Bazı iflah olmaz solcu hastalıkları vardır. Bunlardan biri de “uvriyerizm” veya “işçicilik”tir.
Uvriyerizm nedir?
“İşçicilik” diye çevirebilirsiniz. İşçileri sürekli olarak yücelten, onların attıkları her adımın doğru olduğunu kabullenen ve savunan tavır. Onları uygun biçimde eleştirmeyen, onları ortak siyasi hedefe yöneltmeye çalışmayan anlayış.
İŞÇİLER MECBURİYETTEN EYLEM YAPAR
Daha önce birçok kereler yazdım. Yarım imam insanı dinden, yarım doktor candan eder; yarım solcu da solculuktan.
Kendinizi solcu kabul ediyorsanız, işçi sınıfının tarihsel bir görevi olduğunu düşünürsünüz. Bu anlayıştan hareketle de işçilerin hak alma mücadelelerine son derece sıcak yaklaşırsınız. Sanki işçiler bu tarihsel görevlerini kavramışlar da, onun gereği olarak eylem yapıyorlar sanırsınız. Böyle durumlarda da işçi mücadelelerini yücelten, işçileri öven bir söylem öne çıkar.
Halbuki gerçek durum farklıdır. İşçiler de insandır. Her insan gibi onlar da başlarını belaya sokmadan daha iyi bir yaşam için çaba gösterirler. Bunun için de ancak mecbur kaldıklarında risk alırlar. Risk aldıklarında da bir an önce amaçlarına ulaşmaya çalışırlar. Milyonlarca sıradan işçi, kendileri için biçilmiş tarihsel bir görevi yerine getirmek gibi bir anlayışla değil, günlük geçim ve bir ölçüde gelecek kaygısıyla hareket eder. Davranışlarını mecburiyetler belirler.
Şimdi, mecburiyetlerin işçileri eyleme zorlayacağı bir sürece girdik.
Ekonomik kriz derinleştikçe, ücretini alamayan, işten çıkarılan, kıdem tazminatı verilmeyen, vb. işçiler eylem yapacak. Eylemlerin amacı günlük kaygılar olacak. Ancak bu eylemlere doğru yaklaşmak gerekir. İşçilerin yaptığı her eylem mutlaka doğru ve ilerici değildir. Günlük kaygılarla yapılan eylemlerin vatan mücadelesiyle bütünleştirilmesi gerekir.
EKMEK VE VATAN MÜCADELESİNİN BÜTÜNLÜĞÜ
Ekonomik kriz derinleştikçe ekmek kavgası öne çıkacak. Sayıları 19 milyonu aşan ücretliler ve ayrıca 11 milyonu aşkın emekli, dul ve yetim, henüz ekonomik krizin olumsuz sonuçlarını çok fazla yaşamadı. Yaşananlar, yaşanacaklar yanında çok önemsiz kalacak.
Mutlak yoksullaşma ve zayıf iktidar algısı, büyük bir enerji yaratır. Aç tilki fırın yıkar. Henüz bu noktaya gelmedik; ancak yaklaşıyoruz.
Bu enerjiden kimin yararlanacağı son derece önemli.
Ekmek ve vatan mücadelesinin bütünlüğü burada önem kazanıyor.
İşçilerin kapitalist düzen içinde yaşadıkları olumsuzluklara karşı duydukları tepkiden emperyalistler ve onların işbirlikçileri de yararlanabilir. Geçmişte Şili’de ve Polonya’da bunun örneklerini gördük. “Turuncu devrim” girişimleri her zaman gündemdedir.
Türkiye’de günümüzde emperyalizme karşı bir bağımsızlık mücadelesi veriliyor. Bilimsel sosyalizmi benimseyenler de bu saftadır. Dünyada devrimci güçlerin gelişebilmesi için günümüzde öncelikli görev Amerikan emperyalizminin geriletilmesidir. Amerikan emperyalizmini geriletecek en önemli güçlerden biri ise, Türkiye’deki vatan mücadelesidir.
Ancak bu vatan mücadelesinin başarısı, Türk milletinin dörtte üçünü oluşturan işçi sınıfının geçim mücadelesiyle birlikte götürülmesine bağlıdır.
Vatan mücadelesi verilirken, işçi sınıfının yükselecek ekmek mücadelesi gözardı edilirse, bu enerjiden emperyalistler ve işbirlikçileri yararlanır.
Diğer taraftan, ekmek mücadelesine girecek olanların başarısı da, ekmeğimize göz koyan emperyalistlere karşı da mücadelenin başarısına bağlıdır. Türkiye’de işçi sınıfının daha da artacak olan sorunlarının sorumlusu, yerli sermayedar sınıf olduğu kadar emperyalistlerdir de.
Görevimiz, vatan ve ekmek mücadelesini bütünleştirmektir.