SENDİKAL UYUM YASALARI 2
Geçen hafta sendikal uyum yasaları konusuna başlamıştım.

Geçen hafta sendikal uyum yasaları konusuna başlamıştım. Bu hafta sendikal yasalarda yapılması gereken ve yapılabilecek değişiklikler üzerinde duracağım.
Sendikal haklarla ilgili anayasa değişikliklerinin yetersizliklerine ve uluslararası çalışma hukukuna aykırılıklarına rağmen sendikal uyum yasaları ile olumlu adımlar atmak ve sendikal hakları kısmen genişletmek mümkündür. Bunun için sendikal yasalarda köklü adımlar atılması gerekiyor. Hangi madde ile ne gibi değişiklikler yapılması mümkün? Yasa değişiklikleri ile hangi engeller aşılabilir? Uyum yasaları anayasa paketi gibi sınırlayıcı ve uluslararası çalışma hukukuna aykırı düzenlemeler içermemelidir.
Anayasa üst hukuk normu olmasına karşın yasalarla anayasanın yarattığı kimi sorunları aşmak ve adım atmak mümkün gözüküyor. Yeter ki bu konuna niyet ve irade olsun. Bilindiği gibi 51. maddede yer alan "aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz" yasağı anayasadan çıkartılmıştır. Bu değişiklik bir yandan olumlu olmakla birlikte öte yandan sendikal rekabet ve güdümlü sendikacılık riski taşımaktadır. Yasal düzenlemede öncelik sendikal rekabetin önlenmesi konusuna verilmelidir, öte yandan bir sendikaya üye olmanın bile ciddi engellerle karşılaştığı ülkemizde birden çok sendikaya üyelik hükmünün işlemesi zordur. Bu aşamada birden çok sendikaya üyelik öncelikli bir konu değildir, öncelikle işkolu (yüzde 10) ve işyeri/işletme (yüzde 50 1) barajları kaldırılmalıdır. Mevcut yetki tespit sistemi kaldırılarak ILO’nun da kabul ettiği referandum sistemi yasalaşmalıdır.
Sendikal rekabeti değil sendikaların ortak davranmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılarak toplu iş sözleşmesi sürecinde sendikaların ortak davranması sağlanmalıdır. Sendikal nedenli işten çıkarmalara karşı işçinin etkin korunmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalı, iş güvencesinin kapsamı genişletilmeli ve yaptırımları artırılmalıdır.
Çok düzeyli bir toplu iş sözleşmesi sistemi yasalaşmalı, konfederasyonların çerçeve sözleşmeler yapmasına ve işkolu sözleşmelerine olanak tanınmalıdır. 53. madde yapılan değişiklik kamu görevlilerine grev hakkı tanımamıştır tersine zorunlu tahkim yoluyla örtülü bir grev yasağı getirmiştir. Ancak yasal düzenlemelerle köklü adımlar atılarak bu aykırılığın sakıncaları kısmen azaltılabilir, öncelikle 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda yer alan grev yasağı kaldırılmalıdır. Buna ek olarak ulusal ve uluslararası (İHAM) yargı kararlarına paralel olarak kamu çalışanlarının sendikal örgütlerinin çağrısıyla yapacakları toplu iş bırakma eylemleri yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
Yasal düzenlemede grev ve iş bırakmaya ilişkin cezai hükümlere yer verilmemelidir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu (KGHK) kamu işvereni ağırlıklı değil özerk bir yapıda olmalıdır. Hükümet tarafından atanan üyeler çoğunlukta olmamalıdır. Kurul üzerinde hükümet vesayeti olmamalıdır. Kurulda kamu görevlileri konfederasyonlarının geniş temsiliyetine olanak tanınmalıdır. Kurulun bağımsız üyelerin atanmasında sendikalar söz sahibi olmalıdır. Toplu iş sözleşmesi ve KGHK sürecinde kamu görevlilerin toplu eytem-iş bırakma hakkını engelleyecek düzenlemelere yasada yer almalıdır. Bu süreçte çalışanlar toplu eylem hakkını kulanabilmelidir. Bu uluslararası çalışma hukukunun gereğidir. Emekli sendikalarının toplu sözleşme sürecine katılmaları sağlanmalı ve emekli sendikalarının yasal statüsü net bir biçimde tanınmalıdır. 54/7. maddede yapılan değişiklik ile "Siyasî amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz" ifadesi anayasadan çıkarılmıştır. Bu değişiklik 54/1. fıkrada yer alan sınırlama nedeniyle (sadece menfaat grevine izin verilmesi) ciddi bir zaaf içermektedir. Bu yasakların gerçekten kaldırılması ve 7. fıkrada sayılan grevlerin hak olabilmesi için yasal düzenleme yapılmalıdır. Sendikal yasalarda yer alan ve 7. fıkradaki yasaklara benzer tüm grev yasakları kalıdırlmalı. Bakanlar Kurulu’nun grev erteleme yetkisi kaldırılmalıdır. Toplu iş sözleşmesi prosedürü dışında da (menfaat grevi dışında) sendika ve konfederasyonların grev yapmasına olanak tanınmalıdır. Bunun için menfaat grevi dışındaki grevleri yasadışı sayan hükümler yasalardan ayıklanmalıdır. Anayasadan çıkarılan hükmün ve uluslararası çalışma hukukunun gereği olarak -barışçıl olmak koşulu ile- siyasî amaçlı grev, dayanışma grevi, genel grev, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme gibi toplu eylemler yasa ile güvence altına alınmalıdır.. Değişikliklerin işçi haklarını geliştireceğini iddia edenler şimdi bunun gereğini yapmalıdır. Üstelik sendikal uyum yasaları temel insan hakları niteliğinde olup bunun için sosyal tarafların uzlaşmasını beklemeye gerek yoktur. İşverenlerin bu değişikliklere sıcak bakmadığı biliniyor. Dahası bu değişikliklerin başka konularla -kıdem tazminatı, asgari ücret, kiralık işçilik- gibi konularla pazarlık ve takas edilmesi söz konusu bile olmamalıdır. Bütün bu değişikliklere rağmen anayasanın sendikal haklar konusundaki antidemokratik pek çok hükmü baki kalacaktır. Köklü çözüm yeni bir anayasada uluslararası çalışma hukukunu esas alan sendikal haklardır.
BİRGÜN – AZİZ ÇELİK