SİZ ÖLDÜRMEYİ İYİ BİLİRSİNİZ !
Bir iktidarın meşruiyet temeli kuvvetten ziyade rıza temeline dayanmasıyla ölçülüyor. Ne mutlu bize ki milletimiz hissesine düşene razı… Çok şükür ki milletimiz bozguncular dışında kimseden şikâyeti yok.

Bir iktidarın meşruiyet temeli kuvvetten ziyade "rıza" temeline dayanmasıyla ölçülüyor. Ne mutlu bize ki milletimiz hissesine düşene razı… Çok şükür ki milletimiz bozguncular dışında kimseden şikâyeti yok. Çok şükür ki milletin karnı tok, sırtı pek…
Geçenlerde Türk Hava Yolları grev yaptıkları için 305 kişiyi işten attı. Ardından da haklı olarak ne yaparlarsa yapsınlar bu işçileri geri almayacağız şeklinde fevkalade yerinde bir açıklamada bulundu. Böylece Türkiye’de bir sürü insan iş bulacağım diye birbirini yerken aldığı astronomik ücretleri beğenmeyen bu nankörler üzerinden, tetikte bekleyen vatan, millet düşmanlarına da inceden bir mesaj verilmiş oldu. Allah Razı olsun… Efendim hükümetimiz gül gibi bir toplu sözleşme yasası çıkarmış. Al gülüm ver gülüm ne güzel zam oranını belirlemiş. Sizin neyinize grev talebi? Hükümetimizin milleti için varını yoğunu ortaya koyduğu bir ortamda hattı zatında sendikaya bile lüzum yoktur.
TRT’nin internet sitesinde işten atılan THY çalışanlarına ilişkin şu yorumu okuyunca yüreğim ferahladı: "Aldıkları maaşlar ortada ayıp bu yaptıkları. Bu kadar işsiz genç var. Şimdi o kovulan arkadaşlar iş ararken düşünecekler nerede yanlış yaptıklarını." 305 arkadaşları işten çıkarılınca diğer çalışanların kuyruğunu kısarak işlerinin başına dönmesi de manidardır. Demek ki bahsini ettiğimiz rıza mekanizması tıkır tıkır işliyor… Bu sadece THY çalışanları için geçerli değil, memleket sathında "bana dokunmayan yılan bin yaşasın", "benim böyle şeylerle işim olmaz", "ben ekmeğime bakarım" mantığını hakim kıldık. Hani benzin zamları hususunda mikrofon uzatılan vatandaşın söylediği gibi: "fark etmez, ben zaten hep 20 liralık alıyorum." Efendim görülmemiş büyümenin, küresel piyasalarla yarışmanın da bir takım arızaları oluyor tabii… 10 yıllık devri iktidarımızda iş kazaları nedeniyle 10 bin 804 işçi ölmüş, 14 bin 665 işçi de sakat kalmış.Ne yaparsınız mukadderat. İnşallah Hakkın rahmetine kavuşan bu kardeşlerimiz yeni çıkan şehit yasası kapsamına giriyordur. Biz emek piyasalarını esnekleştirdikçe, kuralsızlaştırdıkça, taşerona havale ettikçe, sendikasızlaştırdıkça hem iş kazalarında şahlanıyoruz hem de bahsini ettiğimiz rıza mekanizmasını üretmek için fazla bir gayret göstermemize lüzum kalmıyor. Sistem bu tevekkülü kendiliğinden üretiyor zaten.
Efendim aslolan büyümektir, gerisi teferruattır. (Tüccar zihniyet)Eski Çalışma Bakanımız Ömer Dinçer iş kazaları hususunda yaptığı bir açıklamada zihniyetini ne güzel ele vermişti. Zaman gazetesinin, "İş kazaları Türkiye’ye 4 milyar lira kaybettirdi" başlığıyla verdiği haberde, bakan iş kazalarında ölenleri ve sakat kalanları saydıktan sonra cümlesini şöyle tamamlıyordu: "Daha da önemlisi bu iş kazalarında ulusal düzeyde 4 milyar Türk Lirası kaybımız oldu." Yasin Durak, Konya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki işçi ve işverenlerle yaptığı görüşmeleri "Emeğin Tevekkülü" adını taşıyan eserinde toplamış. Bu eserde görüyoruz ki, işçi kardeşlerimiz aldıkları üç kuruşa şükrediyor, sendikaya, greve, eyleme hiç gerek duymuyor, patronları maaşlarını birkaç ay ödemese bile sabrın sonu selamettir düsturuyla kendilerine ekmek veren kişiye asla hıyanetlik etmiyor. Şimdi sözü işçi kardeşlerimize bırakalım: "Valla ben sendikalara hiç bulaşmadım. On sene öncesinde filan vardı ortalıkta. Eskiden ben daha önceki firmada çalışırken bazı sendika isimleri duyduydum o zamanlar. İşte sağı solu rahat bırakmıyorlardı, elemanlan sıkıştınyorlardı, işte ‘gelin sendikamıza üye olun, şöyle olun, böyle olun, patron işçi’ filan diye söylüyorlardı, biz pek sıcak bakmayız böyle şeylere." (14. Görüşmeci, işçi) "Öyle şeyler bize ters. Eğeceksin başını işine bakacaksın… Ha öyle bir şey olduğunda gideceksin konuşacaksın." (17. Görüşmeci, işçi) "Sendikalı olmamak benim için daha iyi sendikalı olduğunda kendini bir yere bağımlı hissetmek zorundasın, her türlü işte eylem olsun onlara katılmak zorundasın, gerek yok yani." (19. Görüşmeci, işçi) "Ben şöyle tahmin ediyorum, bu TEKEL işçilerinin grevi, zannediyorsam bunun içinde PKK bağlantılı insanlar da var. Yüzde sekseni PKK’lı diyeyim artık yani, bölücü. Yoksa TEKEL işçilerinin de yani grev yapma gibi bir kararı yok bence." (13. Görüşmeci, işçi) "TEKEL’i özelleştirerek çok güzel yaptılar. TEKEL işçilerine de tamamen karşıyım ben onlara. Arkadaşım çok güzel maaş alıyorsun. O kadar maaş almana rağmen, asgari ücretli ne yapsın peki, sen gitmişsin orada grev yapıyorsun. Ne hakkına senin? Neymiş bir buçuk milyar maaş alıyormuş yetmiyormuş. Ayağını yorganına göre uzat kardeşim!" (16. Görüşmeci, işçi) "(İş kazası) olacağı varsa olur ama (ben) işime bakarım. Yani işimi gücümü rast getirsin Allah’ım diye dua ederim de yine de işimi de tam yaparım. Sen doğru olduktan sonra gerisini Allah’a bırakırsın. O seni kazadan beladan korur. Olursa da olacağı vardır demek ki, engel olamam ki buna."
ÖZGÜR KOCAELİ – PEYAMİ ÇOKBİLİR