SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ’NE NE OLDU?
Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP), bir yılı geride bıraktı. Önemli bir süreçti. Çok net ifadelerle ilkelerini ortaya koymuşlar. Yola hızlı çıkmışlardı.

Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP), bir yılı geride bıraktı. Önemli bir süreçti. Çok net ifadelerle ilkelerini ortaya koymuşlar. Yola hızlı çıkmışlardı. Ne diyorlardı? Daha demokratik, daha değişimci yeni bir sendikal anlayış. Ben de dahil herkes alkışladık. Türkiye sınıf hareketinin böylesi bir değişime, yenilenmeye ihtiyacı vardı. Herkes umut bağlamıştı. Daha doğrusu herkesin umut beklediği bir dönemde, on sendika başkanı değiştirmek için bir şeyler yapmıştı. Önce Türk İş Genel Kuruluna SGBP olarak girmeye karar verdiler. Ardından bölge toplanülanyla tabanla biraraya geldiler. Ki bu, Türkiye’de belki de ilkti. "Bürokratik sendikal anlayış yıkılıyor" yorumlan yapıldı. İşçiler seçtikleri başkanlanna her şeyi soruyor, fikirlerini paylaşıyor, önerilerde bulunuyordu. Ortaya çıkan atmosfer hepimizi etkilemişti. Bir rüzgar estirmişti SGBP. Kimine korku, kimine güven ve umut veren. Çok önemli bir gerçeği de su yüzüne çıkarmıştı. O da öldü sanılan, artık tepki vermez denilen işçi sınıfının özünden hiçbir şey kaybetmediği gerçeğiydi. Yeter ki gerçek ve güvenilir bir liderlik çıksın. Türk İş Genel Kurulu bunun en açık göstergesiydi. Bu on sendikanın dışında kalan sendikaların delegelerinin gösterdiği ilgi, beni çok etkilemişti. Tıpkı 1 Mart Tezkeresine hiçbir beklemediğimiz siyasi partilerden milletvekillerinin karşı oy vermesi gibiydi. Bu tespit, SGBP tarafından da yapıldı mı bilmem ama, geçen bir yılın muhasebesi mutlaka yapılmalı. Ama Türk İş Genel Kurulu, asla bir yenilgi olarak kabul edilmemeli. Yenilgi yola çıkıldığı gibi devam edilmemesidir, dönmektir sözünden.
Şimdi bugüne gelelim. Ben hala bu on başkana inanıyorum. Genel Kurul ve ardından ağlan itiraz davasını mahkemenin reddetmesi morallerini bozmuş olabilir. Ancak çıktıklan yoldan dönmek gibi bir şanslan yok. Dönen tarih önünde hep haksız olacaktır. Asıl bundan sonra SGBP’ye çok iş düşüyor. Onlarla aynı ilkeleri savunan sendikalarla konfederasyon aynmı yapmaksızın birleşme kararlarını hayata geçirmeliler. Kıdem tazminat, kiralık işçilik derken belli ki AKP iktidan işçi haklarını yerle bir etme konusunda kararlı. Önümüzdeki dönem hava daha da ısınacak. Zor günler bitmedi.
Umudum boşa çıkmadı
DİSK Genel Kurulundan sonra yeni oluşan yönetimden umutlandığımı yazmıştım. Özellikle tanıdığım Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun bu görüşümde etkili olduğunu yazmıştım. Şimdi hem DİSK’teki canlanmayı hem de Birleşik Metal-İş’in örgütlenmedeki basanlarını görünce ne kadar doğru bir tespitte bulunduğumu anlıyorum. Serdaroğlu başkanlığında Birleşik Metal-İş, daha da büyüdü ve güçlendi. İşçi sınıfı kavgasının korkmadan ve yılmadan nasıl verileceğini gösterdiği için hem Serdaroğlu’na hem yönetimine teşekkür ediyoruz. Yönetime muhalif olduğu için şubelerin kapatıldığı bir sendikal anlayışın karşısında, hedefine örgütlenmeyi, sınıfın çıkarlarını alan sendika liderlerinin sayısının daha da artması umuduyla iyi haftasonlan diliyorum.