Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Günü´ etkinlikleri kapsamında ´Uluslararası Sözleşmeler Işığında Türkiye´de Çalışma ve örgütlenme Hakkı İhlalleri´ konulu bir panel düzenledi. Konuşmacılar sendikaların dükkan değil mücadele yeri olduğunu söylediler.

Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Günü’ etkinlikleri kapsamında ‘Uluslararası Sözleşmeler Işığında Türkiye’de Çalışma ve örgütlenme Hakkı İhlalleri’ konulu bir panel düzenledi. Konuşmacılar sendikaların dükkan değil mücadele yeri olduğunu söylediler

Panelin açılış konuşmasını Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ahsen Coşar yaptı. Coşar, çalışanların başlangıçtaki zayıf ve dağınık birlikteliklerinin zaman içerisinde bilinçli, kararlı ve sürekli örgütlenmelere dönüştüğünü belirtti. Coşar, bütün bu gelişmelerin temelinde ekonomik ve toplumsal dinamiklerin etkisi olduğu kadar "çalışanların bir tüketim nesnesi olarak değil, gelişme sürecindeki özgür ve özerk bireyler olarak algılanması gerekliği" yönündeki insani yaklaşımların da etkili olduğuna dikkat çekti.

Hak ve özgürlüklerin ulusal veya uluslararası belge ve sözleşmelerle koruma altına alınmasının onları mutlak olarak korumak anlamına gelmediğini dile getiren Coşar, "Özellikle ülkemizde hiç bu anlama gelmiyor, öyle olduğu içindir ki, başta ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle, anayasaya ve yasalarla koruma altında olan pek çok hak ve özgürlük ve elbette çalışma ve örgütlenme hakkı da ihlal edilen haklar arasındadır" diye konuştu.

Panelde konuşan sendikacılar, sendikaların mücadele etmesi gerektiği konusunda ortak görüş belirtirken, sendikaların her sabah kapısı açılan dükkanlar olmadığını mücadele yeri olduğunu ifade ettiler.

Prof. Dr. Isıklı: İktidara muhalif olun küçülüyor

Prof. Dr. Fazıl Sağlam’ın başkanlığını yaptığı 1. oturumda Kadir Has Üniversitesi Emekli Öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Kutal ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alpaslan İşıklı konuştu.

Işıklı, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasasındaki olumsuzluklara dikkat çekti. Işıklı yasanın görüşmeleri sırasında sendikaların itiraz ettiğini, itirazların nedenini anlamak için ise sendikal yaşamdaki son gelişmelere bakmak gerektiğini kaydetti.

Işıklı, bu hükümetle birlikte daha önce varlığı yokluğu belli olmayan bir konfederasyonun birden bire çok üye kazandığını, üye sayısı çok bir konfederasyonun ise gittikçe güç kaybettiğine işaret etti. Işıklı, "Bakıyoruz ki iktidara yakın olan büyümüş, iktidara muhalif olan küçülmüş" diye konuştu.

Koç: Siyasi mücadele şart

ODTÜ Sosyal Siyaset Uzmanı Yıldırım Koç’un başkanlığını yaptığı ikinci oturumda ise Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel ile Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin konuştu.

Yıldırım Koç konuşmasında, Türkiye’de işçi sınıfı ve sendikacılık hareketinin önemli bir süreçten geçtiğini belirtti. Koç, süreci şöyle anlattı:

"2012’nin başından beri Ulusal İstihdam Stratejisi gündemde. Hükümetin gündeminde taşeron uygulamasını daha da yaygınlaştırmaya yönelik bir program söz konusu, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisinin verilmesi yani kiralık işçi büroları gündemde. Kıdem tazminatı fonu yıllardır tartışılıyor. Sermaye Piyasası Kanunu çıktı. Bu alanlar genişletilerek grev yasağı getirildi. TÜMTİS için bir yargı kararı var. İş kolları yönetmeliği gündemde."

Koç, sendikal alana yönelik müdahalelere karşı çözümün siyasi mücadele olduğunu belirtti.

Ayçin: İşçinin siyasallaşmasının önüne set çektik

Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin de, yandaş sendikaları eleştirerek "AKP’yi finansman olarak büyütüp, destekleyip bu ülkenin başına bela eden sendikacılar bu ülkede hala sendikacı değil mi? diye sordu.

"Biz sendikacılar yıllarca işçi sınıfının siyasallaşmasının önüne set çektik" diyen Ayçin, "Sendikacılığı sadece iki yıldan iki yıla toplu sözleşme yapan bir durumdan öteye götürmedik. İşyerlerinde yaşanan sıkıntıların çözülmesine aracılık yapan kurumlar olmanın ötesine geçemedik" dedi.

Sendikaların bu ülkenin diğer sorunlarına duyarsız kalması durumunda sendikacılığın geriye gitmesindeki nedenleri başka yerde aramaya gerek olmadığını söyleyen Ayçin, "Biz sendikacılar. Türkiye’nin temel sorunlarına arkamızı dönerek, sendikaları akşam sabah kapısını bizim açtığımız dükkanlara mı dönüştürdük?" dedi.

Mücadeleci sendikacılığın önünü açtık

Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel de konuşmasında şunları belirtti:

"AKP, geldiği günden beri çalışma hayatı belki de Cumhuriyet tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor. Kamuya ait işletmeler adeta peşkeş çekildi. Kamuda çalışan işçiler 4C’li yapıldı. Artık işçi, memur, sözleşmeli bir de 4C’li oldu. Tekel eylemleri, 4C’nin ne olduğunu Türkiye’nin gündemine taşıdı. Tekel eylemleri mücadeleci sendikacılığın önünü açtığı gibi örgütlenmenin de önünü açtı. Polisin önünde, işyerlerinin önünde çadır kuramayan, bildiri dağıtamayan işçiler eylem yapar çadır kurar hale geldi."