SOSYAL GÜVENLİĞİN ‘PİŞMİŞ TAVUK’ ÖYKÜSÜ
Hani, tavuk yakalanır, boğazı kesilir, tüyleri yolunur, karnı deşilir, iç organları çıkanlır, sonra kaynar kazanda pişirilir ya, son 20 yılda sosyal güvenliğin başına gelen, bundan da beterdir.
Hani, tavuk yakalanır, boğazı kesilir, tüyleri yolunur, karnı deşilir, iç organları çıkanlır, sonra kaynar kazanda pişirilir ya, son 20 yılda sosyal güvenliğin başına gelen, bundan da beterdir.
Sosyal güvenliği pişmiş tavuktan beter edenler, her aşamasına ‘reform’ dediler. ‘Pişmiş tavuk reformu.’ AKP’nin ‘reformunun’ adı, "Ulusal İstihdam Stratejisi’ "Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Taslağı".
Şimdi kaynar kazana atılmak istenen Sosyal Güvenlik ‘tavuğunun’, bugüne nasıl geldiğini hatırlayalım:
OECD, IMF, Dünya Bankası ve AB, 1990’lı yıllardan itibaren bütün hükümetlere, emeklilik yaşının uzatılmasını, özel emeklilik şirketlerinin önünün açılmasını, sosyal güvenlik kurumlarının önce birleştirilmesini, sonra adım adım yok edilmesini ve kıdem tazminatının ortadan kaldırılmasını emretmişti. Hükümetler de adım adım gerçekleştirdiler.
Yabancı şirketlere kolaylıklar
1990’da, tarife sistemi değiştirerek özel sigorta şirketlerinin faaliyet alanını genişlettiler. Ancak şube açma izinleri bulunan yabancı sigorta ve reasürans şirketlerine, serbestçe kurulma kolaylığı getirdiler. Milli Reasürans T.A.Ş.’nin tekelinin kaldırdılar, gerçek kişi sigorta aracılannın (broker, prodüktör ve eksper) Türk olma zorunluluğunu iptal ettiler.
1999’da, işçilerin emeklilik yaşı ve prim ödeme gün sayısını yükselttiler.
Bireysel emeklilik şirketlerinin önünü açtılar
CHP ve DYP’nin desteğiyle yasalaşan DSP-MHP-ANAP Hükümetinin ‘2002 Ulusal Program’ı, "Reformun üçüncü aşamasını oluşturan özel emeklilik sisteminin kurulması ile ilgili çalışmalara sıra geldi" diyor.
Kemal Derviş, ’15 kanunu 15 günde Meclis’ten geçirmezseniz gelmem’ deyince, Hükümet, "eyvah Amerika bize kızıyor" dedi. 15 günde çıkardıkları 15 yasadan biri de, ‘Bireysel Emeklilik Yasası’ idi. Yerli ve yabancı şirketler de sosyal güvenlik ve emeklilik alanında faaliyet yürütebilecekti.
Uluslararası büyük tekeller hemen iç pazara saldırdılar. Söz konusu olan 200 milyar dolarlık bir pazardı. Kolayca büyük paralar toplayabilir, ülkelerine akıtabilirlerdi.
DSP, ‘Sessiz Devrim’ adlı kitapta, ‘Bireysel emeklilik şirketlerine vergi kolaylığı getirdik ve yatırım sistemlerini teşvik ettik’ diye övünerek anlatıyor.
Teşvik kredileri, artık özel şirketlere gidiyordu.
AKP’de, 2003 Ulusal Program’ında AB’ye, "… sosyal güvenlik sistemine bütçeden yapılan transferler azaltılacaktır" sözü veriyor. Hükümetler, teşviklerini kestikleri SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığının cebinden eller
ini de çıkarmadılar. Bu kurumlar 2006’da 345 katrilyon lira açık verdi.
Sigorta sektörü yabancıların eline geçti
Planın birinci basamağı uygulanmış, sıra taşları bağlamaya gelmişti. SSK, BağKur ve Emekli Sandığı mensuplannı bu kurumlardan soğutmak lazımdı. Bu kez, emeklilik prim gün sayısını 9000 güne, emeklilik yaşını 68e çıkanldılar, emeklilik maaşlannı ise % 31 oranında düşürdüler.
Operasyon ile yabancılann sigorta sektöründeki payı 2007’de %29’a, 2011 de %75’e tırmandı.
Üç kurumu birleştirerek yıkmak…
Sıra üç sosyal güvenlik kurumunun bir leştirilmesi ve adım adım yıkılmasında… IMF, 2004 yılındaki kredi dilimini, paketin yasalaşması şartına bağlamıştı.
AKP bu operasyonda CHP’nin de desteğini aldı. SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı birleştirildi.
Özel emeklilik şirketlerine başvuranların sayısı 2005’te 672 bin 696 kişi iken, 2011’de 2.939.878’e yükseldi. 15 şirketin topladığı para ise, 2005’te 1 milyar 79 milyon lira iken, 2011’de 19 milyar 297 milyon liraya ulaştı.