SENDİKAL UYUM YASALARI
Anayasa değişiklikleri ardından uyum yasaları gündeme geliyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer anayasanın sendikal haklarla ilgili hükümlerinde yapılan değişikliklere ilişkin uyum yasalarını görüşmek üzere Üçlü Danışma Kurulu’nu toplantıya çağırdı ve uyum yasalarının içeriği konusunda açıklamalarda bulundu.
İşçi, İşveren ve Hükümet temsilcilerinden oluşan Üçlü Danışma Kurulu’nun önümüzdeki günlerde toplanması bekleniyor. Sendikal haklarla ilgili anayasa değişikliklerinin, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerinin ve insan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) kararlarının gereklerini karşılamaktan oldukça uzak olmanın ötesinde özellikle kamu çalışanlarına getirilen örtülü grev yasağı nedeniyle bu sözleşme ve kararları açıkça ihlal eder nitelikte olduğunu defalarca yazdım. Bu görüşümü koruyorum.
Ancak gerek hükümet çevreleri, gerekse anayasaya evet oyu veren bazı sol ve sendikal çevreler bu değişikliklerin sendikal haklar geliştireceğini iddia etti. Şimdi uygulamayı göreceğiz. Ben yanılmayı çok istiyorum. Uyum yasaları ile sendikal hakların geliştirilmesini sabırsızlıkla bekliyorum. Ben yanılırsam hiç üzülmeyeceğim, çalışanlar kazanmış olacak.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer’in 19 Eylül 2010 tarihinde Anadolu Ajansına yaptığı açıklamalar bu açıdan çok önemli. Bir kenara not etmekte yarar var. Dinçer, Anayasa değişikliklerini yasalara yansıtmak için hazırlıklara başladıklarını belirtti. Anayasa’nın kaldırılan 54. maddesinin 7. fıkrasında siyasi amaçlı grev, lokavt ve dayanışma grevi ve benzeri hususlar bulunduğunu ifade eden Dinçer, "Yani dayanışma grevi, siyasi amaçlı grev ve benzerlerini yapabilecek işçilerimiz. Dolayısıyla bunun önündeki engel kalkmış oldu" diye konuştu (vurgular benim.) Dikkat buyurunuz sayın Bakan işçiler dayanışma grevi, siyasi amaçlı grev vb yapabilecek dedi. Bu çok önemli. Dinçer, işçi sendikalarındaki, "Grev yasaklarının sadece Anayasa’dan çıkarıldığı, bunların yasalara yansımayacağı" yönündeki endişelerin AA muhabiri tarafından anımsatılması üzerine ise şu ifadeleri kullandı: "Çok net bir şekilde Anayasa’da yapılan bu düzenlemeleri kanuni düzenlemelere de yansıtacağız. Bu açıdan bakıldığında yasakların kanuni düzenlemelerde devam edecek olması fikri ve endişesi doğru değil. Biz kanunlarımızda gerekli değişiklikleri yapacağız. Sadece bu yasaklar değil, sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili başka sorunlarımız da var.
Eğer onlar bana destek verirlerse Türkiye ‘de sendikal hak ve özgürlükler açısından evrensel standartlar neyi öngörüyorsa onun hukuki düzenlemelerini yapmaya hazırım. Sadece onların desteğine ihtiyacım var." Sayın Bakan bu değişiklikler için kimlerin desteğine ihtiyaç duyuyor? Sendikaların mı işveren örgütlerinin mi? işveren örgütlerinin uzun zamandır bu değişikliklere direndiği biliniyor. Bunlar temel haklara ilişkin konular. İşverenler hayır derse sayın bakan bunlar için irade göstermeyecek mi? AA haberine göre Bakan Dinçer, uyum yasalarının çıkarılmasına ilişkin takvim konusunda da şunları söyledi: "Şayet onlarla mutabakata varabilirsek ve onların desteğini alabilirsek hemen ekim ayında da bu kanunlar gündeme gelebilir. Tartışmalar, görüşmeler devam ettiği müddetçe de uzayabilir. Önümüzdeki süreyi belirleyecek yegâne unsur sosyal tarafların mutabakata varmalarıdır." Umarım bu açıklama "biz istiyoruz ama sosyal taraflar aralarında anlaşamadı.
O yüzden uyum yasaları çıkarılamadı" gibi yıllardır alışık olduğumuz bahanelerden bir yenisi değildir. Anayasa değişikliklerinin eksikleri ve uluslararası çalışma hukukuna aykırılıklarına rağmen sendikal yasalarda yapılacak ILO ve İHAM standartlarına uygun değişikliklerle bu olumsuzluğu kısmen aşmak ve sendikal hakları biraz daha geliştirmek mümkündür. Paket onaylandı. Elinizi tutan yok. İşçi haklarını geliştirecek uyum yasalarını çıkartın. Çalışanların dayanışma grevi, siyasi amaçlı grev ve benzeri grevleri yapmalarını sağlayacak yasaları çıkartın. Ben yanılmış olmaktan dolayı mutluluk duyacağım.
BİRGÜN – AZİZ ÇELİK