SOMA’DA TKİ’YE AÇILAN MUVAZAA DAVALARI BAŞLADI
SOMA Kömür İşletmeleri´ne bağlı Eynez maden ocağı çalışanlarının geriye dönük haklarını alabilmek için Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ)´ne açtığı davalar görülmeye başladı.

SOMA Kömür İşletmeleri’ne bağlı Eynez maden ocağı çalışanlarının geriye dönük haklarını alabilmek için Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ)’ne açtığı davalar görülmeye başladı.
Soma Kömür İşletmeleri’ne bağlı Eynez maden ocağında 31 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan katliamda 301 madenci şehit oldu. Katliamın ardından TKİ ve sahanın işletme ruhsatı verilen Soma Kömür İşletmeleri arasında hileli sözleşme imzalandığı anlaşıldı.
İlk olarak Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Akkaya’nın gündeme getirdiği sözleşmeye göre Eynez’de çalışan madenciler TKİ’nin işçileri, Soma Kömür İşletmeleri ise taşeron firma. Yani TKİ’nin asıl işveren, Soma Kömür İşletmeleri’nin ise alt işveren olduğu ortaya çıktı.
Hileli sözleşmeyle aslında kamu çalışanı olan ve buna göre maaş alması gereken işçiler özel sektörün belirlediği ücret ve koşullarda çalıştırıldı. Hileli sözleşmenin açığa çıkmasıyla işçilere "alacak davası" açma imkanı doğdu. Bunun üzerine bazı Eynez ocağı işçileri geriye dönük haklarını alabilmek için TKİ’ye dava açtı. Davalar Soma’da kurulan iş mahkemelerinde görülmeye başladı.
‘ESAS İŞ TAŞERONA DEVREDİLEMEZ’
İşçilerin avukatlığını üstlenen Ayşegül Şahin, yaşanan süreci Aydınlık’a anlattı. Davaların Haziran 2014’de açıldığını belirten Şahin "Başlangıçta Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davalar, iki ayrı hakim atamasıyla İş Mahkemeleri tarafından görülüyor. Her iki mahkemede de benzer safahatı yaşıyoruz" dedi.
Mahkemeye dava dilekçesi ve delil listelerini verdiklerini belirten Şahin "İlk duruşmada, TKİ’ye ait maden sahasında ki burası Eynez havzası olarak geçiyor, ‘maden üretim işine ait ruhsatın’ Soma Kömürleri AŞ.’ye ait olduğunu, işin esasının taşerona devredilemeyeceğini bu nedenle esasa girilmesini talep ettik ve bu talep kabul gördü" diye konuştu.
Şahin, TKİ’den gelen cevap dilekçesinde özetle "Kamu kurumunun hileli işlem yapmayacağı, maden ocaklarının ihale ile 3’üncü şahıs şirketlere verildiği, hizmet alım sözleşmesi imzalandığı ve bu sözleşme kapsamında davanın kuruma yöneltilemeyeceğinin" savunulduğunu anlattı.
TKİ’den gelen yanıttaki önemli bir ayrıntıya dikkat çeken Şahin şöyle devam etti:
"Rödovans usûlünde; ki buna hasılat kirası da deniyor, rödovansçı firma ürettiği kömürden ton başına kuruma pay vermekte, ürettiği kömürü ise kendisi değerlendirmektedir. Ancak, bu usûlde TKİ’nin hasılat kira geliri yanında çıkarılan kömüre de ihtiyacı olduğundan bu kömürü öncelikli alma hakkı konulmaktadır. Gerek rödovansta gerekse hizmet alımında koordinatları ile belirlenen alandaki her türlü makine ve teçhizatı firmanın kendisi temin etmesi şartıyla çıkarılan kömürün kuruma teslim edilmesi sözkonusudur. İşin özeti kendi beyanlarına yansıdığı gibi, herşey ayan beyan ortada. Hazır ocağı, teçhizatı, makineleri hizmet akmı veya rödovans adı altında 3’üncü şahsa ver, çıkan kömüre alım güvencesi ver, sonra ‘Kurum hile yapmaz. Bizim ocakla ilgimiz yok’ de. TKİ’nin tavrı bu."
AYDINLIK GÜNDEME GETİRMİŞTİ
AYDINLIK gazetesi yazarı Mehmet Akkaya, 22 Mayıs 2014 tarihli "Soma A Ş. işgalcidir, ölenler TKİ’nin ve hükümetin işçisidir" başlıklı yazısında Soma Kömür işletmeleri’nin Eynez Ocağı’nda çalışan işçilerin haklarının nasıl gasp edildiğini yazmıştı.
Akkaya, TKİ’ye bağlı Ege Linyitleri işletmesi ile Park Teknik Avarasında yapılan ve daha sonra Soma Kömür İşletmeleri’ne devredilen "hizmet alımı" sözleşmesinin "taşeronluk" olduğunu açıklamıştı. Soma’da kurulan "Taşeron İşçileri Dayanışma Derneği" tarafından 2 Haziran’da gerçekleştirilen "Taşeron işçilerin gasp edilen haklan" konulu konferansta da, Somali maden işçileri bu konuda bilgilendirilmişti.