Bu dilin kurduğu mantığa bakarsak sorun hiçbir zaman ettiğine ilişkin haberlerde, "çalışmamakta direnenler için sistemde değil. İşsizliğin sorumlusu işsizler, iş kazalarının özel ikna grupları oluşturulduğu" söyleniyor. sorumlusu dikkatsiz işçiler. iktidar topu iş arayanlara attı’.

Türkiye istatistik Kurumu (TÜÎK) verilerine göre, ülkemizdeki işsiz sayısı 2 milyon 541 bin. Aynı kurumun verileri kullanılarak yapılacak daha geniş bir işsizlik tanımına göre ise, Türkiye’de 5 milyon 355 bin kişi işsiz. AKP’li yıllarda artan işsiz sayısı ve işsizlik oram, hükümet yetkililerinin "aslında iş var, ama çalıştıracak işçi bulamıyoruz" söylemleriyle önemsizleştirilmeye ve işsizliğin sorumluluğu "işsizlerin" omuzlarına yıkılmaya çalışılıyor.

Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olduğu artık herkes tarafından kabul edilen işsizliğe ilişkin iktidarın önlem aldığı da özellikle yandaş medya tarafından sıkça ifade ediliyor. Dün yazılı ve görsel medyada yer alan "Işkur’un ikna odalarında işsizleri işe girmeye ikna ettiği" haberleri de aynı bakışın bir ürünü.

‘ASIL MESELE İŞ BEĞENMEMEK’

Türkiye gazetesinde yayınlanmasının ardından sosyal medyada da çok sayıda sitede paylaşılan haberde, "Ülkemizde işsiz sayısı 2 milyon 541 bin. Madalyonun görünen yüzü böyle. Öbür yüzünde ise, acil eleman ihtiyacı olup da aylardır bulamayan binlerce işyeri var. Bu açıdan bakıldığında ise asıl meselenin işsizlik değil, iş beğenmemek olduğunu söylemek mümkün" deniliyor. "İş beğenmeyen işsizlerin nasıl ikna edildiği" üzerine kurulu olan haberde,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in talimatıyla kurulan iş ve Meslek Danışmanlığı Şubesi’nde 2 bin 813 kişilik ekip oluşturulduğu, bu ekibin işsizlerle özel olarak ilgilendiği ve "önerilen onca seçenek arasından*seçim yapmayıp, çalışmamakta direnenler için özel ikna grupları oluşturulduğu ifade ediliyor. Işkur’un duvarlarının eleman arayan firmaların ilanlarıyla dolu olduğu, ancak "altın fırsat" arayan işsizleri ilanlardaki koşulların hayalkırıklığına uğrattığı da haberde yer alan bilgiler arasında.

İŞSİZLER ‘ALTIN FIRSAT’ MI ARIYOR?

Son dönemde özellikle tekstil patronlarının "işçi bulamamaktan" şikayet ettiği görülüyor. Asgari ücretin 773 lira, açlık sınırının 985 lira, yoksulluk sınırının ise 3 bin 200 lira olduğu Türkiye’de, girilen işlerin pek çoğunda işçiler 15-16 saatlik çalışmaya mahkum edilmenin yanı sıra, asgari düzeydeki ücretlerini dahi birkaç ay gecikmeli akyor.

Çok sayıda işyerinde çalışan işçilerin ise, ücretlerim ve diğer alacaklarım alamadıkları için işten ayrıldıkları, bazı sektörlerde işçilere asgari ücretin de altında ödeme yapıldığı biliniyor. Son yıllarda "hızlı bir sanayileşme" içinde bulunmadığı bilinen, dolayısıyla bir "işçi sıkıntısı" yaşanmayan Türkiye’de, patronların çalıştıracak işçi bulamamaktan şikayet etmesinin önemli bir nedeni, işçi devrinin yüksekliği ve özellikle belirli sektörlerde dayatılan koşullarda çalışmanın neredeyse olanaksız hale gelmiş oluşu

KURUMLAR BAŞARILI, İŞÇİLER SUÇLU

İktidarın bu bakış açısı yalnızca işsizlik için geçerli değil. Ocak ayı içinde yaşanan tek bir örnek dahi bu bakış açısının vardığı noktalan gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde, üstelik de Kozlu’da yaşanan ve 8 işçinin ölümüyle sonuçlanan facianın hemen ardından, TTK Genel Müdürü tarafından yayınlanan genelge, madenlerde yaşanan iş cinayetlerinin sorumlusunu "borçlu işçiler" olarak gösteriyordu, icralık olan maden işçüerinin, büyük dikkat isteyen madencilikte yeteri kadar dikkatli olamayacakları, borçların onların dikkatini dağıtacağı iddia ediliyor ve işten çıkanlmalan gerektiği iddia ediliyordu.

İşkur’un 2011 ve 2012 yıllarında kademeli olarak 4 bin iş ve meslek danışmanı alacağı ve bu danışmanların sözleşmeli olarak çalışacağı ifade edilmişti. İkna odalarında işsizleri "ikna" ettiği iddia edilen bir iş ve meslek danışmanı neden işe alındıklarını ve nasıl danışmanlık yapıldığını gazetemize anlattı. İktidarın işsizliğin sorumlusunu işsizler olarak gören bir yaklaşımı olduğunu söyleyen danışman, "işsizlik sürekli artıyor ve bu durum iktidar için de büyük bir sorun anlamına geliyor. Sorunu çözmek için sanayileşmeyi artırmak, planlı bir modelin uygulanması gibi iktisadi önlemler almayı düşünmüyorlar.

Dolayısıyla topu iş arayanlara attılar. İşsizler iş arama konusunda ne kadar iyi eğitilirse, işsizlik o kadar düşer diye düşünüyorlar" dedi. Her bir danışana bölgesine göre belirli sayıda işçinin zimmetlendiğini ve onlardan bu danışmanın sorumlu olduğunu belirten iş ve meslek danışmanı, "İşsizlerle özel görüşebileceğimiz bir kabin var. Ama orada özel bir ikna süreci yaşamıyoruz. Biz gelen danışanlarımıza kendilerine uygun işleri söylüyoruz.

Çoğunlukla işverenler koşullan sunmuyor. Ne kadar ücret alacağı, haftada kaç saat çalışacağı gibi konular çoğunlukla bizim bilgimiz dahilinde olmuyor. SSK’lı olması ve en azından asgari ücret alması zaten yasal zorunluluk. Biz bunları söyleyip, işyerine yönlendirebiliyoruz. Sonrasında işverenle ne konuşur, nasıl şartlarda anlaşırlar bunu bilmiyoruz. Buna ilişkin bilgi bize gelmiyor" dedi. Danışman, 4/B statüsünde çalıştıklarını ve sürekli "kadroya geçeceksiniz" söylentilerinin dolaştığını belirterek, "Bize zimmetledikleri danışanlarımızın ne kadarını işe yerleştirdiğimize ilişkin bir performans sistemi henüz devreye girmedi, ama büyük olasılıkla böyle bir sisteme geçilecek" dedi.