ŞİMDİ KARTAL OLMA ZAMANI
Son günlerde beni de çok etkileyen çArşının kartalı değil bu kartal. Ama ona da çok aykırı değil. Bir sendikacı arkadaşımdan dinlemiştim bu hikayeyi. Toplumsal uyanmanın bireylerden nasıl başladığını anlatan güzel bir hikaye. Sizinle bu hikayeyi paylaşmak istiyorum.
Son günlerde beni de çok etkileyen "çArşı"nın kartalı değil bu kartal. Ama ona da çok aykırı değil. Bir sendikacı arkadaşımdan dinlemiştim bu hikayeyi. Toplumsal uyanmanın bireylerden nasıl başladığını anlatan güzel bir hikaye. Sizinle bu hikayeyi paylaşmak istiyorum.
"Bir zamanlar, büyük bir dağın tepesinde bir kartal yuva yapmış. Bir süre sonra kartalın, dört adet yumurtası olmuş. Yumurtalar henüz kuluçka dönemlerindeyken dağda bir deprem olmuş. Kartalın yuvasındaki dört yumurtadan biri, depremin şiddetiyle yuvadan düşüp, dağın tepesinden yuvarlana yuvarlana vadideki bir çiftliğe dek ulaşmış.
Bu çiftlik, bir tavuk çiftliğiymiş. Çiftlikteki tavuklar, kendi yumurtalanna pek benzemeyen bu değişik ve biraz da büyük yumurtayı sahiplenmek istemişler. Yaşlı bir tavuk, yumurtayı koruması altına almış ve öteki yumurtalardan çıkacak yavrulardan ayırmaksızın büyütmeye karar vermiş. Günü dolup, zaman geldiğinde yumurtanın içindeki kartal yavrusu kabuğunu kırmış ve dünyaya gelmiş. Bir tavuk çiftliğinde bulunduğunu ve kendisinin de çevresindeki yüzlerce tavuğun arasında olduğunu görünce, kendini de tavuk sanmış ve çiftlikteki tavuklarla birlikte, oda bir tavuk gibi büyümeye başlamış.
Yalnızca o, kendisini tavuk gibi görmekle kalmıyor, çiftlikteki tüm tavuklar da onu bir tavuk olarak görüyorlar ve ona bir tavukmuş gibi davranıyorlarmış. Zaman zaman içinden; "Ben çevremdeki tavuklara benzemiyorum. Acaba ben kimim? "diye soruyormuş. Ama, bu kuşkusunu bir türlü dile getiremiyormuş. Ne de olsa o da bir tavukmuş ve tavuk olduğunu da bilmeli, kabul etmeliymiş.
Birgün çiftlikte öteki tavuklarla birlikte oyun oynarken, yukarılardan birkaç kartalın özgürce uçtuğunu görmüş. Kendini tutamamış, yüreğinde bir anda oluşan coşkuyla haykırmış: "Ne kadar güzel uçuyorlar. Bende onlar gibi uçmak istiyorum." Tavuklar, onun bu sözlerine hep birlikte gülmüşler. "Sen bir tavuksun ve şunu asla aklından çıkarma; tavuklar kartallar gibi uçamazlar." demişler. Küçük kartal, o günden sonra hemen her gün gökyüzüne bakıyor ve yukanlarda uçan kartal anyormuş gözleriyle. Bir kartal gördüğünde ise çiftlikteki öteki tavuklan unutuyor, gökteki kartal gözden kayboluncaya dek büyük bir hayranlıkla ve özlemle, onu izliyormuş. Sonra da tüm hayranlığını ve özlemini, kartal gördüğü her zaman olduğu gibi, hep aynı sözlerle dile getiriyoımuş: "Ne olur, ben de onlar gibi uçabilsem. Ben de onlar gibi özgürce kanat açabilsem göklerde."
O böyle konuştukça, bu kez çevresindeki tüm tavuklar da her zaman söyledikleri sözleri bir kez daha , bir kez daha yineliyorlarmış: "Vazgeç düşlerinden. Sen tavuksun ve hep tavuk olarak kalacaksın." Küçük kartal, çevresindeki tavuklann her gün birkaç kez yineledikleri bu sözlerinden öylesine etkilenmiş ki sonunda bir kartal gibi göklerde özgürce kanat açmak düşünden vazgeçmiş ve yaşamını bir tavuk gibi sürdürmeyi kabul etmiş ve bir tavuk gibi sürdürdüğü yaşamının sonunda bir tavuk gibi ölmüş."
Şimdi bu hikayenin sonunu değiştirmek sizin elinizde. Sözüm işçi sınıfının öncülerine, liderlerine. Ya ait olduğunuz sınıfın gerçek karakterine göre davranıp değişirken değiştireceksiniz ya da, iktidar ve sermayenin size biçmeye çalıştığı rolü kabul ederek köşenizde oturup sendikal hareketin tozlu raflannda hiç açılmayan sayfalannın arasında isminiz yok olup gidecek. Tavuk olmak da kartal olmak da elinizde.