SOSYAL AVRUPA AYAKTA
yaklaşık 100 bin ücretli, AB üyesi hükümetlerin dayattığı kemer sıkma politikasını protesto etti.
PARİS – Avrupa emekçileri isyanda. Dün (29 Eylül) Brüksel’de Avrupa Sendikalar Konfederasyonu’nun (ASK) çağrısıyla toplanan yaklaşık 100 bin ücretli, AB üyesi hükümetlerin dayattığı kemer sıkma politikasını protesto etti.
30 ayrı ülkeden gelen eylemciler Avrupa Birliği’nin başkentini inletirken, başta İspanya olmak üzere çok sayıda ülkenin emekçileri de Avrupa’da hızla yükselen sosyal adaletsizliğe karşı grev, işgal, yürüyüş gibi eylemler düzenlediler.
Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat’ın 2008 verilerine göre AB üyesi ekonomileri şiddetle çarpan 2009 krizi öncesinde aktif nüfusun yüzde 6.7’si yani 16 milyon işsiz varmış. Bu sayı 2010 Temmuzu’nda 23 milyona yükselmiş. AB’de de yüzde 10’u aşan işsizlik oranı dünyanın diğer gelişmiş bölgelerinde de alışılagelmiş rakamların çok üstüne çıkmış.
Katılım rekor düzeyde
İşsizlik sosyalist bir hükümete sahip İspanya’da bile yüzde 20’ye vurmuş. Bu nedenle dün genel greve giden İspanyollar İrlanda, Portekiz ve Yunanistan ile Avrupa’nın en zayıflayan üyeleri. Öte yandan AB’ye kısa bir süre önce katılan Bulgaristan, Letonya, Macaristan, Romanya gibi ülkeler sözüm ona sosyal Avrupa’ya rağmen yoksulluk boyunduruğundan kurtulamıyor.
Krizin faturasını emekçilere yüklemeye çalışan AB ve üyesi ülke yönetimlerine tepkiler yükseliyor. Dün milyonların desteğinde ciddi bir genel grev yaşayan İspanya’da grevciler arasında kamu çalışanları 8 Haziran’daki katılımlarının üstünde rekor bir düzeye ulaştı. Brüksel ve Madrid’in dışında Atina, Lizbon, Ljublijana, Porto, Roma, Varşova ve Vilna’da kalabalık yürüyüşler olmuş. Önümüzdeki günlerde Bükreş, Paris, Prag ve Sofya’da yeni eylemler yapılması öngörülüyor. Avrupa basınında söyleşileri yayımlanan ASK Genel SEKRETERİ John Monks, “İktidarı elinde tutan liberal Avrupa, başı her sıkıştığında sosyal Avrupa’dan yemeye, kısmaya çalıştı” şeklinde konuşuyor. Monks, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Aynı çevreler Yunanistan’ın çöküşünden sonra krizin yükünü sadece ücretliler ve tüketicilerden çıkartmaya çalışıyor. Elbette 1929-31 yıllarına dönülsün istemiyoruz. Ama paralarını Monte Carlo, Jersey veya başka vergi cennetlerine kaçıracaklarına geleceğe yatırım yapmaları zorunlu. Avrupa gençler için özel destek programları hazırlamalı, yenilenebilir teknolojiler güçlendirilmeli, yeni sanayi politikaları geliştirilmelidir. Avrupa çapındaki mücadelemiz önümüzdeki gün ve haftalarda yeni boyutlar kazanacaktır.”
CUMHURİYET