Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
15 Mart 2013
SINIF ESASINA DAYANMAYAN SENDİKACILIK

Geçen yazımızda belirttiğimiz gibi üretim araçlarının sahibi olmayan ve geçimlerini emeklerini satarak kazanan işçilerimiz ortak toplumsal değerlerin gerçekleşmesine odaklanmadığı ve Amerikan sendikacılık anlayışının güdümünde bireysel çıkarlar üzerine bir çalışma kültürüne yönlendirildiğinden sınıf olamadıkları sonucuna varmıştık.

SINIF ESASINA DAYANMAYAN SENDİKACILIK

Geçen yazımızda belirttiğimiz gibi üretim araçlarının sahibi olmayan ve geçimlerini emeklerini satarak kazanan işçilerimiz ortak toplumsal değerlerin gerçekleşmesine odaklanmadığı ve Amerikan sendikacılık anlayışının güdümünde bireysel çıkarlar üzerine bir çalışma kültürüne yönlendirildiğinden sınıf olamadıkları sonucuna varmıştık.

Bireysel çıkarlarını öne çıkaran insanlann kurduklan sendikaların da sınıf sendikacılığı yapamayacağı ortadadır. Bu bağlamda şu gerçeğin altını çizmemiz gerekir: ülkemizde bir sınıf olma mücadelesi vererek sınıfsal haklarını gerektiğinde kanı pahasına elde etmiş bir işçi sınıfı ve böyle bir sınıfsal mücadelenin ürünü olan işçi sendikaları yoktur. Var olan sendikalann ve Konfederasyonların toplumda köklü değişikler yaparak çalışanlan sömürülmekten ve ezilmekten kurtarmak gibi bir dertleri yoktur. Onların yaptıkları işçinin ekmeğine bir parça tereyağı sürmeyi amaçlayan ücret sendikacılığıdır.

Ücret sendikacılığı ise bugün bir iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan ve sayılan on beş milyona ulaşmış olan işçilerin üretimden gelen büyük gücünün, toplumda sosyal ve siyasal boyutta köklü değişiklikler yapabilecekken boşa harcanmasıdır. Başka bir deyişle işçilerin muhteşem gücü körleştirilmiş ve ücret sendikacılığına kurban edilmiştir. işçi sendikalan zaman içinde toplumsal sorunlara değinen siyasal söylemleri dillendirmiş, bu yolda eylemler sergilemiş ama hiçbir zaman siyasal bir güç olarak toplumun aynasında boy göstermemiş, gösterememiştir. Bunun başlıca sorumlusu da Türkiye İşçi Sendikalan Konfederasyonu olarak bilinen TürkIş’dir. İşçi hareketini amiral gemisi olan Türk-lş en eski Konfederasyondur.

Tüzüğünde başlangıçta partiler üstü politika yapma ilkesi varken sonradan bu kaldırılmış ama Türk-lş buna rağmen işçi hareketini siyasetin dışında tutmayı, siyasal eylem ve söylemlerden kaçınmayı ısrarla sürdürmüştür. Zaman zaman hükümetlerin politikaları sözlü olarak eleştirilmişse de hiçbir hükümet bu söylemleri dikkate almamış ve Türk-lş’in eleştirileri rüzgara yazılan yazılar olarak anılmıştır. Türk-lş üyesi bazı sendikalar kara Avrupası sendikacılığın temeli olan siyasal sendikacılığın ekonomik amaçlı sendikacılıkla birlikte yapılmadığı sürece işçilerin sömürülmekten ve ezilmekten asla kurtulamayacağı gerekçesi ile Türk-lş içinde bir tartışma başlatmış fakat bu tartışmalar bazı sendikaları Türk-lş’den ihracı ile sonuçlanmıştır.

Türk-lş yöneticilerinin çoğunluğunun işçi hareketini ülkede ciddi bir siyasal güç yapacak siyasetten uzak kalma ısrarı başta Maden-lş, LastikIş, Basın Teknisyenleri Sendikası gibi sendikaların Türk-lş’ten ayrılıp 1968 yılında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’i kurmalarına neden oldu. Bu kopmalardan sonra da Türk-lş’de ayni tartışmalar devam etmiştir. Önce dörtler, sonra on ikiler hareketi olarak anılan sosyal demokrat sendikacıların ayni yolda ki istemleri başarılı olamamış ve Türk-lş siyasallaşmayı reddederek işçinin toplum içinde yalnızlaşmasının ve etkisizleşmesinin başlıca mimarı olmuştur.

DİSK’in kurulmasının yanlış olduğunu savunanlar Türk-lş’in bu nedenle katı bir muhafazakâr kimliğe büründüğünü, özel sektörde örgütlenen DİSK’in Türk-lş’i kamu sektörüne hapsettiğini, bu nedenle Türk-lş’i hükümetlerle sıkı bir işbirliği yapmak zorunda bıraktığını dillendirmektedirler . Bunlara göre, herşeye karşın, DİSK’i kuran sendikalar Türk-lş bünyesinde kalmalı ve mücadelelerine devam etmeliydiler. Çok değil DİSK’in kurulmasından iki sene sonra Türk-lş içinde başlayan sosyal demokrat başkaldırı DİSK’i kuranlara büyük destek olacak ve Türk-lş yönetimini ele geçirme olasılığı gerçekleşecekti. DİSK’in sendikacılığımıza yeni ufuklar açtığı yadsınamaz. Ücret sendikacılığı işçilerin tutuculuğunu ve sömürülmesini devam ettirirken, DİSK’in eylemsel sendikacılığı bir sınıf bilincinin ve işçi sınıfının oluşmasını filizlendirirken bu örgüt ve davranış biçimi ülkenin gerici güçlerini çok rahatsız etmiş ve DİSK o kesimden büyük darbeler yemiştir.

Sola karşı gerçekleştirilen iki askeri müdahale işçileri korkutmuş ve DİSK’in gücünden çok şey almıştır. Bugünün üye sayısı yönünden güçsüz DİSK’i etkisini de yitirmiş ve geçmişin mirası ile ayakta kalmaya çalışan bir örgüte dönüşmüştür. Bu gelişmeler karşısında şu soruyu sormak gerekiyor: acaba DİSK’i kuranlar Türk-lş’ten kopmasalar ve mücadelelerine örgüt içinde devam etselerdi Türk-lş bugünkü etkisiz ve içeriksiz konumuna gelir miydi? Bu konuya haftaya devam edeceğiz ve işçi sendikalarımız için çıkış yolları arayacağız.

DİĞER HABERLER
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?

FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!
FAİZİ ARTIRMAK İYİ OLURDU DA, ANLAYIN İŞTE!

Bizler, yani kamuoyu, enflasyonda buzdağının su üstündeki kısmını görürüz. Merkez Bankası ise suyun altında kalan kısmı da görür, görmelidir, zaten gördüğünü de dile getiriyor.