Süt Kooperatifi oluşturabilsek Türkiye’yi besleyecek gelişme sağlanabilir. İzmir’de bu yaşanıyor. Tire’deki süt üreticileri mutlu.
Çünkü biz para kazandırmaya yönelik, toplu alımla ucuz girdi sağlıyoruz. Gübresini, yemini daha uygun fiyattan veriyoruz. Akaryakıtı uygun fiyata veriyoruz. Onların ürününün kalitesini iyileştirip, pazar değerini arttırdık. Ürünleri paketleyip rafa girdik. Hem üreticiye para kazandırıyoruz hem de tüketiciye güvenilir ürün sunuyoruz. Yani üretici ve tüketiciyi buluşturmamız gerekiyor. Arada haksız kazanç sağlayanları engellemenin yolu kooperatifleşmeden geçiyor. İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nin Tercide Kalkınma’ adı altında başlattığı model ile olumlu sonuçlar elde edildi. İkinci olumlu sonuçta Tire’de 10 yıl önce 80 ton süt üretilirken, şimdi 500 tonu geçti. Üretim ve verimlilik arttı. Anadolu’da inek başına 3 ton süt alınırken Tire’de 7 ton süt alıyorlar. İzmir sütün merkezi oldu ve bununla birlikte sanayi de gelişti. Büyük süt firmaları İzmir’e geldi. Hem sanayileşme gelişti hem de istihdam sağlandı. Bu olumlu sonuçları Türkiye’nin görmesi gerekiyor. Bizim bunları anlatmamız gerekiyor. Bu nedenle kooperatifleşme artık devlet politikası hale getirilmeli" ifadelerini kullandı.
İLGİ ALANI OLDUK
Amacının dışına çıkan Kooperatiflerde olduğunu söyleyen Eskiyörük, "Bu kooperatifler Türkiye’de kooperatifçilik yapısı hakkında kötü örnek oluyorlar. Ancak biz kötü örneklere değil, iyi örneklere bakmalıyız. Türkiye’yi özendirmeliyiz. Bizim kooperatifimize Türkiye’nin dört bir yarandan her hafta ziyaretçiler geliyor ve sistemi görüyorlar onlara kooperatif yapımızı anlatıyoruz. Anadolu’nun birçok yerinde oluşumlar başladı. Aksaray’da Eskişehir’de Tire Süt Kooperatifleri modelleri oluşmaya başladı. Biz onlara yol gösterici olmalıyız. Tire, Türkiye’deki diğer kooperatiflere örnek oldu" dedi.
YARINLARA GÖRE
Türkiye’de hayvancılığın durumuna değinen Eskiyörük, "Türkiye, en büyük kaybı plansız üretimden kaynaklanıyor. Günümüzde yaşanan ette ve sütteki sorunların asıl nedeni yanlış ırk seçiminden kaynaklanıyor. Holstein ırkı bugün en fazla süt yapan ama az et yapan bir ırk. Bugün Avrupa’da Holstein ırkının sütü ne kadar kişiye yetiyorsa yine bu ineğin eti domuz etiyle birlikte o kadar kişiye yetiyor.
AVRUPA VE ET AÇIĞI
Avrupalı domuz eti de tükettiği için orada et açığı yok. Ama Türkiye’de domuz eti tüketilmediği için burada et açığı oluşuyor. Günümüzde et ve süt dengesini sağlayan ırklar var. Bunlar Türkiye’ye getirilmiş olsa bu sıkıntılar yaşanmazdı. Üretime ve tüketime göre planlanması gerekiyordu. Türkiye şu an bunun kayıplarını yaşıyor. Onun için dünyanın gerisinde kaldık. Bugünlere göre değil, yarınlara göre planlar yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
"Çiftçilik, meslek kabul edilmiyor"
Tarımda küçük aile işletmelerine de değinen Eskiyörük, "Küçük aile işletmelerine devlet desteği sağlanmasıyla biz onları yaşatamayız. Onları kooperatif çatısı altında birleştirmeliyiz. Çünkü bu işletmeleri kooperatif olmadan yaşatamayız. Kendilerini koruyamazlar. Ancak birlikte olurlarsa koruyabilirler. Türkiye’nin yapısı bozulmamalı, tarımı köylümüz yapmalı. Tarım köylümüzün elinden alınmamalı biz küçükleri yok ederek büyükleri yani şirket tarımcılığı yapmak yerine, küçükleri birleştirerek bu aileleri işletme haline getirmeliyiz. Çünkü Türkiye’de tarımın el değiştirmesi ülkenin zararına olur. Köylümüzün elinden ekmeğini alırsak bu kişiler kentlere göç etmek durumunda kalacaklar. Zaten şu an büyük kentler tıkanmış durumda. Büyük şehirlerdeki bu durum hep göçün nedeni. Bunun önüne geçmek için o insanları yerinde güvence altına almak zorundayız. Gençlerimiz bugün köylerini terk etmesinin asıl nedeni, çiftçiliğin zor olmasından değil. Çiftçiliğe güvenceli bir meslek olarak bakılmadığı için göç ediyorlar. Anne babalar çocuklarına oku derken çiftçi olmasın diye bunu diyorlar, daha bilinçli çiftçi olmaları için okutmuyorlar. Sokaktaki çocuklara sorduğumuzda hiçbir çocuk çiftçi olacağım demiyor, çünkü çiftçilik güvenceli bir meslek olarak görülmüyor. Bu nedenle bizim çiftçiliği güvenceli bir meslek haline getirmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.