SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU KADIN KOORDİNASYONU
Örgütlü kadınların grevlerinde veya işten çıkartılan kadınların yapmış oldukları direnişlerde konuştuğumuz kadınların büyük bir bölümü Başbakan´ın üç çocuk doğurun direktifine ateş püskürüyor, iki elimiz yakasında diyorlardı.
Örgütlü kadınların grevlerinde veya işten çıkartılan kadınların yapmış oldukları direnişlerde konuştuğumuz kadınların büyük bir bölümü Başbakan’ın "üç çocuk doğurun" direktifine ateş püskürüyor, "iki elimiz yakasında" diyorlardı.
AKP Hükümeti çok ah aldı aslında ama bunlar arasında kadın işçilerin "ah" inin özel bir yere sahip olduğunu düşünüyorum. Kendisine bir zamanlar oy vermiş olan kadın işçiler bile, böyle formüle etmeseler de, kadınlara yönelik aile odaklı istihdam politikalarından rahatsızlar.
Petrol-İş Kadın Dergisi olarak kadın üyelerimizle yaptığımız söyleşilerde, farklı sendikalarda örgütlü kadınların grevlerinde veya işten çıkartılan kadınların yapmış oldukları direnişlerde konuştuğumuz kadınların büyük bir bölümü Başbakan’ın "üç çocuk doğurun" direktifine ateş püskürüyorlar, "iki elimiz yakasında" diyorlardı. Halen düzenli işte çalışan işçi kadınlar "Biz asgari ücretin biraz üstünde para alıyoruz. Kreş yok, kreş yardımı yok bir şey yok. Ben bir çocuğa zor bakıyorum.
Üç çocuğa başbakan mı bakacak. Benim çocuğumun da başbakanın çocukları gibi yurtdışında okuma hakkı olmalı" derken, direnişteki kadınlar "Anayasal hakkımızı kullandık, sendikalaşmak istedik işten çıkarıldık. İyi üç çocuk doğuralım da onlara neyle bakacağız? Faturalar birikti, kira ödeyemiyoruz" diyorlardı.
‘KİM DOST KİM DÜŞMAN ANLADIK’
Roseteks işyerinde tazminatsız, hukuksuz işten çıkarılan ve AKP’ye oy veren işçi kadınlardan biri "Ramazanda biz orucumuzu ekmek-zeytinle açarken, devletin polisi 300 Lira vererek Köşebaşı restoranda oruç açanları koruyor, aynı polis bizi dağıtmak için gaz sıkıyor. Kimin dost kimin düşman olduğunu öğrendik bu süreçte biz" demişti.
Muhafazakâr iktidarın, muhafazakâr THY yöneticileri şu anda direnişte bulunan kabin memuru kadın işçilere erkek müşteriler taciz etse bile onlara gülümsemeleri gerektiğini vaaz ediyor, tacize cevap vermeyen kabin memuru kadın arkadaşlarımız, ihtar alırken, tacizci erkeğe bedava uçuş bileti verebiliyorlar. Tuzla Serbest Bölgede sendikalaşüklan için işten atılan, Serbest Bölge kapısında direnen İSMACO’ lu kadın işçilerden biri de şöyle dile getiriyordu tepkisini: " Kölelik koşullarında çalışıyorduk. Örgütlenmek istedik. Hani üç sendika olacaktı. Tek bir sendikaya bile katlanamadılar"
ARTIK KADIN İŞÇİLERİ KANDIRAMAZLAR
Hayat her zaman söylemi aşıyor, güzel nutuklarla bazı kadınları yanınıza çekebilirsiniz ama pek çok kadın da söyleme değil, icraata bakıyor şu noktada şimdi. AKP iktidarı Roseteksli örtülü kadın arkadaşımızı başörtüsü sorunu üzerinden kazanamaz, kandıramaz artık; aynı biçimde, "kadına yönelik şiddetle mücadele ediyoruz" söylemiyle THY’de direnen kabin memuru kadınları da ikna edemez; "kadın istihdamını artıracağız" laflan İSMACO’da düzenli işte çalışmak uğruna, kötü çalışma koşullarına ve üç kuruşa razı gelen kadın emekçileri ise hiç ikna edemez.
Türkiye’nin dört bir yanında emeği ile geçinen kadınlar "kadın istihdamını artıracağız, artırdık" nutuklarının ardında kendilerine yönelik iyi şeyler olmadığını deneyimlerinden biliyorlar.
AMAN AİLEYE HALEL GELMESİN
Esasında haklarını yememek lazım (!)AKP’nin bir kadın istihdamı politikası da var. Kadın istihdamı politikası diğer kadın politikalarında olduğu gibi aileyi temel alıyor. İstihdam yasası, torba, yasa, aile ombudsmanlığı, iş yaşamı ile aile yaşamını uyumlulaştırma, kreş yardımı vs gibi yasa ve uygulamalar-çoğu daha ortada yok- hep bu politikanın ürünleri ve ona hizmet ediyor. Kadınlar için öngördükleri istihdam biçimi ailedeki geleneksel işbölümüne halel getirmeyecek, çalışma biçimlerine yani yarım zamanlı, geçici, güvencesiz işlere yönlendirmek. Bu plan dâhilinde kadınların emekli olmaları, sosyal haklara sahip olmaları vs gibi durumlar elbette bulunmuyor. Kadınlar çalışsınlar ama evdeki işleri aksatmadan çalışsınlar, kocaları üzerinden kazandıkları sosyal haklar onlara yeter. Kadının değil ailenin korunması gerekiyor ya…
TÜRKİYE’YE ÖZGÜ DEĞİL
Bu politikalar esasında AKP’ye özgü de değil geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi de ziyaret eden Almanya’nın muhafazakar Merkel hükümeti döneminde de kadınlar " kendileri böyle istiyor" bahanesi ile, yarım zamanlı, geçici ve mini işlere yönlendiriliyorlar… Orada da gerekçe ayni: "Bu çalışma biçimleri ev ve iş yaşamını uyumlulaştırma açısından çok daha uygun. Kadınlar çocuklarından da uzaklaşmak istemiyorlar." DGB (Alman Sendikalar Birliği) yaptığı bir araştırmada, Almanya’nın bir mini işler (mini job) ülkesi haline geldiği 7.4 milyon kişinin bu işlerde çalıştığını ve mini işleri yapanların büyük bölümünün kadınlar olduğu belirtiliyor.
Sendika bu tip işlerin kadınların emekli olmasının önünde engel teşkil ettiğini söylüyor. Bu noktadan mücadele yürütüyor. Bu durum Türkiye’deki sendikalara, konfederasyonlara kadın politikasının nasıl yürütülebileceğine dair ipuçları verebilir, bence. Böyle bir meramları varsa elbette. Kadınlar AKP’nin onları ucuz işgücü olarak gören istihdam politikalarına karşı sürekli, nitelikli, güvenceli ve sendikalı işler istiyorlar. Bu istediklerini elde etmek için ne kadar kararlı olduklarını da, son dönemlerde iyice artan kadın direnişleri gösteriyor.