Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
20 Nisan 2012
SIKILDIK BU FİL TEPİŞMESİNDEN…

Sizi bilmem, ama ben bu tepedeki fillerin tepişmesine demokrasi mücadelesi denilmesinden fena halde sıkıldım.

SIKILDIK BU FİL TEPİŞMESİNDEN…

       Sizi bilmem, ama ben bu tepedeki fillerin tepişmesine "demokrasi mücadelesi"" denilmesinden fena halde sıkıldım. Kuşaklar boyu, tepemizdeki filler iktidar için itişip çekişiyor ve bütün bunlar olurken alttaki sınıflar -çimler- bu itiş kakıştan nasiplerini alıyor, eziliyorlar ve buna "demokrasi mücadelesi" deniyor…

       Cumhuriyetin tarihi, sınıf mücadelesinin, ama daha çok da hâkim sınıflar içi mücadelenin tarihi. Cumhuriyetin kuruluşundan çok partili hayata geçişe kadar, tepede sivil-asker üst bürokrasi vardı ve modernleşme sürecinde çabaları, prekapitalist (çoğu Kürt) toprak ağaları, tefeciler, gayri müslim tüccar sınıfın üstünde hâkimiyet kurmaktı.

       1950’lerin DP’si, büyük toprak sahiplerinin, palazlanan ve yabancı sermaye ile halvet olup sanayiye yönelen burjuvazinin iktidarıydı. 10 yıl boyunca "devletçi", sabık iktidarın güçleri ile kavga ettiler, ardından 1960 darbesi geldi. Yeniden sivil-asker üst bürokrasi, müttefiki burjuvazi ile iktidara geçti. 1960 Anayasası ile alt sınıflara, işçi sınıfına da mavi boncuklar dağıtıldı.

       12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980, fillerin iç kavgalarını erteleyip emeğin üstüne çullandıktan kırılma anlarıydı. 12 Mart’ta hedef, 15-16 Haziran’la yüreklere korku salan işçi sınıfı, DİSK, TİP, devrimci gençlikti. Dönemin "moffo"su şöyleydi: 1960 Anayasası’nın elbisesi bedene bol geliyor… 12 Eylül, hâkim filler blokunun mutabakat halinde askeri diktatörlüğe onay verdikleri kırılma noktalarının bir diğeri, belki de en önemlisi. Tıkanan iç pazara dönük birikim modelinin, ucuz emeğe dayalı dışa açılmaya ve otoriter siyasal rejime dönük birformata dönüştürülmesidir hedef. 1978-79’daki Ecevit iktidarı ile olamayacağı anlaşılır ve iktidardan indirilmesine TÜSİAD, gazete ilanları ile katkıda bulunur. Demirel, Özal’ı yanına alarak 24 Ocak Kararları ile IMF güdümlü operasyonu başlatır ama grevler, DİSK, ayak bağıdır ve Demirel’le de olamayacaktır. ABD, "bizim çocuklar" devreye sokar… Darbe!.. Devrimci işçi hareketinin, siyasetinin defteri hunharca dürülür.

       Özal iktidarı, 12 Eylül Anayasası’nın keyfini sürerken iç pazara dönük burjuva fraksiyonları ile Özal’ın kendi döneminde yarattığı dışa dönük burjuvazinin hayhuyu sahne alır tepede. Özal, TÜSlAD’daki Özalseverler ile yeni yeni yeşerttiği islam burjuvazisini bir hatta buluşturmayı dener.

       12 Eylül’de tasfiye edilen Demirel’in demokrasi mücadelesi, siyaset yasağının kaldırıldığı 1987’ye kadardır. Yasak kalkar, kendi ifadesiyle 12 Eylül ile hesaplaşması da biter. Özal kendi burjuvazisini (Enka, Süzer, Topbaş. Erol Aksoy vb) yaratmaya çalışırken TÜSlAD’ın "ötekileri" (Yaşar, Boyner, Narin vb.) Demirel’in etrafında öbeklenerek Özal’ın ANAP’ına muhalefeti DYP çatısı altında yükseltirler. SHP, (sonra CHP) ittifaka katılır. İşçi sınıfı, emek kesimi 12 Eylül’ün despotik, anti sendikal rejimi ile gerilerken filler arası iktidar değişimi sürer ve bunların hepsi "demokratikleşme" nidaları altında yaşanır… 

       Evren cuntası, dini, devrimci akıma karşı bir dalgakıran olarak besledi. Gülen cemaati bu iklimde serpildi. Milli Görüş de öyle. 1980’lerin neoliberalizmi kitleleri yoksullaştırdıkça ortaya çıkan hoşnutsuzluğu örgütleyecek devrimci sol sahnede yoktu, CHP mirasçıları da "varoşlara" yabancılaşmışlardı. Meydan, RTE ve arkadaşlarına kaldı. İlk elde yerel yönetimlerde iktidar oldular 1990’ların başlarında. Derken, Milli Görüş, koalisyonla da olsa, iktidara geldi. TÜSlAD’cıların kontrolündeki hâkim medyanın "yeş/7 sermaye" olarak kodladığı Islami sermaye yükseliş halindeydi. 1990 başlarında MÜSİAD olarak örgütlendiler. Gülenciler, "Milli Görüş"ü, fazla "yerli" bulup TUSKON ile neoliberal, Islami enternasyonalist "takılmaktaydılar". TÜSİAD ve ABD için Erbakan, yüzü Doğu’ya dönük, antiliberal ve anti Batıcı olarak güvenilir bir siyasi lider değildi. Ve 28 Şubat 1997’de, ABD – TÜSİAD mutabakatı ile TSK’nin postmodern darbesi geldi… Yine filler tepişmesi… İlticayla mücadele adı altında, hâkim güç TÜSlAD’daki burjuvaziye, destek veren orta sınıf örgütü TOBB, peşlerine taktıkları zamanın DlSK’i(l), Türk-lş‘i, esnaf örgütü… Bu fil tepişmesinde ilk raund 28 Şubatçılarındı ve sandılar ki 100 yıl gerilettiler Islami burjuvaziyi… 28 Şubat sonrası TÜSİAD, elindeki son merkez sağ-merkez sol barutunu da 2002’ye kadar tüketti. 2002 seçimlerinde, bitkin atlarının yerine koşacağı dingin atı yoktu TÜSlAD’ın. 28 Şubat’ta defterini dürdükleri ise Görüş gömleklerini atarak Gülen ve ABD ile mutabakat sağladılar, iktidara talip oldular. 12 Eylül mahsulü seçim barajının da yardımıyla tek başlarına iktidara geldiler. Şimdi, hesap sırası İslamcı fillerdedir. Yargı-asker vesayetinden, TÜSlAD’dan hesap sorulup sivil darbelerini yaparlarken kendi içlerinde de AKP-Cemaat hesaplaşmasına tutuştular ve bu böyle sürüp gidiyor.

       Sözün özü, bir fil tepişmesidir gidiyor demokrasi adına… Birileri de tepişmeyi kastederek darbelere karşı değil misiniz, hesap sorulmasından niye rahatsızsınız, diye sorular soruyor. Egemenlerin tepişmesi, alttaki sınıfların niye derdi olsun ki? Bu tarih, fillerin tepişme tarihi. Alt sınıflar bir türlü tarihin sahnesine çıkamıyorlar ki, taraf olsunlar…

DİĞER HABERLER
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Barry Callebaut Türkiye arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?