3 Şubat 2011, Ankara Organize Sanayi Bölgesi´nde iki patlama meydana geliyor. Yirmi kişi ölüyor, çok sayıda yaralı var. Sorumluluğu bulunduğu öne sürülen dokuz kişi hakkında dava açılıyor. Patlamanın ardından pek çok bakan olay yerine geliyor. Hepsi hep bir ağızdan, Soruşturma açılmıştır, sorumlular en kısa sürede bulunacaktır diyor. Dava devam ediyor.

3 Şubat 2011, Ankara Organize Sanayi Bölgesi’nde iki patlama meydana geliyor. Yirmi kişi ölüyor, çok sayıda yaralı var. Sorumluluğu bulunduğu öne sürülen dokuz kişi hakkında dava açılıyor. Patlamanın ardından pek çok bakan olay yerine geliyor. Hepsi hep bir ağızdan, "Soruşturma açılmıştır, sorumlular en kısa sürede bulunacaktır" diyor. Dava devam ediyor.

Dört yıl önce İstanbul Davutpaşa’da patlama. Yirmi bir kişi ölüyor, yüz on altı kişi yaralanıyor. Patlamaya maytap üreten atölyenin sebep olduğu anlaşılıyor. Dava açılıyor. Patlamanın ardından bakanlar ve pek çok yetkili olay yerine geliyor. Tüm yetkililer hep bir ağızdan, "Soruşturma açılmıştır, sorumlular en kısa sürede ceza görecektir" diyor. Sanıklar tutuksuz yargılanıyor, dava devam ediyor.

AH ŞU ÇADIRLAR

15 Ocak 2013te Ceylanpınar Çadırkent’te yangın çıkıyor, üç çocuk ölüyor. Yetkililer olay yerine gidiyor, "Sorumlular en kısa sürede bulunacaktır" deniyor. Henüz bir haber yok. 2 Temmuz 2012de Esenyurt Marmara Park şantiyesindeki çadırlarda çıkan yangında on bir işçi ölüyor. Olay yerine bakanlar ve yetkililer geliyor, bakanlar, "İş kazalarını önleyecek yasa çıkartacağız" diyor. Olay günlerce tartışılıyor. Beşi tutuklu, on üç sanık var, mahkemeye yeni çıkıyorlar. Van’da deprem çadırlarında çıkan yangınlarda on bir kişi hayatını kaybediyor. Her seferinde olay yerine gelen yetkililer, "Sorumlular bulunacak, cezalarını çekecek" diyor. Şu ana kadar kamuoyuna yansıyan sorumlu filan yok ortada.

BARAJ VE SEL

Erzurum Aşkale Karasu Barajı’nda çalışan beş TEDAŞ görevlisi baraj gölüne düşerek hayatını kaybediyor. Uç-dört gün boyunca TV’lerde bu görüntüler eksik olmuyor. 2012 Nisan ayındaki kazadan sonra yetkililer olay yerine geliyor ve "Sorumlular mutlaka cezalarını görecektir" diyor. Şu ana kadar kamuoyuna yansıyan sorumlu ve dava yok. Ağustos 2008de Konya’da özel bir vakfa ait kız öğrenci yurdu çöküyor. On sekiz öğrenci hayatını kaybediyor, yirmi yedi öğrenci yaralanıyor. Göçüğe LPG tankından sızan gazın neden olduğu öne sürülüyor.

Milli EĞİTİM Müdürü, "Yurdun deprem ve itfaiye raporunun olmadığım" söylüyor. Olay günlerce tartışılıyor. Bakanlar ve yetkililer. "Soruşturma açılacak ve cezalarını görecek" diyor. Olayla ilgili idari soruşturma başlıyor. Adli soruşturmadan henüz haber yok. 9 Eylül 2009 İstanbul Basın Ekspres Yolunu sel basıyor. Otuz kişi hayatını kaybediyor. Başbakan ve bakanlar olay yerine geliyor. Yetkililer, "Ayamama Deresi’nin yatağını işgal eden ne varsa yıkıp geçeceğiz. Bütün dere yataklarını yeniden açacağız. Bodrum katlarını iptale kadar bütün tedbirler alınacak" diyor. Gerçekten dere yataklarına izin verilmiş mi, verilmemiş mi, gidip bakmak gerek. Soruşturmayla ilgili herhangi bir sonuç yok.

İZİN YOK

Samsun’un Canik ilçesinde Mert Irmağı’nın taşması sonucu TOKİ konutlarını su basıyor, on üç kişi hayatını kaybediyor. Bir, üç, beş bakan acele orada. İki bakanlık Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturma izni vermiyor. Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. Zonguldak Çaycuma’da köprü çöküyor, sekiz kişi ölüyor, soruşturma izni verilmiyor. Kalan sağlar bizimdir, dedik ya. Bu kazalara tersane ölümlerini eklemek gerek. Orada hangi dava, kime açılıyor, kim sorumlu, belli değil.

ÜÇ BÜYÜK SIR

Belleklerden silinmeyen üç felaket daha var. Bir yılı aşkın zaman geçiyor, Uludere’de otuz dört kişinin bombalanması henüz sır perdesinde. Yirmi beş askerin öldüğü Afyon’da cephanelikte meydana gelen patlama gibi. İki pilotumuzu yitirdiğimiz Suriye sınırında düşen -düşen mi, düşürülen mi- uçağımız gibi. Bunlar gelişigüzel seçtiğim örnekler. Mutlaka başka olaylar da var. Önemli olan, soruşturma açılacak, sorumlular bulunacak. Biz milletimizin hizmetindeyiz.