Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Nisan 2022
TAHMİN Mİ EDİLEMEDİ, BÖYLE OLSUN MU İSTENDİ?

Türkiye ekonomisinde taşları yerinden oynatan, görülmedik bir yoksulluğa yol açan faiz indirimlerine niye gidildi?

TAHMİN Mİ EDİLEMEDİ, BÖYLE OLSUN MU İSTENDİ?

Sonucun böyle olacağı tahmin edilemedi mi?

Yoksa ince ince işlenen bir siyaset mühendisliği mi söz konusu?

Geçen yıl eylül ayında başlatılan faiz indirimi Türkiye ekonomisinin şu an içinde bulunduğu durum için milattır. Eylül 2021, ilk düğmenin yanlış iliklendiği aydır. Eğer bu gerçeği görmezden gelir ve başlangıçtaki tercihin üstünde durmayıp “Bugün niye böyle oluyor” sorusuna yanıt bulmaya çalışırsak yanlış yaparız. Öncelikle irdelememiz gereken, bugün niye böyle olduğu değil, o gün niye öyle yapıldığıdır. Çünkü eylülde atılan ve devamı da gelen adımdan sonra bugünleri böyle yaşayacağımız gün gibi ortadaydı.

Artık klasik hale gelen tablo ve grafiğimizi son bir yılı kapsayacak şekilde yeniden düzenledik ve kapsamı biraz daha genişlettik.

Geçen yıl mart ayının sonunda yüzde 19’a çıkarılan politika faizi eylüle kadar sabit. Politika faizinin değişmediği bu dönemde yalnızca Yİ-ÜFE’de bir hareket var. Üretici fiyatları artıyor, bu da ağırlıklı olarak yurtdışı kaynaklı fiyat artışından kaynaklanıyor.

TÜFE yatay, tarım ürünleri üretici fiyatları endeksi yatay, dolarda bir miktar artış var ama nisandan itibaren o da yataya yakın…

VE 23 EYLÜL…

Faiz yüzde 19’da sabit tutuluyor ve o aylardaki Para Politikası Kurulu toplantılarından sonra yapılan açıklamalarda politika faizinin enflasyonun altında belirlenmeyeceğine vurgu yapılıyor.

Eylül ayında açıklanan ağustos sonundaki yıllık TÜFE artışı yüzde 19.25. Normalde, “Faiz enflasyonun altında olmayacak” diyen bir merkez bankasının bu sözünün arkasında durması, yani faizi artırması beklenir. En azından 0.25 puanlık fark önemli görülmeyebilir ve bir ay daha faize dokunulmaz.

Ama o da ne! Faizi artırması, en azından sabit tutmaya devam etmesi beklenen Merkez Bankası eylül toplantısında, yani 23 Eylül’de 1 puanlık indirime gidiyor.

Artık biliniyor ki bu kararı Merkez Bankası vermiyor.

Faizin indirilmesi isteniyor ve Merkez Bankası da bunu karara bağlamış görünüyor.

Faiz indirimi bir seferle ve 1 puanla kalsa iyi. Ekim, kasım ve aralıktaki kararlarla yüzde 14’e iniliyor.

Sonra neler olduğu ortada.

Ekonomide taş üstünde taş kalmıyor adeta.

Tablonun mavi rengi eylüldeki geçiş döneminden sonra tehlike işaret eden sarıya dönüyor.

Dolar 8.50’lerden 14.50’lere tırmanıyor. Ağırlıkla kur artışına bağlı olmak üzere yıllık TÜFE artışı yüzde 19’dan 60’a, Yİ-ÜFE artışı yüzde 44’ten 115’e, tarım kesimi ÜFE yüzde 23’ten 84’e çıkıyor.

Üstelik dolar da ancak yoğun döviz satış müdahaleleri ve sonu felaket olacağa benzeyen kur korumalı mevduatla bu düzeyde tutulabiliyor.

PEKİ GEREKÇE NE?

Ekonomi yönetimi geçen yıl eylülde hangi gerekçeyle faiz indirimine gitti ve üstelik bunu dört ay boyunca sürdürdü?

Bunu dini gerekçelere bağlayabilir miyiz?

Eğer öyleyse faiz niye uzun süre yüzde 19’da tutuldu? Geçmişin yüzde 24’lük oranlarına hiç değinmiyoruz bile…

Ya da faiz niye yüzde 14’te bırakıldı da daha aşağı çekilmedi?

Yok eğer dini gerekçelerle hareket edilmiyor, yalnızca faizin ekonomi için zararlı olacağı, enflasyonu yükselteceği tezine dayanılıyorsa yüzde 15 kötü, yüzde 14 iyi mi yani? Niye daha da devam edilmiyor faiz indirimine?

Tam doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor durumu!

O zaman faiz indirimine niye gidildiği sorusu daha bir anlam kazanıyor.

İKİ OLASILIK VAR

Uluslararası alanda emtia fiyatlarının artmaya başladığı, bunun üretici fiyatlarını yukarı çektiği, sonuçta tüketici fiyatlarının da artacağı ortadayken, bu durumu daha da körükleyecek şekilde faiz indirimine gitmenin kendi ayağına kurşun sıkmak olduğu görülememiş olabilir mi?

Eğer öyleyse bu büyük bir zafiyettir.

Ama ya bu görülüyor, tahmin ediliyorduysa! Ya bütün bunlar bilinçli olarak yapılmışsa!

Böyle midir, bilemeyiz tabii ki. Ama Türkiye Cumhuriyeti’ni idare eden kadroların böylesine basit bir iktisat teorisini bilmiyor olabileceklerine ihtimal vermek zor.

Bu duruma gelineceği görüldüğü halde faiz indiriminin tercih edilmesi ise bir siyaset mühendisliği ya da siyaset bilimi aracı olabilir.

Ekonomide olumsuzluk bazını yükselt, iyileşme olduğunda da bunun meyvesini topla!

Örnek mi… 16 Aralık’taki faiz indirimi, 19 Aralık’taki faizin daha da indirileceği yolundaki açıklamalar, 20 Aralık’ta vatandaşın elinde avucunda ne varsa dövize koşması, gün içinde doların 18 lirayı aşması, aynı günün akşamı kur korumalı mevduat uygulamasının açıklanması ve buna eşlik eden döviz satışlarıyla 21 Aralık sabah saatlerinde doların 11-12 liraya düşürülmesi ve bunun büyük bir başarı olarak pazarlanması. Konuşulan doların eylüldeki 8.50’lerden 11-12’ye çıkması değil, 18’den 11-12’ye düşmesi! Bundan güzel siyaset mühendisliği mi olur!

KAYNAK Alaattin AKTAŞ / Dünya
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.